Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Biyoloji Yaşlanma durdurulabilir mi? Yaşlanmanın durdurulduğu bir dünya ister miydik? İlk antiaging taraftarı Gılgameş, ölümsüzlüğü avuçlannın içinden kaçırmıştı. Ama bilim ve insanlar hep onun izinden gitti ve bugün her alanda konuşulan bir kavram oldu... Bütiin canlılar için geçerli olan bir yaşlanma tanımı dahi yapılamadığt halde bir süredir piyasada "antiaging" (yaşlanmaya karşı) kavramı dillerden düşmüyor. Antiaging nedir? Yaşlanılmayan bir dünyayı nasıl düşünmeii? vam ettiklerini belirleyen Hayflick, insan hücrcsinin en fazla 40 ile 60 defa bölünebileceğini kanıtladı. Biyologlar buna »HayflickSayısi" diyor. İşte bu sınırlı bölünme yeteneği, yaşlanmanın sebeplerinden birı olarak kabul ediliyor. ğüne mı yatırım yapmalıyız, yoksa hiç ölmenıt'k için, bızi kalbinde yaşatacak olanlara mı? Sadece felsefik olmayan bu soruyu ayrı perspektiflerde ele alarak cevaplamak mümkündür. Hucrenın sınırsız sayıda bölünmesinden ilk etapta kim ya da hangi toplumlar yararlanacak? Genetik yapıda gizli olan ölüm nedenleri ortadan kaldırılsa, dünya, "ölümlüler" ve "ölümsüzler" olmak üzere iki gruba ayrılırdı. Bunu istiyor muyuz? Y aşlandıkça, iç ve dış yapısında görülen ve görülmeyen değişimler meydana gelen insanın, biyolojik yaşlanması zamana bağlı ve tersinmez bir süreçtir. Buna karşılık. yaşlanmamayı ön plana çıkaran antiaging akımında, sunuluş biçimiyle bilimsel görüntü sunan görüşler aslında sadece tavsiye niteliğindedir. Genellikle yaşlanmanın biyolojik kayıplarını durdurmaya yönelik girişimler için kullanılan bu kavramı nıoda lıaline getiren, kozmetik endüstrisidir. Son yıllarda endiistri ülkelerinde bu konuyla ilgili yazılan kitapların çoğu, yaşlanınayı. yavaşlatınanm mümkün olduğunu anlatır. Yaşlanma sürecini pahalı kremler ve losyonlarla yavaşlatmak, hele tamamen durdurmak mümkün değildir. Cilt bakımından beslenmeye kadar varan, genellikle bilimsel bulgulara dayandıkları iddia udilen önerilerin hepsi yanlış da değildir. Sadece abartılı ve yerıne getirilmesi imkânsız umutlar aşılayan yazarlara karşı uyanık olmak gerekiyor. Ardında ekonomik gerekçeler bulunan bu kitaplardaki onerilere dikkatli bakıldığı zaman, aslında bunları normal bir ınsan mantığıyla herkesin düşünebileceği görülür. Sağlıklı, zinde ve genç bir ğörünüme sahip olmak için sağlıklı bir yaşam, sağlıklı bir beslenme, spor yapmak, sigarasız, alkolsüz ve stressiz bir yaşamın gerekli olduğu, yeni tespit edilmedi. Antiaging ile ilgili literatürde vitaminler, proteınler, karbonhidratlar hakkında pralik bilgıler edınmenin dışında, çeşitli sportif etkinlikler üzerine de gerçekten bir dizi bilgiler edinilebilir. Kozmetik ürünleri, bunların fayda ve zararları üzerine de! Ancak yaşlanmanın, en azından şimdilik, durdurulması mümkün olmayan biyolojik bir sureç olduğunu bugüne kadarki araştırmalar ortaya koydu. görev yapıyorlar. Yaşlandırıcı genlerin etkin hale gelmesiyle bırlikte yaşlanma süreci ivme kazanmış oluyor. DNA moleküllerinden meydana gelen biyolojik yapılara kısaca "gen" adı verılir. Genlerı oluşturan DNA'nın yapı taşları fosforik asit, deoksiriboz (şeker) ve dört nitrojenli bazdır. Bazlar da kendi aralarında »pürın« (Adenin, Guanin) ve »primidin» (Timin, Sıtozin) olmak üzere ikiye ayrılır. ÜNA sarmallarını meydana getireıı fosforik asit ve deoksiribozıı, bazlar birbirine bağlar. DNA'nın görevi, hücredeki maddelerin olıışıımunu kontrol etmektir. Görevini yerine getirirken, özel bir kod sistemi ile çalışır. Buna genetik kodlama denir. BİYOLOJİK SAAT Çok kullanılan "biyolojik saat" kavramı, hücrelerimizde zamanının gelmesinı bekleyen bir saatli bombaya benzemektedir. Her bölünıneyi hafızasına kaydeden biyolojik saat, bölünme sımrına ulaşınca, artık hücre bölünemeyerek yaşlanıp yok oluyor. Diğer canlıların hücreleri de, bölünme sayısı farklı olsa da, aynı prensibe göre çalışıyor. Her canlı türünün kendine özgü Hayflick sayısı, onun yaşam sü ÖLÜMSÜZLÛK VE DEMOKRASİ İlk etapta endüstri ülkelerinde yaşayanların faydalanacağı bu gelişmc meydana gelse, şüphesiz modern toplumlardakilerin de hepsi bundan yararlanamazdı. Ölümlü ve ölümsüzlerden oluşan böyle bir toplum, insanlık tarihinde ilk defa sınıf çatışmalarım "yaşamak" ve "ölmek" düzleminde ayrı bir odak noktaya koyardı. Herkes için mümkün olmayan böyle bir imkân sunulabilirse, demokrasi nasıl tanımlanacak? Demokrasi, her insanda üstün niteliklerin bulunduğunu kabul eder. Ancak ölümsüzlüğün elde edilebildiği bir toplumda bu kuralın uygtılanına sı ne mümkündür, ne de bu kuralı uygulama niyeti ortaya çıkabilir. Nasıl olsa bir süre sonra öleceği kesin olanlara yatırım yapmanın ne gibi bir anlamı olabilir? Yatırımı, ölümsüzlere, yani üstün nitelıklerı kalın olanlara harcamak varken, bir süre sonra elementlerine ayrışacak olan insanlara, ınsan gözüyle bile bakılmayabilir. Aristoteles'e bu yüzdeıı katılmıyorum; dehada az çok delilik bulunmalıdır, diyor; belki delıliğin çoğu kadar azı zararlı değildir; ama faydası olacağı şüphelidir. Antiaging, dehaların bir ürürıu değildir. Tam tersine, normal zekâsını dahice kullanıp, ınilyonları peşinden sürüklemeyi başaranların bir konseptıdir. İnsanlığın en eski rüyasını yeni ambalajıyla pıyasaya sürerek öncelikle ekonomik gücü yüksek olanlara ıımut ışığı vaat ettiği halde, çoğu insan bunun sanki kendisi için de geçerli olduğunu zannedıyor. YAŞAM BİRİMİ Bedenimizin yaklaşık 75 trilyon hücresinin her biri bir canlıda bulunması gereken tüın özellikleri, genetik kod olarak bünyesınde barındırır. En ufak ve kendi kendine çalışma yeteneğı bulunan "yaşam birimi" olarak tanımlanan hucre, yaşlanmanın meydana geldigi yer olarak kabul edilir. Her ne kadar biz yaşlanmanın belirtilerini ilk etapta dıştan algılasak da, yaşlanma içten dışa doğru gelişen bir süreçtir. Görü leyemeyen biyolojik süreçlerin yarattığı kayıpların görünür hale gelmesine biz yaşlanma diyoruz. Yaşlanma sürecinde hücrelerimiz değişiıne uğrar. Hücre zarı, protein sentezinde gerileme ve süresinde uzama meydana gelir. Bu süreçte ortaya çıkan hatalı DNA'ların yaşlanmaya yol açtıkları ilerı surülüyor. 1912 yılında Alexis Carrel, hücrenin "ölümsüzlüğü" iddiasmı ortaya attıktan yarını asır sonra Hayflick, 1961 yılında bunun yanlış olduğunu kanıtladı. Carrel'in, 34 yıl boyunca bir deney tüpünde yaşatmayı başardığı tavuk embriyosu hücrelerinin, aslında kanser hücresine dönüştükleri için böliinmeye de TEORİLERDEKİ BOŞLUKLAR Biyolojik yaşlanmaya yol açan sebepler üzerine ileri surülen birçok teorinin ne ölçüde doğru oldukları dahi kesin değildir. Kısmen birbirini tanıamlayan, kısmen bırbıriyle örtüşmeyen gorüşler arasında ılgınç olanlar mutlaka var. Özellikle gen teknolojisi, yaşlanmaya yol açan sebeplerin, insanın genlerinde saklı olduğuna inanıyor. Genetikçilere göre genlerde, insanı gençleştiren ve yaşlandıran özel genler var. Gençlik yıllarında "gençleştirici", belli bir yaştan sonra da "yaşlandırıcı" genler aktif olarak recini ve yaşlanma sürecini belirleyen bir faktör olarak kabul ediliyor. Doğruluğu kanıtlanmış olan bu fenomeni durdurma imkânına sahip olmadığımız müddetçe, antiaging diye bir şey olamaz. Ayrıca bu süreç durdurulmalı mıdır, sorusunun da cevaplandırılması gerekiyor. Bu soruya el attığımız andan itibareıı, olayın boyutları tamamen değişir ve ayrı yollara sapmak zorunlııluğu ortaya çıkar. Teorik olarak insanın ölümsüzlü SAF VE MASUM DÜŞÜNCE Bunun ne kadar saf ve masum bir düşünce olduğunu birkaç yıl önce Afrika'da gördük. Demokrasiyle yıkandıklarını iddia edenler, AIDS ilacını üretmek isteyen Afrika ülkelerine şiddetle karşı çıkmıştı. Bunun ardındaki sebebı anla 893/4 1 Mayıs 2004