26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

TIP VE EDEBİYAT Sara'mn pençesindeki iinlii yazar: DOSTOYEVSKI Dostoyevski, sara nöbetlerinin hemen öncesinde 5 saniye süren anda, varlığının en derin sarhoşluğunu yaşıyor ve kendisinin esin kaynaklarmdan biri oluyordu. Korkut Yaltkaya* arihçi ve araştırmacı E. H. Carr, Dostoyevski (D.) üzerine yazdığı biyografinin bir yerinde şöyle demektedir. "Sorumsuz mistikler ve aynı sorumsuzluktaki psikanalistler, son yıllarda D.'nin hastalığının kökü ve belirtileri üzerine ustaca düşünceler öne sürerek kendilerini eğlendirdiler, bilinen gerçeklerle pek az ilgisi olan fantastik kuramlar çıkardılar ortaya" (1:67). Yine aynı yazar, D.'yi kastederek "bir dahinin psikanalizi, çekici bir vakit geçirme yoludur." demekte ve bunu derken de olasılıkla Freud'a sitem etmektedir. Çünkü Freud, D.'nin çocukken babasının köylüleri tarafından öldürülmesini ve son yapıtı olan Karamazof Kardeşler'de de oğullarının biri tarafınöan öldürülen bir babayı konu olarak almasını birbirine bağlayarak durumu ödip kompleksi ile çözümlemeye çalışmıştır (7). Ancak bizim burada üzerinde duracağımız konu ne baba katili ne de D.'nin kumara olan aşırı tutkusudur. Bilgi alanımız dışında olan bu konuları yine psikanalistlere bırakıp, D.'de olduğuna inandığımız organik bir hastalıktan söz etmeye çalışacağız: epilepsi (sara hastalığı). Freud, D.'de sara hastalığının olduğundan kuşku duymaktadır: "D., bir saralı olduğunu söylemiş ve başkalan da, bilincini kaybetmesi; kaslarının titremesi ve ruhsal çöküntüye uğramasıyla birlikte çıkan şiddetli nöbetleri göz önünde tutarak onun saralı olduğuna inanmışlardı. Oysa bu sözümona saranın, etkisinde bulunduğu nevrozun bir belirtisi olduğu ve bundan ötürü hastalığın şiddetli isteri olarak sınıflandırılması gerektiği akla yakın gelmektedir..." (7:8). Burada sözü edilen şiddetli isteriden kasıt bugün ancak düşük sosyokültürel toplum kesimlerinde sık rastlanılan, ileri toplumlarda çok seyrek görülen büyük histeri nöbetleridir. Hasta, çoğunlukla bir üzüntünün, bir çatışmanın oluşturduğu ruhsal sıkıntı içinde bayılarak yere yıkılır. Ancak yere düşerken veya düştükten sonra bir yerlere çarpıp kendini yaralamaz, dilini ısırmaz. Sanki tedbirlice düşer. Abartılmış çırpınmalar içindedir. Çoğunlukla gözler kapalı, hatta sıkılmıştır. Bedende kasılmalar, gerilmeler, gövdede kavisleşmeler, ellerde yumulmalar vardır. Aşırı ve gürültülü solumalar, iç çekmeler olur. Bilinç çoğunlukla yerindedir ya da kısmen dumanlanmıştır. Nöbet, bazen saatlerce sürer. Ancak arada gözlerini açar, bakınır, ağlar ve tekrar dalar. T (2,4,5,6). D.'nin romanlan eleştirmenlerin sözbiriigi ettiği gibi kendi yaşantısından, kendi izlenimlerinden oluşmuştur. Romanlarındaki bazı kişiler birçok yönleri ile D.'ye büyük benzerlik gösterir. örneğin, prens Mışkin "D.'nin kendi öz varlığından yararlanılarak donatılmıştır" (11: önsöz). D., epilepsi nöbetini ancak deneyimli ve bu konuda özel bilgisi olanların tanımlayabileceği açıklık ve ayrıntılarla betimler: "Bilindiği gibi sara nöbeti ansızın gelir. O sırada yüz çarpılır, bakışlar değişir. Bütün beden sarsılmaya başlar, yüz çizgileri kasılma ve titreşimlerin etkisiyle bozulur. Hiçbir şeye benzemeyen anlatılması güç, korkunç bir çığlık kopar goğüsten. Insan çığlığına benzemeyen bir şeydir bu. Bu çığlığı bayılan insanın attığını düşünmek olanaksız, en azından son derece güçtür. Hatta hastanın içinde başka birinin haykırdığı sanılır." "Budala"dan alınan bu tanım özellikle epileptik çığlığı tanımiaması yönünden eşsizdir. Bazı sara nöbetlerinin başlangıcında görülen epileptik çığlık gerçekten de bir insandan çıktığı düşünülemeyecek derecede garip, yabancı, hayvansı bir feryattır. Epilep sinin birinci evresinde bütün beden kasları kasılır. Bu arada ses telleri de kapanır, ancak göğüs kaslarının kasılması sonucu soluk bu kasılmış ses telleri arasından fıriaytp bu garip sesi çıkarır. D. bu olguyu çok güzel betimlemiştir. D., prens Mışkinin krizini anlatmaya devam ediyor: "Sara nöbetine tutulmuş birisinin görünüşü birçoklan üzerinde etkileyici, dayanılması güç, mistik bir korku uyandırır... Durmadan çırpınan, titreyen, sarsılan hastanın gövdesi onbeş basamaktan yuvarlanarak ta aşağıya kadar indi... Bir saat sonra prens çevresindekileri iyice tanır duruma gelmişti..." (2:282283). Bu tanımda histerik (konversıf) nöbetten farklı olarak organik saradan hastanın yere düşerken ya da düştükten sonra kendini yaralayabildigi, bu yaralanmanın birbirini izleyen kasılıpgevşemeleri (klonik evre) döne minde olabileceği ve sara nöbeti bittikten sonra da hastanın bilincinin hemen açılmadığı belki bir saat veya daha fazla bilinç bulanıklığının devam edeceği anlatılmaktadır ki bütün bunlar histeri nöbetlerinde görülmez. Epilepsi nöbetlerinden önce aura (nesme: ) da denilen öncü, nöbetin geleceğini haber veren belirtiler olabilir. Bu belirtiler bilinç yitmeden bir iki saniye önce oluşur. Ancak, bazen nöbetin sadece aura evresinde kaldığı, gerisinin gelmediği de olur. Aura'ler hastadan hastaya farklıdır: Bir kısmında nöbet öncesi duyulan yanık lastik kokusu gibi bir koku, bir diğerinde kann ağnsı, bir başkasında göz önünde fişek atılmış gibi dağılan ışıklı çizgiler şeklinde olabilir. çarpmaktadır ki, bazen düşerken yaralandığı bile olmaktadır. Yaklaşan fırtınayı haber veren ilk şimşekler gibi daha çocukluğundan beri acayip birsamlar görmeye, müthiş bir ruhi gerginlik duymaya başlamıştır: sara hastalığının ilk belirtileridir bunlar (9: 115116). Nöbetin uykuda da gelmesi, haberci belirtileri bulunması, düşerken yaralanma bütün bunlar gerçek epilepside görülen belirtilerdir. Ruhun eridiği an D., aurayı da tanımlamıştır. Hem de hep aynı tip bir aurayı. Epilepsi nöbetini yaşamamış bir insan bu türlü bir aurayı tanımlayamaz: "öyle anlar vardır ki ve bu anlar ancak beş altı saniye sürerbırden sonsuz uyumun varlığını hissedersiniz. Bu görüntü ne bu dünyadan, ne öteki dünyadandır, ama insanın şu geçici kisvesi altında dayanamayacağı bir şeydir. Ya fıziki olarak şekil degiştırmek, ya da ölmek gerekir... Eğer bu durum beş saniyeden fazla sürse, ruh buna dayanamaz ve erir gider. Bu beş saniye içinde bütün bir insanın varoluşunu yaşarım ve bu beş saniye Için bütün ömrümü verebilirim, çünkü değer buna. Bu duruma on saniye dayanabilmek için fiziki olarak değişmek gerekir..." (8,5: 324325). Bir diğer örnek: "... gerçekten o an bütün yaşama değerdi.. O anda Kutsal Kitap'da yazılı 'artık zaman diye bir şey olmayacak" sözünü çok iyi anlıyorum...1 (2: 270273). Epilepsi ve aura betimlemelerinden anlaşıldığı üzere nadir bir epilepsi türünün (temporal lob epilepsisi) bu kadar iyi ve ayrıntılı tanımlanması nörolojik bilginin yeterli olmadığı 19. asırda ancak nöbet deneyimi olan birisi tarafından yapılabilirdi. Bu bakımdan, kendisinin de belırttiği gibi D.'nin biyografısinde belirtilen nöbetlerin histerik değil organik olduğu yönünde düşünüyoruz. Yazariık mesleğini sürdürdüğü 30 yıl boyunca D. sara hastalığının pençesinden kurtaramamıştır kendini. Çalışırken, sokakta yürürken, bir konuşma sırasında, bazen uykuda bu "boğucu ifrifin eli onun boğazını sıkmakta ve onu öyle bir şiddetle yere D., yazışmalannda "... nöbetler bitiriyor beni, her nöbetin üzerinden dört gün geçmeden aklımı topartıyamıyorum..." diye yazar. Histerik nöbetlerden sonra bu zihni dağınıklık pek görülmez. Görülse bile kısa sürer ve hasta kendini çabucak toparlar. Oysa D., "...nöbetlerden sonra, iki üç gün boyunca, ne çalışabilir, ne yazabilir, hatta ne de okuyabilirim, çünkü gerek ruhum gerekse bedenim yıkılıyor." (8'den). D., nöbetlerden sonra çoğunlukla depresyona girer. Oysa konversif nöbetlerden sonra bir rahatlama olması, hatta bir doyum hissedilmesi beklenir. D., epilepsi hastalıgını hiç saklamadı; zaten ne yazık ki "Allahın cezası" hastalığının nöbetleri herkesin tanık olabileceği kadar sıktı. Saklamadığı gibi hastalığından uzun boylu yakınmadı da. D.'nin hastalığına uysallıkla boyun eğmiş gibi görünmesinin birçok nedeni olabilir. Bunlardan biri yukarıda belirtildiği gibi hastalığın lyileşmesinin olanaksızlığını bilmesi olabilir. Ikıncısi, nöbet öncelerindekı o biricik an içinde varlığının en derin sarhoşluğunu, yaşamının dayanılmaz sevincini duyması, nöbet sonralarının alacakaranlığı ve esrikliği tedavi aramasını engelleyebilir. Bu duygular o derece doyurucu ve esin verici olabilir ki belki de benliğinin oluşmasında önemli derecede etkendir. Bu bakımdan vazgeçilmez, benliği tamamlayan, esinler veren bir hastalıktır D.'nin epilepsisi. D., "Ebedi Koca"da "Büyük fikirier, büyük zekâlardan daha çok büyük hislerden doğarl" dıyor (3). Epilepsinin bu cinsinin de büyük ve değişik duygular oluşturduğu açıktır. Yeni duyular veya duygular ise D.'yi sanatının en yüksek noktasına ulaştırabilmiştir. İyi ve güzel şeylerin temelinde çoğunlukla bir illet, bir doyumsuzluk, bir eksikiik vardır. D.'nin organik sarası; D.'yi oluşturan temel yapıtaşlanndan biridir. 1) Carr, E H Dostoyevski, Ç«vtri: Ayhan Garçeker, ll«tişlm Yay.cıları Islanbul. 1990. 2) Dostoyevski. F Budala. ÇevM Mehmet özgül. İki cllt bkarada. Cem Yayinevl, Istanbul. 3) Doatoyevski. f.. Ebedi Koca. Çevlri Nlhal Yalaza Taluy. Varlık Yayınevl. Istanbul, 1955. 4) Dostoyevski. F. Karamazof Kardeşler. 4 cllt. Çevirl: Nlhal Yalaza Taluy. Maarlf V. Yayınları. Istanbul. 19581963. 5) Dostoyevski, F.: Eclnniler. Çeviri Ismall Yerguz, Enflin özden, I ve II Cllt, Sosyal Yayınlar, Istanbul 1984. 6) Dostoyevski. F : Ev Sahlbesl, Çevlri: N Y. Taluy, Varlık Yayınları. Istanbul, 1991 7) Freud, S . Pslkanallz Açısından Edeblyat, Dostoyevski ve BababKatllllğl, Çevln Selahanln Hllav, Ataç Kltabevl, Istanbul 8) Gide, A. Dostoyevski. Çev.: Bertan Onaran, de yayınevl, Istanbul. 1966 9) Zwelg. S: Dunya Flklr Mimarlan. Cllt. II, Üç Buyük Usta Balzac, Dlckens. Dostoyevski, T Is Bankası Kültür Yayınlan, Dogus Mat.. Ankara, 1991. "Nöbetler beni bitiriyor" Kaynaklar D., romanlarında epilepsiyi çok sık olarak kullanmıştır. Hemen her romanında epileptik bir veya iki tip vardır. örneğin "Budala"da Mışkin saralıdır, "Ecinniler"de Krilof saralıdır, "Karamazof Kardeşler"de Smerdiyakov, "Ev Sahibesi"nde Murin ve Ordınov saralıdır Hayvansı feryat (*) Prof. Dr., Akdeniz Oniversltesl Tip Fakültesi NöroloJİ Anablllm Dalı. 37510
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear