Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 SAYFA 15 ŞUBAT 2011 SALI GÜNCEL Salıda Bir Alanya FEYZİ AÇIKALIN G NİHAT TOKLU G GÜRSU KUNT G PELİN GEL AĞAN feyzia@superonline.com Antalya ne zaman güneş toplayacak ntalya Limanı çevresindeki akaryakıt depolama tesislerinden birinde, iki emekçinin yaşamına mal olan patlama acı bir gerçeği yüzümüze çarptı. Ne yazık ki belediye meclislerinde imar tadilatları yapılarak büyük akaryakıt firmalarına kıyak geçilirken tehlikenin farkına yeterince varamadığımız ortaya çıktı. Limanın yanı sıra yerleşim yerlerinin burnunun dibine tehlikeli depolar yapılırken yetkililer üç maymunu oynadı. Duyarlı kişi ve kuruluşların uyarılarına kulak asmadı. Boş bir depodaki gaz sıkışması iki cana mal oldu. Ya dolu olanlarda benzeri kazalar olursa ne olacak? Kimse bunun yanıtını veremiyor. Kalekapısı’nda bile deprem etkisi yaratacağından söz ediliyor. A Depolar taşınmalı, tankerler yasaklanmalı iyasi yaşama yeni katılan HAS Parti, bugünlerde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a yönelik eleştiri kampanyası yürütüyor. Bu kapsamda Akaydın’ın yaşama geçiremediği bazı projeleri anımsatılıp, akıbetleri sorgulanıyor. Bunlardan biri de Güneşev Projesi. HAS Parti yöneticileri, “Akaydın ne zaman güneş toplayacak?” diye soruyor. Durum böyle olunca konuyu bizde merak ettik. Büyükşehir Belediyesi’nin Antalyaspor Kavşağı (Adliye Kavşağı) civarındaki, “Antalya Güneşev ve Ekolojik Eğitim Merkezi” inşaatının ne aşamada olduğunu görmek istedik. Gördüğümüz manzara pek iç acıcı değil. Çünkü inşaat oldukça ağır seyrediyor. Yaklaşık bir yıl önce (3 Mart 2010) temeli atılan tek katlı, küçük yapının inşaatı bir türlü tamamlanamamış. Bu yazın ortalarına tamamlanırsa sevinmek lazım. Bir yılda gökdelenlerin dikildiğini, büyük alışveriş merkezleri inşa edildiğini biliyoruz. Tek katlı bir evin tamamlanamama S sını anlamak mümkün değil. Sıradan bir yap satçı inşaatçıya işi verseniz biryıl içinde bundan 5 10 adet yapardı. “Para sıkıntısı var” denilse o da olmuyor. Çünkü Büyükşehir Güneşev’in arkasında sağlam destekçiler var. Belediye, “30 büyük sponsor”dan destek aldığını açıklamıştı. Büyükler içinde en büyüğü de Ado Grubu. Ado, Güneşev’nin en büyük sponsonlarından biri belki de başı çekiyor. Alakır Çayı üzerinde birkaç kilometre ara ile 6 adet hidroelektrik santralı ruhsatı alan ADO, yörede yaşayanlarla çevrecilerin sert tepkisiyle karşılaşıyor. ADO’nun Alakır vadisinde suyu borularla hapsedip, binlerce ağacı kestirerek, doğal yaşama, ekolojiye onulmaz zarar verdiği konuşuluyor. Alakırlıların çevreye, ekolojiye zarar veriyor diye suçladıkları bu firma Büyükşehir Belediyesi’nin çevre projesinin en büyük sponsoru. Oldukça ilginç! Ama büyük ve anlamlı! sponsor desteğine rağmen Güneşev bir türlü bitmiyor. Büyükşehir bir türlü güneş toplayamıyor. İşin bu yanı da düşündürücü. Korku içinde yaşamak istemiyorsak yetkililer harekete geçmeli. Harekete geçmesi gerekenlerin başında da valilik, ilgili belediyeler (Büyükşehir ve Konyaaltı Belediyesi) geliyor. Akaryakıt depolarının, iç kesimlerde daha uygun alanlara taşınması sağlanmalı. Daha da önemlisi liman ile havaalanı arasında mekik dokuyan uçak benzini taşıyan tankerlere çözüm bulunmalı. Kent trafiğinde seyreden uçak yakıtı taşıyan tankerlerin yarattığı tehlike, depolar kadar büyük. Olası bir kazanın sonucunun ne kadar vahim olacağı göz önüne alınırsa hemen harekete geçmek gerektiği de çok açık. Depolar uygun yere taşındıktan sonra oradan havaalanına boru hattı çekilmeli. Bunun giderini de akaryakıt firmaları karşılamalı. A Halkkartçılar hala gizleniyor oluştu. Ama aradan 7 güne yakın süre geçmesine rağmen Halkkart’ı işleten firmanın yetkilileri basının karşısına çıkmadı. Anlaşılan Başkan Akaydın’ın ricası etkili olmadı. Akaydın’ın istemine rağmen kamuoyuna bilgi vermeye gerek duymadıkları görülüyor. Belki de, “Nasıl olsa belediyede bizi savunanlar var” diye düşünüyor olabilirler. ntalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, meclis toplantısı sırasında, “Ulaşım kartını işleten firmadan basına açıklama yapmalarını istedim. Herhalde ricamı kırmazlar” şeklinde konuşma yaptı. Başkan Akaydın’ın bu açıklamasından sonra Antalya basınında Halkkart’ı işleten firmanın, sistem ile ilgili şikayetler hakkında bilgilendirme yapacağı beklentisi atının çokbilmiş stratejistleri Mısır’ın geleceğine ilişkin öngörülerinde rol model olarak Türkiye’yi kullanıyorlar. Değerlendirmeyi, büyük olasılıkla Türkiye’nin son on yılındaki siyasi gelişmelere(!) bakarak yapıyorlar… Bazıları Tunus ve Mısır’daki halk hareketini devrim diye adlandırıyor. Ben “ayaklanma” ya da “kalkışma” diye nitelendirenlerdenim. Benzeri olayların ise Türkiye’de yaşanacağını hiç zannetmiyorum. Çünkü… Türkiye’nin Tunus ve Mısır ile “benzemezliğini” laiklik anlayışı, eğitim farklılığı, ulusal zenginliğin hakça bölüşümü açısından değerlendirmiyorum; benimki daha basit… Ben, Mısır ve Tunus’taki aptal(!) diktatörlerin halklarını soyguna ortak etmeme hatası(!) işlediklerini zannediyorum. Rüşvet, avanta, sadaka dağıtımını halkın alt katmanlarına kadar ulaştıramadıkları belli oluyor. Halkı, kendisini iktidarın bir parçası gibi hissettirememişler… Belli ki, yalnızca çevrelerindeki çok dar bir kesimi ibadullah etmişler. Devlet desteğini kullanmayı, ülke kaynaklarını yağmalamayı sınırlı sayıdaki yakınlarıyla paylaşmışlar. Halkı sistemin içine almamışlar… Örneğin, mahkumlara af çıkarmamışlar durup dururken… Ya da tüm üniversite öğrencilerini; uzak geçmişten bugüne değin okuldan atılanların hepsini affetmemişler… 2B uygulamasını hiç düşünememişler. Bu yolla yeni rant alanları yaratıp, verimli arazileri imara açarken ulusal basınlarını olayı yanlış aktarmakta kullanmamışlar… Torba yasalar çıkartmamışlar. Çuvala ne varsa koyup af kapsamına sokmayı akıllarına getirememiş, kıt akıllılar. Yasal ödemelerini zamanında yapmayıp, namuslu insanların hakkını gasp edenleri affederek sevindirememişler. Mülki amirleri, hadi kömürden vazgeçtim, çöl sıcaklarında kavrulan halklarına bir pervane bile dağıtamamış… Sağlıkta devrim yapıyorum, halka yaygın ve ucuz sağlık ulaşımı sağlıyorum diyerek devlet kurumlarının özel sektörce soyulmasına göz yummamışlar. Bu uğurda doktorlarını, eğitimli insanlarını itibarsızlaştırmamışlar… Tarımda da keza; köylüye dostlar alışverişte görsün desteği, geri ödemeleri uygulanmamış. Üretmeden, sadaka niyetine cebine para koyamamışlar. Belli ki, bu ülkelerdeki bir belediye başkanı çıkıp da, “Karılarımızın bileziklerini veririz, yeter ki çekip gitsinler” dediğinde yer yerinden oynamıştır. Ulusal basınları bu karşı koyuşu manşete taşımış, rüşveti kabul eden uluslararası altın arayıcıları ülkeyi terk etmiştir… Halkları, onurunu ancak böyle koruyabilmiş, güçlenmiştir… B TÜRKİYE MISIR OLUR MU? HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (0 242) 248 00 57 İLAN SERVİSİ C MY B C MY B