26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N H A B E R L E R Suçluyu kokuyla belirieme ollanda'nın Rotterdam kentinde polis teşkilatı, suçlu belirieme donanımlarına yeni bir yöntem daha ekledi: Insan kokularını içeren bir arşiv ve koku örneklerinden her birini belirlemek üzere özel olarak yetiştirilmiş üç köpek. "Vücutlarımız koku kaynağıdır" diyor ÇavuşJandeBruin."Herhareketedişimızde koku molekülleri salgılarız." Geleneksel parmak izi alma yöntemine benzer biçımde Rotterdam polisi, olası suçluları belirleyebilmek için 'koku Izlerl' topluyor. Araştırmacılar ellerindeki örneği filtre edilmiş havayla pompalayıp bunu, kokudan arındırılmış kumaş üzerine geçiriyorlar. Polis merkezinde şüphelilere, ellerini temiz kumaşlara sürtmeleri söyleniyor; daha sonra bu örnekler temiz cam kavanozlara konulup kapaklar mühürleniyor. Herhangi bir suçu çözümlemek için özel olarak yetiştirilmiş köpekler kullanılıyor. ilk önce hayvanlara suçun işlendiği yerde bulunmuş örnekler koklattırılarak bunlar polis arşivindeki kokularla karşılaştırılıyor. Hiçbiri uymuyorsa şüpheliler koklama sırasına sokuluyor. Her biri bir vantilatörün önüne yerleştirilip kokunun, bir paravana arkasında duran köpeklere ulaşması sağlanıyor Köpekler kokuyu tanıyınca yüksek sesle havlayıp pençeleriyle paravanı tırmalıyorlar. "Bazen" diyor De Bruin "Bu işleme başlamadan bazı suçlular itiratta bulunabiliyorlar." (a.h.) H Süper patates Bol proteinli; yağı, karbonhidratı, kalorisi tamam ve üstelik yaraları da tedavi ediyor. nsana bütün bir gün yeterli olacak kadar protein, yağ, kar1 bonhidrat, ve kalori içeriyor. Enfeksiyonları tedavi ediyor; hastalıklardan koruyor." Bu sebzenin adı süperpatates; bugünün mütevazı patateşinin yarınki versiyonu. Louisiana Eyalet Üniversitesi'nden biyokimyager Jesse Jaynes şöyle diyor: "Kuramsal olarak böyle bir sebzeyi yetlştiremememiz için bir sebep yok." Bu hiç de fena bir fikir değil. Bolivya'dan Burundi'ye kadar patates dirimsel bir besin; Güney Amerika'nın bazı bölgelerinde, örneğin, günlük gıdanın %85'ini patates oluşturuyor. Ancak patates protein bakımından çok yoksul. Proteinler, canlı dokunun yapı taşları olan amino asitlerden yapılmıştır. Proteinlerin oluşumunda gerekli olan 20 amino asitten yalnızca sekizi insanların günlük gereksinimini karşılar. Et ve süt ürünlerlnin beslenmede önemli bir yer tuttuğu gelişmiş ülkelerde, bu önemli bir sorun değil. Oysa çoğunluğun bitkisel gıdalarla beslendiği Üçüncü Dünya ülkelerinde hemen hemen olanaksız sayılabilir. Bitkilere dayalı dlyetler, zorunlu seklz amino asitten özellikle beşjnden yoksundurlar. Bu yetersizlikleri gidermek için Jaynes, süper proteinler yapan bir gen sentezledi. "Bu proteinler en zengin proteinler olan süt ya da yumurta protelnlerln tasıdığı amino asltlerln dört katını tasırlar," diyor. Jaynes. Çalışması sırasında attığı ikinci adım, geni bir bakterlye enjekte etmek oldu; böylelikle patates enfekte edilerek gen, patatesin DNA'sına yerleştirildi. Jaynes'in ilk girişimleri kısmen basarılı oldu: Yeni gen yeni proteinler üretti, ancak bunların miktarı beklenen düzeye ulaşmadı. Belli ki gen, DNA iplikçiği üstünde etkin bir denetim sağlayamamıştı. Ancak kısa süre önce Jaynes bu geni, diğer tahıllarda sentezlenen genlerin verimini 500 katına çıkaran, bir kontrol alanı F I na bağlamayı başardı. "Bu gerrin blze de aynı yararian saglayacağından emlnlz." diyor Jaynes. Süperpatates protein üretimi geliştirilirken Jaynes'in, patates bitkisinin hastalıklara dlrenclnl arttırmaya yönelik paralel çalışması da etkileyicı sonuçlar vermeye başladı. Asıl hedefi, bitkinin su tutma yeteneğini yok eden bir enfeksiyon olan bakteriyel kırgınlık. Birkaç bakteriyle on günlük bir temas bile bitkinin kuruyup büzülmesine neden olur. Bu hastalık bütün dünyada milyarlarca dolarlık ekin hasarına neden olmaktadır. Her yıl ortalama bir ülkenin patates ürününü yok ettiğini söylemek pek yanlış olmaz. Beş yıl kadar önce Jaynes, patatesleri bu bakteriye karşı daha dirençli kılabilecek bir şey bulmuş olabileceğini düşündü. "Böceklerin kendilerini bu hastalıktan nasıl koruduğuna ilişkin bazı eskl araştırmalar okudum. Bu arastırmalarda bakterlyl öldürdüğü söylenen peptlt türü için bir gen sentezledlm. Bu süreç Içlnde bunun ayrıca sıtma patojenini öldürdüğünü keşfettim. Üstelik bunu normal hücrelere zarar vermekslzln yapıyor" ransız çevrecilerine göre albatroslar güney okyanusta en büyük deniz kuşu popülasyonunu oluşturuyor. Bu popülasyonun çok ilginç yaşam şekli var. Plerre Jouventin ve Henri VVeimerskirch adlı çevrecilerin altı albatrosun ayağma bağladığı radyo vericilerinin yardımıyladavranışlarını izlediler. ilginç gözlemler şunlar: Erkekler eşlerinin kuluçka dönemlerinde 33 gün kadar denizde kalıyor ve saatte 56 kilometreden fazla bir hızla uçabiliyor. Bu hız rüzgârlı havada bile değişmiyor. Albatroslar kötü hava koşullarında bile yollarından geri dönmüyor ve hızlarından düşmüyorlar. Bahardayumurtlayanalbatrosların çok azimli hayvanlar olduğunu söyleyen biyologlar onların aynı zamanda rekortmen olduğunu söylüyorlar. İnsanlardakinin tersinealbatroslardayuvayıerkekkuş yapıyor ve kuluçkadan 50 gün önceyuva yapımını bitirip yiyecek bulabilmek için 15000 kilometre yol gidebiUyor. (e.d.) Albatroslar uçuş rekortmeni Patatesi ilaç olarak kulanmak Nasıl yapılıyor? Jaynes patatese yeni genler eklemeyi sürdürecek: "Belirli bir protelni üretmenin genetlk Ifadesini öğrendiğimlzde yeni özelllkler eklemek oldukca kolaylaşacak." Jaynes protipik bir süperpatates hasadını 1992'ye kadar yapabilmeyi umuyor. Geliştirilen patatesleri tarladan tencereye getirmek biraz daha zaman alacak. "Gıda ve İlaç Yönetimi'nden izin almamız gerekecek" diyor Jaynes. Bu da bitki için alan araştırmaları ve sonra hayvanlar üstünde beslenme deneyleri anlamına geliyor. Süperpatates, güvenilir ve besleyici kabul edilirse gelişmekte olan ülkelere 1996'dan önce ulaşabilir. Bu yalnızca bir başlangıç olacak elbette. "Sonra bu teknikleri pirinç üstünde de kullanacağız" diyor araştırmacı Jaynes. (g.a. Dlsc.) Biyosüzgeç solda ve 22 gün sonra (sağda) süzulmüş cıvayla birlikte. Bakteriler cıvayı süzüyor M ya mantarları ve bakteriler küçük biyoabsorban filtreler içinde atık sularda bulunan cıva ve diğer ağır metalleri süzüyorlar. Şimdi araştırmacılar seçici olarak belirli ağır metalleri süzerek toplayabilen mikroorganizmalar bulma peşinde. Böylece atık suları çok az masrafla bu tehllkeli zehirli metallerden arındırmak mümkün olacak. Bu alanda şimdilik en büyük başarı, cıvabağlayan bir bakteriyle elde edildi: Yapılan testlerde su bardağı büyüklüğündeki bir biyosüzgeç, litresinde 0.1 miligram cıva bulunan atık sudaki ağır metalin yüzde 99'unu süzdü. Biyolog ve kimyacılar çinko, kadmiyum ve bakır için elverişli süzgeçorganizmalar ârıyorlar. Ağır metallerin bakterilere bağlanması geri dönüşü mümkün bir olay. Metaller, çözücü maddelerle yıkanarak yoğunlaştınlıyor. Böylece biyosüzgeçlerin tekrar kullanımı mümkün. (l.m)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear