21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Genetik Araştırmaları Leonid Kruglyak, maya üzerinde benzer bir araştırma yaptı ve maya genlerinin yüzde 3'ünde cisdüzenleyici dizilim olduğu ortaya çıkarttı. Bütün bu çalışmalar biraraya gelince cisdüzenleyici çeşitliliğin daha fazla ilgiyi hak ettiği ortaya çıkıyor. Ancak insan evrimi söz konusu olduğu zaman bu cisdüzenleyici çeşitlilik ne anlama geliyor? Türler arasında çok miktarda cisdüzenleyici farklılık olduğu anlaşılıyor. Ancak CarroIPa göre bunlardan kaç tanesinin önemli olduğunu saptamak çok zor. Cisdüzenleyici çeşitliliğin gen ifadesini değiştirmesi, sözgelimi konuşma becerisine sahip olmakla olmamak arasındaki farklılığı yaratmaz. Bilimsel kaynak gösterme terbiyesi ve ilâhiyat geleneği Alman coğrafya tarihçisi Prof. Dr. Manfred Büttner altmışlı yıllarda coğrafya tarihçiliğinde son derece ilginç bir araştırmalar dizisinibaşlattı: Coğrafya biliminin tarihinde ilâhiyatcoğrafya ilişkileri ve coğrafyanın gelişmesinde dinî kavramların rolü. Büttner'in çalışmaları özellikle Alman coğrafyasının gelişmesini ele alan ve bu alanda Orta Çağ'dan ondokuzuncu yüzyılda, Alexander von Humboldt ile birlikte modern coğrafyayı kurmuş olan Carl Ritter'in teleolojik coğrati görüşüne kadar geçen çok geniş bir zaman dilimini içeriyor. Bu çalışmaları okuyunca insan örneğin Katolik ve Protestan dünyalarında coğrafyanın niçin çok temel karakter değişiklikleri gösterdiğini veya Aristo'nun öğretisinin niçin Lutherci Protestan Almanya'da 16.yüzyılda coğrafyaya egemen olduğunu veya Mercator'un Atlas projesinin temellerindeki dinî inançlar gibi daha önce hiç aklına gelmeyen ilişkileri öğreniyor. Profesör Büttner'in önemli hizmetlerinden biri de, bugün adı artık vatanı Almanya'da dahi unutulmuş olan bir buyuk coğrafyacıyı, Bartholomâus Keckermann) (15721609) bizlere hatırlatması olmuştur. Keckermann tahminen 1602'de yazdığı ve 1611'de Hannover'de basılan Systema Gographicum (Coğrafya sistemi) adlı eserinde ilk kez genel coğrafyayı coğrafyanın ayrı ve temel bir disiplini olarak işlemiştir. Büttner, genellikleyanlış olarak Keckermann'ın vatandaşı Bemardus Varenius'a (=Bernhard Varen) atfedilen 'genel coğrafya" kavramını Varenius'un Keckermann'dan aldığını ve 1655'de yayımlanan Geographia Generalis (Genel Coğrafya) adlı meşhur eserinde Keckermann'ın Systema Geographicum'undan kaynak belırtmeden uzun alıntılar yaptığını belgelemiştir. Büttner, tıptan gelen Varenius'un bu aşırmacılığına karşı, Keckermann'ın eserinde kaynak göstermede son derece titizlendiğini vurguluyor ve bu farkın. nedeninisorguluyor. Büttner'in vardığı sonuç, Keckermann'ın kaynakgösterrmı konusundaki titizliğinin kendisinin ilâhiyat kökenli olmasıhda yattığıdır. Avrupa Hristiyan ilâhiyat geleneğinde, yazarlar, yazdıklarının herhangi bir sapkınlık öğesi içermemesine büyük özen gösterirler, ancak buna rağmen, olur da kaynaklarında gözlerinden kaçan sapkınlık öğeleri varsa sorumluluğu kendi' üstlerinde kalmasın (ve soluğu yanan bir odun yığınının ortasına dikilen bir direkte almasınlar) diye alıntılarını nerelerden yaptıklarını büyük bir titizlikle belge f lerlerdi. Bu kaynak belgeleme titizliği, HShiyatçılar arasında edebî bir alışkanlık ' haline geldi ve eserlerinin göze batan bir özelliği oldu. Kaynak göstermedeki titizliğiAvrupalı yazarlar ilâhiyatçılarından öğrendiler. Aynı durumun İslâm dünyası için de geçerli olduğunu, geçenlerde Frare Rosenthal'in meşhur Mukaddime çevirisinin önune koyduğu Ibni Haldun biyografisini okurken öğrendim. Rosenthal islâm dünyasında yazarların kaynak göstermedeki hassasiyetlerinin ilâhiyat ve ona bağlı hukuk geleneğinden geldiğini yazıyor. Ne hikmetse bu hassasiyet bizim kültürumüze ne Avrupa'dan, ne de İslâm geleneğinden ulaşabilmiş! Avrupa kültürüne ve hele Avrupa bilimineyabancı olduğumuz bütün dünyada en iyi bilinen sırlarımızdan biridir. Bu nedenle Avrupa biliminin Avrupa ilâhiyat geleneğinden tevârüs ettiği kaynak göstermedeki, titizliği Avrupa'dan öğrenemediğimiz açıktır. islâm geleneğinden de bu terbiyeyi alamamış olduğumuzun en son örneğini orta öğretiminin büyük bir kısmını bir i imamhatip lisesinde yapmış olan Sayın Başbakanlık Müsteşarımız Prof. Dr. Omer Dinçer Bey verdi. Yere göğe koyamadığı islâm'ın en kıymetli ve en güzel geleneklerinden birini din temelli bir eğitim kurumunda Sayın Müsteşarın edinemediği ortaya çıktı. Kanımca bunun nedeni, Türkiye'de guya islâm öğreten kurumların da bu görevlerini adam gibi yapmaktan çok uzak olduklarıdır. Bilgi vermek, verilen bilgi sürekli geliştirilmezse yozlaşır. İslâm eğitimi s de her eğitim gibi bir bilim temelinden yoksunsa adam gibi yapılamaz. Bu nedenle İslâm gibi karmaşık bir düşünce sistemi ve uzun bir tarihsel gelenek içeren geniş bir konunun öğretileceği yer ortaokul ve liseler değil (hele ilkokullar hiç değil), adam gibi araştırma yapılabilecek üniversiteler olmalıdır. Bugün İslâm kültürü hakkında otorite olan en önemli bilim adamları, 1 Müslüman olmayan ülkelerde yaşamaktadırlar. Bunun nedeni, İslâm ülkelerinin 14. yüzyıldan beri bilime sırt çevirmiş olmalarıdır. Bilimsiz hiçbirşey olmayacağı gibi din de olmaz. Sengör@ıtu.edu.tr Son yıllara kadar kimse bu öngörüyü test etmeye yanaşmadı. Bir yıl önce North Carolina'daki Duke Üniversitesi'nden Matthew Rockman ve Gregory Wray, insanlardaki cisdüzenleyici çeşitliliğin nasıl oluştuğunu ortaya çıkartmak için önceki 400 çalıştnadan elde edilen verileri biraraya getirdi. Bu verilerin pek çoğu, astım gibi yaygın hastalıklarda etkin bir rol oynayan genleri inceleyen tıbbi genetikçiler tarafından elde edilmişti. Bu kişiler cisdüzenleyici gen çeşitliliğine bakmadıkları için hastalığa yakalanma eğilimindeki farklılıkların yalnızca DNA çeşitliliği ile açıklanamayacağını fark etmişlerdi. Rockman ve VVray insandan insana farklılık gösteren en az 16.000 cisdüzenleyici site bulunduğunu keşfettiler. Yani, insan genomundaki kod çeşitliliğinden çok, cisdüzenleyici çeşitlilik olduğunu ortaya çıkarttılar. Aday genler Bu arada Rockman düzenleyici yeteneği ile bizleri insan yapmaya aday bir gen tespit etti. Ismi şimdilik gizli tutulan bu gen, bir nöropeptidin kodunu içeriyor ve cisdüzenleyici tarafından düzenleniyor. Şempanzedeki cisdüzenleyici diğer primatlardaki düzenleyiciye benzemekle birlikte, insandakinden dikkati çekecek kadar farklı. Rockman'a göre bu genin kendini farklı şekilde ifade etmesi beyin fonksiyonlarında çok büyük bir değişiklik yarattığı için insan ve şempanze farkına zemin hazırlıyor. Düzenleyici kuramın lehine işleyen bu gözlemlere karşın, türler arasındaki farklılığın proteinkodlayıcı dizilimden kaynaklandığı yönündeki geleneksel görüş de tümüyle geçerliliğini yitirmiyor. Son yapılarn bir araştırmada insan ve şempanzelerdeki ortak 7645 gen birbiriyle karşılaştırıldı. Araştırmanın sonunda insan versiyonlarının yüzde 9'unun insan ile şempanzenin birbirinden evrimsel kopuşlarından sonra evrimleştiği ortaya çıktı. Bu sonuçlara bağlı olarak insan genleri ve bunların şempanzelerdeki benzerleri arasında önemli bir fark olmadığım öngören görüş geçerliliğini yitirdi. Bartholomâus Keckermann Tarüşmaya açık Rockman, bu görüşlerin insan evrimini anlamak için kodlama dizilimindeki çeşitliliğe odaklanan biyologlar için bir "kendinize gelin" uyarısıydı. Ne var ki bunun yalnızca bir varsayım olduğunu da kabul eden Rockman, daha ileri çalışmaların yapılmasını da şart koşuyor. Olası yaklaşımlardan biri genomu cisdüzenleyici çeşitlilik için taraınak olabilir. Ancak bu saman içinde iğne aramaya benzer. "Kodlayıcı özelliği olmayan DNA'lardaki bilgiyi elde etınek, kodlayıcı DNA'lardaki bilgiyi elde etmekten zordur" dıye konuşan VVisconsin Üniversitesi'nden Sean Carrol, "Genetik kodlardaki bılgi çok iyi tanınmasına karşın, kodlayıcı özelliği olmayan DNA'lardaki bilgi şifrelidir. Çoğunlukla DNA dizilimlerinden cisdüzenleyici elementleri tanımlamak mümkün değildir. Ayrıca cisdüzenleyici elementler, düzenledikleri genlerin yakınında bulunınak zorunda değildir. Kaldı ki bilim adamları cisdüzenleyici elementleri saptasalar bile gen ifadesini nasıl etkileyeceği konusunda tahminde bulunamazlar. Hatta bazılarının hiçbir etkisi yoktur. Herbirini güvenilir bir şekilde test etmenin tek yolu, her birini tek tek, her dokunun içinde ve organizmanın yaşam süresi boyunca izlemektir. Bu da doğal olarak olanaksızdır" diyor. Sorumluluğu Ostlenmemek için Şempanze genomu sonrası .Şempanze genomunun deşifre edilmesinden sonra kaçınılmaz olarak insan ve şempanze genleri tek tek karşılaştırılacak. Carrol, bilim adamlarının bu çalışınanm sonucunde elde edilecek verilere dayanarak insan ve şempanze arasındaki farklılığa getirecekleri açıklamanın çok büyük yanlışlıklar içereceğinden korkuyor. Bu konuda görüşlerini şöyle dile getiriyor:"Konuşma ve kavrama yetisi gibi insanlara özgü olduğunu düşündüğümüz özellikler gen düzenleyicilerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Gelişim biyolojisi bize bu yolda ışık tutacak." San diego'dakı Kalifomiye Üniversitesi'nden Ajit Varki, cisduzenleyici elementler konusunda iyimser görüşlere sahip:"Cisdüzenleyici elementlerin önemli olması, diğer mekanizmaların önemsiz olduğu anlamına gelmemeli. İnsan evrimindeki aşamalara bir göz atınca, bunun bir orkestra gibi pek çok unsurdan anlamlı bir ses çıkarmaya benzetebiliriz. Hangi dizilimin hangi özellikten sorumlu olduğunu ortaya çıkartsak dahi, kritik değişiklikleri tek tek saptamak mümkün olmayabilir. Sizce hangisi daha önemli? Dik yürümek mi, yoksa büyük bir beyne sahip olmak mı?" Reyhan Oksay Duyarlılık bize bulaşmamış! Farklı yaklaşımlar Massachusetts, Cambridge'deki VVhitehead Enstitüsü'nden Christopher Cowles ve Eric Lander farklı bir yaklaşım denedi. Covvles ve Lander, cisdüzenleyici çeşitliliğin farklı versiyonları olabileceğine inanıyor. Aynı insanda aynı gen farklı düzeylerde ifade edilebilir. Diğer taraftan VVashington'daki Rosetta Inpharmatics adındaki şirketten Eric Schadt DNA çiplerinden yararlanarak bu değişik versiyonları inceledi. Schadt, ifade düzeyinde değişiklik gösteren 1.000 gen tespit etti. Seattle'daki Pred Hutchinson Kanser Araştırma Merkezi'nden New Scientist, 21 Şubat 2004 886/5 1 3 Mart 2004
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear