Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
bilmenizi Lsteriz. Turkiye ıçın Güney Kore iyi bır ornek oluşturmaktadır; Guney Kore alt yapısı olmaksızın ilk nükleer santrallannı 70'li yülarda anahtar teslimi modelme gore yapmış ve daha sonra 1520 yıl içinde bir nukleer santrah %100'e yakın bir oranda kendi ulkesindeki sanayinin olanaklannı kullanarak yapar duruma gelmiştir. Turk mühendisleri ve bilim adamlan Güney Koreli meslektaşlanndan daha duşük vasıflı degüdir. TAEK, teknoloji transferinde nükleer lobilere yem olmayacak kadar, kalite konusunda uzman personele sahiptir. Tek bir nükleer santralın yapımında yaklaşık 5.0006.000 kişi çalışacakur ki bu da onemli bir insan gucu demektir, Ûaşer yıl aralıkla 10 nukleer santraluı yapımı programa girdıgi takdirde ıse, vasıfsız işçüer hariç, yaklaşık 15.000 kişi gereklidır. Elbette sadece nükleer santral işletmesine yönelik insan gucu sayıca çok daha sınırlıdır (yaklaşık 300500 kişi santral personeli ve bakım içın yaklaşık 1.000 kişı). İnsan gücü değerlendırmesını yaparken, nukleer teknoloji altyapısının vazgeçilmez unsuru olan araşurmagelishrme etkmlikleri için gerekli olan insan gücünü de düşünmek zorundayız. Yogun bir nukleer tekno Nükleer teknoloji "teknolojinin sınıfma girer ve yüksek güvenirlik ve kalite anlayifinı benimser. lojik prograrrurun yurutulmesi, universitelerde ve diger araştırma kuruluşlannda yuksek nıtehklı araştıncuarın yetişürümesine ve bu araştıncüann fonksiyonel olmasına neden olacakür. Nukleer teknolojinin başka alanlara uygulanmayacagına dair iddianıza gelınce Nukleer teknoloji başta da ıfade etüğimiz gibı multı dısıplinor bir teknolojdir. Bir nukleer sajıtralı, nukleer ve konvansiyonel olmak uzere ikı kısımda duşunebilirız. Nukleer kısnıın elbette sadece nükleer reaktorlere yonelik spesifik uygulama alanlan vardır. Ancak bu teknoloji aynca ozel bazı ekipmanlann tasanm ve ımalaünı da kapsamaktadır. Butipimalatlara ve konvansiyonel kısma yonelik olacak endüstriyel etkinlikler, ülkemizin gereksinim duyduğu yuksek kalite anlayışı ile üretim yapma disiplinini ulkemize kazandıracakür. Bunun dogal sonucu olarak nükleer teknolojinin dışında kalan endüstriyel uygulamalar da nukleer teknolojinin beraberinde getirecegi yuksek kalite anlayışı ile tanışma olanagı bulacaktır. Nukleer teknoloji alt yapısının diger endüstriyel uygulamalara olan etkisinı en iyi 'malzeme büimi" çerçevesinde değerlendirebiliriz. Nukleer santrallarda kullanılan yüksek kaliteli malzemeler, malzeme araştırma laboratuvarlanndaki araşurmagelıştirme etkinlikleri ile geliştirilmekte ve bu malzemeler bu tip laborafuvarlardaki alt yapı kuUanılarak kalite kontrolden geçirilmektedir. Nukleer teknoloji alt yapısının bir parçası olan malzeme laboratuvarlan ayru zamanda diğer endüstriyel uygulamalara da hizmet eder. Malzeme teknolojileri gelişmenin temel girdisıdir. Ecemış fay hattı üe ılgüı yorumlaıınıza gelince, duru munu aşagıdakı şekılde ozetleyebiliriz Akkuyu Nükleer Santral Sahası, Turkiye'nin deprem bakımından en az tehlikeli bolgesınde yeralmıştır Ulkemizde şimdiye kadar hazırlanmış butun deprem bolge haritalan da bu gerçegi dogrulamaktadır 1996 yüında yürürlüge giren en son deprem bölge harıtasında da durum aynıdır. Gelecekteki deprem faaliyeunin ne olabilecegi tahmin Ecemiş Fayı ve santral Sayın Yalçın'a yanıt Onemli ve tartışmalı konulan çeşitli yönleriyle gündeme getirerek kamuoyunu çok yönlü bilgilendirmek açısından, Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Sayın Cengiz Yalçın'ın yazısını yayımlıyoruz. Yalçın, tarafolduğu bir konuda yazmaktadır. Türkiye'yi enerji kıtlığına sokan, atom santralina karşı olanlar değildir. Enerji politikası uzun vadeli planlamalarla sorun olmadan gerçekleştihlir. Ama ülkemizde bu mümkün olamıyor. Sonunda, Türkiye'ye pahalı ve üzerinde dünya çapında tartışmalar olan atom santrali kurma zonınluluğu dayatıltyor. Bir hidroenerji uzmanı da kendi açısından, tıpkı sayın Yalçın gibi, Turkiye'nin atom santraline ihtiyaa olmadan hidrolik santrallerle sonınun çözümlenebileceğini savunabilir. Turkiye'nin enerjide bağımlı olması kötüdür. Ancak atom santralinin de "bağımsız" bir enerji kaynağı olduğunu savunmak zordur. Yalçın, nükleeri temiz ve güvenilir enerji olarak nitelendirmektedir. Ancak içerdiği kaza potansiyeli, riski açısından, dünyanın en tehlikeli enerji kaynağı olduğunu ise vurgulamaktan kaçınmaktadır. Bu riskler sık sık açığa çkmaktadır. Bu açıdan, pozitif mantığın ne olduğu tartışılabilir. Nükleer santrallerin kurulabilir ve işletilebilir olması, pozitif mantık gereği, onun mutlaka kurulmasını mı gerektirir? Bu bir tercihtir. Bir dizi ülkenin bu tercihi kullanmadıkları, veya terdhlerini değiştirdikleri de bir gerçektir. Yalçın, teknooljinin bakarak transferi edemezsiniz diyor. Öyle bir sözümüz yok. Kurulan santralden yola çıkılarak ikind bir santral kurabilirmisiniz diye sorduk. Yoksa, nükleer teknolojiyi tabii ki transfer edebilirsiniz. Zaten transfer bile etmeniz gerekmiyor, adamlar gelip kuracaklar, bunun için bizim yardımlarımıza ve "geliştirmelerimize" ihtiyaçları da yoktur, Hatta, hiç adam vermeden, onlarca yıl bile bizsiz işletebilirler. Atom santralinin ülkemizin teknolojik düzeyini batı standartlarına yükseltecek nasıl onemli bir araç görevi göreceğini de anlamıs değiliz. Hangi alanlarda ekonomimiz yüksek teknoloji standartlanna ulaşacaktır bu sayede? Kore, ülke çapında bir devlet politikası ile bugünkü yüksek teknolojik düzeyine ulasmıstır. Böyle bir bakısı olmayan siyasal yönetimlerin, siyasetçilerin adına, sayın Yalçın'ın söz vermesinin temelini ve kefil olmasını da anlamış değiliz... Ecemiş Fayı'na gelince.. TAEK'in bu konudaki araştırmalan eskiye, 1980'li yıllara dayanmaktadır. Biz dergimizde yeni yapılan bir araştırma sonucunu yayımladık. Yalçın, bu konuda bir sey demiyor. Aynca, Ecemiş Fayı üzerinde yeni araştırmalar başlatılmıstır. Bu araştırmaların sonuçlan TAEK'in 19807/ yıllara dayanan araştırmalar üzerindeki değerlendirmelerini çok değiştirebilir. TAEK'in raporunun Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kabul görmesi, o günkü bilgiler ışığında normaldir. TAEK, bilgilerini ve değerlendirmelerini yenilemekten korkmamalıdır. Bilim, insanın önüne her an yeni bulgular koyabilir. Son bir sözümüz: Yalçın'ın rüzgör enerjisi üzerinde çalışanlan mesih olarak nitelendirmesini ve rüzgâr enerjisini fınldaklar seklinde nitelendirmesini, bilim adamı dddiyetiyle bağdaştırmamız mümkün değildir. Atom santraliyle Türkiye'yi kurtarmak isteyenlere mi mesih diyeceğiz? Başkaları da sizleri Türkiye'yi büyük bir risk altına sokmakla suçlayabilirler. Onlar da haksız olmaz. Rüzgâr enerjisi veya sizin deyiminizle fınldaklar, örneğin Danimarka'nın milli enerji politikası olmuştur. Cumhuriyet Bilim Teknik edilirken iki ayn yol . .lır Bunlar rassal veya determınist formulasyonlarda veya bunların kombinasyonunda yer alır. Eger deprem tehlikesi belirgın olmayan bır kaynaktan ortaya çıkıyorsa o zaman ıhtimal yaklaşunı tercih edilir. Bu durumun tersinde ise belirli bir fay kıngı üzerinde o fayın boyu, deformasyon hızı, geçmiş depremlerde ortaya çıkardıgı maksimum buyukluk gibi parametreler goz önune alınarak incelenen noktada ne gibi etküerın meydana gelebilecegi tahmin edilir. Akkuyu için her iki yaklaşım da uygulanmıştır Akkuyu ıçın yapılan değerlendirmelerde MS 53 1998 yıllan arasındaki depremler ele alınmıştır. Jeolojik ana binmler ile tarihı ve aletsel deprem merkezustleri biraraya gettrildiginde kendi içinde tutarlılıgı olan ve rasyonel bır tanımlama yapılmaktadır. Aynca 1900 sonrası için M 4, 1990 sonrası içinse M 3 olan aletsel deprem merkezlerinin derınhk profülerinı DoguBatı ve Kuzey Guney yonlerinde Akkuyu'dan geçecek şekilde çizilmesi halınde burayı etkileyebilecek levha sınırlannı ve levhalann dalış yönlerini belirlemek mumkun olmaktadır. Bu değerlendirmeler Akkuyu'da herhangi bır yitilme zonu (sudbuctıon) bulunmadıgını gostermektedir. Bu yitirilme olayının meydana geldigi en yakın mesafe batıda 100 km. uzaklıktadır Diger bır degişle Akkuyu. alanı deprem açısından faaliyet gostermeyen stabil bir levha içindedir Aktif levha sınırlan guney ve doguda yeralmıştır. Ecemiş fayı ise, ne tarihi depremler ne de kayıtlı depremler açısından Mersin'in 30 km. kuzeyınde yeralan Belenkoy'un daha guneyine geçme potansiyeline sahip görulmemektedir. Arazide yeralan detaylı değerlendirmeler sonucunda da açıkça belirtilmektedir. Bir fayın veya fay zonunun deprem uretme potansiyeli taşıdıgını söyleyebilmek için başvurulan krıterler vardır. Bunlar hem jeolojik hem de sismolojik karakterdedir Eger elde mevcut bilgilerin degerlendırılmesi sonucu bu krıterlerin hiçbirinin dogrulandıgı gösterilemiyorsa o zaman fayın tehlike yarattıgını ileri sürmek imkânsız hale gelir. Ecemiş fayı bu açıdan bakıldıgında faaliyeti gösterilemeyen bir faydır. Ne var ki Ecemiş'in şimdiki bittıgi sayüan noktadan guneybatıya dogru uzandıgı, Akdeniz'e daldıgı tezi olçulen deprem faaliyeti ile uyum göstermemektedir. Aynca IAEA uzmanlannın Ecemiş fayı ile ılgüı yapılan çalışmalar uzerine yaptıklan değerlendirmeler de aynı yöndedir. Kaldı kı deprem nukleer enerji santrallan içın sadece ekonomik bir girdidir. Dünyanın en hareketli yörelerinden bın olan Japonya'da 54 tane nukleer santral; depremlerden kaynaklanan bir risk taşımaksızın uzun senelerdir elektnk uretmeye devam etmektedır, Bundan kısa bir muddet once Tayvan'da 7.8 değerinde bir deprem olmuş ve 33 saniye sürmustur. Depremin rnerkez ussu çok yakın bir yorede bulunan nukleer reaktör depremin surdügü 33 saniye içinde kendisinı kapatma ihtiyacı duymadan elektrik uretmeye devam etmiştir. Bir nükleer reaktörü deprem bölgesi olan Istanbul'a dahi kurabilırsinız. Ancak Istanbula kurmanın bedelinı odemek zorundasınız Akkuyu'da kurulması tasarlanan nükleer santral ile ılgüı olarak, Yunanıstan'ın başlatugı propaganda etkinliklerine karşüüc olarak hazırlanan ve Dışişleri Bakanlıgımız tarafından rum dünyaya dagıtüan raporu da ügınizi çeker umudu üe dikkatlerinize sunuyorum. Cumhunyet Gazetesı'nın kendisını nukleer mesüı sanan veya Turkiye'nin enerji problemini fınldaklar üe çozebileceginı üeri suren, amatörlerin etkısmde kalmayacagını umarım. .: Prof. Dr. Cengiz Yalçın : • TAEK Başkanı 692/17