26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Teknoloji Üretimi AB ÇERÇEVE PROGRAMLARI: Türkiye neden başarısız ve ne yapılmalı? Çerçeve programlarda arzulanan başarının sağlanamaması ve böyle giderse sağlanamayacak oluşunun baş sorumlusu eğitim, bilim, yenilik ve sanayileşme konularında uzunca bir süredir ülkeyi dünya ölçeğinde başa güreşecek hale getirecek strateji ve politikaları uygulayamayan siyasi iktidarlardır. ğil. Diğer yandan sanayimize destek verme durumundaki üniversite ve araştırma kurumlarımız da uluslararası alandaki işbirlikleri içinde yeterince yer almıyor. • Uygun politika ve stratejileri oluşturup uygulamak kimlerin yetki ve sorumluluğudur? Cevap: Siyasi İktidarların SORUMLULUK İKTİDARDA FATURA NEDEN ÜNİVERSİTELERE? Yukarıda değinilen hususlar ve 1984 yılından beri yürütülen çerçeve programlara ilk olarak 2002 yılında tam ortak olarak katıldığımız dikkate alındığında sağlanan fon geri dönüş oranları kimse için şaşırtıcı olmamalı. Bu duruma şaşıranlar, ya ülkemizin bilimteknolojiyenilik sisteminin gerçek durumunu bilmiyorlar ya da mucize beklentisi içindeler. İlgili alanlarda ülkemizde uzunca süredir var olan yetersiz koşullar ve başta Hükümet ve TÜBİTAK’ın yeni yönetimi olmak üzere konuyla ilgili özel çaba göstermesi gerekenlerin işleri biraz oluruna bırakan tutumları dikkate alındığında, elde edilen sonuçlar normal karşılanmalı. Aslında bu noktada, doğulu yaklaşımlarla suçlu aramak yerine, Batılı yaklaşımlarla nesnel durum değerlendirmeleri yapmak daha doğru olur. Ancak, çerçeve program fonlarından ülke olarak yeterince yararlanamamanın faturası, vur abalıya örneği, haksız bir biçimde üniversitelere çıkarıldığından, bu konu üzerinde biraz durmak gerekir. Çerçeve programlardan daha etkin yararlanabilmenin olmazsa olmaz koşullarından biri olan güçlü bilimsel yapı ve temel (science base), o ülkede genel eğitime, bilime ve yenilikçi sanayiye uzun süreler yatırım yapılmasını gerektiriyor. Bu tür yaklaşımları başarıyla sergileyen Kuzey Avrupa Ülkelerinin (örneğin İsveç ve Finlandiya) çerçeve programlardan daha büyük yarar sağlayabildikleri gözleniyor. Diğer olmazsa olmaz bir koşul olan araştırma ve yenilik ağlarının (research and innovation networks) parçası olmak da öncelikle bu tür bir anlayışı benimsemeyi ve uzun süreli çaba ve harcamaları gerektiriyor. Özetle çerçeve programlarda arzulanan başarının sağlanamaması ve böyle giderse sağlanamayacak oluşunun baş sorumlusu eğitim, bilim, yenilik ve sanayileşme konularında uzunca bir süredir ülkeyi dünya ölçeğinde başa güreşecek hale getirecek strateji ve politikaları uygulayamayan siyasi iktidarlardır. İkinci derecede sorumlu olan sektör, başlangıçta çerçeve programlara katılım konusunda çok istekli görünen, ancak daha sonra yeterince etkin olamayan sanayi kesimidir. Elbette üniversiteler daha etkin olabilmeliydi. Ancak, çerçeve programlara katılım konusunda başlangıçta çekincelerini dile getirmelerine karşın yine de üniversiteler ülkemizin 6. Çerçeve Programındaki en aktif aktörü olmuşlardır. Üniversitelere çerçeve programlar konusunda getirilen eleştiriler yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığunda insaf sınırlarını zorlamaktadır. 20072013 yıllarında uygulanacak olan 7. Çerçeve Program daha kapsamlı bütçeler öngörüyor. Ülkemizin katılım payı da büyüyecek. Gerekli önlemler alınamaz ise 7. Çerçeve Program’da daha büyük hayal kırıklıkları yaşanabilir. A vrupa Birliği’nin rekabet gücünü artırma amacıyla AB Komisyonu tarafından yürütülen Araştırma ve Geliştirme Çerçeve Programlarının 20022006 yıllarını kapsayan altıncısına tam ortak olarak katılan ülkemizin bu programda umulan başarıyı yakalayamadığı düşüncesiyle sorumluların aranmakta olduğu son dönemde hükümet kanadından medyaya verilen beyanatlardan anlaşılıyor. Bu kapsamda Sayın Başbakan, ülkemizin ortak havuza yatıracağı 200 milyon Avro’nun pek azının projeler yoluyla geri alınabileceğine değinmiş ve beklentilerin gerçekleşmeyişinin sorumlusunun üniversitelerimiz olduğunu ilan etmiştir. Çerçeve programlarda gerçekten çok mu başarızısız? Durumu böyle değerlendiriyorsak bunun sorumluları kimler? Altıncıdan sonra 20072013 yıllarını kapsayacak şekilde devreye girecek olan Yedinci Çerçeve Programda daha yüksek başarı düzeyi yakalamak için neler yapılmalı? Çerçeve programlarda başarı düzeyimizle ilgili bu tartışmalar Kimyasal Süreç Tasarımı derslerinde öğrencilerimizle paylaştığımız, biraz esprili ancak gerçek yönleri de olan ‘Bir Projenin Yedi Aşaması’ başlıklı şablonu anımsatıyor: 1. Gurur 2. Coşku 3. Hayal kırıklığı 4. Panik 5. Suçluyu arama 6. Masumun cezalandırılması 7. Katkısı bulunmayanların övülüşü ve ödüllendirilişi Altıncı Çerçeve Program ile ilgili değerlendirmelere bakıldığında şablon işlerlik kazanmış gibi görünüyor. Bu şablon yerine akılcı yaklaşımların benimsenmesi ülkemizin yararına olacaktır.. zeylerini belirlemek çok kolay değil. Nispeten kolay olan yöntem, ortak havuza ülke olarak yapılan katkının ne kadarının proje bedeli olarak geri alınabildiğine bakmak. Bizde de genellikle böyle yapılıyor. Geri dönüş oranının ülkemiz için % 2025 dolayında olması bekleniyor (50 milyon Avro geri dönüş beklentisi basında yer almıştı). Daha gerçekçi ancak daha zor yöntem ise, yürütülen projeler aracılığıyla ülkenin rekabet gücüne yapılan katkıyı belirlemek. Bu hem daha zor, hem de ancak belli bir zaman sonra yapılabiliyor. Ülkemiz için bu değerlendirme, programda henüz üç yıllık bir geçmişimiz olduğu dikkate alındığında, bu aşamada yapılamıyor. EN BAŞARILI ÜLKE Birinci yöntemle yapılan değerlendirmeler açısından Beşinci Çerçeve Programın en başarılı ülkesi Birleşik Krallık. Avam Kamarası’nın ilgili komisyonunun yaptığı değerlendirmeye göre bunun iki temel nedeni var. Bunlardan birincisi Birleşik Krallık’ta bilim temelinin (science base) güçlü oluşu. İkincisi ise üniversitelerin, diğer ülkelerinkine kıyasla dışarıdan fon sağlama ve bu fonları yönetmedeki beceri, deneyim ve profesyonellikleri. İlgili komisyon, en iyi durumda bulunmalarına karşın, ülke olarak çerçeve program fonlarından daha çok yararlanabileceklerini düşünüyor ve sanayinin programa daha etkin katılımını zorunlu görüyor. Sanayinin katılımı konusuna özellikle değinmekte yarar var. Çerçeve programlar, diğer bilimsel işbirliği programlarından (örneğin COST, ESF, NATO, ikili işbirliği) farklı olarak sanayiyi merkeze almayı amaçlıyor. Asıl beklenen, bilim ve teknoloji aktörlerinin (Üniversiteler, araştırma merkezleri, vakıflar vb.) katkısıyla sanayinin dolayısıyla Avrupanın rekabet gücünü artırmak. Bu durumda, çerçeve programlar özelinde asıl eğilinmesi gereken alanın ülke sanayinin ArGe ile olan ilişkisi olduğu gözden kaçırılmamalı. Bu bağlamda ülkemiz sanayii ArGe’yi yoğun bir biçimde kullanarak yeni ürün ve teknoloji geliştirme alışkanlığında mı? Bu tür etkinliklerde ulusal ve uluslararası ağlara (network) yeterli bir düzeyde katılıyor mu? Bu soruların yanıtları, konuya yakın olanların bildikleri üzere, ülkemiz için ne yazık ki olumsuz. Arada bir iyi örneklere rastlansa da sanayimizde yüksek katma değerli yeni mal ve hizmet üretimi yaygın de PEKİ NE YAPILMALI ? 1. BTYK kararları doğrultusunda ArGe için kamu kaynaklarında daha büyük pay ayırma politikası ısrarla sürdürülürken, Avrupa Komisyonu’nun 12 Ekim 2005 tarihli eylem planından da yararlanılarak sanayi kesiminin yenilikçi ürünlere ve ArGe’ye yönelmesini sağlayacak kapsamlı strateji, politika ve uygulamalar geliştirilmelidir. 2. Bu satırların yazarının da içinde bulunduğu eski TÜBİTAK yönetiminin 6. Çerçeve Programa katılımla ilgili olarak 2003 yılında önerdiği ancak o dönemde Başbakanlık tarafından en küçük bir ilgi dahi gösterilmeyen özel gündemli bir BTYK toplantısı, 7. Çerçeve Program için acilen yapılmalı ve yenilik sisteminin tüm aktörlerini ve süreçlerini kapsayan bir ulusal eylem planı hazırlanıp uygulamaya konulmalıdır. 3. Ülkenin bilim temelinin en önemli öğeleri olan üniversiteleri itipkakmak yerine onların sesine samimi bir biçimde kulak verilmeli; hızlı bir biçimde gelişebilmeleri için daha büyük olanaklar ve esneklikler sağlanmalı; dogmatik saplantılar terk edilip üniversiteler ile ilgili akılcı yapısal değiişiklikler gerçekleştirilmelidir. Türker Gürkan Prof. Dr.; ODTÜ Kimya Müh. Böl. Öğretim Üyesi; Altıncı Çerçeve Programı Eski Ulusal Koordinatörü SORULAR VE YANITLAR Şimdi kendimize soralım: • Yukarıdaki paragrafta özetlenen koşulları oluşturacak strateji ve politikalar ülkemizde uzunca bir süredir uygulanmakta mıdır? Cevap: Hayır • Son bir iki yılda araştırma fonlarında sağlandığı öne sürülen artışlar, bilim ve teknoloji aktörlerinin (örneğin üniversitelerin) hasım olarak görüldüğü bir ortamda ne oranda katkı getirir? Cevap: Çok kısıtlı • Sanayi kesiminin yüksek katma değerli ürünlere yönelmesi yönünde bilinçli strateji ve politikalar geliştirilip uygulanmadıkça ArGe istem ve yoğunlaşması sağlanıp ArGe sonuçlarının katma değere ve refaha dönüşümü sağlanabilir mi? Cevap : Hayır ORTAKLARI İŞBİRLİĞİNE Çerçeve programlar, ortak ülkelerdeki kuruluşların hem ülkeler arası hem de sektörler arası işbirliğiyle geliştirdikleri ArGe projeleri aracılığıyla yenilikçi mal ve hizmet üretimini ve Avrupa’nın rekabet gücünü yükseltmeyi amaçlıyor. Ortakların katkılarıyla oluşturulan havuzdaki kaynak, bizimki gibi ArGe fon fakiri ülkeler açısından büyük görünse de, AB’de ArGe için kullanılan kaynakların ancak %6’sı kadar. Programın önemi ve asıl gücü, ortaklarını bu alanda işbirliğine zorlamasından kaynaklanıyor. Programa katılan ülkelerin başarı dü 991/19 18 Mart 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear