20 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

RMALARI Şempanzeler işaret dili ile yaklaşık 100 kadar kelimeyi kullanıblliyorlar. an sadece besinin yerini değil diğer özellikleri de dansları ile bildirir diğer arılara. örneğin, çiçek özü ne kadar fazla ise dişi an o kadar canlı danslar yapar ve diğer arıları o kadar fazla uyarır. Çiçek uzak çok uzakta ise dişi arının yaptığı dans şoklı değişir Böylece mesafe de bildirilmiş olur O halde bir dişi an, besinin varlığını, miktannı ve kovandan uzaklığını diğer arılara hareket dili ile anlatabHmektedir. Bu oldukça ilkel olan bir haberleşme şeklidır Daha gelişmiş beyinlerde haberleşmenin ses yardımı ile daha ayrıntılı olarak yapılabildiğini görüyoruz. Circir böcekleri: Artık yaz akşamlarında cırcır böceklerinin seslerini duyabilecek ortamlarda yaşamıyoruz. Cırcır böceklerinin haberleşmesiarılara göre oldukça karmaşıktır Haberleşmeleri öğrenmeye dayanmaz, arılarda olduğu gibi genetik olarak kodlanmıştır Ancak arıların aksine erkek bocek öter ve dişiyi bulunduğu yere doğru çeker. Dişi bocek erkeğin çiftleşmek istediğini anlar ve ona doğru koşar. Erkek vc dişi birbirlerini bulduktan sonra, birleşme şarkısı başlar ve çiftleşirler. Bundan sonra erkek gene şarkı söyler ve birleşmenin sona erdiğini herkese haber verir (zafer şarkısı). Eğer başka bir erkek cırcır böceği öncekinin bölgesine girerse, kavga başlar. Bu esnada her iki cırcır böceği kavga şarkısı söylerler ve kavga bittikten sonra kazanan gene zafer şarkısı söyler. Bu haberleşmede mesaj veren daima erkefetir, mesaj alan ise erkek ve dişidir. Böceklerin dili üzerine çok ayrıntılı araştırmalar yapılmıştır. Bu göreceli olarak basit sinir sistemlerinde yapılan çalışmalar, insan türüne kadar olan daha karmaşık yapılardaki hayvanların dilinin ve davranışlarının anlaşılmasına yardımcı olmuştur ve yardımcı oluyor. örneğin, bugünkü moleküler biyoloji ve kalıtım alanlarındaki bilgilerimizi ve bunlann insana uygulanışını basit bir bakteri olan escherichia coli ve sirke sineği olan Drosophila'daki genetik araştırmalara borçluyuz lardı, kuş ötüşmelerinin yarattığı doğa birden değişirdi. Kuş ötüşleri, basitçe güzel olarak nitelendirilebilir, bize ilkbaharı haber verir. Fakat kuş şarkıları sadece bir emosyonel davranış biçimi olmayıp birbirleri ile haberleştikleri bir konuşma şeklidir aynı zamanda. Kuş seslerinin iki temel işlevi vardır: Emosyonel bir durum oluşturmak (ikaz etmek, uyarmak, kur yapmak) ve bilgi aktarmak. Kuş seslerj esas olarak iki çeşittir: Tek tek tonlar ve gerçek şarkılar. Ses tonları tamamen kalıtsaldır, şarkılar ise kısmen kalıtsal kısmen de öğrenilmiştir. Basit ses tonları düşmanı haber vermekte kullanılır. Eğer bir düşman kuş bir kuş grubunun bulunduğu ağaca konmuşsa, tüm kuşlar hep bir ağızdan öterek düşman kuşa saldınya geçerler. Eğer düşman kuş uçar durumda ise kuçuk kuşlar bir ağaca ya da çalıya konarlar ve oradan tehdit şarkıları söylerler Bu iki durumda çıkarılan sesler tamamşn farklıdır. Birincisinde düşman kuşu ağaçtan kovmak için, diğer kuşlar düşük frekanslı sesler çıkarırlar. Ikinci durumda ise erkek kuşlar yüksek frekanslı sesler çıkararak diğer kuşların bir ağaca sığınmasını söylerler. Kur yaparken de erkek kuş belli bir şarkı söyleyerek dişi kuşun kendine yaklaşmasını sağlar. Kuş dilinin hem kalıtsal hem de öğrenilmiş olduğu (insanda olduğu gibi) çeşitli deneylerlegösterilmiştir llginç olarak, konuşma bakımından insana en çok berizeyen hayvanlar kuşlardır. İnsan konuşmayı nasıl öğreniyorsa, kuşlarda ötmeyi öğreniyorlar. Ozellikle kuşlardaki bulgular, insanın, asimetrik beyin bakımından evrende "tek" olmadığını gösterdi. Bu konuda serçe, ispinoz, kanarya ve bülbül gibir şarkı söyleyen kuşlar araştırıldı. Şakıyan kuş erkek kuştur. O halde burada bir seksüel dimorfizm vardır Yapılan araştırmalarda, şakımanın beyin tarafından kontrolünün, insanda olduğu gibi, asimetrik olduğu bulundu. insanda konuşmayı kontrol eden merkezler genelde sol beyinde bulunuyor. Bu kuşlarda da şakıma genelde sol beyin tarafından kontrol ediliyor. Erkek kuşlarda şakımanın en önemli anlamı, dişi kuşları çekmek ve erkek kuşları defetmektir; yani üremeyi sağlamaktır. llk baharda erkek kanaryaların testisleri büyür ve fazla miktarda testosteron (erkeklik hormonu) salgılamaya başlarlar. Sonbahar ve kış aylarında testisler küçülür ve şakıma da azalır, ya da kaybolur. Mevsime bağlı olmayan kuşlarda da ötme gene testosteronun etkisi altındadır. llginç olarak, erkek beyninde testosteron, dişilik hormonu olan estrojene dönüşür. Bu testosteron beyinde önce dişilik hormonu olan östrojene dönüşür ve erkekteki davranış özelliklerini oluşturur. Kuşlarda ötme, insanda konuşmada olduğu gibi, daha çok öğrenilmiş bir davranıştır. Genç bir kuş ötmeyi babasından öğrenir Erkek kanaryalar, sadece babasından değil, çevrede bulunan diğer erkeklerden de ötmeyi öğrenirler. Bu kuşların ilk birleşme mevsiminde 23 farklı kelime söyleyebildikleri saptanmıştır. Erkek kuştaki bu zengin repertuvara rağmen dişi kuşlar ötemezler. Çünkü erkek ve dişi beyınleri farklı yapıdadır. Bu farklı beyinleri oluşturan etkenler ise, kalıtım ve çevresel etkenlerden olan testosterondur. Kuşlarda yapılan bu çalışmalar, insan beyninin anlaşılmasına çok önemli derecede katkıda bulunacaktır, oldukça basit bir model olarak... Kedi beyni ise daha karmaşık bir model olarak kullanılabilir. Papaganlar: Hepimizin bildiği gibi papağan insanın konuştuğu kelimelerin bazılarını söyleyebilen bir kuş türüdür. Nottebohm'a göre bir davranış şekli ne kadar karmaşık ve öğrenilmiş ise, asimetrik sinirsel kontrol o kadar fazla gelişmiştir. Papağan birçok karmaşık sesleri öğrenme yeteneğine sahiptir. Ancak papağanda ses kaslarına giden sinirler hem sağdaki hem de soldaki kasları uyarırlar. Bu nedenle, papağanlarda ses kontrolu yapan gırtlak kısmında asimetri yoktur. Papağan beyninde de ses kontrolu simetrik olarak yapılır. Bu durum kanaryalardakı ve ispinozlardaki asimetrik ses kontrol üna benzememektedir. O halde papaganlar bazı karmaşık sesleri (kelimeleri) öğrenme yeteneği gösterdikleri halde, bu kuşlardaki konuşma kontrolu simetriktir. insanda sadece kadında konuşmanın beyin tarafından kontrolu erkeğe göre simetriktir, erkekte asimetriktir. Kanaryalarda da vokal öğrenme yeteneği asimetrik vokal kontrol ile ilgili değildir; çünkü kelime hazinesi zengin ve fakir olan kuşlardaki vokal kontrol aynı şekilde lateralize olmuştur. O halde vokal öğrenme yeteneği, sinirsel asimetri derecesi ile korelasyon göstermiyor kuşlarda Bunu kalıtsal özelliklerle ve çevresel etken olarak seks hormonlarının etkilerinde aramak gerek. Maymunlar. Fiiogenetik sırada insana en yakın olan hayvanlar maymunlar, ozellikle şempanzelerdir; bu hayvanlarda beyindeki konuşma ile ilgili bölgeler insan beynine büyük benzerlik göstermektedir. 1930'lu yıllarda ilk olarak dişi bir şempanzeye 100 kelime öğretilebilmiştir. Gua adlı bu dişi şempanze 100 kelimeyi sadece anlayabiliyor, fakat bunları konuşamıyordu Gua'nın dili işaret dili idi. 1940lı yıllardaise Vicki adlı şempanze dil olarak da birkaç kelime öğrenebildi; mama, papa, kap gibi. Diğer şempanzelere de el ve parmaklarla Amerikan işaret dili öğretildi. 1966da Sarah adlı şempanze 130 kelimeyi okuyup yazabiliyordu (gene işaretlerle) O halde maymunlar, insana benzer şekilde, işaretlerle de olsa anlatılanı anlıyor ve anlatabiliyorlar, hatta cümleler ve kelimeler arasında basit düzeyde abstrakt ilişkiler de kurabiliyorlar Bütün bunlara rağmen insan soyut ve somut bilgi aktarımı yönünden diğer hayvanlar tarafından asla erişilemeyecek olan tek canlı olarak kendini koruyor. Diğer canlılardaki davranışsal özelliklerin araştırılması insan beyninin anlaşılmasına yardımcı olabilir ve oluyor da... Ancak insan beyninin üstün özelliklerinin anlaşılabıhnesi için insan beyninin ayrıca araştırılması zorunludur. Bilindiği gibi, insan beyninin asimetrik yapıda olduğu ilk olarak 1861 yılında Paul Broca tarafından gösterildi Broca'nın bir hastası vardı. Bu hasta genelde konuşamıyordu (afazi)ı adı Tan'dı, çünkü bu hasta sadece bir kelime söyleyebiliyordu: "Tan", beni tanımamasına rağmen. Broca bu hastada lezyonun sol beyinde olduğunu ve afazik hastalarda bunun genel bir kural olduğunu buldu ve "biz sol beyinle konuşuyoruz" dedi. Bugünkü sağsol araştırmalarının kaynağı işte bu tarihi cümledir. özet olarak, konuşma ve bilgi aktarımı olarak ifade edilirse, sadece insana özgü bir özellik değildir; sinir sisteminin gelişme durumuna göre, en ilkel davranış şekillerinden (hareket) giderek karmaşıklaşan sesle ifadeye kadar çeşitli evrim süreçlerini içermektedir. * Prof. Dr. Alatürk Üniv. Flzyolo|i ABD. Başkanı Erzurum Kuş dili (serçegilter). Eğer kuşlar doğadan bir anda yok olsa Kuşlarda ötme, inaanın konuşması gisi sonradan öğrenilmiş bir davranıştır. > 3169
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear