01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TartışmaEditöre Mektup Tüp bebeklerimize Teknolojide niçin kaybettik, nasıl kazanırız? kimler, nerede ve nasıl bakacak? Türkiye; ekonomide, stratejik ağırlığı, yeni ve teknoloji ağırlıklı yatırımlara yönlendirmelidir ki; küresel rekabette toplumu, ülkesi ve devletiyle saygın bir yer edinebilsin. K üresel rekabette yer almak isteyen ülkeler ve firmalar teknolojiye odaklanmışken, Türkiye bu yarışta çok gerilerdedir. Özellikle 19942001 dönemi bu konuda "kaybedilmiş yıllar" olarak nitelenebilir. Bu yorum yapılan bir araştırmada da doğrulanmıştır. (Verimlilik raporu 3, MPM, Nisan2004, Ankara, s.109) Çalışma bulgularına göre; 19942001 döneminde imalat sanayiinde toplam verimlilik yıllık ortalama yüzde 1.2 oranında düşmüştür. Aynı dönemde teknik değişim yüzde 0.7, etkinlik değişimi de yüzde 0.5 oranında gerilemiştir. Bu terimler neyi ifade eder? "Toplam Verimlilik" çıktı ile girdi arasındaki ilişkiyi, "Teknik Değişim" aynı girdi ile daha çok çıktı üretilmesini, "Etkinlik Değişimi" ise; mevcut girdi ve teknoloji ile en yüksek çıktı sağlanmasını anlatır. Toplam verimlilik; etkinlik değişimi ile teknik değişimden kaynaklanır. Bu sonuçları yorumlamaya çalışırsak, 1990’lı yılların teknoloji ve verimlilik açısından niçin ve nasıl kaybedildiğini daha yakından anlayabiliriz. 19942001 döneminde hem mevcut kaynaklar etkin kullanılmamış, hem de teknolojik anlamda pozitif bir ilerleme sağlanamamıştır. Bunu nasıl anlıyoruz? Şöyle ki; imalat sanayiinde toplam faktör verimliliği yıllık ortalama yüzde 1.2 oranında gerilemiştir. Teknolojik Gelişme ölçüsü olan "Teknik Değişim", yıllık ortalama yüzde 0.7 oranında düşmüştür. Etkinlik değişimindeki yüzde 0.5’lik gerileme de bu dönemde mevcut fiziksel, beşeri ve diğer kaynakların kötü kullanıldığının işaretidir. Toplam verimlilik de mevcut kaynakların kullanımı ile teknolojideki yenilikten oluştuğundan ve bu iki gösterge de negatif olduğundan imalat sanayiindeki toplam faktör verimliliğinde de doğal olarak negatif bir sonuç ortaya çıkmıştır. Sonuçta biz hem eldeki kaynakları kötü kullandığımızdan, hem de teknolojide sıçrama yapamadığımızdan sanayimizin verimliliğinde de negatif bir sonuçla karşılaşmış olmaktayız. Böylece sanayinin temel performans göstergelerinin üçü de negatif çıkmıştır. Ve sonuçta geldik 2001 krizine…. Peki, teknoloji, etkinlik ve verimlilik göstergelerindeki bu negatif sonuçlar niçin ortaya çıktı? 1. Nedenlerden biri, 1980’li ve özellikle 1990’lı yıllardaki üretken yatırımların yetersizliğidir. İmalat sanayi yatırımlarının sabit sermaye yatırımları içindeki payı giderek önem li oranda azalmıştır. Bu durum Tablo1’den görülebilir. Tablo–1 İmalat Sanayi Yatırımlarının Sabit Sermaye Yatırımları İçindeki Payı (%) Medyanın büyük bir sevinçle ilettiği bir haber, bizleri bir kez daha dehşete düşürdü. Neydi bu haber? Sağlık İşleri Genel Müdürü Op. Dr. Sami Türkoğlu’nun açıklamasına göre Sosyal Sigortalar Kurumu mensupları tüp bebek tedavisi için özel hastanelere başvurabilecekler (1). âlihazırdaki uygulamada bile birçok aksaklıklar ile karşılaşılmasına rağmen, bu yeni karar problemleri daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. İzmir’de 7 bebeğe hamile bırakılan ve daha sonra doğacak çocukları arasında tercih yapması istenilen bir annenin dramını günlerce gazete sayfalarından takip ettik. Bunlar işin çok medyatik kısmı. Ama bir de, biz yenidoğan uzmanlarının her gün yaşadığı gariplikler var. Örneğin tüm varını yoğunu birkaç kez denenmesi gerekebilen tüp bebek girişimlerine harcayıp, daha sonra yeni 1968 1972 1976 1980 1985 1990 1997 2001 31.83 38.56 34.89 32.32 20.37 19.,21 18.27 15.95 H Kaynak: www.dpt.gov.tr Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, erişim tarihi: 22.01.2006. 2. Sabit sermaye donanımında oluşan yıpranmalar yeni yatırımlar ile telafi edilemeyince, teknolojik gelişmede 19942001 arasında kümülatif olarak yüzde 4.7’lik bir negatif sonuç ortaya çıkmıştır. Çünkü teknolojik gelişme yeni yatırımlarda içselleşmiş olarak kendini gösterir. 3. Altyapısı hazırlanmadan yapılan özelleştirmeler ve özelleştirme düşüncesiyle bekletilen kamusal sınai tesislere gerekli teknolojik yatırımların yapılmaması nedeniyle de çok ciddi "verimsizlikler" oluşturulmuş, kaynakların israf edilmesi büyük boyutlara ulaşmıştır. 4. Üretken ekonomiden hızla uzaklaşıp rant ekonomisine yönelik uygulamalarla (iç ve dış borçlanmalar, sıcak para, bono döviz faiz çemberine kısıtlı kalmak) verimli ve vergili bir ekonominin gerektirdiği, yatırım, tasarruf, üretim, istihdam, üretkenlik, teknoloji gibi alanlardan uzak kalınmıştır. Bu yazıdan çıkarılacak temel sonuçlar dan biri; imalat sanayimizin yapısal olarak teknolojik performansının düşük olduğu, teknolojik yatırımların miktar olarak çok az ve nitelik olarak da yeni teknolojileri içermediğidir. Diğer bir sonuç, sadece mevcut kaynakların etkin kullanımıyla gelişmenin sağlanamadığıdır. Kaldı ki biz mevcut kaynaklarımızı bile son derece kötü ve eksik kullanmışız. Çok sayıda uygulamalı araştırma ve ülke/firma deneyimleri göstermiştir ki; imalat sanayi katma değerinin arttırılabilmesi, toplum ve ülkenin refah ve gelir düzeyinin yükseltilebilmesi ancak toplam faktör verimliliği artışlarıyla mümkün olabilmiştir. Bu durumda Türkiye; ekonomide, stratejik ağırlığı, yeni ve teknoloji ağırlıklı yatırımlara yönlendirmelidir ki; küresel rekabette toplumu, ülkesi ve devletiyle saygın bir yer edinebilsin. Dr. Halit Suiçmez İktisatçı drhsuiç[email protected] doğan prematüre bebeklerine bakacak maddi kaynağı bulamayan ailelerden mi bahsedelim sizlere, yoksa daha 25 yaşında olmasına rağmen daha fazla beklememek için tüp bebek yöntemi ile bebek sahibi olanlardan mı bahsedelim? Tüp bebek ile ilgili kontrolsüz gidişi daha da hızlandıracak bu yeni kararla halkımız ilk etapta mutlu edilecek, burası kesin. Ama bu doğacak bebeklere kim bakacak? ihtiyacı bulunmaktadır. Ülkemizde her sene 1 milyon bebeğin doğduğunu göz önüne alırsak, bugün itibarıyla 1000 adet, böylesine donanımlı yatak ihtiyacımız vardır. En iyi ihtimalle, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin elindeki, bu özelliklere sahip yatak sayısı, ihtiyacın ancak ’ünü karşılamaktadır. Geri kalan bebekler ve aileleri kaderlerine terk edilmektedir. Yine daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, servislere teknik donanımları sağlamakla da iş bitmemektedir. Bu tür servislerde, bir veya iki hastaya, bir yoğun bakım hemşiresi bakım verecek sayıda sağlık elemanına ihtiyaç vardır. Ülkemizde bu oran 1 hemşireye 4 hastadan 20 hastaya kadar değişebilmektedir. Bu veriler, şu an için bile verilen hizmetin ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne sermektedir. Peki, tüp bebek çalışmalarının yaygınlaştırılması ne değiştirecektir? Avrupa’dan 18 ülkenin katıldığı bir çalışmanın sonuçlarına göre tüp bebek (IVF =Invitro Fertilization) yöntemiyle oluşan hamileliklerin yüzde 30’u çoğul gebelikle sonuçlanmaktadır (2). ERKEN DOĞUM RİSKİ Yine uluslararası bilimsel yayınlar, tüp bebek çalışmalarının erken doğum riskini iki misli arttırdığını göstermektedir (3). Ülkemiz hastaneleri, yenidoğan üniteleri, yenidoğan uzmanları, hemşireleri ve personeli, var olan problemlerle başa çıkamazken, yeni bir tüp bebek ve sonucunda gelişecek prematüre bebek dalgasına karşı hiç ama hiç hazırlıklı değillerdir. Çoğul gebelikler yalnızca doğum sonrası dönemde problem yaratmakla kalmazlar. Çoğul gebelikler sonucu doğan bebeklerin ilerdeki nörolojik sekel riskleri de normal popülasyona göre çok yüksektir (4). Tüp bebek ile ilgili bu tür kararlar alınırken, bu bebeklerin bir YENİDOĞAN ÜNİTELERİ EKSİK Ülkemizde yeterli sayıda ve donanımda yenidoğan üniteleri bulunmamaktadır. Yenidoğan yandal uzmanlarının sayısı (Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlığının üzerine, 3 senelik bir çalışma ile elde edilmektedir) 100 civarında olup çok yetersizdir. Şu hali ile bile doğan prematüre bebeklerin tümüne yeterli sağlık hizmeti verilememektedir. Uluslararası standartlara göre 1000 doğuma 1 yenidoğan yoğunbakım yatağı (kuvöz, yapay solunum cihazı, monitör, serum pompaları ve diğer donanımlar) 988/20 25 Şubat 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear