Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA SAYFA HABER 5 ‘Reflüsüz’ bir hayat mümkün Op. Dr. Mehmet Güler, Türkiye'de yaklaşık her beş yetişkinden birinin reflü ile yaşadığını ve yıllarca kontrolsüz ilaç kullandığını, reflü için kalıcı tedavi yönteminin ise ameliyat olduğunu belirtti mında Gastroözefagiyal Reflü Hastalığı (GÖRH) olduğunun anlaşıldığını belirten Güler, hastalığın iki temel belirtisi bulunduğunu ifade ederek "Belirtilerden birincisi, göğüs bölgesinde mideden yukarıya doğru gelen yanma hissi, ikincisi ise mide asitinin veya kısa bir süre önce yenilen gıdaların ağza doğru geri gelmesidir. Reflü bir mide hastalığı değil, yemek borusu hastalığıdır. Hastalığın sebebi yemek borusunun alt kısmındaki boğumun fonksiyonunu kaybetmesidir. Bu nedenle sadece aşağıya doğru tek yönlü olması gereken trafik, çift yönlü işler hale geliyor. Kahve, alkol, sigara, yağlı ve baharatlı gıdalar reflüyü artırıyor" dedi. borusunda kronik iltihaba yol açıyor. Zamanla kanama ve darlık meydana gelebiliyor. Uzun vadede az da olsa yemek borusu kanseri riskinde artış görülüyor. Hastalık ayrıca ses kısıklığından kronik öksürüğe kadar pek çok ek soruna da yol açabiliyor" dedi. Op. Dr. Mahmut Ulvi KAYALI Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi PRP RP kendi kanımızdan özel yöntemlerle elde edilen bir sıvıdır. Tıpta çok geniş bir yelpazede kullanılan PRP cilt gençleştirme uygulamaları içerisinde de yer almıştır. Cilt gençleştirme için mezoterapi yöntemi ( cilt içerisine çok ince ve kısa iğneler ile enjeksiyon) ile bu sıvı cilde enjekte edilir. Öncelikle bu sıvının nasıl hazırlandığı ve hangi mekanizmayla etki ettiğini anlayalım. PRP’nin (platelet rich plasma) Türkçe karşılığı trombositten zengin plasmadır. Kanımızda bildiğiniz gibi 3 çeşit hücre bulunur. Kırmızı kan hücreleri (alyuvarlaroksijeni taşırlar), beyaz kan hücreleri (akyuvarlarbağışıklık sistemimizin askerleridir) ve trombositler (pıhtılaşmayı sağlayan damarlarımız yaralandığında yaralanan bölgeyi kapatan ve tamir sürecini başlatan hücrelerdir). Kolumuzdan alınan kendi kanımız akyuvar ve alyuvar hücreleri santrifüj yöntemi ile ayrıldıktan sonra geriye kalan sıvıya PRP adı verilir. Santrifüj işlemi ile kana göre birim hacimde daha fazla trombosit hücresi vardır ve bu sıvı ve alyuvar ve akyuvar içermez. PRP adı verilen bu zengin trombosit içeren plazma tıpta birçok alanda kullanılmaktadır. İçerisindeki trombositler yara tamiri mekanizmasında tamir sürecini başlatan ilk hücrelerdir. Bir dokuda yaralanma meydana geldiğinde salgıladıkları büyüme faktörleri tamir işinde görevli diğer hücreleri alana çağırarak iyileşmeyi başlatır. Bu özelliği nedeniyle plastik cerrahide ve ortopedi özellikle ameliyat alanlarına, kemik dokusu içerisine bu sıvı verilerek yara iyileşmesini hız P R Tedavi Yöntemleri eflünün başka bazı sindirim sistemi hastalıklarıyla karışabildiğini ve ameliya t gerektiren hastaların ayırt edilmesind e Dahiliye ve Gastroenteroloji uzmanlarını n rolünün önemli olduğunu belirten Op. Dr. Mehmet Güler, uzun süredir yoğun reflü şikayetleri olan hastalar için kalıcı tedavi yönteminin laparoskopik ant iref lü ame liya tlar ı old uğu nu, ameliyatın birer cm’lik 45 adet kesiden, biriki saat gibi bir sürede yapıldığını, ameliyat sonrası ağrı ve yara problemlerinin açık ameliyatlara göre çok daha hafif olduğunu ifad e etti ve ame liya t sonuçlarının uzun vadede hastaların yüz de 90'ından fazlasında ilaçsız ve reflüsüz bir hayat sağ ladığ ını sözlerine ekl edi. Doktora başvurmuyorlar Her 100 yetişkinden 20'sinin bir biçimde bu hastalıktan rahatsız olduğu halde bunlardan sadece birkaçının doktora başvurduğunu, yoğun şikayetleri olanların kontrolsüz ve düzensiz asit düşürücü ilaçlar kullandığını belirten Op. Dr. Mehmet Güler, "Hastalığın ilaçlarla tedavisi mümkün olsa da tekrarlama ihtimali yüksek. Bu nedenle pek çok insan her gün yanmaekşime şikayetleri ile yaşamaya devam ediyor. Hastalık uzun vadede gündelik yaşam konforunu ileri derecede bozuyor. Asit tahrişi yemek M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Güler, reflünün toplumda sık görülen ama az tanınan bir hastalık olduğunu, Türkiye'de yaklaşık olarak her beş yetişkinden birinin reflü hastalığıyla birlikte yaşadığını ve yıllarca kontrolsüz ilaç kullandığını, reflü için kalıcı tedavi yönteminin ise laporoskopik antireflü ameliyatları olduğunu belirtti. Belirtilere dikkat Hastanelere yanmaekşime şikayetleri ile başvuran hastaların genellikle kendilerinde gastrit olduğunu düşündüğünü ancak araştırılınca önemli kıs landırmak ve kaliteli hale getirmek amaçlanmıştır. Cilde PRP verildiğinde kendi kanımızdan alınan büyüme faktörleri ve trombositler deride bir tamir süreci başlatır. Fibroblast adı verilen deriyi onaran hücreleri alana çağırır ve bu hücrelerin derinin elastikiyetini arttıran ve kalınlaşmasını sağlayan derinin yapıtaşı olan kolojen üretmesini sağlar. Peki gerçekten bu uygulama ile cildimiz ne kadar geçleşir ve bu uygulama yapılırken nelere dikkat etmek gerekir? Farelerde yapılan çalışmalarda PRP tedavisinin derinin kalınlaşmasına ve kırışıklıkların azalmasına ve deri elastikiyetinin artmasına yol açtığı gösterilmiştir. Klinik uygulamalarda da PRP uygulanan hastalar ciltlerinde bir parlaklık ve gençleşme gördüklerini ifade etmektedirler. PRP yapılan hastalar bu işlemden genellikle mutlu olurlar ve işlemin deri kalitesini arttırdığını ifade ederler. Etkisi uygulama sonrası 10. günden sonra başlar ve genellikle 1 ay arayla yılda 56 uygulama yapılır. PRP uygulamasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sizden alınan kanın hazırlanırken steril (mikropsuz) koşullarda hazırlanması ve size verilmesidir. Ayrıca tedavinin başarısında trombosit miktarını belirli seviyenin üzerine trombositlere zarar vermeden çıkarmak en önemli faktördür. Bu işlem için hazır setler kullanılır. Bu setin kalitesi işlemin başarısını önemli ölçüde etkiler. Özetle PRP kendi kanınızdaki büyüme faktörleri ve hücrelerin iyileştirici ve gençleştirici gücünün kullanıldığı bilimsel temelleri olan neden sonuç ilişkisine dayalı bir tedavi yöntemidir. Böbrek taşı olanlar bol su tüketmeli M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Üroloji Bölümü Op. Dr. İbrahim Duman, böbrek taşlarının, idrar kaçırma ve prostat hastalıklarının toplumun her kesiminde en sık rastlanan ürolojik hastalıkların başında geldiğini, yarattıkları sıkıntılarla hastaların yaşam kalitesini düşürerek, zamanla ciddi sorunlar doğurabileceğini belirtti. tıp ve gelişen teknoloji ile böbrek ve idrar yolları taşları kolaylıkla tedavi edilebilmektedir'' dedi. Kalıtsal etkiler Böbrek taşının idrar yoğunluğunun artması ya da çözünmüş maddelerin idrarda aşırı miktarda bulunmasından kaynaklandığını belirten Op.Dr.İbrahim Duman ''Taş oluşumu, böbrek kaynaklı asidoz yükselmesi, kalıtsal hastalıklar için ise sistinüri örnek olarak verilebilir. Böbrek taşının oluşumunun yüzde 70'i için bir neden gösterilememektedir. Taş oluşumu genellikle kalıtsal ve başka bazı belirleyici etkenlere bağlanır'' dedi. Böbrek taşı olan kişilerde özellikle günde 23 litre tüm gü ne yayılarak su tüketilmesi, dengeli beslenme, sebze ve lifli gıdaların tüketilmesi, sınırlı hayvansal protein ile beslenilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. İbrahim Duman, “Taş riski yüksek olan hastalarda metabolik değerlendirmesi yapılmalı ve gerekirse medikal tedavi başlanmalı düşük riskli hastalarda diyet ve yaşam stili ile ilgili önerilerde bulunulmalıdır'' diye konuştu. Annesind en böbrekle aldığı hayata te te kk ra ra rr ‘m m e e rr h h a a b b a a ’ dedi Tedavisi kolay Erkeklerde 2050 yaş arasında 2 kat daha fazla görüldüğünü belirten Op. Dr. İbrahim Duman ''Günümüzde modern M edical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ve Opr. Dr. Sabri Tekin tarafından gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla 56 yaşındaki Emine Fidan'ın böbreği, 33 yaşındaki oğlu Yavuz Fidan'a nakledildi. Denizli'de yaşayan ve güvenlik görevlisi olarak çalışan 33 yaşındaki Yavuz Fidan, 1.5 yıldır böbrek hastası olduğunu belirterek, bu süre içerisinde de diyalize girdiğini söyledi. Ayaklarındaki şişme nedeniyle hastaneye gittiğini söyleyen Fidan, tetkiklerin sonucunda böbrek yetmezliği teşhisinin konulduğunu ve diyalize alındığını belirtti. Yüksek tan siyonun böbreklerini olumsuz etkilediğini anlatan Fidan, 4 kardeş olduklarını belirterek, “1 ay önce 11 yıldır diyalize giren kardeşime babam böbreğini bağışladı. Şimdi de annem bana böbreğini verdi” diye konuştu. Annenin mutluluğu 56 yaşında 4 çocuk annesi Emine Fidan ise, “Çocuklarım sağlıklarına kavuşsun, başka birşey istemiyorum. Oğlum diyalize girmeyeceği için çok mutluyum” dedi. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Alper Demirbaş ise hem annenin hem de oğlunun sağlık durumlarının iyi olduğunu, birkaç gün içinde taburcu olacaklarını söyledi. C MY B C MY B