26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

13 ŞUBAT 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ Nükleer santral ısrarı sürerken, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması için adımlar atılıyor GÜNEŞE DOĞRU... Yorgun Dalgalar ÜNAL BENLİALPER Denizler ve okyanuslar ölümsüz müdür? Onların bu kirlenmiş dünyada yaşamlarını sürdürebilmek için verdikleri mücadelenin farkında mıyız? Gün gelecek Güneş ışınları ile pırıl pırıl parlayan mavi yaşamdaki canlılık belirtileri, sessizce kaybolup gidecek. Kaygısız ve tepkisiz insanoğlu ise azılı hırslarının ve bitmek tükenmek bilmeyen egosunun sonuçlarına da tarihsel bir ders ile çok acı çekerek katlanacaktır. Denizleri kurtarabilmek için özellikle geri kalmış toplumların zihinlerinde kalıcı eğitim tezleri bırakmalıyız. Denizlerin çok yönlü kullanımından, korunmasına ve de onlara duyulan yoğun sevginin tanımlanmasına kadar geniş bir açılım ile konuyu sergilemeliyiz. Denizler hiçbir şeyle karşılaştırılmayacak kadar gerekli olan ve ayrıcalıklı bir gerçeğin de evrendeki kesintisiz varlığının ifadesidir. Onlar ne yeni bir moda anlayışı, ne de eğlencenin, zevkin tahribata uğramış simgesidir. Sular dünyası, ölüm ile yaşam arasındaki gerçekleri insanoğluna aralıksız sunan ve bereketin yeryüzü cennetine açılan kapılarıdır. Bu yüzden okyanuslar ve denizler, ölümün karar verdiği göstergelerin hapsedildiği bir yer olmamalı. Çünkü okyanuslar aynı zamanda, yeryüzünde yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan kimyasal dengenin sağlandığı alanlardır. Kıyılar yorgun, dalgalar bitkin, okyanuslar “yeter artık” diye isyanda. Ama insanlık medeniyet maskesinin arkasına saklanmış, suskun ve halen ihanet planları peşinde koşuyor. Sanki sonsuz yaşamın sırlarını keşfetmiş gibi pervasızca sırıtıyor. Umutların bittiği yerde başlayacak olan karamsarlık çökünce bütün kasvetiyle yüreğine, sanma ki kurtuluşun olacak duyduğun pişmanlığın pişkin feryatları. Denizlerin, kıyıların, çevrenin ve içinde yaşadığımız doğanın insafsızca tahribatıyla gelecek kuşaklara ağır bir bedel ödeteceğiz. Dünyada her şey artık ekonomiye endekslenmiş durumda. Ekonomi, toplumu kendine esir etmeyi başarmış ve adeta kölesi konumuna getirmiştir. Oysa insanlık, süratle ve bilinçsizce kirlettiği doğanın ne kadar önemli olduğunu ve kaybolan değerleri hiçbir ekonomik gücün geri getiremeyeceğinin artık bilincinde olmalıdır. Ekoloji mi yoksa ekonomi mi? Tercih yapmak farklı görüşlere neden olabilir. Ekoloji, gelecek için çok önemli olan, yasam alanlarımız, yasadığımız ve yaşanılacak olan doğal ortamların varlığını tanımlar. Ekoloji olmadan kesinlikle ekonomi olamaz. İnsanoğlunun bu gerçeği artık kesinlikle kavraması gerekir Denizler ve okyanuslarda, belli kriterler yerine getirildiği sürece doğurgan ve paylaşımcıdır. Nimetlerini bizlere cömertçe sunan bu sular okyanusunda, sürdürülebilir yaşamın devam etmesine olanak tanımak, insanoğlunun kontrolü altındadır. Çaresizlik ve ihtiras duygularıyla yoğrulan toplumlar,doğaya verdikleri bu inanılmaz zararlar karşısında nasıl bir bedel ödeyecektir bilinmez. Doğanın bize verebileceklerinden daha fazlasını beklemek ve şartları zorlamak geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olacaktır. Bu da, gelecek kuşakların yaşam haklarına tecavüzle aynı anlama gelmektedir. Denizlere ve okyanuslara sahip çıkalım, onları koruyalım ve çocuklarımıza, torunlarımıza utanç suları bırakmayalım. Doğanın yaşam direncini artık daha fazla zorlamanın hiçbir anlamı olamaz. Doğa acımazsızdır ama insanoğlu gibi asla doyumsuz ve hain değildir. ASUMAN ABACIOĞLU Biz nükleer santral kâbusunu yeniden görmeye başlarken, yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek amacıyla 50’den fazla ülkenin katılımıyla uluslararası yeni bir organizasyon oluşturuldu. Yenilenebilir Enerji İçin Uluslararası Ajans (IRENA) adlı örgüt, su, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması için geliştirilen teknolojinin, gelişmekte olan ülkelere aktarımını sağlamayı hedefliyor. Güneş enerjisinden yararlanılması konusunda dünyanın en avantajlı ülkelerinden biri olan Türkiye için çok sevindirici bir haber bu. Çernobil nükleer santralında 1986’da meydana gelen kazanın olumsuz etkilerinden Türk halkını korumak konusunda çok kötü bir yöneticilik örneği veren dönemin hükümetinin tutumunu o yılları yaşayanlar çok iyi anımsayacaklardır. Radyasyonlu çayları ve fındıkları Türk halkına yedirirken “Bakın ben de içiyorum bir şey olmuyor” diyen çevre bakanları tam bir aymazlık örneği vermişlerdi. Nükleer santrallere karşı yürütülen hukuksal mücadele sonucunda bu santrallerin tarihe gömüldüğünü zannederken, şimdi tekrar ısıtılıp önümüze sürülmesi korkularımızı yeniden canlandırdı. Oysa Türkiye’de, hem nükleer hem de termik santrallerle ilgili yeni projelerle halkın hayatı karartılırken, dünyada insanoğlunun sonunu getirecek nükleer ve fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiye yöneliniyor. Almanya'nın Bonn kentinde kurulan Yenilenebilir Enerji için Uluslararası Ajans (IRENA) adlı örgütün kurucu antlaşması 60 devlet tarafından imzalandı. IRENA, su, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması için geliştirilen teknolojinin gelişmekte olan ülkelere aktarımını da sağlayacak. Kuruluşun asıl amacı ise gerek sanayileşmiş gerekse kalkınmakta olan ülkelerde yenilenebilir enerjilerin daha fazla kullanılmasını teşvik etmek. IRENA’nın yanı sıra yenilenebilir enerjilerin daha yaygın biçimde kullanılması için çaba gösteren ulusal ve uluslararası başka kuruluşlar da bulunuyor. Dünya Yenilenebilir Enerjiler Konseyi, Yenilenebilir Enerjiler Uluslararası Parlamenterler Forumu, 21’inci Yüzyıl Yenilenebilir Enerjiler Ağı Ren21 ve Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği Eurosolar, bunlar dan yalnızca bir kaçı. Sanayileşmiş ve kalkınmakta olan ülkelerde yenilenebilir enerji kullanımının mümkün olan en hızlı şekilde yayılmasını destekleyecek ve danışmanlık hizmeti verecek olan IRENA, hükümetler tarafından kurulan uluslararası bir organizasyon. IRENA’nın daha önce ya küçük ya da hükümet dışı organizasyon olarak çalışan diğer kuruluşların toplamından daha büyük bir kapasiteye sahip olacağı belirtiliyor. İklim değişikliğinin en önemli sorumlusu olarak gösterilen fosil yakıtların kullanımını giderek azaltmak ve yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını koymak için uluslararası düzeydeki çabaların bir ucundan tutmak da bize düşüyor. unalkaptan@hotmail.com DUYURU 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu ile Odalar ve Borsalar Organ Seçimleri Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre, Konak 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının onayladığı seçim takvimi uyarınca, Meclis üyelerimizin oy kullanacağı, Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri, Disiplin Kurulu Üyeleri ve Birlik Genel Kurul Delegeleri seçimleri 14 Şubat 2009 Cumartesi günü Odamızın Atatürk Caddesi No:126 Pasaport – İzmir adresindeki ana hizmet binasında 09.00 – 14.00 saatleri arasında yargı gözetiminde gerçekleştirilecektir. Yönetim Kurulu Başkanlığı seçiminde oyların eşit çıkması halinde, en çok oy alan iki aday arasında yapılacak ikinci tur Yönetim Kurulu Başkanlığı seçimi yine aynı adreste ve yargı gözetiminde 15.00 – 18.00 saatleri arasında yapılacaktır. Önemle duyurulur. Saygılarımızla İZMİR TİCARET ODASI 212 212 50 60 C M Y B C MY B Ülkemizde her yıl 115 bin insan sigaranın yol açtığı hastalıklardan erken yaşta ölmektedir. Sigarayı bırakmanız için daha kaç yüz bin kurban vermeliyiz? Sigarayı bırakmak isteyip bırakamıyorsanız; Sigarayla Savaşanlar size kolay yolunu öğretiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear