29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

KISA KISA ZOOLO J İ Horiamayı onleyici aygıt I nsanın horiamayı önlemek içln yuzyıllar boyunca yaptığı araştırmalar, birçok dahice fakat kullanışsız, bazen gülünç aletler geliştirmesine yol açtı. Bunlardan ilki, horlayanın çenesini kapalı tutan çene kayışıydı. Bir diğeri, en zayıf seste yastığa vurarak horlayanı uyandıran aygıttı. Ancak bu, horlayan için de, yatak arkadaşı için de hiçbir zaman kullanışlı olmadı. Aygıt sık sık yanlış kişiyi uyandırıyordu ya da yanlışlıkla, örneğin bir araba sesiyle harekete geçiyordu. Fillerin su ve tuz savaşı Çeviri: Füsun Yasar evada Üniversitesi profesörlerinden Gary Haynes bir incelemesinde şöyle yazıyor: "Bir filin susuzluktan öldüğünü görmek kadar üzücü bir şey yoktur. Bu dev yapılı hayvanın tek bir inilti çıkarmadan hiçbir yakınma belirtmeden ve de bir yakınının tesellisi olmaksızın katlandığı uzun ve acılı bir can çekişmedir. Eğer hâlâ gücü varsa, önünde kalan kısa hayat parçasını biraz daha uzatabilmek için ağır gövdesini yakın bir ağacın gölgesi altına sürükler. Ancak çoğu kez bunu da başaramaz, çünkü ağaç ararken yakalandığı güneş ışınları, bedenindeki son su damlalarını da alır götürür." Zimbabwe'deki (eski Rodezya) Hvvange Milli Parkı'nda uzun yıllar gözlemler yapan Haynes, yüzlerce filin susuzluktan öklüğüne gözleriyle tanık olmuş. Bilindiği gibi Afrika kıtasının büyük bölümü birbirini düzenli aralıklarla izleyen çok kurak ya da normal yağışlı iklim koşulları altında yaşıyor. Hvvange, Zimbabvve'nin en büyük milli parkı. 15 bin kilometre karelik bir alana yayılan bu park, Kalahari Çölü'nün bir devamı niteliğinde. Bu nedenle son derece kurak, sıcak, çorak bir iklime sahip. Kuraklık dönemlerinde hiçbir doğal su kaynağı bulmak mümkün değil. Hvvange'ın bu kötü iklim koşulları, buranın 1920 yılında Rodezya hükümeti tarafından milli park haline getirilmesine neden olmuş. O zaman bu topraklarda bin kadar fil yaşıyordu. Su bulabilecekleri yağış mevsiminde buraya gelen filler, toprak çatlamaya başlayıp da kuraklığı haber verir vermez, nehir ve göllerin eksik olmadığı Botsvvana topraklarına kaçıp giderlerdi. Eski Rodezya yetkilileri, bu göçü engellemek ve fillerin yaşamını sürdürme Kuraklık mevslminde flller, toprağı kazarak 2.5 metre derlnlikteki yeraltı sularını bulmak zorundalar. leri amacıyla, yeraltı sularının pompa ile çekildiği kırk kadar kuyu açtırdı. Bu girişim fillerin yaşamına büyük mutluluk getirdi ve bu erinç içinde filler hızla çoğalmaya başladılar. Böylece 1920'de sayıları ancak bin kadar olan filler, 1980'ierde 20 bine yaklaştılar. Bugün Hvvange Milli Parkı fillerin topluca ve huzur içinde yaşamlarını sürdüreblldikleri, yeryüzündeki pek az yerden blridir. Bu parkın bir bölümü turistlerin de bu hayvanların yaşamını yakından izleyebilecekleri şekilde düzenlenmiştir. Filler, sürülerle, koro halinde coşkun sesler çıkararak suyun kenarına yaklaştıklarında, civardaki zebra, antilop, geyik, karaca türü hayvanlar derhal kenara çekilerek park büyüklerine yol verirler. Su kenarı filler için aynı zamanda bir oyun alanıdır. Büyükler dizlerine kadar suya girerek yuvarlanmaya, dalıp çıkmaya ve yakınlarına su atarak eğlenmeye başlarlar. Bu arada yavrular da su oyunlarını öğrenmek üzeredir. Bunlardan biri boğulacak gibi olursa, derhal bir erişkin fil yardımına koşar. Bütün bu oyun, eğlence 1015 dakika kadar sürer ve aniden tüm fil sürüsü, bilinmeyen bir işarete boyun eğermişcesine, hep birden sudan çıkar ve sıraya girerek saVanaya doğru yola düzülür. Ancak Hvvange Parkı'nın her yerinde yaşam bu denli kolay değil. Kuyuların açılarak suyun yukarı pompalandığı yerlerin dışında kalan bölgelerde yaşayan filler, buraların milli park olarak koruma altına alınmadığı tarıhlerde olduğu gibi, yüz yıl öncesinin çetin doğa koşullarıyla mücadele ederler. Yağış mevsimi bitip de kuraklık başgösterince filler, toprağın 1.52 metre altında akan yeraltı sularını, ayaklarıyla kazarak çıkarmak zorundadırlar. Yörede yaşayan diğer küçük hayvanların da yaşamı, fillerin bu Avustralyalı Anthony R. Dovvllgn, dış kulağa takılan bir elektronik mekanizma geliştirdi. Bu aygıt, horiamayı başta yarattığı titremeler dolayısıyla algılayacak ve yatak arkadaşının duyamayacagı bir ses yayımlayacak. Dovvling, aygıtın horlayanların bu kötü alışkanlıklarını değiştirmeleri yönünde etkili olacağını savunuyor. Kiriilik ve havuz H ava kirliliği. yüzme havuzlarında klorini stabilize eden mgddeler kullanılarak indirgenebilir. Califomia'daki Sandia Ulusal Laboratuvarı'ndan Robert Perry, dizel makinelerin çalışması sırasında oluşan nitrojen oksitlerin hava kirliliğine neden olduğunu biliyordu. Perry, nitrojen oksitlerin, siyanürik asrtle dizel egzozundan filtrelenebileceğine dair ipuçlan buldu. Siyanürik asitle yaptığı deneylerde bu maddenin dizel egzozundaki nitrojen oksitlerin yüzde 99'uyla reaksiyona girdiğini ortaya çıkardı. Perry bu sırada, kamyon egzozlarında ve fabrika bacalarında nitrojen kirleticilerini eleyecek filtreler üstünde çalışıyordu. Perry, çalışmalarının hava kirlenmesinin önlenmesinde önemli bir gelişme olduğunu vurguluyor; dizel egzozlanndaki nitrojen oksitler elimine edileblllree, birinci derecede kirlenmiş bölgelerdeki durumun dahi iyileştirilebileceğinı belirtiyor. D Kalp çarpıntıları için balık kürü ğer kalp krizi geçlrme riskinizi azaltmak istiyorsanız, balık yiyin. Bu mesajı, deneylerle kamtlanmış araştırmalarını göz önüne seren Avustralyalı bilim adamları veriyor. Araştırmacılar denek farelere dört ayrı diyet uyguladılar. Hayvanlardan alınan doymuş yağlar, balıklardan alınan doymamış yağlar, bitkilerden elde edılen doymamış yağlar ve bunların karışımları denek farelere verildi. Sonuçta balık yağının, kalp atışındaki ritmik bozulmaları, diğer yağlara kıyasla daha çok azalttığı gözlemlendi. Kalp çarpıntılarının kafp krizinin habercisi olduğunu bu arada unutmamak gerekir. Deneyler sık sık tekrarlandığında, denek farelerde kalp rahatsızlığının başlangıcında veya devamında balıkla beslenmenin sebze ile beslenmekten daha yararlı olduğu görüldü. Bunun nedeninin, balık yağının kalbin kas hücrelerine girerek ritmik bozulmayı engellemesi olduğu düşünülmekte. (N.A New Sclentlst) E çabasına bağlıdır, çünkü başka hiçbir hayvan fil kadar güçlü değildir. Uzun bir uğraştan sonra topraktan su çıktığı zaman da yeni bir mücadele başlar. 4050 kadar fil bir an önce suya erişebilmek için itişip kakışır. En güçlüler bu alanda en başarılı olanlardır. Ancak daha zayıf ve genç olanlar bu savaştan yenik çıkar ve suya erişemeden susuzluktan hayatlarını kaybederler. Bu mücadele ne denli trajik olursa olsun, hayvanlar âlemınde bir tür doğal ölüm kalım dengesi oluşturur. Aksi taktirde Hvvange Parkı ciddi bir nüfus patlaması tehlikesine girer. Biyologlara göre bu park en fazla 1213 bin filin yaşamasına uygundur Bu rakam aşıldığında felaket de yakın demektir. Filler açlıklarını gidermek için daha büyük bir iştahla ağaçlara saldırırlar ve çevreyi tahrip ederek bitki örtüsünün azalmasına neden olurlar. Bu kez susuziuğun yanı sıra açlık tehlikesi de ortaya çıkar. Öte yandan çoğalan filler su ve yiyecek bulmak için parkın sınırlarına geldiklerinde fildişi avcılarının hedefi olmaktan kurtulamazlar. Afrika kıtasında ya^ayan filldrin diğer bir uğraşı datuz bulmak savaşıdır. Kenya ile Tanzanya arasındaki Monte Elgon Milli Parkı nda bu uğraşın en güzel örneğini görmek mümkündür. Monte Elgon bin yıllarca yanarak faaliyet gösterdikten sonra yaklaşık 3 milyon yıl önce sönmüş. Bu nedenle yanardağın iç kenarları halen binlerce ton mineral külle kaplıdır. Fillerin ihtiyacı olan tuz da bu yanardağın küllerinde mevcuttur. Akşam üstleri, gün batarken, en büyüğü önde olmak üzere birbiri ardına sıraya giren filler dağın eteğindeki sayısız mağaraların içine girip kayaları yalamaya başlarlar. Burayı fillerin nasıl, ne zaman keşfettikleri bilinmiyor. Yavru filler önce annelerinin izinde giderek burayı öğreniyorlar, büyüdüklerinde ise gençlerin rehberliğini yapıyorlar. Monte Elgon'a her ziyaret ortalama 34 saat sürer. Gün batımında başlayan tuz arayışı gece karanlığında son bulur. Ancak filler, koca gövdeleriyle bu mağaralara girip çıkmakta hayli güçlük çekerler, bazen mağara tavanlarının da ağırlığın etkisiyle çöktüğü olur. Fil sürüsü yeterince tuz aldıktan sonra geri dönmeye hazırlanır. Mağaranın mutlak karanlığında çıkış yolu bulmak, en yaşlı rehber filin görevidir. Fillerin tuz seferi genelde mutlu bağırtılarla sona erer. Sürü ormana döndüğünde birbirinden ayrılır ve yakınlarıyla bir grup oluşturur. Birkaç hafta sonra yaşlı bir lider fil işaret vererek bir sürü oluşturur ve Monte Elgon'a geleneksel ziyaretlerin bir yenisi Başlar. (Europeo) D Filler tuz bulmak içln yanardağlann yakınındakî mağaralara gidiyorlar. Bunun için özellikle geceyi seçen filler, mineral küllerin kapladığı kayaları yalayarak tuz ihtiyaçlarını karşılıyorlar. 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear