01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sinirbilim SİNİR BİLİM KONFERANSI Washington'da gerçekleştirilen Amerikan Sinir Bilim Birliği'nin yıllık toplantısında "Yaşam şeklinin insan beyninin sinir bağlantıları üzerindeki etkisi"ana başlığı altında duyguların, çevrenin, sosyal ilişkilerin, hatta dini inançlann beyni nasıl şekillendirdiği tartışıldı. Aşağıda bu toplantıda sunulan bilimsel çalışmalann ortaya çıkarttığı yeni bulgular yer alıyor: eynimiz yaşamımızın her saniyesinde ortalama bir milyon yeni bağlantı oluşturur. Bu sıra dışı faaliyet, hakkında çok az şey bildiğimiz insan beyninin ne kadar esnek ve şekillendirilebilir bir yapıya sahip olduğunu göstermesinin yanı sıra, günlük deneyimlerin beynimizin bugünkü konumuna gelmesinde ne denli önemli bir rol oynadığını da gözler önüne seriyor. Deneyimler beyni nasıl şekillendirir? kaybı, fiziksel veya cinsel taciz veya ilgisizlik gibi faktörlerin bulunup bulunmadığını araştırdığımız zaman, hastaların yalnızca üçte biri böyle bir travmaya maruz kalmamıştı. Üçte ikisi ise çok küçükken bu türlü bir travma geçirmişti. Bizler bunu risk faktörü olarak değerlendiririz." Başka araştırmalar da erken yaştaki travmaları madde bağımlılığına, kişilik bozukluklarına ve endişe bozukluklarına bağlıyor. Nemeroff hastalığın köklerinde, insanlarda strese yol açan fiziksel değişikliklerin yatabileceğine dikkat çekiyor. Öyle ki Nemeroff un son yıllarda gerçekleştirdiği bazı araştırmalarda erken yaşta travma yaşamış, depresyon hastası kadınların stres testlerine farklı tepkiler verdiği ortaya çıkmış. Nemeroff bu tepkileri şöyle açıklıyor: "Bu stres testlerinde bazılarının kortizol düzeyleri aniden yükseliyordu. Oysa depresyonda olup da çocukken travma geçirmemiş hastalar normal tepki veriyorAyrıca öğrenme ve bellekten sorumlu hipokampus bölgelerinde de yapısal değişiklikler tespit edildi. Bu değişiklikler önceden depresyon sırasında da tespit edilmişti . Nemeroff bu bulguları şöyle değerlendiriyor: "Fakat depresyon ile ilgili diğer bulguların erken yaştaki travmalarla ilgisi olup oİmadığını merak etmeye başladım." Öte yandan eğer yaşam deneyimleri depresyonu tetiklediyse, hastalığı da tedavi etmesi gerekir. Sigmund Freud'u haklı çıkartacak bir başka deneyde Nemeroff antidepresan ilaç tedavisini psikoterapi ile karşılaştırdı. Bu çalışmadan elde edilen ilk sonuçlara göre bu iki teknik birbirine benzer etki yaratırken, ikisi birden kullanıldığında sonuç biraz daha etkiliydi. Fakat çocukluğunda travma yaşamış depresyondaki hastalarda psikoterapi dikkati çekecek kadar daha iyi sonuç veriyordu. Özetle psikoterapi, hastalığı 8 yıldır çekmelerine karşın, hasadamlarının daha fazla ilgisini çekiyor. Bu ilginin bugünlerde artmasının bir nedeni de nicel ölçümlerin yapılabilmesi. Çünkü daha önce bilimsel çalışmalar insanların öznel beyanlarına dayandırılıyordu. İnsan Genom Projesi ile 1990'larla başlatılan Beyin Girişimi'nin su yüzüne çıkarttığı bilgilerin ışığı altında genler ve deneyimler arasındaki karmaşık etkileşim artık daha iyi anlaşılıyor. • "Deneyimler gen ifadelerini değiştiriyor. Bu da belirgin davranış farklılıklarına yol açıyor" diye konuşan Atlanta'daki B Beynin anatomisi, sinirsel ağların oluşumu ve genler üzerindeki tartışmalar artık eskidi. Sinir bilimciler şimdi yaşam şeklimizin beynimizin yapısı ve bağlantıları üzerindeki kalıcı ve derin izleri nasıl oluşturduğu üzerinde duruyor. Özetle duygular, çevre, sosyal ilişkiler ve hatta dini inançlann beyni nasıl şekillendirdiği araştırılıyor. MEDİTASYONUN KALICI ETKİSİ Geçen hafta VVashington DC'deki Sinir Bilim toplantısında açılış konuşmasını ilk kez bir dini lider yaptı. Budistlerin ruhani lideri Dalai Lama, bilimsel araştırmaların sorumluluğu ve etiği konusundaki konuşmasında, Budist inancın temel öğretilerinden biri olan meditasyonunun beynin yapısını ve faaliyetini kalıcı olarak etkilediğini ileri sürdü. Budist gelenekleri çerçevesinde geliştirilen tekniklerin, beyinde gözlenebilir sinaptik ve sinirsel değişikliklere yol açabileceği olasılığı üzerinde durdu. Charlestown'daki Massachusetts General Hospital'dan Sara Lazar meditasyonun insan beyni üzerindeki etkisi konusunda yapılan bir araştırmanın ayrıntılarını açıkladı. Bazı beyin bölgeleri meditasyonu alışkanlık haline getirenlerde daha kalındır. Kalınlaşan bölgelerden biri planlama ve ayrıntılı düşünceden sorumlu prefrontal korteks, bir diğeri de sağ kısımdaki duygu, düşünce ve duyuların birleştiren insula'dır. Bu kalınlaşmanın bir nedeni, Lazar'a göre yeni bağlantıların, destek hücrelerinin, kan damarlarının oluşması olabilir. Bu olgu yaş ile birlikte korteksin incelmesinin tam tersidir. Lazar "Bu kalınlaşma meditasyon deneyiminin gerçek etkisidir" diyor. Emory Üniversitesi'nden psikiyatrist Charles Nemeroff, "Bu yeni bir fıkir. Ve en sonunda epigenitik gibi bazı mekanizmaları artık tanımlayabiliyoruz. Epigenitik mekanizması çevresel faktörlerin doğum travması, ebeveyn hataları ve toksinler gibiuzun süreli veya kalıcı etkilerinin nasıl oluştuğunu açıklar. Sekiz yıldan beri majör depresyon hastası 681 kişi üzerinde çalışma yapan Nemeroff, yaşamın ilk dönemlerindeki deneyimlerin ileri yaşlarda insan beynini nasıl etkilediğini gösteren bulguları şöyle açıklıyor: "Hastaların geçmişinde ebeveynlerden birinin ölüm, boşanma ve ayrılık nedeniyle du. Bunların da kortizol düzeyinde yükselme oluyordu, ancak bu diğerleri kadar yüksek değildi. Erkekler üzerinde yapılan bir deneyden de benzer sonuçlar alındı." taların yüzde 45'inde gerilemeye yol açtı. BEKLENTİLER VE PLASEBO Plasebo etkisi de beynin çevresel etkilere gösterdiği tepkiyi anlamamıza yardımcı oluyor. New York'taki Columbia Üniversitesi'nden Tor Wager, beklenti ve ödül ile ilgili prefrontal beyin bölgesinin, plasebo verildiğinde faal duruma geçtiğini ve ağrı bölgelerinin bunun tam tersi, faaliyetini azalttığını keşfetti. "Plasebo, beyninizin ağrıyı işleme şeklini değiştirir" diye konuşan Wager, "Beklentilerinizin beyin ve vücut üzerinde çok büyük etkisi vardır. Plaseboya verilen tepkiler nörobiyolojik olarak gerçek tepki ERKEN YAŞTA TRAVMALAR Erken yaşta maruz kalınan travmaların da beyinde değişikliklere yol açtığı ileri sürülüyor. Görüntü karşısında duygusal merkezlerin verdiği tepkilerinin ölçüldüğü deneylerde, insanların pozitif ve negatif görüntülere verdiği tepkiler incelendi. Çocukluğunda travma geçirmiş kişiler pozitif uyarılara duyarsız kalırken, negatif olanlara aşırı tepki veriyorlardı. GEN VE ÇEVRENİN ETKİLEŞİMİ Genetik yapı ve çevre birbirini etkiler, ancak beynimizin yaşam deneyimleriyle kalıcı olarak nasıl değiştiği konusu bilim
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear