26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

SU V Hayatın kaynağı suyu öliimün Kirli sudan en çok etkilenenler bağışıklığı gelişmemiş çocuklar ve dirençsiz yaşlılar. Kolera ve tifo aniden patlayabilir. Istanbul tarihinde belki de hiç bu kadar susuzluğa ve su kaynaklı hastalıklara teslim olmamıştır. Istanbul bu durumda yoksul ülkeler statüsüne düştü. üfusu 10 mllyonu asan, TOrkl| ye'nln en buyük kentl, dünya metropolü Istanbul susuz... Musluklardan akan su içilebilir nttellkte değll ancak mllyonlarca Insan bu suyu kaynatarak veya kaynatmayarak Içlyor. Yemekleıinde, yıkanmada, temizllkte kullanıyor. Çünkü kulanmaya mecbur. Ev masraflan arasına su parası da girdi. Temlz suyu kısıtlı bütçelerden önemli ölçülerde para ayırarak satın alıyoruz. Su, hayatın kaynağı. Ama pls ve mlkroplu olduğu zaman aynı zamanda da ölümfln kaynağı. Istanbul'a baktığımızda su konusu tam blr sırat köprüsü. llgilllerln, yetkllllerln, sfyasilerln vurdumduymazlıklan bu kent halkının ollerinl böğrunde bıraktı dtyebiliriz. Istanbul tarihinde hiç bu günkü kadar susuzluğu ve varolan suyun taşıdığı hastalıklara teslim olmamıştı. Derledlğlmlz bu yazıda, sudan kaynaklanan hastalıklara dlkkat çekiyoruz. Sudan kaynaklanan hastalıklar gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunu. Yetersiz beslenme ve tıbbi yardım eksikliğine bir de pis sular eklenince yoksul ülke insanları için yaşam iylce çekilmez olmaya başlıyor. Bu durumdan en çok etkilenenler, henüz bağışıklık sistemleri yeteri kadar gelişmemiş olan çocuklar ve dirençsiz yaşlılar. Bundan 100 yıl önce kolera ve tifoya Avrupa ve Kuzey Amerika'da sık sık rastlanıyordu ama su kaynaklarının iyileştirilmesi ve temizliğe önem verilmeye başlanmasıyla bu hastalıklar buralardan neredeyse tamamen sillndi. Fakat gelişmekte olan ülkeler için aynı şey söz konusu değil. örneğin Peru'da 1991 yılından beri 500.000 kolera vakasıyla karşılaşılmış, bu ülkedeki kırsal yerleşim merkezlerine taşınan suların % 90'ının kirlilik yönünden ciddi tehlikeler içerdiği belirtiliyor. Dünya Bankası'nın 1993 yılında yayınladığı rapora göre gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan ishal ve bağırsak solucanı gibi su kaynaklı rahatsızlıklar, bu ülkelerde karşılaşılan bütün hastalıkların %10'unu oluşturuyor. Kirli su sorununu ciddi olarak ele alan Birleşmiş Milletler 19811990 yılları arasında suyla ilgili önemli çalışmalar yapılmasına önayak olmuş. Bu on yıl boyunca yoksul ülkelerde yaşayan ve güvenli su kaynağına sahip olmayan insan sayısı 1800 milyondan 1200 milyona düşürülmüş. Gerçi bu süreç sonunda bile banyo ve tuvalet olanağı olmayan insan sayısı 1 milyar 700 mılyon civarında kalmış ama yine de Birleşmiş Milletler' in çalışmalan önemli gelişmeler olarak nitelendiriliyor. Aslında sadece temiz içme suyu sağladığınızda problemi tamamen çözmüş olmuyorsunuz. örneğin Bangladeş'te temiz içme suyu içtiğinizde bile kirli su içenler kadar kolerayla karşı karşıyasınız çünkü yıkanırken, yemek pişirirken ve bulaşık yıkarken kullandığınız sudan da etkileniyorsunuz. Bazen gelişmiş ülkelerde de içme suyu na kazalar sonucu atıklann karışmasıyla benzer sorunlar yaşanıyor. 1993 yılında A.B.D'de Milvvaukee'de böyle bir kaza sonucunda tehlikeli atıklar içme suyuna karışmış ve aynı su hattından yararlanan 800.000 kişiden 370.000'i hastalanmış, 4400'ü hastaneye kaldırılmış ve 4O'ı da ölmüştü. Dünyada 2 milyan aşkın insan yeterii sağlık hizmeti görmezken, bir miiyan aşkm kisi d ri kadar suya ulaşamıyor. (Dünya bankası Kalkınma Raporu, 1992) Savaş zamanlarında veya doğal afetler sonucu su hatlarında meydana gelen hasarlar tehlikeyi arttırıyor ,zira böyle durumlarda meydana gelen boru kırılmaları sonucunda içme suyuna lağım karışması tehlikesi ortaya çıkıyor. Dünyada süyun az bulunduğu bölgelerde arıtılmış lağım, özellikle sulama suyu olarak büyük önem taşıyor. Lağımın içindeki patojenik mikroorganizmaların öldürülmesi için klorlama yapılıyor ve bundan sonra da bu su özel depolarda saklanıyor. Bu depoların oldukça güvenli olması gerekiyor çünkü kuçük sızıntılar bile bu suya patojenlerin yeniden bulaşmasına neden olabiliyor. Yeniden patojen bulaşmasına çevrede yaşayan kuşlar bile yol açabiliyor. Doğrudan kaynaklardan elde edilen sular genellikle çok kirli olmuyorlar ve sadece basit bir arıtma yeterii olabiliyor, bu sular kolay dezenfekte edılebiliyorlar. Fakat büyük şehirlerin su ıhtiyacı böyle küçük kaynaklardan karşılanamayacağı için göllere ve nehiriere ihtıyaç duyuluyor, dolayısıyla büyük ölçekli bir arıtma zorunlu hale geliyor. Büyük ölçekli kaynaklar birçok bakteri, virüs ve parazit çeşitleriyle kirletilmiş durumda oldukları için arıt kimyasal süreçleri çok karmaşık oluyc Sağlıkh bir yaşam için en az temi kaynağı kadar önemli olan bir diğer sur da insan dışkılarının güvenli bir ş de toplanması. Normal olarak bütün insanlar büny rinde bir yığın mikroorganizma taşırla eğer belli bir yörede yaşayan çok sa insan ishal türü rahatsızlıklarfa karşı şıyaysa bakteri oranının normal in ço zerine çıkması olasılığı gündeme ( Koleralı bir insan günde 10 tane I teri saçar. Insanlarda hastalığın or çıkması için 10 tane bakterinin yeteı lacağını düşünecek olursak koleralı bı sanın teorik olarak 10 milyon kişiye I talık bulaştırabileceğini söyleyebiliriz. SAYILARIN DUNYASI Hastalığa neden olan birçok organizma türünün aynı yerde birbirlerine karışmış şekilde bulunmalan (genellikle durum budur) bunların teker teker tespit edilmesini zorlaştırır. Mikrobiyologlar bu işin içinden çıkmak için patojenik olmayan fakat dığerleriyle aynı ortamda bol miktarda bulunabilen "ayraç* organızmalârdan yararlanırlar. Suyla ilgili testlerin çoğu insan ve hayvan dışkılarında bol miktarda bulunan Escherichia co/ı'lerın sayılarının belırlenmesine dayalıdır. Bu yöntemde ikı ayrı test uygulaması söz konusudur. llk testte 37 derece sıcaklıkta insan vücudunda buyüyebilen kolıform bakterileri sayılır. Bu hesaplama sonucunda elde edilen sayı, su kirlılığıni belırlemede önemli bir kıstastır ama sudaki bütün koliformlar ınsan kaynaklı olmadığı için ikinci bir test gereklıdir. Ikinci testte sadece 44 derece sıcaklıkta buyüyebilen koliformlar sayılır zira bunların insan dışkılarından kaynaklandıkları keslndir. Gelişmiş ülkelerin sağlık standartlarına göre içme suyu hiç ınsan kaynaklı kolıform içermemeli ve en fazla % 5 oranında normal koliform içermelidır. Son yıllarda bakterı ve virüslerin DNA kodlarına dayanan testler de geliştırılmektedir. Kirletilmiş sular Su kaynaklı hastalıklar aslında g basit bir mekanizmayla yayılırlar. Dış rın bulunduğu lağım boruları veya f çukurlarından olan sızıntılar sonucu i suyunun kirlenmesiyle hastalıklar yer sahipleri bulurlar. Su kaynaklı hastalıt neden olan patojenik virüsler ve bak ler genellikle insan ve hayvan vücuı Hastalıklar hangi yolu izliyor ? 3868
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear