29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÜNDEM Üniversitede Özgürlük "Manevi Mirasım Akıl ve Bilimdir!" "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar." Mustafa Kemal (1933, Cumhuriyet Bayramı Açılış Konuşması’ndan) Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1021 13 Ekim 2006 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No:2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.343 72 74 Faks: 0212. 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Yerel Süreli Yayın Tel: (0212) 251 98 7474/ 343 72 74 BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna İstanbul www.cumhuriyet.com.tr CBT 1021/3 13 Ekim 2006 Geçen haftaki Gündem’de "Nasıl Üniversite Olacağız?" başlıklı yazıda, "genel düzen"i, yönetime aykırı gelen tutumlarıyla "bozan", fakat bilimsel yönüyle de ortalamanın üzerinde başarı gösteren bazı bilim insanlarının üniversiteleriyle sorun yaşadıklarını dile getirmiştim. Bir çok üniversitemizde, İTÜ dahil, birçok başarılı bilim insanı, yönetimleriyle "derin anlaşmazlığa" düşüp okullarından ayrılmak zorunda kaldı. Veya yönetimlerle küs. Prof. İzge Günal ise üniversitesi ile ilişki kesilme cezası almıştı. Bu olayı Gündem’e taşıdıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bir çok öğretim üyesi, üniversitelerine haksızlık yaptığımı belirttiler. Elektronik postama hem eleştiri hem destek mesajları geldi. Beni Cumhuriyet yönetimine ve meslektaşlarıma şikâyet eden "bilim insanları"ndan tutun, "Meslektaşını küçük düşüren Günal atılmayı hakketti" diyene kadar. Eleştiri yöneltenlere "sayfamız açıktır, lütfen bunları yazın, yayımlayalım" önerimize kimse yanaşmadı! Eleştiri yapanlar arasında "yazdıklarınızın hepsi yanlış, İzge Günal’ın iyi bilim insanı olduğu dahil", diyenler bile vardı! Bu görüşmelerden sonra düşündüm: Mümkün olduğunca gelişigüzel yazmayan; bilimsel ilke, tutum ve düşünceyi yazılarına temel oluşturan bir yazar olduğumu sanıyorum. Şüphesiz, yanlış da yapabilirim. Olayın her zaman içyüzüne vakıf olmak zordur. Taraflar arasında tam neler yaşandığını da bilemezsiniz. Sadece sonuçlara göre hareket etmek durumundasınız. Ama, doğrular çerçevesinde hareket etmeye, dostluklarla gazeteciliği de mümkün olduğunca ayırmaya çalışan bir bilim gazetecisi, herkese gerekli olabilir günün birinde! *** Dokuz Eylül Üniversitesi, bizim üniversitemiz. Rektör Emin Alıcı, özellikle aktif öğretim politikasıyla üniversitesinde büyük bir dönüşüme, bir ilke imza atıyor. Başından beri kendisini destekliyorum bu konuda. Ülke bilim politikaları konusunda fikir birliğimiz var. Bütün bunlara rağmen, genel anlamda, üniversitelerin "yönetim" biçimleriyle hemfikir olmayabilirim. Hiçbir kurum ve kişiyle böyle bir zorunluluk da hissetmedim! Şüphesiz, yaşanmakta olanları birebir bilmek mümkün değil, ama genel ilke olarak, üniversite, aykırı bir insanı bağrında barındıramıyorsa, bir sorun vardır. Harvard rektörünün, Filistin’nde İsraillilere sembolik taş attığı için ünivresiteden atılmasını isteyenlere karşı, Edward Said’i savunan yazısı ünlüdür. Görüşlerini paylaşmasak bile, onları dile getirme özgürlüğünü sonuna kadar savunmalıyız, diyerek, üniversitelerin tarihsel misyonunu anımsatmıştır! İzge Günal’ın, Rektör Alıcı’dan muayene randevusu alarak bir olay yaratma ve dikkatleri kendince kurumsal bir yönetim yanlışlığına çekme girişimini benimsemeyebilirsiniz. Hatta bu hareketi bir tür "komplo" olarak da kabul edebilirsiniz! Ben öyle bir yönteme başvurmazdım! Ama Günal’ın bu hareketini daha çok biçimsel buluyorum! Biçimin de çok önemli olduğunun ayırdında olarak! Meselenin özünde ne var, o önemlidir! Sadece biçime bakarak özü gözardı etmek de hatalı olur... Bu nedenle, üniversitesiyle ilişkisini kesmeye kararını da yanlış buluyorum. *** Rektör Alıcı ile görüştüm. Bu konu üzerinde fazla durulmamasını istedi, ve yazarın da yazma özgürlüğünü savundu! Kendisine teşekkür ederim. Alıcı, üniversite hukuk bürolarının ceza hakkında şu yorumunu anımsattı: "Üniversite kesin ilişki kesme cezasını kendisi veremez. Bu YÖK’ün tasdikini gerektirir. Zaten İzge Günal da YÖK’e başvurdu. YÖK’ün bu cezayı tasdik edeceğini sanmıyorum..." Ya ederse?! Günal YÖK’e başvurmayabilirdi de. O zaman ilişkisi otomatikman kesilmiş olacaktı. Ama Rektörlüğün, YÖK’ün dosyayı Günal lehine yorumlayarak, bu olayın kapanması arzusunda olduğunu hissettim. İyi olur! Ayrıca bu vesileyle, YÖK’ün disiplin yönetmenliğindeki söz konusu ceza maddesinin, hukuk dışı olduğunu düşünüyorum. Diyelim ki bir öğretim üyesi, "kademe yükselme cezası" aldı. Bu cezayı veren bir kurul... Diyelim ki, aynı kişi yeniden bir disiplin cezası isteğiyle kurula gönderildi. Kurul da yine aynı maddeden ceza verdi. Yönetmeliğe göre, iki kez aynı cezayı aldığı için, öğretim üyesi kendi isteğiyle "istifa etmiş" sayılıyor! Öğretim üyesi, "disiplin suçu" işlerken, kendisine hangi cezanın verileceğini nereden bilsin de, "istifa etmiş" sayılsın? *** Gelecek cumaya kadar hoşçakalın...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear