Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 ŞUBAT 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ ‘İnsanlar çıldırmış olmalı!’ 'Köpekler de karınlarını kaşımayı severler; ama onlar son derece hassas yaratıklardır. Yüksek sesle müzik dinlemez, etrafa plastik şişeleri atmaz, sigara izmaritlerini arabanın penceresinden boşaltmazlar' ASUMAN ABACIOĞLU Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Köpeklerle yatar, onlarla kalkarlar” sözlerinden, bu sözlerin hedefi olan yazar Bekir Coşkun’un köpeğinden esinlenerek isim koyduğum bir köpek sahibi olarak, oldukça alındım. Siyaset kavgasına en sonunda bu masum hayvanları da karıştırdılar ya, diyecek bir şey bulamıyorum. Ağzı var dili yok olmasına karşın pek çok şeyi anladığından emin olduğum kangal cinsi köpeğim, bu tartışmaları da anlasaydı, yüzüme o güzel sürmeli gözleriyle bakar ve herhalde şöyle düşünürdü: “İnsanlar çıldırmış olmalı!” Başbakan’ın “yandaş medya” ve “yandaş köşe yazarları” eleştirisinin kapsamının Bekir Coşkun’un köpeğine kadar uzanması ortaya mizahi bir durum çıkardı. “Bunların sevgili köpekleri var” sözleriyle eleştirdiği köpek severler bir tarafta, AKP’ye oy verdiği belirtilen “göbeğini kaşıyanlar” diğer tarafta. Siz hangisiyle birlikte olmayı tercih ederdiniz? Göbeğini kaşımak suç değil tabii. Ancak, tanıdığım pek çok insan, bu sembolik eylemle tanımlanan; aslında dünyaya bakışı, yaşam tarzı ve insan ilişkileri açısından belli bir sosyo kültürel grubu oluşturan bu kesimle arkadaşlık etmek yerine kedi veya köpekleriyle zaman geçirmeyi tercih ediyor. Bu, sanırım oldukça uzun yılları içeren bir yaşam deneyiminin sonucunda oluşan bir tercih. Hayvan severlik, insanın doğuştan sahip olduğu bir nitelik olsa da “onlarla yatıp kalkar” duruma gelmek, insanlarla geçirilen olumsuz deneyimler sonucunda kazanılıyor. Maviyle Yeşilin Büyüsü ÜNAL BENLİALPER Nice öykülerin, binlerce yıl doğaya meydan okumuş, yıkık dökük, buram buram tarih kokan evlerin ayakta kalmaya uğraşan taş duvarlarında yankılandığı düşsel bir tablo karşısında sığınacak şirin bir doğal liman arıyoruz teknemize. Denizinde iksir, dağlarında çam ve zeytin ağaçlarının yarattığı doğa mimarisinin eşsiz yapıtı... Yeşilin tonları, dağların üstünde salkım saçak bizleri büyülemeye çalışıyor. Binlerce yıldır birbirine sarılıp, hiç ayrılmadan arzu ve huzur içinde yaşayan iki evrensel rengin, mavi ile yeşilin ışıl ışıl kuyruklu yıldızı gecenin karanlığında rotamızı aydınlatıyor. Sevginin ve aşkın yorumu herkese göre farklı olabilir. Ama şunu kesinlikle bilmelisiniz ki, doğanın saklı koylarında aşklar tutkuya, hayaller gerçeğe, acılar ise zevke dönüşür ve bir ok gibi yüreğinize saplanır. Yaz düşlerinin, kış gerçeklerine karışarak harmanlanıp sonsuzluğa savrulduğu, bütün üzüntülerinizin ve sıkıntılarınızın parmaklarınızın arasından sessizce süzülerek masmavi Ege sularında kaybolduğu yaşam pınarı koylarda, bütün kötülükleri son yolculuğuna uğurlama fırsatını da bulacaksınız. Göktaşı yağmurlarının yürekleri hoplatan ışık seline dönüşmüş gösterilerini, Knidos burnunun o yüksek tepesinde bütün heybeti ile duran fenerin altında, gecenin o kör karanlığı içinde tarihsel duygularla izlemek, inanın sizleri buralara bağımlı kılacaktır. Dağlar, gökyüzü, deniz, güneş ve o muhteşem bitki örtüsü, bir şarkının mısraları gibi, bitmeyen hikayenin unutulmaz kahramanları gibi sonsuzluğun koynunda hep bizlerle beraber bereketlerini paylaşma peşinde. Güneş salına salına, pek de nazlı doğuyor Dişibilmez burnunun ufkundaki izdüşümünde. Günler, gecelerin peşine takılmış koşturuyor, belli ki batmak istemiyor. Yorgun düşen güneş, kekik, nane ve böğürtlen kokulu dağların tepelerinden çökerken ufkun derinliklerine, yeni bir günün hazırlığı başlıyor daha karanlık koyların üstüne henüz çökmeden. O ne kızgınlık, o ne hiddet?.. Rüzgarlar tanrısının öfkesi niye? Datça körfezinin ortasına kurulmuş denizleri yine karıştırıyor. Yıldız, poyraz, karayel derken bütün rüzgarları dizmiş sıraya. Adeta çılgına dönmüş sular, dalgalar peşi sıra birbirini kovalıyor yarışırcasına. Posedion haber alamadı sanırım Knidos'lu güzel dilberden, kızgınlığı buna işaret. Sonunda uysallaşan mitolojik tanrılar, ılımlı rüzgarları estirmeye başlıyor Datça açıklarından Ege ve Akdeniz’e doğru usulca. Orhaniye, Bencik ve Selimiye derken yelkenlerimiz doluyor orsa, apazlama ve zaman zaman da pupadan Bozburun'a doğru. Daha sırada Serçe limanı, Bozukkale ve Kadırga var. Bizleri bekliyorlar sabırsızlık içinde gecenin hükmü çökmeden güzelliklerin üstüne. Güneşin henüz doğmamış ışıkları bir gün ulaşırsa teninize, şuna inan ki yaşam işte o zaman yeniden başlayacak, Ege'nin saklı kalmış sularında mucizeler yaratarak. Başbakan Erdoğan’ın Bekir Coşkun’un nezdinde hayvan severleri hedef aldığı sözleri, sanırım hayvanları ve özellikle de köpekleri yeterince tanımamaktan kaynaklanıyor. Oysa bir düşünsenize; akşamları yorgun argın işten eve geldiğinizde, size en fazla sevgi ve hoşnutluk gösteren, sizi görmekten en çok mutlu olan kim dersiniz? Köpekleri olanlar bu sorunun yanıtını bilirler. Köpek sahibi olmak, mutluluk kaynağıdır. Bir köpek, “Bu hafta sonu arkadaşlarımla buluşmaya gideceğim ama giyecek hiçbir şeyim yok!” diye tepinmez. Kapris yapmaz, dedikodu yapmaz, yalan söylemez. Siz onu ihmal etseniz de, azarlasanız da o yine hiçbir şey olmamış gibi görür görmez yanınıza sokulur. Üzgün olduğunuzu hissedip, başını dizinize koyarak sessiz bir dost olur. Hiçbir şeyden yakınmaz; hiçbir şeyden alınmaz. Yemek verirseniz yer, su verirseniz içer, gezdirirseniz gezer ve bunların hiç birini yapmadığınızda bile yine de sizi sevmeye devam eder. Bir köpek sahibini asla incitmez, ona ihanet etmez, terk etmez. Son derece basit ve duygusal olan bu hayvanların sezgileri güçlüdür; dost ve düşmanı, nasıl ol duğunu bilemediğim bir yöntemle ayırt ederler. İlginizi karşılıksız bırakmaz; sevmediklerinde de sever gibi yapmazlar. Köpekler de karınlarını kaşımayı severler; ama onlar son derece hassas yaratıklardır. Yüksek sesle müzik dinlemez, etrafa plastik şişeleri atmaz, sigara izmaritlerini arabanın penceresinden boşaltmazlar. Piknik yaptıkları yeri, çer çöp içinde bırakıp gitmezler; trafikte yol vermedi diye adam öldürmezler; otobüslerde kadınları taciz etmezler. İşte bütün bu nedenlerle bazı insanlar köpeklerle yatar onlarla kalkarlar. unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B