26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

FizikFelsefe benimsenmenıekteydi. Yaygın görüş, maddeniıı süreklilik içerdiği yönündeydi. Einstein çalışmaları sonucunda Brown hareketinin, bir başka deyişle polen lanecikleri, ya da sıvıya batırılan başka miııik cisimlerin durmaksızın sergiledikleri düzensiz deviııimlerin, atotnlarm varlığının bir kanıtı olabileceğini gözler önüne serdi. ÖZEL GÖRELLİĞE İNANMIYOR Kuantum mekaniği Einstein'ın kafasını kurcalayan lek kuram değildi. Kendi geliştirdiği görelilik kuramlarımn onu lıuzursuz etmesi çok az kişi tarafından takdir edildi. Özel görelilik kuramı, Einstein'ın elektromanyetizm yasalarının göreli devinime dayandırılamayacağı ve bu nedenle ışık hızının, kaynağı ya da gözlemcinin devinimi ne olursa olsun, her zaman aynı olması gerektiği yöniindeki inancının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Enerji ve kütlenin eşdeğer olduğu (artık bir söylenceye dönüşmüş olan Emc2) ve zaman ile mesafenin mutlak değil, göreli kavramlar oldukları da, bu kuramın beraberinde getirdiği sonuçlardandı. Özel görelilik 10 yılllık zihinsel bir uğraşın ürünüydü, ama Einstein kuramın yayımlanmasınm üzerinden iki yıl geçmeden, kuramın yanlış olduğu inancına vardı. Çoğu fızikçinin onu benimsemesine bile kalmadan, salt kendince önemli buldıığu nedenlerden ötü'rü, kendi geliştirdiği kurama sırt çevirdi. Fizik dünyasının öteki üyeleri özel görelilik kurammı yavaş yavaş sindirmeye çalışırlarken, Einstein bir on yıl daha bu kuramdan farklı bir yolda tek başına iler ledi. neylerle de uyuşmaktaydı. YENİ ARAYIŞLARI Neden mi? Bunun başlıca nedenlerinden biri göreliliği tüm gözlemcileri kapsayacak biçimde geliştirmek istemesiydi. Oysa özel görelilik kuramı yalnızca kısıtlı bir gözlemciler sınıfına, ivme kazanmayanlara tekabül etmekteydi. Bir başka neden de, eşdeğerlik ilkesi adını verdiği ilkeden yola çıkarak, gözlemcilerin yalnızca kendi çevrelerindeki olayları gözlemledikleri siirece, kütleçekimin etkilerini ivmenin etkilerinden ayırt edemeyeceklerini var sayan, birleşik kütleçekim kaygısıydı. Bu ilkeyle Einstein, kütleçekim sorunuyla göreliliği tüm gözlemcileri içine alacak biçimde genişletme sorunu arasında bir bağlantı kurdu. Einstein bu iki soruna kafa yoran tek kişiydi. Bu arada, başka fızikçiler kütleçekimsel olguları doğrudan özel görelilik kasamına almanın yollarını buldular. Einstein'ın buluşu olan yeni kuraıııııı başarısından yola çıktıklarından, böylesi bir çözüm son derece akla yatkındı. üstelik. kuramın sürekli kılınmasında da başarılı olmuşlardı. Dahası, kapsamı genişletilen özel görelilik yapılan tüm de İLK MEDYALAŞAN BİLİMCÎ Öyleyse Einstein kurama neden sırt çevirme gereğini duymuştu? Bunun nedeni meslektaşlarının, tümden yeni bir kuram oluşturmak yerine, kütleçekimin tammlarını özel göreliliğe uyacak biçimde evirip çevirmeleri ve bu yaklaşımın da Einstein'ın eşdeğerlik ilkesine ters düşmesiydi. Einstein meslektaşlarının giderek daha çok benimsedikleri bu yaklaşımla, kendi uyguladığı radikal yaklaşım arasındaki farkı ortaya koyabilecek bir deney olduğunu hemen anladı. Bu deney güneşin kütleçekimiyle ışıkta meydana gelen bükülmenin ölçülmesiydi. Söz konusu etki eşdeğerlik ilkesinin ortaya koyduğu kestirimlerden biriydi. Aklı başında bir insan deneyin sonucunu beklerdi. Nitekim, 1919 yılında kuramı sınama olanağı doğdu. O sırada Einstein, genel görelilik adını verdiği, ikinci görelilik kuramını geliştirmişti. Deney, görünüşte yeni kuramı onaylar gibiydi. Sonuç basın aracılığıyla tüm dünyaya duyuruldu ve Einstein medya yıldızına dönüşen ilk bilim insanı oldu. Genel görelilik, Einstein'ın en radikal, yerleşik görüşlere en çok meydan okuyan buluşu. Kara delikler, kütleçekimsel dalgalar, genişleyen evren ve Büyük Patlama gibi cafcaflı konular, sonradan anlaşılacağı üzere, kuramın kavranması en basit unsurları. Çok daha derinlikli bir kuram olan genel görelilik, uzay ve zaman konusundaki görüşlerimizde kökten bir değişimi gerektiriyor. KUANTUMU İLK KEŞFEDEN Einstein, aynı zamanda, Boltzmann'ın tertnodinamiğe olan yaklaşımım elektrodinamiğe uyguladı. Bu da onun bağımsız bir elektromanyetik enerji yığını olan fotonu keşfetmesine ve bunun hem dalga, hem parçacık olarak bulunabileceğini fark etmesine olanak tanıdı. Einstein böylece kuantum olgusunu ilk ortaya çıkaran kişi olmasına karşın, zamanla kuantum mekaniğine karşı çıkanla rın da başında gelenlerden biri oldu. Cörelilik kuramına harcadığından çok daha fazla bir siireyi kuantum kuramına kafa yorarak geçirdi. Gelgelelim, doyurucu bir kuantum fizigi yasasına hiç bir zaman ulaşamadı. Şimdilerde, Einstein'ın kuantum kuramını doğanın bilimsel betimlemesindeki temel kuram olarak reddelmede haklı olduğunu düşünen çok az sayıda fizikçi var. Bugüne dek başka hiç bir kuram, deneyler sonucunda elde edilen bir yığm verinin açıklanmasında bu denli başarılı olamadı. Kuantum kuraını, bir olasılıkla kütleçekimi ve evrenbilim dışında, gerçekte tüm fıziksel olaylarm lemelini oluşluruyor. , ' KUANTUMA İTİRAZLAR Einstein, kuanlum mekaniğinin, atomdan küçük parçacıkların kaydedilmiş davranışlarına bir açıklama gelirdiğini kabullenmeye hazırdı. Ne var ki, kuramda iki yanlışlığın olduğuna inanıyordu. İlk olarak, tek tek süreçlerin sonuçları konusunda kesiıı kestirimlcr sunmaktan yoksundu. Bunun yerine, yalnızca istatistiksel kestirimler sunmakla yetiniyordu. Bunların doğruluğunu sınamak için bir deneyin birçok kez yinelenmesi ve sonuçların kestirimlerle karşılaştmlması gerekiyordu. İkincisi, kuantum kuramı gö'zlemci roliinü üstlendigimizle, herhangi bir bağlantısı olmayan dünyanın nesnel bir görüntüsünü vermekten yoksundu. Kuantum kurammm formülleri, deneylerin hazırlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesinde sergilediğimiz eylemlere tekabül etmekteydi. Einstein, fıziğin doğayı "ozünde olduğu gibi" yansıtması gerektiğine inandığından bu görüşe karşı çıkıyordu. 1930'dan sonra Einstein'ın hemen hemen lüm meslektaşları devrimin sona erdiği ve fiziğin neredeyse tamamlanma aşamasına geldiğinden emindiler. Oysa, Einstein, kuantumun, yaşamının sonuna dek aramayı sürdürdüğü gerçeğin yalnızca bir basamağı olduğu görüşünü savunan tek kişiydi. GENEL GÖRELİLİK Daha önceki tüm kuramlar, uzay ve zamanın sabit bir yapıya sahip olduğunu, dünya üzerindeki şeylerin bu yapı sayesinde kimi özellikler edindiklerini öne sürmekteydüer. Aristo'dan Nevvlon'a, Einstein ve özel görelilik kuramına geçildiğinde bu yapı da değişime uğradı. Gelgelelim, her bir durumda yapı mutlaktır. Biz ve gözlemlediğimiz her şey, belli bir uzayzaman içinde yaşayan, özellikleri önceden belirleıımiş ve asla değışmeyen varlıklardır. Oynadığımız sahne oradadır, ancak yaptıklarımız ve yapabileceklerimiz uzay ve zamanın yapısını etkilemez. Genel görelilik bu yapılara bir şeyler katılmasıyla ilgili değildir. Bu yapılarm olası bir dizi yeni yapıyla değiştirilmesiyle de ilgili değildir. Kuram, uzay ve zamanın önceden bclirlendiği görüşüne tümden karşı çıkar. Tam tersine, uzay ve zamanın içerdikleri her şeyle etkileşmek suretiyle dinaınik olarak evrildiğini öne sürer. Dahası, uzay ve zamanın özü, artık yalnızca dünya tarihinde meydana gelen olaylar arasındaki bir dizi ilişkiden ibarettir. Yalnızca iki türde ilişkiden söz edilmesi yeterlidir: Olaylar arasındaki nedensel bağlantı ve saattlı Sayfayı çeviriniz 914/15 25 Eylü 12004 Einstein (Berlin1930) tilyorki: hsanları yücelten vt doğalannı zenginleştiren, bilimsel çalışmaların sonuçlan değildir; yaratıcı ve açık fikirll entelektüel\& çalışmalar * hazırlarken, bunlan anlamaya çahşmaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear