09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Milli Eğitim Şurası, bilim dışı ve kasıtlı Yükseköğretime giriş konusuyla ilgili olarak Şura’nın geldiği nokta, bilimsel tartışmaların ve raporların bir sonucu değil, önceden belirlenmiş bir hedefe yönlendirilmiş, kısır tartışmaların ötesine gidemeyen bir sürecin sonucu oldu. Prof. Dr. Ali Yıldırım, ODTÜ Eğitim Bilimleri Bölümü; aliy@metu.edu.tr 17 . Milli Eğitim Şurası 1317 Kasım 2006 tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Gündem maddelerinden ilki Kademeler Arası Geçiş, Yönlendirme ve Sınav Sistemi, ikincisi ise Küreselleşme, AB Yolunda Türkiye ve Eğitim Sistemi idi. Ancak Şura’ya birinci gündem maddesi damgasını vurdu. Bu madde içinde de özellikle mesleki eğitim mezunlarının üniversiteye girişte karşılaştıkları katsayı konusu neredeyse tek başına Şura tartışmalarını baskı altına aldı. Ortaöğretimden yüksek öğretime geçişin tartışıldığı alt komisyonda halen uygulanan ÖSS sınavının içeriği, üniversiteye girişteki etkisi, ortaöğretim üzerinde yarattığı tahribat, sınava giren öğrenciler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler, sınavı kazanan öğrencilerin niteliklerindeki düşüş, bu sürecin bireylere ve topluma sosyal, ekonomik ve psikolojik maliyeti gibi önemli konuların tartışılması ve çözüm önerilerine ulaşılması yerine, politik bir konu olarak istismar edilerek ülkemizin eğitim gündemine sunulan mesleki eğitim (üstü kapalı olarak İmam Hatip Lisesi) mezunlarının üniversiteye girişte karşılaştıkları katsayı engelini kaldırmaya yönelik söylevler ve bilimsel temeli olmayan çözüm önerileri tüm Şura çalışmalarını deyim yerindeyse tamamıyla tahakkümü altına aldı. Bu konu dışında yapılan tartışmalar, modeller ve araştırma sonuçları üzerinde ayrıntılı durulmadı. Böylesine sığ bir tartışma ortamında, alt komisyonda, ortaöğretimden mezun olan tüm öğrencilerin hiçbir katsayı hesaplamasına tabi tutulmadan, eşit koşullarda ÖSS’ye girebilmeleri kararının çıkartılması için çaba gösterildi. Biz eğitim bilimciler böyle bir kararın bilimsel ve uygulanabilir olmayacağını belirtmekle birlikte katsayı konusuna kilitlenmiş tartışmalar bizi maalesef bilimsel bir uzlaşıya götüremedi ve "katsayıların tümüyle kaldırılması" gibi yönlendirmeye aykırı ve mesleki eğitim yaklaşımıyla ters düşen bir karar alındı. Alt komisyonun "tüm lise mezunlarına eşit katsayı uygulanması kararı" Şura’nın 4. gününde genel kurula getirildiğinde eğitim bilimciler olarak katsayıların tamamıyla kaldırılmasının bilimsel yönden savunulmasının ve uygulanmasının mümkün olmadığını, mesleki eğitime giden öğrencilerde bir hedef karmaşası yaratacağını ve dolayısıyla eğitim kalitesinin düşeceğini, bundan da ülke olarak zarar göreceğimizi tekrar belirttik. Bu tepkileri dikkate alan bir grup Şura üyesi bu konuyla ilgili genel kurula yeni bir önerge verdi. Önerge mesleki eğitim mezunlarının kendi alanla rında yüksek öğretime devam edebilmelerini, bu çerçevede YÖK ile birlikte alan tanımlamalarının yapılmasını ve buna bağlı olarak hangi mesleki programlardan hangi yüksek öğretim programlarına geçişin sağlanabileceğinin belirlenmesini kapsıyordu. ELEŞTİRİSİZ KABUL Ancak genel kurulun başkanlığını yapan Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, önergenin ikinci bölümünü farklı bir biçimde yorumlayarak alan tanımlamasının sayısal, sözel ve eşit ağırlıklı alanlar olarak yapılabileceğini belirtti. Böylece önergeye üstü kapalı bir biçimde mesleki eğitim bölümlerinin alan tanımlamasının yeniden yapılması ve genel lise mezunlarıyla (sayısal, sözel ya da eşit ağırlıklı puan türlerinde) eşit statüye sokulması önerisi eklenmiş oldu. Bu ekleme, verilen önergenin doğasına aykırı idi, çünkü önerge mesleki eğitim mezunlarının kendi alanlarında yükseköğretime devam edebilmeleri ilkesini ön plana çıkarmıştı. Nitekim önerge sahiplerinden bazıları basına verdikleri demeçlerde mesleki eğitim mezunlarının, genel lise mezunlarıyla (sayısal, sözel ya da eşit ağırlıklı puan türlerinde) eşit statüye sokulması önerisinin önergede yer almadığını belirttiler. Ancak önerge, yapılan ekleme ile birlikte lehte ve aleyhte hiçbir görüşe fırsat verilmeden hızlı bir biçimde oylamaya sunuldu ve genel kurulda çoğunlukla kabul edildi. Genel kurula katılan birçok üye, önergenin ayrıntılarının ve yapılan eklemenin ne anlama geldiğini bile tam anlayamadı ve bu karmaşa içinde oylanmasına tepki gösterdi. Hatta bir çok kurul üyesi bu önergenin tam anlaşılmadığını söyleyerek oylamaya bile katılmadı. Önerge kabul edildikten sonra da bu maddenin açık olmadığı ve netleştirilmesi gerektiğini düşünen ve söz almak isteyenlere söz verilmedi ve bu önerge böylece "yangından mal kaçırırcasına" hızlı bir biçimde genel kuruldan geçirilmiş oldu. Bu kararla ilk bakışta mesleki eğitim mezunlarına üniversiteye girişte bir tercih özgürlüğü sağladığı düşünülse de, alınan bu kararın mesleki eğitime büyük bir darbe vuracağını anlamak için mesleki eğitimle ilgili çeşitli raporlara ve araştırmalara bakmak yeterli. Mesleki eğitim açısından "yönlendirme" büyük bir önem taşımaktadır. Esnek bir yapı içinde geçişlere yer veren ve öğrenci tercihini öğretim süreci boyunca dikkate alan bir yönlendirme ile mesleki eğitimden mezun bir öğrenci artık iş yaşamı ve yüksek öğretim konusunda bir karar vermiş demektir. Bu kararı ve ona temel oluşturan yönlendirme sistemini dışarıda bırakan bir sınav sistemi, öğrencilerin geleceklerine ilişkin kararlar almalarını zorlaştıracak ve dolayısıyla mesleki eğitime yeterli zamanı ve emeği vermemelerine yol açabilecektir. Nitekim mesleki eğitimle ilgili araştırmalar öğrencilerin mesleğe yönelimlerinin zayıf olması ve öğrenim gördükleri bir alana kaymak istemeleri durumunda mesleki eğitimlerinin zayıfladığını ve mezunların eğitim niteliğinin düştüğünü göstermektedir. İşverenler de ortaöğretim boyunca kendini üniversite kaygısıyla iyi yetiştirmeyen mezunu işe alma konusunda isteksiz davranmaktadır. Dolayısıyla mesleki eğitim mezunlarının kendi alanları dışında farklı alanlara da (sözel, sayısal ve eşit ağırlıklı alan tanımları çerçevesinde) mesleki eğitime büyük darbe vurması kaçınılmazdır. Mesleki eğitimden mezun olan başarılı öğrencilerin kendi alanla17. Milli Eğirında yükseköğretime devam etmetim Şurası kalerinin teşvik edilmesi doğrudur. rarları arasınBöylece ortaöğretim düzeyinde alınan mesleki eğitim, aynı alanda da yer alan yükseköğretime temel oluşturabilir. yükseköğretiAncak kendi alanları dışındaki me giriş ile ilbölümlere gitme yolunun açılması, gili maddelebu kurumlardaki öğrencilerin hedef rin eğitim siskarmaşası yaşamalarına ve dolayısıytemimizde yala mesleki eğitime gerekli önemi vermemelerine, sonuç olarak da pılacak yenimesleki eğitime yapılan yatırımların liklere ışık boşa gitmesine yol açacaktır. BAŞARILAN NEDİR? tutması mümkün değil. Peki bu kararla ne başarılmış oldu? Mesleki eğitim mezunlarının, katsayıların uygulamaya sokulduğu 1998 öncesi zaten kendi alanlarında bile üniversiteye giriş oranlarının çok düşük olduğu dikkate alınırsa bu kararın asıl amacının mesleki eğitim mezunlarının önünü açmak olmadığı ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan bu karar İmam Hatip Lisesi mezunlarının eşit ağırlıklı ve sözel alanlarda istedikleri yüksek öğretim programlarına gidebilmelerinin önünü açmış oldu. Bu sonuç Şura çalışmalarının maalesef üstü kapalı bir biçimde bu dar kapsamlı amaca odaklandığını göstermektedir. Sonuç olarak 17. Milli Eğitim Şurası’nda, yükseköğretime girişin ele alındığı alt komisyondaki çalışmaların bilimsel bir platformda yapılmadığı, bilimsel araştırmalara ve raporlara yer verilmediği ve bilinçli bir biçimde tartışmaların katsayı konusuna kilitlendiği ve oluşan kararların ortaöğretim önündeki yükseköğretime giriş konusundaki sorunu çözebilecek nitelikte olmadığı açıktır. Genel kurulda bu konuyla ilgili verilen önergelerin tartışmaya açılmadan oylanması ve önerge sahiplerinin sahiplenmediği önerilerin sonradan önergeye eklenmesi Şura kararlarına gölge düşürdü. CBT1032/21 29 Aralık 2006 TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear