Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURDAN BİZE HAFTANIN GÜNDEMİ Öğretim üyelerinin saygınlığı Kamuoyu önünde tartışmaya açtığınız konularda bız akademısyenler olarak ne ölçüde ustumuze duşen görevlerı yapabılıyoruz bılemıyorum. Aynı bölumdekı öğretim uyelen arasındakı çeşıtlı surtuşmeler bıze bunca yıl ne kazandırdı? En buyuk handıkaplarımızdan bınsı olan bırbınmızı aşırı ölçude kıskanmamız, kımbılır daha kaç yılımıza engel olacak? Işte bunlan duşündukçe, çok basıt konularda bıle dıyalog kuramadığımız ve bencillığimızden kaynaklanan hoşgörüsüz bır toplum olmamızın, unıversıte duzeyınde bıle kendını göstermesı, zaman zaman ıçımızde ısyan derecesınde tepkılere ve hayal kırıklıklarına neden oluyor Insana duyulan saygının toplumun büyük kesımınde benımsenmedığı bır ortamda, bılımsel değerlerın ve kavramlann istıklal savaşı ne zaman başlayabılecek? Bilıyo/uz kı ve öyie olmaîidır, tınıversite toplumunda önemlı olan öğretim uyelığıdır ve ancak bu muessesenın saygınlığının yenıden kazanılması durumunda unıversıte, toplumun diğer kesımlerı arasında gerçek kımlıgını bulabılecektır. Çabalarımızın bu yönde oiması ıçın de her şeyden önce, öğretim uyelen kendi kendılerıne olan saygılarını ön plana geçırmek ıçın gayret etmelıdırler. Bu da pozıtıf bılımı her tuıiu duygusallığın ötesınde tutmak ve etık kurallara uymak suretiyle gerçekleştırılebılır Pozıtıf bılımsellığı yakalamada ve bunu Turkıye bazında yaygmlaştırmada çok geç kaldık. Belkı tarihte bırkaç kez bunu yakalama fırsatımız oldu, ancak toplumsal çıkaıianmız ötesınde kışısel çıkarlanmızı süreklı olarak ön planda görmemız, bırçok yılın heba edılmesıne neden oldu ozellıkle klasık unıversrtelerde bu yıllann oluşturduğu zararlar daha da belırgın bır deformasyona neden oldu. Inanıyoruz kı, geçmışı kaybettık, ama en azından yarını yakalayabılelım. Bilim, para, savurganlık ve Van fın ilgisizliği Bilime para bulmak bütün dünyada zordur. ABD ve Avrupa ülkelerinde bilimin çok geniş kaynakları vardır. Ancak bu kaynaklardan, fonlardan para alabilmeniz için akıl dolu bir araştırma projenizin oiması gerekir. Kimseye bol keseden para dağıtmıyorlar. O kadar çok araştırmacı, araştırma konusu ortalıkta dolaşır ki, oluşan rekabet ortamında bazen çok iyiprojeler bile para bulamıyor ve rafta tozlanmaya başlıyor. Evet rekabet dedık, merakın yanısıra rekabet de bilimsel araştırmada bilimcinin itici güç kaynaklarıntn başında gelir. Rekabet, bilimsel üretimde niceliksel artışı ve üretim hızını belirliyor, diyebiliriz. Ancak, rekabet aynı zamanda dünya biliminin sınırlı kaynaklarının da bazen heba olmasının başlıca nedeni olabiliyor. Hem de vah vah dedırtecek kadar çok miktarda! Çeşitli bilim dallarından, fızikte, biyolojide, kımyada vb. burada çok sayıda örnek verilebilir. Sözgelimi Amerika'da, Avrupa'da, Avustralya'da bir hastalığın moleküler düzeyde nedenini bulmak için beş laboratuvar çalışıyor. (Bir ülke içinde bile aynı konuda birbirine rakip bazen iki, bazen de üç laboratuvar bile olabiliyor.) Bunların hepsi, diyelim ki bir kalıtsal hastalığın genini ilk kendileri bulmak ve bilim dünyasına sunmak için çırpınıyor. Her biri, milyonlarca liralık madde, alet, cihaz, fılm vb. kullanıyor, harcıyor. Her biri en yetişkin beyinlerini bu amaç için seferber ediyor. Sonuçta, bir laboratuvarın şansı daha yaver gidiyor, çalışanlar bilgılerıni daha tyı kullanıyor, daha çok çalışıyor ve daha iyi değerlendirme yapıyor ve sonuca herkesten önce ulaşıyor. örneğin hastalığa yolaçan etkeni veya geni buluyor ve bunu bir bilim dergisinde yayımhyor. Aynı konuda çalışan diğer laboratuvarların şansları varsa, eşzamanlı olarak sonuca ulaşabilırler ve aynı zamanda yayınlarını yaparlar. Eğeryoksa aylar sonra aynı sonuca varacaklardır ve bilim dünyası da bu çalışmayı fazla ılginç bulmayacaktır. Sonuçlar, bir bilimsel dergide daha önce yapılan bir çalışmanın test edilmesi biçiminde bir haber olarak yayımlanacaktır. Tabii, bir bilimsel çalışma, başkaları tarafından da doğrulanır veya yanlışlanırsa kesinlik kazamr (veya kazanmaz!). Bu nedenle aynı konuda ikinci bir bilimsel çalışmanın yapılması belki de vazgeçilmezdir, kaçınılmazdır. (örneğin Einstein'ın rölativıte kuramı, başka başka yöntemlerle durmadan doğruluk sınamasından geçer!) Ancak, rekabetin vahşi değil, uygar koşullarda ve akılcı olarak sürdürülmesi gerektiği de ortadadır. Sonuçta, savrulan dünya biliminin parasıdır. *** Bizım ülkemizle bunların ne ilgisi var, Türkiye'de bilim için araştırma kaynaklan çok sınırlı ve savurganlık yapacak bir ortam da yok, diyebilirsiniz. Baksanıza, Van Gölü'nün sularının neden yükseldiğini araştıracak birprojeye bile ne Van Valiliği, ne Van Belediye Başkanhğı ne de dığer zengın Vanlılar ilgi gösterdiler. Bu ortamda bilim niçin gelişsın ki!! Hükümetin son ekonomik önlemler paketi de, ülkemizde zaten eser miktarda olan bilimi iyice diplere iteledi. Bu nedenle siz gelin ve dünyada bilimin parasal kaynaklarındaki savurganlığı üzerine bu yazıyı, zenginin parası züğürdün çenesini yorar, özdeyişine bir örnek olarak yorumlayın. Ta ki üniversitelerimizden birilerinin kalkıp bizim üniversitelerimizde de benzer kaynak savunganlıklarına örnekler verinceye ve taş asıl gediğine oturuncaya kadar. Kimbilir! *** Gelecek cumartesi yeniden birlikte olmak umuduyla sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyoruz. Doç. Dr. Erdem Büyükbıngol DUYURU NATO ve DOBROK ülketeri işbiriiği Ulkemız önemlı bır bılımsel toplantıya sahne oldu. NATO ulkelerı ıle Orta Asya bılım kuruluşlan, NATO ıle TUBlTAK'ın ortaklaşa duzenledıklen çok yönlu teknolojı transfen konusunun tartışıldığı toplantıda Ankara'da bır araya geldıler ve teknolojı transfennde karşılaşılan sorunlar tartışıldı Toplantıda ortak bır teknoloji transfen merkezı kurulması kararlaştırıldı Internatıonal Socıety for Neuroımagıng in Psycıatry'nın koordınatörluğunde, (Turkıye) Biyolojık Psıkıyatn Dernegı ve TUBlTAK'ın desteğınde 913 Ekım 1994 tanhlen arasında yapılacak "Thırd International Symposıum Imaging of the Braın in Psyciatry and Related Fields" toplantısına katılma ucretlen, Turkıye ıçın duşuruldu Ay sonuna kadar bıldırımde bulunanlar 100 DM (Refakat 75) ödeyecekler. Antalya'da yapılacak toplantıda, CE.MRI, CET, CBF, SPECT, PET, TCD ve BCI gıbı beyin görüntüleme teknık ve yöntemlerı uzerınde durulacak. MEG üzerine de dar bır toplantı yapılacak. Bıkjı Prof Dr. Bılgen Tanelı, Uluday Üniversitesi Bursa. Tel: 224 442 8084; Faks: 224442 8085 IMAGING OF THE BRAIN Cumhuriyet BİÜMTEKNİK *No: 386,13 Ağustos 1994 «Basan ve Yayan Yenı Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.. «Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinkaya «Genel Yayın Danışmanı Orhan Erinç • Yazı Işlen Muduru: Ibrahim YıkJız, Dinç Tayanç (sorumlu) •Yayın Yönetmenı Orhan Bursalı »Grafik Yönetmenr Tüles Hasdemir •Reklam: Reha Işrtman 3863