Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B İ L İ M KU RUMLAR I O D AK zasyon. 1865 yılında Fransanın güneyindeki ipekböceği üretimi salgın bir hastalık sonunda harap olunca, sanayiciler ünü giderek yayılan Pasteur'e baş vurdular. Pasteur uzun araştırmalar sonunda hastalığa yine mikroorganizmaların neden olduğunu ve bunların özellikle krizalitin son değişim evresinde ve kelebekie oratay çıktığını gördü. Hastalık yalnız bulaşıcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda kalıtımsaldı. Çünkü hasta böcekler virüslerini yumurtalara da aktarıyorlardı. Dolayısıyla yetiştiricinin çiftleşme sonrasında dişi böceğin yumurtalarına bakıp, bunların virüsü taşıyıp taşımadıklarını anlaması yeterli olacak. Pasteur böylece ipekböcekçiliğini kurtarmakla kalmamış, bir mikrobun canlılarda hastalığa neden olduğunu kanıtlayan ilk Insan da olmuştu. Yasamın ve mlkropların blllmi mikroblyolo|inin temell atılmış oluyordu. 1868 yılında geçirdiği bir beyin kanaması sonunda çahşmalarına ara vermek zorunda kalan Pasteur 1873'te girdiği tıp akademisinde bulaşıcı hastalıklara neden olabilecek etkenlerin önemini hâlâ kabul etmek istemeyen bir grupla mücadele etmek zorunda kaldı. Verem, kolera, tlfo, zatürree ve kızamık büyük sayıda ölüme neden oluyor, lohusa humması beş anneden birinin bölümüne yol açıyordu. Pasteur bu hastalıklara doktorların ve onların kullandıkları aletlerln neden olduğunu büyük bir cesaretle söyledi. Pasteur'ün mikroorganizmalar üzerindeki çalışmalarından yola çıkan ingiliz Joseph Lister ilk antiseptlk metodları ortaya koymayı başardı. Yöntemleri Almanya, Avusturya Hollanda ve Rusya'da da uygulanmaya başlarken Pasteur Fransa'da hâlâ akademi üyelerini sterilizasyonun ne denli gerekli olduğuna iknaya çalışmaktaydı. Aynı tarihlerde Iki salgın hastalık: Bir koyun hastalığı olan, fakat atları, sığırları ve hatta insanları da etkileyebnen şarbon ve sürülerce tavuğun ölümüne neden olan kolera. Emile Roux, Charles dhamberland ve Louis Pasteur'den kurulu ufak bir ekip bu konuyla ilgili çahşmalarına şarbondan ölmüş bir hayvanın kanını incelemekle başladı. Şarbon bakterisi, gelişmesi sırasında kendi içinde yerleşen ufak ve yuvarlak bir cismin (spor) doğuşuna sahne oluyordu. Bakterinin tohumu olan bu spor çok dirençli ve bulaşıcıvdı. Tavukların kolerası üzerinde yaptıkları çalışmalarda ise bilim adamları havadaki oksijenle temas halinde 'yaşlanan' mikrobun etkinliğini kaybettiğini gördüler. Bu zayıflamış mikroptan bir miktar aşılanan hayvan ya çok az hastalanıyor ya da hiç hastalanmıyordu. Etkin mikrop enjeksiyonu bundan sonra yapılıyor ve hayvan aşılanmış, yani bağışıklık kazanmış oluyordu. Zayıflatılmış doz hayvanın kendi savunma mekanizmasını (burada antikorlann söz konusu olduğunu bugün biliyoruz) harekete geçirmesine olanak veriyor ve böylece daha sonra verilen virüsün gücüyle savaşması mümkün oluyordu. Aynı yöntemi koyunlardaki şarbon hastalığıyla mücadele için de kullanan Pasteur büyük bir başarı elde etti. 42°lik ısıda hayvanları öldürmeyip, onları bu bulaşıcı hastalığa dirençli kılan kültürler elde edilebilmişti. Bu buluş Pasteur'ün enfeksiyon olayının hayvan ve insan patolojisinde ne kadar önemli olduğunu kanıtlama çalışmalarını sürdürebılmesi için büyük bir Çözümden Çok Sorun Reşit Cctnbey/i 1888 yılın Pasteur Enstitüsü mikrobiyolojinln en titiz çalışmalarının yapıldığı popüler bir bilim yuvasıydı. Geçen yazıda da belırttldığı gıbi, ilk ve otiaeğitime bir milyon bilgisayar sağlamayı amaçlayan bir praje gündemdo. Bu gir/jımin, çok ciddi sorunları bulvftar) eğitim sıstemimize eldeki olanaklara göre en iyi katkıyı sağlayacağı kufkulu olduğu gibi, bu konuda yeterli katkıda bulunabileceğı bıle tartifmalı. Yetkililerin demeçlerinden anlafildığı kadanyla, pro/e bir ölçüde bilgisayar destekli eğitimi, bir ölçüde de bğretmen açtğının bulunduğu ders ve okullarda bilgisayarla eğitimi amaçlamakta. Bilgisayar destekli eğitimde kimi derslerde görsel malzeme kullanılması ya da öğrencilerin be/ı'r/ı konularda kendi öğrenme hızlanna uygun bir biçimde bılgisayarlı ça/ışmo yapmalan olumlu ionuçlar verebilir. Ancak yeterli öğretmen, kaynak kitap, kütüphane, denlik ve laboratuvar sorunlan bulunan okullarda, bılgisayarlann eğitim kalitesıne önemli bir katkısı olmayacağı açıktır. Özellikle de, öğretmenın bilgisayar, öğrencilerin ise ekran başında ders yapmalan, eğitim sistemimizin en aksayan yanlanndan bıri olan bğretmenöğrena etkileşimini daha da azaltacaktır. Oğretmen açığmın bulunduğu yerlerde bilgisayann bu eksiği gidermek amacıyla kullanımı ise, eğitimin ciddi (ve başka yollarda çözü/mesi gereken) bir soruna çare ararken, daha da ciddi sorunlar yaratabilir. Bugünkü şekliyle ezbere dayanan, öğrenmekten çok geçer not almak, iyi bir okul ya da fakülteye girmek ya da bir diploma almak amaçlarına yönelmif öğrenci kitlesine yapılacak bılgisayarlı eğitimin, öğrenciyi • öğrenmekten daha da uzaktaftırması büyük bir olasılıktır. Diyelım ki, tüm bu olasılıklara kaısın bilgisayarların eğitim sistemimizde şu ya da bu biçimde basarılı olacağı kanıtlandı Bu durumda, alternatifleri bir yana bıraktp, bu projeye büyük yatırım yapmada önce, Dİlgisayarın bir eğitim aracı olarak bugünkü sistem ıçinde etkili olabileceğinı kanıtlamak gerekir. Bugünkü koşullarda okullara bilgisayar sağlamak, pahalı piyano göndermeye benzer Arnaç piyanodan ses çıkarmak, bilinen basit birkaç parçayt kulak dolgunluğuyla çalmak olamayacağına göre, böyle bir yatırımın fazla anlamlı o omayacağı açıktır. Piyanodan gerçek anlamıyTa yararlanabilmek için, yıllarca sabiılo eğitim görmüş müzisyenlere, zengin bir nota koleksiyonuna ve duyarlı bir dinleyıcı kitlesi gerekmez mi? Aynı biçimde, bilgisayarı, gelişmiş bir hesap makinesi, elekronik bir daktilo ya da ekrana basıt programlan yansıtan bir araç olmanın ötesinde kullanabilmek için, bu konuda uzmanlafmif öğretmenler, yazılım ., kütüphanesi ve çeşıtlı destek araçlar gereklidir. Deneme amacıyla bugüne kadar okullara sağlanan yaklafik bin bilgisayann kullanımında ciddi aksaklıklar olauğuna göre, bunun bin katı kadar hilgisayaraan yararlanmak olanaklı mıdır? Kaldı ki, btlaisayar bir piyanodan tarklı olarak, çesitli aksesuarları olan, aynca gerek fiziksel yapısı, gerekse yazılımlanyla baş döndürücü bir ^^g/a gelisen bir araçtır. Yıllardır, "milli'oir görünüm kazandırmak çaboıarı dısında ıçeriuinde önemli değisiklikler yapllamayan ders kitaplan bile öğrencilere zamanında sağlanmakta güçlük çeken bir »ğitim sisteminin, bilgisayar alantndaki hızlı gelısmelere ayak uydurabilmesi hemen hemen olanaksızdır. Eğitim sisteminde bir bilgisayar mezarlığı yaratabilecek bu durumu önlemek için harcanacak para ve zamanın ise, eğitimin daha temel sorunlarma kb'klü çözümde kullanılması gerekmez mi? • etken olciu. Çünkü bu arada, 1880 yılında, kuduza karşı savaş başlatılmıştı. Pasteur'ün eline iki kuduz köpek ile, bu hastalıktan ölmüş bir çocuğun tükürüğünden bir parça verildi. Çok eski zamanlardan beri kuduz hastalığı insanlar için gerçek bir tehlike olarak düşünülmekteydi. Kuduz mikrobunun üreyebildiği tek ortamın hayvanın iliği olduğu anlaşılınca, Pasteur hayvanların omuriliklerinden aldığı parçaları çürümemeleri için potas içine yerleştirirken, virüsün etkisini azaltabilmek amacıyla oksijenle de temas etmesini sağladı. Köpeklere önce zayıflatılmış ve daha sonra giderek daha etkili kültürler aşılıyarak hayvanların hastalığa karşı gelebilecek kuvvete sahip olduklarını gördü. Bir yıl kadar sonra Pasteur aşısını tam kendi üzerinde denemeyi düşündüğü bir sırada, kuduz bir köpek tarafından ısırılan 14 yaşındaki Joseph Meister'in tedavisini üstlendi. Çocuğaönce 15 gün evvel ölmüş bir tavşanın ilıği aşılandı. Ve giderek dahataze ilikler kullanıldı. Son enjeksiyonda ise bir günlük bir ilik zerkedildi. Tedaviden birkaç hafta sonra Jo seph köyüne dönmüştü. 1885 yılı kuduza karşı kesin zaferin kazanıldığı yıldır. Bütün gazeteler bundan söz ediyor, dünyanın her yanından aşılanmak isteyen hastalar akın ediyordu. 1886 yılında Bilim Akademisi'nce, kuduzun ısırmadan sonraki tedavisiyle uğraşacak bir kuruiuş oluşturulması kararlaştırıldı. Kuruluş büyük bilginin adıyla, Pasteur Enstitüsü olarak anılacaktı. Açılan uluslararası yardım kampanyasında 15 milyon frank toplandı. Pasteur, Roux ve Chamberland buna şarbon aşı satışından elde ettikleri geliri de kattılar. 14 Kasım 1888'de Pasteur aşırı yorgun ve heyecanlı olduğu için, yazdığı konuşmayı okumayı oğluna bıraktı: "Karsınıza, zaman karşısında yenilmiş bir insan olarak çıkmanın derin üzüntüsünü taşıyorum" diyordu... O günden sonra önemli hiçbir çalışması olmadı. Fakat mikrobiyoloji savaşı kazanılmıştı. Ve Pasteur'ün bıraktığı eser, daha nice buluşların doğmasına olanak verecekti. Pasteur 72 yaşında, çok sevdiği VilleneuveL'Etang'da öldü. (Sclanc* VI* 6/ve CA, Eklm1987) Nobelli bir kuruluş P dbtoıı rnstıtusunıın 8 araştırmncı sı fizyolojı ve tıpta 1900'den berı ve nlmekte olan Nobel Gdulu'ne hak ka zandılar (soldan sağa doğru) 1907: Alhponse Laveran (1) Protozoerlerin (tek hücrelilerın) hastalıklar üzerindekı etkileri konusundakı çalışmaları için. Laveran, 1880 yılında sıtma parazitini bulmuştur. 1908: Elie Metchnlkofl (2) Bağışıklık sistemi üzerindeki çalışmaları ıçın Pasteur Ens* titüsü'nün kuruluşundan itibaren burada çalışmaya başlayan Metchnıkotl "phagocyle1 'leri (yutarhücreler), phagocytose'u (hücreyutarlığı) ve hücresel bağışıklığın prensıplerini ortaya çıkarmıştır. 1919: Jules Bordet (3) Bağışıklık sistemi hakkındaki buluşları için. Enfekyyonlarla mü cadele eden orgamzmada antikorlann nasıl etkili olabildiklerini kısmen açıklamıştır. 1928: Charles Nicolle (4) Tifüs üzerinde yaptığı çalışmalar için. 1957: Danlel Bovet (5) Organizmanın bazı etkiniiklerını önleyen ve kısıtlayan sentez maddeleri ile bunların özellikle damar sistemi ve kaslar üzerindeki etkilerı konusundaki buluşları için. Alerji konusunda antihıstaminiklerın rolü üzerinde de çalışmaları ve buluşları vardır. 1965: François Jacob, Andre Lwoff ve Jacques Monod (678) Enzim ve virüslerin sentezi üzerinde genetıgin etkisi konusundaki çalışmaları için. Çalışmaları genlerın ve genlerin canlı organizmalar ıçinde nasıl belirlendikleri konusunun daha iyi tanınmasına büyük katkıda bulunmuştur.