Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 ŞUBAT 2011 ÇARŞAMBA SAYFA HABER Alakır’daki HES saldırılarını kamuoyuna taşıyanların başında, İstanbul’u terk edip bu vadiye yerleşen iki duyarlı genç geliyor. Alakır’ı, soyadı yapacak kadar tutku ile bağlı olan Tuğba ve Birhan, çay ve vadinin korunması için herkesi duyarlılığa çağırıyor nişinin dire lleri embo s ALAKIR’IN SON ÇIĞLIĞI ALAKIR’IN SON ÇIĞLIĞI N HAT AT TOKLU U AL ORHAN 5 S init Değirmeni’nin yalnızlığını, terk edilmişliğini kısa süre de olsa paylaştıktan sonra yola devam ediyoruz. Alakır’daki HES saldırısını ülke gündemine taşıyan genç çifti arıyoruz. Rehberimiz Celal Güzelyürek’in yardımı ile Tuğba ve Birhan Alakır’ı yaşadıkları doğal ortamda buluyoruz. İstanbul’daki çağdaş yaşamlarını bırakıp Alakır’a yerleşen bu çifti yeniden tanıtmaya gerek olmadığını biliyoruz. Sadece soyadlarının Alakır olmadığını, farklı olduğunu biliyorduk. Yanılıp yanılmadığımızı sorduk. Tuğba bize yemek hazırlarken merakımızı Birhan giderdi. Soyadlarını, “Alakır” olarak değiştirdiklerini belirtti. Bu değişikliğin nedenini de şöyle açıkladı: “Soyadı, soyun devamı içindir. Bizim can damarımız Alakır olduğuna göre soyadımızın o olması gerektiğine karar verdik.” Toros sediri de tehdit altında Alakır’ın HES’lerle kurutulması, vadinin yükseklerindeki Toros Sediri’nin de geleceğini tehdit ediyor. 4 HES’ciler sinsice geldi Tuğba ve Birhan, Adana’dan Muğla’ya kadar olan Akdeniz bölgesinde Toroslar’ın belli bir rakımında yerleşecekleri toprak ararken yolları Alakır’a düşmüş. Birhan Alakır, “Sinit Değirmeni’nde Hamide Teyzenin konuğu iken ellerinde ölçüm cihazları ile gelenleri gördük. Köylüler ‘Bunlar 20 yıldır gelir giderler’ dedi. Fakat iki yıl sonra şantiye kurmaya geldiklerinde uyanabildik. O zaman ÇED zorunluluğu olmadığı için kimseyi bilgilendirmediler” dedi. bu kadar önemli uğba ve Birhan Alakır, soyadı olarak aldıkları çayın aktığı vadinin önemini anlattı. Alakır’ın Beydağıları üzerindeki Dibek, Bakırlı Dağ ve Teke Dağı tabiatı koruma alanlarının ortasında yer aldığını belirten genç doğa sevdalısı çift, “Burası Akdeniz ve kara ikliminin birleştiği bir vadi. Sıfır metreden başlayıp 60 kilometre sonra 3 bin metreye ulaşılan bir vadi. Bu tür özelliğe sahip bölgelere dünya coğrafyası üzerinde çok az rastlanıyor. Afrika’dan gelen hava dalgası ile karasal iklim dalgaları Alakır Vadisi’nde buluşuyor. Alakır çok değerli. Mutlaka korunması gerekiyor. Bu çayın suyunu yatağından çekerek borulara 50 60 kilometre boyunca hapsetmek, can suyu bile bırakmamak cinayetten başka bir şey değil” dediler. Alakır çifti, HES mücadelesinde ön saflarda yer aldıkları gibi açılan davalara da müdahil oluyor. Alakır Derneği Başkanı Mustafa Başar gibi Tuğba ve Birhan’da tüm HES’lere karşı olmadıklarının altını çiziyor. Alakır’ın düzlüğe indiği noktadaki barajın altında yapılan iki HES projesine dava açmadıklarını onlarda tekrarlıyor. Alakır neden Halkı bölmeye çalışıyorlar Alakırlılar, HES projelerinin yaşamlarını nasıl etkileyeceğini bilmedikleri için onları aydınlatmak Tuğba ve Birhan Alakır’a düşmüş. Doğasever genç çift, daha sonraki süreci şöyle anlattı: “Köy meydanında toplantılar yapıp köylüleri bilgilendirmeye çalıştık. Başta herkes HES’lerin yaratacağı tehlikenin farkındaydı. Ya da öyle görünüyorlardı. Çatlak ses çıkmıyordu. Hatta bizi, ‘Ata toprağımızı koruyorsunuz’ diye teşvik ediyorlardı. Fakat HES şirketleri devreye girince bazı şeyler değişti. Şirket, köylülerden bazılarının maddi ve manevi zayıflıklarını değerlendirdi. Birlik görüntüsü zamanla bozuldu. Başarı için birlikte olmak, hep birlikte mücadele çok önemli. Muğla Yuvarlakçay’da yöre halkı bölünmedi. Topyekün mücadele verilince HES iptal edildi. Alakır’da birlik, bütünlük bozulduğu için köylülere kırgınız. Birçoğu ile selamı kestik.” T HES’’ciiller HES c er elliinii çabuk e n çabuk ttuttuyor u uyor uğba ve Birhan Alakır, açılan davalara rağmen inşaatların devam ettiğini, HES’cilerin 3 vardiya halinde çalıştıklarına dikkat çekiyor. HES’cilerin olası bir yürütmeyi durdurma kararına karşı geceli gündüzlü çalıştıklarını, her şey bittikten sonra yargı kararının işe yaramayacağını ifade ediyorlar. “ nşaatın başında verilen yargı kararlarında kamu yararı olgusu köylülerin lehine çıkıyor. Ama inşaat bittikten sonra ya da son aşamaya geldiğinde durum değişiyor. Bu kez kamu yararı şirkete dönüyor. Bizim öncelikli amacımız Alakır’ın doğduğu kaynak üzerindeki iki HES’i engellemek. Vadinin geleceği için kaynak çıkışındaki Alakır 1 ve 2 HES çok önemli. Bunların yapılmaması gerekiyor.” Alakır çiftinin özenle altını çizdiği Alakır 1 ve 2 HES projelerinin, ADO şirketine ait olduğunu bir kez daha anımsamak gerekiyor. Alakır’a kıymayın T EFENDiLER! Soyadlarını Alakır’dan alacak kadar bu vadiye sevdalı genç çifte veda ederek tekrar yola koyuluyoruz. Bu kez Alakır’ın doğduğu, köylülerin deyimi ile patladığı kaynaklardan birine ulaşmaya çalışıyoruz. Gördüğümüz manzara bize tüm yorgunluğumuzu unutturuyor. Özellikle hala suyu olan değirmen görmek bizi daha da sevindiriyor. Bu güzellikleri izleyip fotoğraflarken bir yandan da şunları düşünüyoruz: “Bu kadar güzel bir coğrafyaya nasıl kıyılabilir? Yüzlerce farklı bitkiyi barındıran, 120 bin dönüm araziyi sulayan Alakır’ın suyu nasıl borulara, betona hapsedilerek birkaç şirketin çıkarına ve insafına bırakılabilir?” Alakır’ı yerinde görünce amacın enerji üretmekten fazla bir şey olduğu kanısına biz de vardık. Bahane üç kuruşluk enerji gibi gösterilse asıl hedefin suya 49 yıllığına sahip olmak olduğu çok açık. Alakırlıların feryadına kulak vermek, verdikleri mücadeleye destek olmak insan olmanın gereğidir. Özellikle çayın doğduğu kaynakların üzerine yapılmak istenen Alakır 1 ve 2 HES projelerinin mutlaka önlenmesi şart. Çevresine biraz duyarlı olan herkesin bu anlamda Alakırlıların yanında olmasını diliyoruz. Bir dileğimizde bizlerin Alakır’ı yatağında özgür akarken gören kişiler olmamız. Alakır’ın çağlar boyunca özgürce akması özlemi ile bu uğurda mücadele verenleri selamlıyoruz. Alakır’da bizi yalnız bırakmayan Celal Güzelyürek’e minnettarız. G B TT C MY B C MY B