25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

İNSAN VE DAVRAHIŞI Toplum insanın şu temel doğasını yansıtan ilkelere uymalıdır: Hakkaniyet, iç bütünlük, tutarlılık, dürüstlük, insan onuru, hizmet, gelişim ilkesi, potansiyel ilkesi Doğun Cüceloğlu, Los Angeles elistihlmiş insan paradigmasının temel varsayımı şudur İnsanın psikolojik doğasını düzenleyen temel ilkeler, kurallar vardır. Bu ilkeler, özü itibariyle her kültür ve çağda geçerliği, uygulanabilirligi olan insan doğasımn yönlerlnl ifade ederler. Yer çekimi nasıl doğalsa ve gerçekliği varsa, Geliştirilmiş insan paradigmasının temel varsayımları da doğal ve gerçekliği olan ilkelerdir.oğal ve gerçekliği olan temel ilkeleri yansıtmaya elverişli paradıgma, doğru algılama, yorumlama, tutum ve davranışlara yol açar. Eğer paradigması bu temel ilkelere ters düşüyorsa, kişi sürekli yanlış algılama, tutum ve davranışlar içinde olur. Doğal ilkelere ters düşen temeller üzerine kurulan bir yaşam paradigması kişiye sürekli başarısızlık ve bunalım getirecektir. Bu kişi doğru evrensel ilkeleri buluncaya kadar deneme yanılma yoluyla çalışacak ve mutsuzluk çekecektir. Paradigmanın kendisinin bir hakikat olmadığını, gerçek zannettiğimiz birşeyin haritası olduğunu unutmayalım. Paradigmaların otesinde temel doğal ilkeler vardır, önemli olan paradigmayı bu temel ilkeler üzerine kurmaktır. İnsan doğasımn temelindeki bu temel ilkelere uyularak, onlarla ahenk içinde yaşandığı zaman kişi kendi doğal özü ila ahenk içinde olur, psikolojik yönden gelişir. Psikolojik yönden gelişmiş, dengeli, doyumlu ve mutlu insanların kurmuş olduğu toplum gelişir ve barış içinde olur. Bu temel ilkelere uyulmadan yaşandığı zaman kişi kendi doğal özünü bulamaz ve zorla kalıplar içine sokularak kendine yabancılaşır. Kendi özünü bulamamış, yabancılaşmış insan psikolojik yönden gelişemez. Psikolojik yönden gelişememiş, dengesiz, doyumsuz ve rnutsuz insanların kurmuş olduğu toplum kalıplaşır ve sürekli stres içinde olur. Bu nedenle insanın temel doğasını yansıtan ilkelere uymayan bir toplumun gelişmesi durur ve çöküş başlar. Bu ilkeler belirli bir dine dayanmayan, bütün ınsanlık tarihi boyunca gecerliliği anlaşılmış değerlerdir. Insanlık bilincinin, insan doğasımn bir parçası olarak vardırlar; bizimle beraber doğarlar. Bu ilkelerin var oluşlarının ve geçerliliklerinin deneysel olçütü siz okuyucunun, insanoğlunun sezgisidir. Onların varlığını biraz duşunsek hemen anlarız Bu ilkelere örnek olarak şunları verebiliriz; Hakkaniyet (fairness) ilkesinden eşitlik ve adalet kavramları doğar. Hakkanıyetin tanımları, kullanıldığı bağlamlar kül Gelismis insan ve toplumun doğası türden kültüre farklı olabilir; ne var ki bir kavram olarak her kültürde vardır ve özde bir değişme yoktur. İç bütünlük (integrity) olarak itade edeceğimiz, kişinin kendi kendini aldatmaması, inandığı değer ve ilkeler çerçevesinde yaşamını oluşturması başka bir temel ilkeye örnektir. Tutarlılık (consistency) yani özü, sözü doğru olmak evrensel nitelikte bir başka ilkeyi dile getirir. Dürüstlük (honesty) yukardaki üç temel ilkeyi yaşamında içerikleştiren insan karakterinin bir niteliğidir ve insanlar arasındaki güvenin temelini oluşturur. Güsinde tarihe başka bir katkıda bulunmamış topluluklar, insan onurunu hiçe sayan topluluklardır. Bu arada bir anımı paylaşmak istiyorum. Annemin ölümünden sonra babam Silifke yakınlarmdaki bir köyden köylü kültürünü ve düzenini kişisel yaşamında temsil eden bir kadınla evlendi. O zaman ilkokul dördüncü sınıftaydım Birgün ben sapan taşıyla serçe kuşu avlarken analığım, "Oğlum, vurma, öldürme kuşları!" dedi "Bunlar büyük kuş değil ki, ufacık kuşlar!" diye cevap verdim. "Oğlum canın büyüğü küçuğü olur mu? Allah herkese tek bir can vermiş. Onların canını alma, günah olur, yavrum!" diye bana nasihat etti. Rahmetli analığımın "can" konusunda gösterdiği bu duyarlılığın ne kadar önemli olduğunu ancak şimdi anlamaya başlıyo G ven temeli olmayan aile topluma utanca boğulmuş, kendine güveni olmayan, kalıplaşmış yetişkin çocuklar verir. Güven temeli olmayan bir toplumda herşey yazılı yasalarla, polis gücüyle yönlendirilmeye çalışır. Vicdan ve hizmet şevki, rüşvete yenik düşer. Dürüstlük, bir toplumun dokusunu oluşturan uzun süreli ilişkilerin dayandığı güven duygusunun temelinde yatar. İnsan onuru (human dignity) insanın psikolojik yapısıyla ilgili temel doğa ilkeierinden biridir İnsan onurunu yok eden aile düzenleri, toplum yapıları, uygarlıklar kanlı ayaklanmalar, siyasal düzensizlikler, savaşlar doğurmuşlardır. Yoksululluk, diktatörluk ve baskı rejımlerı öte rum. Amerikalı Kızılderilililerin doğaya olan saygılarımn ekolojik değerini şlmdi anlamaya başlayan bazı Amerikalı aydınlar gibi, bende Türk köylüsünün Anadoludaki değişik uygarlıkların imbiğinden geçip Yunus Emre'de ifadesini bulmuş "can" saygısının özünü kavrama çabası içine giriyorum. Bu çabanın süreci içinde "insan onuru"nun da, "can"ın bir parçası olduğunu keşfediyorum. "Oğlum canın büyüğü küçuğü olur mu? Allah herkese tek bir can vermiş," diyen köylü analığımın sözünde, "Oğlum insan onurunun büyüğü küçuğü olur mu? Ister Sultan, ister hamal olsun herkes onur yönünden eşittir. insan onuru insan canının bir parçasıdır," anlamını da buluyorum. Hizmet (service) bir diğer doğal ilkedir. Gücünün yettiğince hizmet vermeye çalışan politikacılardan, öğrencisinin iyi yetişmesine yaşamını adamış profesörlerden, yalmzca ve yalnızca gerçeğin ortaya çıkması için çaba harcayan gazetecilerden oluşan bir toplumda "hizmet" kavramı canlı, diri ve ayaktadır. Bu toplum gelişir, üretir ve zamanla daha da sağlıklı hale gelir Bir başka ilke ustun kaltte ilkesıdir. Kendi düşüncesinde, davranışında, yaptığı her işte yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan insanlardan oluşan bir toplum sağlıklıdır; gelişme ve refah bu toplumu bırakmaz. Gelişim ilkesi, insan doğasıyla ilgili biyolojik ve psikolojik süreçlerin gelişim aşamalarından oluştuğünu, her aşamanın kendine özgü özellikleri bulunduğunu bilmemiz gerektiğini bize hatırlatır. Bu ilke anababalara, öğretmenlere çocukların çocuk olduklarını, büyük insanlardan beklenen davranışlar çerçevesinde yargılayarak onları utanca boğmamazı gerektiğini hatırlatır. Hayatın hengi yönüne bakarsanız bakın, büyüme ve gelişme olmadan herhangi bir başarıya erişilemez. Bu ilkeye süreç ilkesi adı da verilebilir, gerekli süreçler yer almadan büyüme olmaz, büyüme olmadan gerekli davranış ortaya çıkamaz. Bu ilke kişi, aile, okul, kuruluş, iş yeri gibi her yerde geçerlidir. Bu doğal büyüme ve gelişme sürecini yerine getirmeden, konuyu öğrenmeden mezun olan öğrenci örneğinde olduğu gibi kısa yoldan sonuca uluşmak istenildiği zaman ne olur? Bir süre sonra başarısızlık ortaya çıkar, o kişiye güvenenler bu güvenlerini yitirirler. Üstelik, zamanla kişi kendine olan güvenini yitirir Bir işi yapmak için gerekli olan gelişimin tümünü on basamaklı bir ölçek üzerinde gösterildiğini varsayalım Ikinci basamakta olan biri onuncu basamakta imiş gibi kendini gösterirse, eninde sonunda hüsrana uğrar. Bir insan bu gelişim basamaklarından ikiclnsinde ise, yapılacak en doğal iş, çaba harcayarak önce üçüncü basamağa gelmektir. öğrenmenin ilk basamağı kendimizin hangi basamakta olduğunu bilmek ve öğretmenden bu gerçeği saklamamaktır. Potansiyel ilkesi, gelişim ilkesinin bir uzantısıdır. Her İnsanın bir potansiyeli olduğunu ve gelişerek bu potansiyele ulaşılabileceğini ifade eder. Bir insanı sadece şimdiki davranışına bakarak değil, o kişinin potansiyeli çerçevesinde değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatır. Gelişmenin her aşamasında birey potansiyeline adım adım yaklaşır. Gelişmenin olabılmesi için gerekli diğer ilkeler sabır, yardım etme destek olma ve yüreklendirme dir. Burada ıkı noktayı açıklamakta yarar vardır. Bunlardan biri değerlerin uygu 3154
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear