Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 TEMMUZ 2010 SALI c 3 Emperyalist ülkelerin 1960'lı yılların başından beri ısrarla ortaya sürdüğü “postmodern küreselleşme”, günümüze kadar geçen süreç içinde amacına ulaştı. Avrupa Birliği'nin kurulmasına öncülük eden Batı Avrupa ülkeleri, yeni bilimsel buluşlar, yeni bilgiler ve görüşler yaratabilmek uğruna gerçekleştirdikleri coğrafi keşiflerin ardından, sömürü politikalarıyla yoksul ülkelerin zengin doğal kaynaklarına akbabalar gibi çöktüler. Batılının uygarlık anlayışı koşulsuz sömürüydü. Batılı uluslar, teknolojik bulguları, denizciliğimiz üstünde siyasal güç ve ekonomik baskı kurarak Postmodern Küreselleşme kullanmayı başardılar. seçilen ülkenin Oysa, gerçek denizciliğin ekonomisini fakirleştirerek evrensel vizyonundaki değer kendine bağımlı konuma yargılarında hümanizm getirdikten sonra, ve onun belirlemiş kontrolü olduğu ilkeler tümüyle ele hakimdir. Batı geçirmektir. düzeninde oluşan Denizcilik DE Nİ Z C İ köklü ve egemen sektörümüzde ÜNAL BENLİALPER ekonomiksiyasaluluslararası kültürelsosyal ilişkilerde yaşanan yapılanmanın gelişmelerin uluslararası ilişkilerdeki çıkarcı sonuçları da, bu çirkin yaklaşımı, dostluk ve insanlığın politikaların ürünüdür. değer hükümleriyle Denizciliğimiz üzerinde bağdaşmaz. siyasal baskılar ve ekonomik Batının kesintisiz dayatmalarla üstünlük uygulamaya koyduğu kuranlar, kalkınmamızın politikaların öncelikli hedefi, önündeki en önemli ve en unalkaptan@hotmail.com büyük engeldir. Geri kalmış veya ekonomisi dışa bağımlı gelişmekte olan ülkelerin deniz kaynaklarının işletme haklarını uzun yılar boyunca düşük değerlerle alan küresel sermaye güçleri, o ülkenin denizciliğinde söz sahibi olurlar. Ayrıca, ulusal denizcilik politikalarının oluşumuna kesinlikle izin vermezler. Denizcilik sektörümüz değerlendirmelerini yaparken çok dikkatli olmalı ve onların iki yüzlü politikalarını kavramalıdır. Bunun içinde “ulusal denizcilik anlayışı”nı benimseyerek birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini öğrenmeliyiz. SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR Buca’nın Çilesi!.. İşin başındayken, daha konu İzmir'de tartışılırken, "Bu iş bitmez, göreceksiniz!" demiştim yakın çevremdeki dostlara... "Sen ne diyorsun, bitti o iş!" yanıtı geldiğinde de, acı acı gülümsediğimi anımsıyorum! Buca'nın stat sorunundan söz ediyoruz... Buca Arena'nın Süper Lig maçları oynamaya uygun olmaması nedeniyle, yenilenmesi ya da koşullara uygun duruma getirilmesi söz konusuydu, bilindiği gibi. Sarılacivertli takım Süper Lig'e çıkar çıkmaz, konu tartışmaya açılmış, kulüp yönetimi bugün olduğu gibi o günlerde de kendi stadında oynamak istediğini ortaya koymuştu... Ne var ki, koşullar uygun değildi! Mahkemelik olan “arena” sorununun çözülmesi gerekiyordu... Ve bir adım atılarak İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın başkanlığında, Buca Belediye Başkanı ve GS İl Müdürü ile kulüp yöneticilerinin de katılımıyla bir toplantı yapılarak soruna çözüm arandı. Toplantı sonunda çözüm bulunduğu açıklandı. Buca İlçe Stadı belediyeye devredilecek, belediye de arena hakkındaki davadan vazgeçecekti... Sanki herşey uygun gidiyordu. Ankara'ya gidildi, görüşmeler yapıldı, "iş imzaya kaldı" denildi; Arena için projenin hazır olduğu, hemen yapımına başlanacağı ve ligin ilk yarısının sonuna yetiştirileceği savunuldu.. Tam bu noktadayken, acı haber geldi! Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü stadı devretmek yerine, 10 yıllığına kiralayabileceğini açıklıyordu. Bu açıklamaya Buca Belediyesi'nin yanıtı da gecikmedi: "Arena davasından vazgeçmem!.." Böylelikle ne oldu? İş başa döndü! Şimdi söylediğimiz noktadayız. Yani "Bu iş bitmez, göreceksiniz" dediğimiz yerde... Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun İzmir'e ve bu kentin takımlarına bakış açısı bellidir. AKP hükümetinin tavrı dışında bir tutum içerisinde olmaları beklenemez. Bakmayın siz TFF Başkanı Mahmut Özgener'in İzmir'li olduğuna ve takımlara el altından tesis yardımı ya da altyapı yatırımı adı altında gönderilen paralara. Onlar "sus payı"ndan öte gitmeyen yatırımlardır. Ve böylelikle kimi İzmir kulüplerinin yöneticileri de önünde "biat" ederler başkanlarının!.. Bu noktada Bucaspor Başkanı Mehmet Bektur'un bir açıklaması ilginçti: “Bu stat sorunu çözülmezse, daha ilk yılımızda Süper Lig'e mendil sallarız...” Bu kadar ucuz mu bu iş diye sormak gerekiyor başkana... Hani o sizin "süper hoca getirdik; spor futbolcular aldık; Bucaspor ses getirecek" açıklamalarınıza ne oldu? Bırakın bu tür ucuz açıklamaları da, önünüzdeki çileyi bir an önce çözmeye bakın... Hem Atatürk Stadı'nda oynasanız ne olur? Siz İzmir takımı değil misiniz? Adını verdiği ovanın hayat kaynağı olan nehir kirlilikle boğuşuyor Menderes çamur akıyor TEVFİK AKBAŞ AYDIN Geçtiği ovaya adını, çevresine de yaşam veren Büyük Menderes Nehri, çamur akıyor. TEMA Vakfı Aydın Temsilcisi Mehmet Öztürk, “Yıllardır süren mücadeleye rağmen, Büyük Menderes kirletilmeye devam ediyor. Eskiden içildiğini bildiğimiz bu nehrin suyu, artık toprakları bile çoraklaştırmaya başladı” dedi. Ege'de binlerce dönüm ovaya hayat veren ve 2007 yılındaki susuzlukta kuruyan Büyük Menderes'te su seviyesi bu yıl oldukça yüksek. Ancak güzergahındaki tarım alanlarının hayat damarı olan nehrin suyu çamur gibi. Bölgedeki çiftçiler, “Eskiden Menderes’in suyuyla hem toprağımızı sular, hem de hayvanlarımıza su verirdik. Hatta zaman zaman kendimiz de içerdik. Ancak şu anda bu suyu bir canlının tüketmesi mümkün değil. Zorunluluk nedeniyle bu suyu kullanıyoruz. Kirlilik sorunu çözülmezse kısa zamanda topraklarımız da çoraklaşır” diye konuştular. Nehrin zehir gibi aktığını kaydeden Tema Temsilcisi Öztürk, “Menderes, bir zamanlar tarımın yanında içinde yaşayan balıklarıyla da önemli bir geçim kaynağı idi. Şu anda Büyük Menderes Nehri ölüm döşeğindedir. Eğer Menderes ölürse, nehirle birlikte hayat verdiği her şey de ölür. Bu nedenle geç olmadan nehri kirletenlere gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır” diye konuştu. TEMA Aydın Temsilcisi Mehmet Öztürk, 'Büyük Menderes Nehri ölüm döşeğinde. Eğer nehir ölürse, onunla birlikte hayat verdiği her şey de ölür' dedi. n.tokdemir@hotmail.com C M Y B C MY B