Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sağlık Az ye, hasta olma! Az yemek kalp hastalıkları riskini önemli ölçüde azaltırken, şeker, inme ve hatta kanseri önlüyor... ugüne dek kalori kısıtlaması konusundaki deneyler hep hayvanlar üzerinde gerçekleştirildi. Solucanlardan sıçanlara uzanan bu deneylerden elde edilen sonuçlara göre az yemek yaşam süresini uzattığı gıbı katıser, kalp hastalıkları, şeker, inme ve otoimmün hastalıkları da oııluyordu. Bu bağlamda insanlarla ilgili veriler. rastlantısal olarak başka deneylerden elde ediliyordu. Sözgelimi Arizona çöliinde, dışarıyla tüm bağlantısı kesik bir ortamda gerçekleştırilen Biosphere 2 deneyinde insanlar, kendi yetiştırdıklerı urunlerle beslenırken normalın altında yemek yiyorlardı. İki yıl sorıra bu kişilerin tan.sıyonlarııun ve kolestrol düzeylerinin düştüğü izlendi. Bütün bunlar kalp hastalığı riskinin azalması anlamına geliyor. Gündem N3SIİ üniversiteler... İktidar, elindeki "üniversiteler oyuncağı"m yeniden gündeme sürdü. Üniversiteler ile Türkiye'nin geleceği ve ekoıiomik ve. toplumsal kalkınması arasında, düşüncelerinde ve politikalarında görünür hiçbir ilişki kurmayan AKP, açıkça, kendi küçük çıkarlarımn peşinde koşuyor.. Terazinin diğer kefesinde ise Türkiye'nin geleceği duruyor. Evet gelecek.. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bile, üniversitelerimiz ne olacak diye eteklerinin tutuştuğu günümüzde, AKP neyin peşinde... Biliyorsunuz, Almanya epey bir süredir üniversitelerinin geleceğini tartışıyor; Başbakan, ekonominin yenüikçi karakter kazanmasında başrolü, üniversitelerin araştırmacı niteliği kazanmastna bağlamış durumda. "Yükseköğrenim reformu" tartışmalannın sonıı gelmiyor. Die Zeit'ın bilim sayfalarında (No 27/04) yayımlanan bir makale ilgi çekiciydi. ABD'de hiçbir zaman bir yüksekokul reformu olmadığını, Amerikan üniversitelerinin başarılarının sadece rekabete dayandığını, "bir zamanlar dünyaya örnek olan Alman üniversitelerinin çöküşünün, üniversitelerin Nazi rejimine bağlanmasıyla başladığını" belirtilen makalede, ABD'deki başarımn anahtarları şöyle sıralanıyor: tdari özerklik: Ne özel ne de devlet üniversitelerinde herhangi bir bakanlık bürokrasisi var. Denetim, bağımstz bir idari konseyce yapılıyor. Bu yapı genellikle mezunlarından oluşuyor. Kaliteye ulaşımınm itici gücü de buradan geliyor. Akademik özerk yönetim: Bu, öğretim planı ve öğrenim koşulları üzerinde ortak bir çalışma demektir ve her üniversiteye göre değişir. Burada belirleyici soru şudur: Bugün bir öğrenci ne bilmek zorundadır ve bu bilgi en iyi nasü verilir? Harvard'm Fen ve Edebiyat Fakültcsi'nin eğitim politikaları komitesinde, her ay 15 profesör, müfredatın yeni içeriğini, öğretim yöntemlerini ve öğrencilerin ampirik araştırmalara nasıl çekileceğini tartışır. Geniş bir alan yelpazesi: ABD'de konu ve derslerin mümkün olduğunca en geniş alanı kapsamasına özen gösterilir. Bu en teknik okullarda da böyledir. Örneğin MlT'de bile mükemmel müzik, sanat dersleri ve bunun yanı sıra en iyi işletme okullartndan biri vardır. Mali sorumluluk: Burada hiçbir devlet okulu bile, özel para kaynağı olmadan yaşayamaz. Aynı şekilde, en zengin ve ünlü üniversite bile, devlet desteği olmadan yaşayamaz. Özel ve devlet desteği mükemmel bir dinamizm yaratır. Üniversitelerin kaynak yaratma büroları burs, bağış ve diğer araçlara ulaşmak için aktif çalışır. Harvard'ın 30 bin mezunu en büyük kaynağıdır. Öğrenim ücretleri ve burslar: Amerikalılar yüksek öğrenimin büyük para gerektirdiğini bilir. Harvard'da öğrenci ücreti, masrafın ancak yartstnı karşüar. Fakat hiç bir öğrenci de, parası eksik diye okuldan atümaz. Bunlar için genişletilmiş burs programları vardır. öğrenci seçimi: Öğrenci için bölüm kısıtlaması ve merkezi yerleştirme yoktur. Üniversiteler alacakları öğrenci ve miktanna kendileri karar verir. Piyasayı, kapasitesini ve kaliteyi düşünerek... İyi üniversiteler, ulusal ve uluslararası planda öğrenci adaylannı seçer, bazıları adaylarla görüşerek kararlarını verir. Harvard'da uluslararası doktora öğrencisi payt yüzde 40'tır. Hocaöğrenci oranı: Üniversiteler hep geniş bir öğretim üyesi kadrosuna önem verdi. Harvard, Yale, Princeton gibi üniversitelerin Fen ve Edebiyat fakültelerinde bu oran 13:1; 11:1 ve 9:Vdir. Araşttrma ve öğrenim birliği: Bu birlik, kalitesi yüksek öğrencilerin hemen araştırmaya çekilmelerini sağlar. Harvard'da örneğin Nobel Ödül sahibi Dudley Herschbach, her yıl yeni başlayanlara bir giriş dersi verir. Bu öğrencileri kışkırtır. Yetişkin eğitimi: Mesleği olan yetişkinlere yönelik güçlü eğitim programları önemli bir gelir kaynağıdır. Akşam seminerleri meraklılarla doludur. Doktora öğrencileri ve genç akademisyenler bağımsız kurslar açabilir. Yüksek öğrenim çeşitliliği: Rekabet, çok geniş bir yelpazede eğitimöğrenim çeşitliliği yaratmıştır. Bu çeşitlilik, bu ülkede yüksek öğrenimin çok büyük zenginliğini oluşturur. *** Ülkemizdeki tartışmalar, tabii ki, bunların kıyısından bile geçmiyor... Ben yine de yazmaktan kendimi alamadım... Gelecek Cumartesi yeniden birlikte olmak dileğiyle... obıusrüı@cumhuriyet com.tı CBT Internet adresi, www.cumhuriyet.com tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 893 1 Mayıs 2004 Imtıyaz sahıbı. Yedı Mayıs Haber Ajansı Basın ve Yayıncıük A.Ş. adına tlhan Selçuk . Genel Yayın Muduru. îbrahimYıldız Yayın Daruşmaru: Orhan Bursalı • SorunUu Mudur: Mehmet Sucu Gorsel Yönetmen: Tüles Hasdemir • Baskı: Basın Yatınm Sanayu vc Tıcaret A.Ş. Esenboçja Yolu Akşam Tesısleri Ankara İdare Merkezi ve Yazışma adresi: Turk Ocağı Cad. No: 39/41 Cağaloğlu, 34334 lstanbul. Tel: (212) 512 05 05 • Faks: 0212513 85 95. Merkez Reklam 893/31 Mayıs 2004 B Şimdi ABD'de, StLouis'deki VVashington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Luigi Fontana ve meslektaşlarının yürüttüğü bir çalışma, kalori kısıtlamasnın insanlarda da yarar sağladığını ortaya çıkarttı. Bu etkiyı ölçen ılk uzun süreli çalışmada 18 gönüllu ortalama 6 yıl kalori kısıtlamasına gitti. Denekler bu süre içinde günde 1112 ile 1958 kilokalori ile beslendiler. Bunlardan alınan sonuçlar 18 kişiden olıışan kontrol grııbu ile karşılaştırıldı. Kontrol grııbu ise normal olarak günde 1976 ile 3537 kilokalori alıyordu. Kalori kısıtlaması yapan deneklerin tumü sağlıklıydı ve faal bir yaşam sürüyorlardı. DAMAR SERTLİĞİ VE BESLENME Fontana'nın ekıbi her ıkı gruptaki, atheroskleroz (damar sertliğı) rıskıni artırabilecek çeşıtlı laktörlerı olçtü. Sonuçta kalori kısıtlaması yapan deneklerin total kan kolestrol ve trigliserid düzeylerinin, tansiyonlarının, Creaktif protein (danıarlarda enflamasyon belirtisi) düzeylerinin düşük olduğu anlaşıldı. Kalori kısıtlaması yapan grubun ortalama vücutkütle endeksı 19.5 civarındaydı. Oysa kontrol grubunda ortalama 26 idı. Fontana "Az yıyen grup koroner kalp hastalığı, inme. kalp krizi, 2.tip şeker hastalığı ve yük sek tansiyondan kaynaklanan böbrek hastalığı bakımından çok düşük bir risk altındaydı" diyor. Ancak Fontana insanların kalori kısıtlamasına bir ıızmanın gözetimi altında gitmesi gerektiğını soylüyon'Eğer kalori kısıtlamasını aşırıya vardırırsanız, gerekli besinleri alamazsanız ve sağlığınız tehlikeye girer." Kaynak: New Scientist, 24 Nisan 2004