Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Meteoroloji Kara parçasının puruzlulüğü ve yükseltiler Su kütlesinin üzerinden geçerek nem kazanan hava kütlesindeki konveksiyon olayının, karaya vardığmda gelişen sürtünme sonucu daha da arttığına değinmiştik. Denize bakan yamaçlar da soğuk havanın yükselmesini ve yağış bırakmasını tetikleyici etkiye sahiptir. GönüldenBJIime Hukuk ve Yaşam Ahmetlnam Şekil 4: Devlet Meteoroloji Işleri'nin işlettiği Istanbul Doppler Radarı'ndan (*), 9 Şubat giinü saat 15.11 'de alınan görüntü. GEK'in karmaşık konvektif yapısı sonucu Boğaz'a paralel biçimde çöreklenen yoğun kar bandı, özellikle Avnıpa Yakası'nda uzun süre etkili oldu. Kırmızı ok rüzgar yönünii değil, kar sağanağınm sıkıştığı alanı gösteriyor. de azaltır. Bazen bu sıcaklık farkı ve tetiklenen konveksiyon o kadar fazla olur ki kümülonimbüs adı verilen bulut tipi oluşur ve kar yağışına gökgürültüsü eşlik eder. İstanbul'da geçtiğimiz Kasım ayında yaşanan ve kar yağışıyla birlikte gökgürültülerinin de bolca işitildiği hava olayının sebebi de budur. Kasım ayının sonunda, üzerinden geçen soğuk havaya göre henüz çok sıcak olan Karadeniz (su, ısı sığasının yüksekliği nedeniyle havadan daha geç soğur ve daha geç ısınır), kümülonimbüslerin oluşmasına yol açmışü. Daha sonra yine değinileceği gibi, daha az olmakla birlikte, yaşadığımız son kar yağışlarında da bu olay meydana geldi. Rüzgar hızı: Soğuk hava kütlesinin su kütlesi üzerinde belli bir yönde akabilmesi için rüzgar hızının yeterli olmast gerekir. GEK'in gerçekleşebilmesi için bu değerin saatte en az 18 km olması gerektiği kabul edilir. Aynca rüzgar hızının fazla olması, dikey karışımı (ve dolayısıyla konveksiyonu) arüran türbülanslı akıların da fazla olması demektir. Öte yandan rüzgârın hızı çok fazla olursa bu sefer de hava kütlesinin su kütlesi üzerinde kaldığı süre azalır ve hava kütlesi yağış için gereken nemi kazanamaz. Ruzgâr yönü: GEK'in tam anlamıyla oluşabilmesi için soğuk hava kütlesinin su üzerinde en az 80 km yolculuk etmesi gerektiği kabul ediliyor. Dolayısıyla rüzgar, bu koşulun oluşmasına imkân verecek bir yönden esmelidir. Hava kütlesi su üzerinde ne kadar çok yol alırsa kazanacağı nem de o kadar fazla olacaktır. Örneğin, eğer poyraz esiyorsa, İstanbul civarını etkileyecek GEK'in Zonguldak'ı etkileyecek olandan daha şiddetli olması beklenir, çünkü İstanbul'a ulaşan poyraz Karadeniz üzerinde daha çok yol kat etmiştir. Hava kütlesinin bağıl nemi: Suyun üzerinden geçen hava kütlesini doyurmak için gereken nem miktarı GEK'in şiddetini belirleyen bir başka unsurdur. Ne var ki, kutupsal hava kütleleri zaten neredeyse hiç su buharı içermezler. İçeriyorlarsa da o zaman bir siklonla bağlantılı olmahdırlar, bu şekilde oluşan GEK, tam bir GEK sayılmaz. Bu türden, siklonlardan arta kalan nemin de işin içinde olduğu kar yağışlarına "gölle (denizle) etkisi artmış" (lakeenhanced) kar denir. İSTANBUL'U ETKİLEYEN BİR HAFTALIK GEK Geçtiğimiz kış yaşanan iki şiddetli siklonik kar fırtınasının aksine, bu yıl Marmara Bölgesi'nin doğusunda önemli bir GEK olayı görüldü. Trakya'ya çok fazla kar bırakan fakat İstanbul'un batı semtleri hariç Doğu Marmara'da önemli bir kar yağışına yol açmayan bir alçak basınç sisteminin hemen ardından, Doğu Avrupa'ya bir yüksek basınç merkezi yerleşti (Şekil 3). Çağdaş dünyada derin bir "hukuk" sorunu olduğu açık: Haksızlıklar, değerlere saygısızlık, ahlaka aykırı eylemler, ahlak alanında ilkesizlik... hukuk maskesi arkasında saklanıyor. Hukuku yerleştirmek, hukuku var etmek adına amaçlarımıza uyan her eylem, her niyet "kitabına" uyduruluyor. Hukukun kendisi bir meşruluk ölçütü olacağına, hukuk dışında geliştirilen ölçütler hukuka uyduruluyor. "İnsan hakları", "eşitlikH,"özgürlük", "dürüstlük"gibikavramlar, hukuksalolduğu ilerisürülen çerçeveler içinde kolayca çarpıtılıp, sömürü amacıyla kullanılabiliyor. Kuralların kolayca yumuşatılıp, çarpıtıldığı dünyada hukuku nasıl yorumlamalı? Hukuk bir düzen. Kültürün bir düzeni. Bu düzen en azından yedi öğesiyle irdelenebilir. Düzeni düzen kılan kurallar ağı, örneğin, yasalar, yönetmelikler, öncelikle ele alınabilir. Düzen, kuralların yanı sıra, düzeni düzenleyenlerden, kuralkoyanlardan oluşur. Oluşturulmuş düzeni koruyan düzenleyiciler(kollukgüçlerH) düzenin üçüncü temel öğesidir. Düzen, o düzende yaşayan insanlar içindir, onlara duzenlenenler diyebiliriz. İşte bu düzenlenen insanların, düzen içindeki ortakyaşamlarından onların ortakgörüşü oluşur, bu da düzenin beşinci temel öğesidir. Her kültür düzeni bir altyapı taşır, toplumsal, ekonomik, siyasal, ekolojik... biraltyapı. Her düzenin bir anlam yapısı vardır, tinsel boyutları olan bir anlam yapısı. İnançları, değerleri, ilkeleri, dünya görüşleri... Hukukun çağımızdaki sorunu, oluşturduğu düzen ile yaşam arasındaki gerilimden kaynaklanıyor. Her kültür düzeninin karşıladığı bir yaşam vardır, dayandığı bir yaşama dünyası! Çağımızda hukuk düzeni ile yaşam arasında derin boşluklar vardır! Hukuk, yaşama yakışmamaktadır. Yaşamla zenginleşip, değişmeyi, yaşamla devingen bir ilişkiye girmeyi başaramamaktadır. Elbette bu başarısızlık, ça~ ğımızın genel anlamda kültür duzeniyle ilgilidir! insanın bu gezegende yaratmış olduğu düzenle yaşadığı yaşam arasındaki ilişkinin zorluğu, sanki insanın yazgısı olarak duruyor karşısında. Yaşam, düzenin üzerine etkiyen kuvvetlerde kendini gösteriyor. Onu, insan, düzen olmadan yaşayamıyor. Düşünce düzeni, ruhsal düzen, toplumsal, siyasal, ahlak... düzenleri olmadan. Düzen, yaşama yakıştığında, devingenleşiyor, serpiliyor, gelişiyor.yaratıcı oluyor! Yaşama "yakışmak" ona uyum sağlamak anlamına gelmeyebilir, her zaman. Çatışmalar da, düzenin sağlığını geliştirecek aykırılıklar da, düzene yaratıcı devingenlik kazandırabilir! Düzenin öğeleri arasındaki ilişkilerdeki uyuşmazlıklar, uyumsuzluklar da zaman zaman düzenin devinimini güçlendirebilir, yaşamla olan bağlantısını canlandırabilir. Hukuk düzeni, yalnızca şuya da bu kültürün, yaşam biçiminin düzeni değildir. Dünyaya egemen olan siyasal, ekonomik güçlerin sahip olduklarını iddia ettikleri yaşama yakışıp yakışmadığını sorguladığımız hukuk düzenidir. Nereden anlıyoruz yaşama yakışmadığını düzenin? Ûğelerinin, öğeler arasındaki ilişkinin işleyişine bakarak! Örneğin, ortakgöruş öğesi, hukuk düzeninde, "adalet" kavramı odağında oluşması gerekirken, bu kavram düzenleyenler, düzenleyiciler, duzenlenenler arasında çok farklı biçimde anlaşılabiliyor. Adalet, sanki gücü olanın, kuvvetli olanın, şiddet kullanabilenin yorumladığı, anladığı, dile getirdiği "adalet" oluyor. Kuralların düzen içinde işleyişinde sorunlar vardır. Kurallar uyulmak için vardır. Oysa, uyma taklidi yapılıyor, kuralları anlamayan, anlam temelinden habersiz, kuralları uygulayanlardan.düzenleyicilerden korkulduğu için kurallara uyuluyor! Ûnce eylemde bulunuluyor, durumlar yaşanıyor; sonra eylemlere ve durumlara uygun kurallar bulunuyor! Ardçı hukuk (örneğin, ingilizcede post hoc justice diyebiliriz buna!) heryapılanı sonradan hukuklaştırıyor! Ûnce oynanıyor, sonra kural konuyor! Buna kuralları uydurma da diyebiliriz. Bir de kurallara uydurma durumu var: Eldeki kurallardan birini ya da birkaçını eylemin, durumun ya da oyunun ardından yakıştırma. Bu örnekler hukuk düzeninin sağlıksızlığı için bir iki işarettir. Sağlıksızlığın belirtileri genel açıdan bakıldığında birkaç noktada özetlenebilir.a) Kural yokluğu ya da kural anarşisi! Düzen, yaşanana uyum sağlayamadığı için, yaşananın hızlı devinimini hukuk açısından düzenleyecek hukuk eksikliği, yetersizliği ortaya çıkabilir. b) Kural yumuşaması: Yasaların, yönetmeliklerin yorumlarındaki belirsizlik, tutarsızlık, kuralların güçlünün yorumu doğrultusunda anlaşılması.c) Çoksık kural ihlali, ve bunu önleyecek önlemlerin eksikliği. d) Kural sahteliği: Kurallara uyuluyor görüntüsü altında, görüntüyü kurtarmak kaygısı. Kötü niyeti saklamak, maskelemek için kurallara uyum. e) Kural körlüğü, sürü insanı olarak kuralları sorgulamadankörü körüne kurallara boyun eğme. Hukukyaşam ilişkilerindeki en temel sorun, bu iki kavramaverdiğimiz anlamda yatıyor. Hukuk yaşam içindir, yaşam hukuk için değil. Hukuk insanların güzel bir dünyada, olanaklarını geliştirebilmeleri, diğer yaşamlara saygılı, gönüllerince bir yaşam gerçekleştirmeleri içindir. işte bizi böyle bir yaşama kavuşturacağı için hukuk üstündür, yaşamın üstünlüğünü kabul ettiği için, üstündür. HUKUNUN TEMEL SORUNU Bu yüksek basınç 5 Şubat'tan başlayarak neredeyse tam bir hafta boyunca Marmara'nın orta ve doğu kesimlerine kuzeyden kutupsal hava taşıdı. Bu yıl görece yumuşak geçen kış nedeniyle sıcak kalmış olan Karadeniz'den bol miktarda su buharı çeken soğuk hava akımı, başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde 1 hafta boyunca kar sağanaklarına yol açtı. Bu hava olayları dizisi, sınırlan keskin, çok dar alanları şiddetli biçimde etkilemesi, çok kısa süreli sağanaklardan birkaç saat aynı alanda kalan kar bantlarına değin çeşitlilik göstermesi, az da olsa duyulan gökgürültüleri ve nereyi ne ölçüde etkileyeceğinin öngöriilmesinin güçlüğüyle, bir GEK olgusunun bütün karakteristik özelliklerini gösterdi. Örneğin 9 Şubat Çarşamba akşamı itibarıyla Hereke'de kar kalınlığı sadece 2 cm iken, İTÜ Ayazağa Kampüsü'nde 43 cm idi! Bunun sebebi, o gün sabahtan itibaren İstanbul'u etkisi altına alan kar bandının ilerleyen saatlerde Boğaz çevresine sıkışmasıydı. Bu saatlerde özellikle Avrupa Yakası'nda çok şiddetli kar yağışı görülürken, Boğaz'dan Anadolu yakasına doğru birkaç kilometre içeride hava açıktı. (Şekil 4) Ülkemizde zaman zaman sıradışı olaylann yaşanmasına yol açan GEK olgusunu tanımak gerekiyor, en azından, amansızca yağan bir karın birkaç kilometre uzağında nasıl günlük güneşlik bir havayla karşılaşılabildiğine şaşırmamak açısından. • Doppler radarı, atmosfer hareketinin radara doğru mu, yoksa ondan açığa doğru mu gerçekleştiğini, aynı zamanda yağışın şiddetini belirleyen ve bunu yaparken da gönderdiği dalganın üzerinde hareket eden parçacıklar tarafından oluşturulan Doppler etkisini kullanan bir hava radarıdır. Radar görüntüsü, Devlet Meteoroloji Işleri'nin www.meteor.gov.tr adresinden alınmıştır. (*) ğokturko@itu.edu.tr İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü SAĞLIKSIZLIĞINBELİRTİLERİ 935/7 19 Şubat 2005