Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Ayrıntılar, ayrıntı oldukları bütünlüklerde anlam kazanırlar. Kırk yıla yaklaşan öğretmenlik yaşamımda ayrıntı budalası çok öğretmen gördüm. AyrıntıBütünlük Bağı "Gerçek ayrıntılarda gizlidir" derler. Kaba algılayanlar, üstünkörü düşünenler; düşünmenin, duyumsamanın, yaşamanın ince noktalarını ıskalayarak geçenler, sıçraya sıçraya, atlaya atlaya, yaşanası derinliklere kör kalanlar ayrıntı geçirmez ruhlarıyla bu dünyadan gelip geçerler. "Vesaire" kılmışlardır yaşamlarının önemli bir öbeğini. "Ben bay vesaire" diyerek ellerini uzatabilirler mi, kendilerini tanıtırken, karşılarındakine. "Ben kaba, yüzeysel düşünürüm. Bunun için de çok mutluyum" diyebilirler mi? Pek çoğu diyemez. Demiş olsalardı, kendi ruhlarına dair fikirleri olan biri durumuna gelmiş olduklarını gösterirlerdi. Böylece, "vesaire" insan oluşlarında kendilerine giden yolda adım attıkları için, bir düzelme başlangıcı sezilebilirdi. Sığ düşündüğünü, ayrıntılara kayıtsız kaldığını bilmek, sığlıktan kurtulmaya doğru bir adım sayılabilir. Bilimsel düşünme, sorunları kaynaklarına inerek irdeleyip çözümleme uğraşı, ayrıntıların değerini anlayıp, hakkını veren süreçler içerir. Teknolojik üretim, ayrıntıları görmezden gelemez. Daha önceki üretimlerde aksayan noktaları görüp, daha özürsüz, daha eksiksiz ürünler oluşturmaya çaba gösterilir. Yine benzer bir biçimde, amacına uygun bir yönetim, bu amaç doğrultusunda bilincine varabildiği tüm ayrıntıları göz önüne almaya çalışır. Ayrıntılar, ayrıntı oldukları bütünlüklerde anlam kazanırlar. Kırk yıla yaklaşan öğretmenlik yaşamımda ayrıntı budalası çok öğretmen görmüşümdür. Anlattığı konunun bütünlüğünü kavrayamadığı için, ayrıntılara takıp, öğrencilerini ayrıntılara boğan öğretmenler… Anlatır, anlatır; sınavda sorar da sorar; ama nedir anlattığı, nedir öğrencilere vermek istediği bütünlük? Bilgiler içinde anlattığı bilginin yeri nedir? Hangi tavrı kazandırmak istemektedir öğrenciye? Nasıl bir ufuk açacaktır öğrencide bu bilgiler? Hangi değerleri kazanmasına yardımcı olacaktır? Ayrıntı budalalığı, ayrıntıları birbirine bağlayan bağları göremez. Bilgisinin dayanaklarını fark edemediği için, bu yetersizliğini ayrıntıların üstüne giderek kapatmaya çalışır. Gereksiz kılı kırk yarmaların, ince düşünme adına takınaklı bir çözümleme saplantısının bütünlükle ilişkimizdeki bir sorunun, sorunların göstergesi olduğu söylenebilir. Boşuna ayrıntılarla uğraşma, bir ruhsal bozukluğun sonucu olarak ortaya çıkmış olabilir. Memurların üstü ve başıyla, sakalı bıyığı ile uğraşan rektörler bilirim. Başında olduğu üniversitenin ufku, değerleri, bilimsel araştırmalardaki başarısı için liderlik etmek, yol göstermek yerine, kişisel çekişmelerle geçirirler yaşamlarını. Başarısız akademisyenlerin bir bölümü de ayrıntı takıntılıdır. Taktığı birkaç ayrıntı yüzünden araştırma yapamazlar ya da araştırmalarını yarıda bırakırlar. Kimilerinin araştırma diye ortaya koydukları ayrıntılardır, ait oldukları bütünlükleri kavrayamadıkları için bu ayrıntılarda yitip giderler. Belki bütünlükleri görebilen diğer akademisyenler, ayrıntılar boşuna değilse, bu ayrıntılarla bütünlükler kurabilirler, ellerindeki bütünlükleri sağlamlaştırabilirler. Diğer bir takınak içimizdeki çatışmalardan kaynaklanabilir. Yine içinde yıllardan beri yaşadığım akademik çevreden örnek vermek gerekirse, birbirleriyle uğraşmaktan, kendi akademik etkinliklerini sürdüremeyecek duruma gelen üniversite hocaları… Bütünü öğretmeyen eğitim, gerekli ayrıntıyı vermekte de zorlanır. Bütünü sezgileriyle kavrayıp bunun hakkını veremeyen, gerekli ince işleri yapamayan, üstünkörü, bol bol "terminolojiyle" konuşan sözde aydınlar olduğu gibi, ayrıntılara boğulup, bütünü ıskalayan okumuş yazmış insanlar da vardır. Ayrıntıbütün ilişkisi bu bakımdan çok önemlidir. Ayrıntıların ne adına, niçin, hangi amaçla, neyi gerçekleştirmek için gerekli olduğunu,n kısaca, bütünün ne olduğunun bilinmesi, öğretilmesi sağlıklı bir eğitimin önkoşuludur! Ayrıntı eksikliğinin bir biçimine bizim insanımız "yalapşap"lık der. Bir işi "yalapşap" yapma, çok hızlı yaşanan hayatımızda sık gözlemlenebilecek bir olgudur. Öğrenci ödevini, müteahhit yaptığı yapıyı, sevgili sevgisini "yalapşap" gerçekleştirmektedir. Yaşamdaki yalapşaplık, boş vermişliğe, aldırmazlığa, sahteciliğe dönüşmekte, yaşam dediğimiz nimet, üstünkörülükle geçiştirilmektedir. Ben kendi adıma bütünlükler âşığıyım. (Kendimi öyle sanıyorum!) İnsanlara sunulacak bütünlüklerin, anlam çerçevelerinin, görüşlerin ardındayım. Ayrıntıları bu çerçeveleri işleyecek olanlar işleyecek. Çerçeve arayışımda engel olarak karşıma çıkan "vesaireleri" sevgiyle kucaklıyorum. Bu genlerin o dönemlerde değiştiği bir varsayım mı? Hayır, bunlar kanıtlara dayalı bulgular. Bunlar benim bu anlamam ve açıklamam için çok fazla karmaşık. Ancak bunların DNA çalışmalarıyla netlik kazandığını söyleyebilirim. Bugünkü insanın koku alma yapısıyla 40.000 yıl önceki insanın aynı mı? Son yapılan çalışmalar o zamanki DNA’lar ile bugünkü DNA’lar arasında az miktarda değişiklik olduğunu gösteriyor. Son bir soru. İnsanın, canlıların genetik yapısında çok şeyler değişti. Bu de ğişikliklere bağlı olarak ikinci bir değişikliği ne zaman yaşayabiliriz? Sanayileşmiş toplumlarda yaşayan insanların büyük ölçüde evrim geçireceğini sanmıyorum. Bunun nedeni pek çok evrimin doğal seçilim ile ilgili olması. Doğal seçilim bazı genlere sahip olan insanların hayatta kalma şansının daha yüksek olduğu veya daha fazla üreyeceği anlamına gelir. Şimdi modern toplumlarda sağlık ve benzer konulardaki değişiklikler nedeniyle hayatta kalmanız veya üremeniz artık genlerinize bağlı değildir. Yani genetik açıdan farklı olmanız daha iyi hayatta kalacağınız anlamına gelmez. Bu konuda farklı düşünenler de var. Bu bir tartışma konusu. B Bu insanların haklı olduklarını düşünmüyorum. Gelecekte daha büyük kafalara, daha az sayıda ayak parmaklarına sahip olacağımızı sanmıyorum.. Gelecekte daha fazla yeni mutasyonlar olacak. Örneğin daha iyi gören gözlerin önemi kalmayacak, çünkü insanlar gözlük takıyor. İnsanlar genetik nedenlere bağlı olarak farklı görme bozukluklarına yol açan mutasyonlara sahip olacaklar ve bu mutasyonların sayısı büyük bir olasılıkla artacak. *JEAN BAPTISTE LAMARCK'IN DÜŞÜNCELERİ Organik evrim konusunda ilk kapsamlı kuram 1809 yılında yayımlanan 'Philosophie Zoologiqie' adlı yapıtıyla JEAN BAPTİSTE LAMARC' a aittir.(1744 1829). Lamarck, zamanının meslektaşları gibi, tüm canlıların, gelişimlerini ve işlevlerini denetleyen bir canlılık gücüyle donatıldığına ve değişen çevre koşullarına karşı bir savaşım gücünün olmadığına inanıyordu.Kitabında, hayvanları, karmaşıklıklarına göre düzenlemeye çalışırken, yanlışlığı daha sonra kesin olarak saptanan bir varsayımı ileri sürdü. “Eğer bir organ fazla kullanılıyor ise, o organ gelişmesini sürdürerek, daha etkin bir yapı kazanır”. Bu var sayıma LAMARCKİZM denir. Profesör Dr. Douglas Futuyma: Dr.Futuyma, New York Eyalet Üniversitesi (Stony Brook, ABD), Evrimsel Biyoloji Bölümü’nde "Distinguished Professor" ünvanıyla araştırma ve eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir. Çağdaş evrimsel biyolojinin önemli bilim adamları arasında yer alan Dr. Futuyma, temel olarak "türleşme" ve "türler arasındaki ekolojik ilişkilerin evrimi" konularında araştırma yapmaktadır. Çok sayıda bilimsel makaleye ve biyolojik evrim konusunda çalışan her bilim insanının başucu kitabı olan Evrimsel Biyoloji’nin de dahil olduğu dört kitaba imzasını atmıştır. Dr. Futuyma Amerikan Biyolojik Bilimler Enstitüsü’nün başkanlığına seçilmiştir ve aynı zamanda Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin üyesidir. Ayrıca, "Society for the Study of Evolution" ve "American Society of Naturalists"in başkanlıklarını yapmış; Sewall Wright, Guggenheim ve Fulbright ödüllerini kazanmış, alanının önemli bilimsel dergilerinden olan Evolution ve Annual Review of Ecology and Systematics’in editörlüklerini yapmıştır. Uluslararası üne sahip bu bilim adamı, dünyanın dört bir yanında konferanslar vererek, tüm bilim adamlarını ve toplumu evrim kuramına ilişkin saldırılara karşı ortak mücadeleye çağırıyor. CBT1004/11 16 Haziran 2006