26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

lanılan optik ölçüm sistemi. Fizikçiler Carl Haber ve Vitaliy Fadeyev şimdi bu sistemden plak yivlerindeki müzik içeriklerinin karluyıafik işleminden yararlandılar Bu şekilde elde edilen kartogralide ise iyonlaşma odasındakı görüntülerin değerlendirilmesinde yararlanılan görüntüleme tekniği kullanılmış. iyonlaşma odası, fiziksel parçacıklardan çıkan su buharıyla dolu bir mekândır. Normalde görünmez olan bu parçacıklar odadan geçerken iyon damlacıkları oluşturarak iz bırakırlar. Fizikçiler bu şekilde parçacıkların uçuş rotasını değerlendirebilirler. Haber ve Fadeyev söz konusu görüntüleme tekniğiyle plak yivleri üzerindeki çiziklerı ve kırlonmeleri saptamışlar Bunlar daha sonra bilgisayar programıyla yok edilmiş Son aşamada ise bir yazılım programıyla plak iğnesinin yivler arasında ne şekilde hareket edeceğı tasarlanmış ve iğnenin hareketi daha sonra dijital bir müzik formatına çevrilmiş. var. iki kilit sistemi mekanik bir sürgü üzerinde hareket ettirilerek değiştirılmekte Örneğın eve girmesi gereken bir ustaya anahtar verildığınde o anahtara uygun kılit açılıyor. Ustanın ışi bıttiğintie ise bu kilit iptal ediliyor ve hiçbir zaman yabancılara verilmeyen anahtarın kilidi açılıyor. 3.5 milyarlık mikrop izleri Mikroplar, üç buçuk milyar yıl önce deniz diplerinde soğuyan lavlarla beslenmişler. Bu mikro daıı arta kalan organik malzeıııeler olabilır. Gerçi bilım adamları daha önceki araştırmalarda da bu tür mikroplardan söz eîmışlerdi ama bunlar daha genç lav tabaklarındaki deliklere aitti. Ayrıca organizmalar karakteristik delikler dışında geriye organik ve genetik malzeme de bırakmıştı Furnes şimdi yeni sonuçlardarı yola çıkarak benzer sureçlerın 3,5 milyar yıl önce de yaşanmış olduğu sonucuna vardı. ZümrüttenAkisler AMCelalŞengör K v M h i Bütün dünyada bilimsel üretimde müthiş bir artış görülüyor. Bu "bilimsel artışın" ölçeği, yayınlanan makaleler ve alman patentler olmuştur. Bunlann hesabını tutan ticarişirketlerbile türedi. Sonyaptığım Avrupa gezisinde üniversite öğretim üyesi bir dostla konuşurken, muhatabım, bir idareciyi şöyle övüyordu; "Tüm idariyüküne rağmen heryıl ciddi bir bilimsel dergide kendisinin ilkyazar olduğu iki makale üretiyor." Bahsedilen kişinin yayınlarını biliyorum. Bu yayınlar belli bir yerdeyapılan bir tür çalışmanın çeşitli evrelerini içeriyor. Bilimin ne ilkelerine ne de yöntemlerıne biryenilikgetiriyorlar, Çalışma kaliteli, çalışılan bölgenin jeolojisinin aydınlatılması için de son derece yararlı. Ancak, bu çalışmayı kırpıp kırpıp yayınlamaktansa, tek bir makale halinde yayınlamak hem daha pratlk (ve dolayısıyla daha yararlı) hem de mâliyct ve zaman açısından daha ekonomik. Zaman ekonomisi hem yazar hem de okuyucuları için geçerli. Günümüzün bilimi zaten hiçbir bireyin, hattâ mSkul büyüktükte hiçbir araştırma grubunun başa çıkamayacağı bir literatür bolluğu üretiyor. Bunu gereksiz arttırmak abesle iştigalden başka birşey değil. Gelgelelim, blimsel yayın artık yalnızca bir haberleşme ürünü olmaktan çoktan çıktı. Bilimsel yayın artık bilimsel terfilerde birinci derecede rol oynamaktadır. Patentler de benzer bir durumdadırlar. Bilimle iştigal edenleri değerlendiren yöneticiler, jüriler, komisyonlar, büyük ölçüde yayın sayısına vebuyayınların nerelerde yapıldığına bakmaktadırlar. Kaliteli dergilerde bol yayın yapan, ileri geçmekte, terfi etmekte, maaşını arttırmaktadır. Ârtan ıhtisaslaşmayla, yayın içeriğini kontrol son derece güçleşmiştir. Atıtsayıları bile yayınların içeriği hakkında yeterli bilgi içermemektedir. « ^ • •. Bilimle iştigal ettiğini iddia eden bir kişi ömür boyu birkaç, hatta bırkaç on atıfla yetinmek durumundaysa, örneğin matematiğin bazı esoterik dallarındaki gibi çok nadir istisnalar dışında onun pek de işeyaramayan bir bilimci olduğuna gerçi kolaylıkla hükmedilir. Ama, yüz atıfla, yüzlerce atıfı kalite açısından ayırmak kolay mıdır? Bir problemi tek biryayında çözen hiç kuşkusuz on yayında çözenden daha az atıf alacaktır. Halbuki yapılan iş aynıdır; hatta tekyayınla çözeninki zaman ekonomisi açısından daha da makbuldür. Ancak tüm dünyada geçerli değerlendirme sistemi, çokyayınlıyı daha başarılı addedecektir. Burada sunduğum sorunun temelinde, bilimle iştigalin, artık muntazam gelirgetiren bir "iş" olmuş olmasıyatmaktadır. Birpatentin temsil ettiği bir buluşta yeni bir patent almayı rhümkün kılabilecek mini mini bir değişiklik, bazan kişiye (veya birşirkete) büyük paralar kazandırabilir. Bu durumda kişi veya şirket araştırma kurumu yepyeni bir buluş peşinde koşmaktansa, mevcut buluş üzerinde parazitlik yapmayı tercih eder. Bunuyapan kişiler bu faaliyetten para alan bilim memurları ve onları çalıştıran bilim tüccarlarıdır. özellikle bilim memurlarının tahsilleri, aynen bilim insanlarınınki gibidir. Bunun için sık sık, birbirleriyle karıstırılırlar; halbuki yaptıkları işler birbirinden tamamen ayrıdır. **" '»"•'"" <~ " • Bilim insanı orijinal bir yaratıcıdır; bilim memuru ve bilim tüccarı birer parazittir. Bu parazitler şirketlerde yuvalandıkları gibi üniversitelerde de günümüzde ezici çoğunluğu temsil ederler. Bazı hallerde bunlar bilim insanlannın aleyhine çalışır. bilimin gelişmesine engel olurlar. Nasıl ki bazı parazitler, üzerinde parazit olduklan canlıyı sonunda ö'lüme götürürler. Bilim dünyasının günümüzdeki ciddi sorunlarından biri işte bu bilim parazitleridir. Bu parazitler aslında tamamen yararsız değildir. Nasıl ki doğada her parazit doğal dengenin bir parçasıdır; insan yaşamında da bilim parazitleri, toplumun bilimi kullanmasında yararlı olurlar. Ancak bilimi yalnızca parazitlerine göre değerlendirmek, parazit faaliyetini bilim sanmak, parazitin gerçek bilim insanını öldürmesine izin vermek, bilimin ve hemen arkasından bugün anladığımız anlamda uygar dünyanın da sonunu getirir. Parazit faaliyetinin bilime zarar vermesini önlemenin tekyolu gerçek bilim insanlarını tanımanın yollarını bilmektir. Bunu da ancak gerçek bilimciler yapabilir. Gerçek bilimcilerin toplumda bulunmasının tek garantisi ise bilimin içinde yeşereceği entelektüel merak ortamını verimli tutmaktır. Bu ortam ne denli geniş, ne denli zengin ve ne denli hur olursa, içinde bilimci yetişmesi ihtimali o denli yüksektir. Hiçbir toplum bilimci yetiştirme garantisine sahip değildir. Tek yapabileceği şey en iyi ortamı hazırlayarak bunun içinde bilimcilerin yetişmesini umit etmektir. Aynen tarlasını eken bir çiftçi gibi. Tarlayı iyi hazırlamaz, ekmez ve bakmazsanız mahsul alamazsınız. Tarlayı parazitten korumazsanız, elde ettiğiniz mahsul boşa gider. sengor@!tu.edu.tr £^*J Bilim insanları, bilim memurları, bilim tüccarları Kanserin erken tanısı için yeni bir yöntem Bern Unıversıtesi bilım adamları kanserin erken tanısı için yeni bir yöntem geliştirdiler Belli başlı hormonların ölçülmesiyle akciğer, meme, kalınbağırsak ve prostat kanseri teşhis edilebıliyor. loplum ve Hastalıkları Önleme Tıbbı Enstitüsü araştırmacıları ve Manchesler'dakı Christie Hastanesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen araştır Bir kilit, iki anahtar Kapıcıya, ustaya ya da komşuya anahtar vermek bazen güvensizlik yaratabilir. ingiliz araştırmacı Malachi McKenna tarafından gelıştırılen çift sistemli kilit şimdi bu soruna çözum getirebilecek. Yeni kilit ıki değişik anahtarla açılabiliyor. llk bakışta bildık kilitlerden farklı görünmeyen kilıdin iki tarklı anahtara uygun iki mekanizması organizmaların delik izlerini Norveçli bilım adamları şımdı Güney Alrıka'da buldular. Bu tür yaşam izleri dünya tarıhinin qeç evrelerinden bilinmekteydi Bergen Üniversitesi'nden Harald Furnes'in konuyla ılgılı yazısı Science dergisinde yayımlandı Araştırmacılar Güney Afrika'nın kuzeydoğusundaki Barbeton Greenstone Belt bölgesindeki volkanik kayalığı incelemişler Yumuşak görünümünden dolayı yastık lavı olarak da adlandırılan lav taşında bilim adamları bol miktarda delik izleri bulmuşlar. Çapları ortalama olarak mılimetrenin binde birının dört katı olan deliklerin derinliği 0,2 mm kadar Furnes'e göre söz konusu izler okyanuslarda çok erken tarihlerden itibaren mikropların etkin olduğunu göstermekte. iyi koruna gelen deliklerin içinde araştırmacılar karbon izlerine de rastlamışlar ki bunlar lav tabakalarından geçen mikroplar HABERLEŞME ÛRÛNÛ DEĞİL ARTIK ma tarklı ülkelerden 10.000'i aşkın kişinin verilerine dayanıyor. Sonuç, hastalık risklerinin kanser türüne göre farklı yansıdığını göstermekte Belli başlı hormonların yüksek seviyede görünmesi kanser riskini ikiye katlamakta. Konuyla ilgili araştırma yazısı The Lancet dergisinde yayımlanacak. Meyvenin tadı renginden belli Alman bilim adamları meyvedeki renklerın anlamını çözdüler: Daha dikkat çekıci olan kırmızı ve siyah renkli meyveler tohumların dağıtılmasından sorumlu olan kuşların gözüne daha çok çarpıyor. Meyvenin rengı öte yandan yemişlerin kalitesını de belirlemekte Renkler farklı besleyici maddelere işaret ediyorlar. Araştırmayla ilgili yazılarını Proce edings of the Royal Society. Biology Letters dergisinde yayımlayan Martin Schâfer ve Veronika Schmidt, yirmı tarklı olgun meyvede, ışıktakı hangı dalga boylarının yansıtıldığını hangılerinin yansıtıl madığını, incelemişler Bu amaçta insan gözünün algılama yetisiyle etkili olmayan meyve renginin objektif bir göruntüsünden yararlandıkları gibi meyvelerin içinde kaç çeşit besleyici madde olduğunu saptayarak dalga boyu motifiyle karşılaştırmışlar. En sık görülen kırmızı ve siyah meyvelerde biyologlar içerdıkleri madde ve renk arasında bir bağlantı bulamarnışlarsa da bu iki renk en dikkat çekıcılerı Turuncu, sarı, ıııor ve beyaz renk doğada daha az dikkat çekici olmasına karşın besleyici madde hakkında bilgi veriyorlar. Mesela turuncu veya sarı meyveler önemli oranda proteın, morumsu meyveler karbondıoksit, beyazlar ise aşagı yukarı eşil oranda protein ve karbonhıdrat içermekte. Kırmızı ve siyah meyvelerın kuşlar tarafından daha kolay görüldügünü tahmin eden bilim adamları tarklı renkler sayesinde ihtiyaç duydukları besleyici maddelere daha kolay ulaşabildiklerini sanıyorlar 895/515 Mayıs 2004 PARAZİTLİK VE BİLİM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear