16 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 KO NUK c 25 ARALIK 2009 CUMA Yıldız Sertel... ZEKİ ARIKAN Bir yıldız kaydı. Türkiye’nin önde gelen kadın yazar, düşünür ve aydınlarından Yıldız Sertel yok artık. Ali Sirmen’in Cumhuriyet’teki yazısı beni epeyce tedirgin etti. Fakat gönderdiğim “geçmiş olsun” iletisinin karşılığını alınca biraz rahatlar gibi oldum. Ama bu umudum çok sürmedi; 18 Aralık günü otobüste açtığım Cumhuriyet’in ilk sayfasındaki haber, Sertel’in sonsuzluğa göç ettiğini bildiriyordu. Sevenlerini, tanıdıklarını acılar içinde bırakarak sonsuz yolculuğuna çıkan Sertel, bize ciltler dolusu, çoğu anılarıyla, yaşadıklarıyla yüklü eserler bıraktı. Galiba tek tesellimiz bu. Ölenlerin geride bıraktığı eserler, yazılar... Yıldız Sertel’i daha çok İzmir’de tanıdım. Her yaz İzmir’e gelir, Ilıca’da Alabanda Oteli’ne yerleşir, bu güzelim yurt köşesinin denizinden, kumundan, havasından yararlanır, dinlenirdi. Belki bu, çalışmaktan başını kaldıramadığı koca bir yılda kendisi için tek değişiklikti diyebilirim. Ama burada da zamanının büyük bir bölümünü çalışmakla geçiriyordu. İstanbul’dan getirdiği birkaç bavul dolusu kitap ve malzemeyi yeni bir eser üretmek için didik didik ediyor, İzmir’den her dönüşünde ortaya yeni bir eser koyuyordu. Yıllardan beri her yaz kaldığı otele gider, kendisiyle görüşür onun inanılmaz bilgi ve birikiminden yararlanırdım. İlk gittiğimde, babası Zekerya Sertel’in Büyük Mecmua’da, mütareke günlerinde Mustafa Kemal Paşa hakkında yazdığı, yeni harflere aktarıp değerlendirdiğim bir yazısını götürdüm. Şaşırdı ve çok mutlu oldu. Zekerya Sertel, bu yazıyı Atatürk’ün henüz Samsun’a çıkmasından çok önce kaleme almıştı. Çanakkale’deki başarılarıyla İstanbul’u kurtaran Mustafa Kemal Paşa’nın gelecekte “halaskârlarımızdan” (kurtarıcılarımızdan) biri olacağını yazıyordu. Ne derin bir sezgi, ne engin bir görüş... Gerçi o günlerde basın yayın organlarında başta Ruşen Eşref’in ünlü “Mülakat”ı olmak üzere Mustafa Kemal Paşa hakkında epey yazı çıkmıştı. Ama bunların hiçbiri onu, geleceğimizin kurtarıcılarından biri olarak görmüyordu. Kendisini her yaz gördüğüm halde hastalığından hiç söz etmedi. Meğer o menhus illet, onun içini kemiriyormuş! Herhalde fiziksel güçsüzlüğü, zayıflığı bundan ileri geliyordu. Ülkenin geleceği onu daha çok ilgilendiriyordu. Yaptığı değil yapacağı işler üzerine kafa yoruyordu. Ailenin neredeyse bir bireyi, yakın dostu olan Nazım Hikmet’in heykelini şairin doğum günü olan 15 Ocak’ta Caddebostan Kültür Merkezine diktirmek için var gücüyle çalışıyordu. Ne yazık ki bu tasarısı yarım kaldı. Umarım onun bu çabaları boşa çıkmaz ve heykel zamanında dilediği yere dikilir. Evet Sertel, sürekli okuyan, yazan, düşünen, dünyayı dolaşmış biriydi. Konuşmalarında Fransa’dan Macaristan’a geçer, oradan Doğu Avrupa’ya uzanır, Moskova’da soluklanırdı. Azerbaycan daha doğrusu Bakü sevgili annesini yitirdiği ve toprağa verdiği yerdi. Atalarının memleketi olan Selanik’e de gitmiş orada araştırmalar yapmıştı. Ünlü Fransız tarihçisi Gilles Veinstein da bu çalışma projesi içinde yer alıyordu. Sertel, babasını yazdı, annesini yazdı, Nazım Hikmet’i yazdı. Onun özel yaşamı hakkında en doğru bilgileri de sanırım Sertel verdi. Sertel Gazetecilik Vakfı’nı kurdu. Annesinin 1946 yılında Tevfik Fikret’i, gerici çevrelere karşı savunmak için yazdığı eserin dilini yalınlaştırarak yeniden bastırdı. İlericilikgericilik kavgasında deyim yerindeyse Fikret’in avukatlığını üstlenen Sertel’in bu çok önemli eserini günümüz kuşaklarına ulaştırmış oldu. Sertel’in yazacağı, yazmayı tasarladığı daha çok konu vardı yüreğinde, kafasında. Ölüm her şeyi yarıda bıraktı ne yazık ki. Işıklar içinde yatmanı diliyorum sevgili Sertel. Çevreciler, Danıştay kararının ardından orman alanlarındaki madenlerin yeniden gözden geçirilmesini istiyor Madenlere kilit çağrısı OZAN YAYMAN Danıştay 8. Dairesi’nin, orman alanlarında madencilik yapılmasına olanak tanıyan yönetmelik değişikliğinin yürütmesini durdurmasının ardından, bu tür işletmelerin yasa dışı konuma geldiği savunuluyor. Çevre avukatları; bilim insanlarının, Danıştay kararıyla yasadışı konuma düşen madenlerde inceleme yapmasını ve gerekirse bu işletmelerin kapatılması gerektiğini vurguluyor. Bergamalı köylülerin avukatı Senih Özay, Danıştay 8. Dairesi’nin son kararının, hükümetin yargı kararlarının arkasına dolanmasının önüne geçecek nitelikte olduğunu söyledi. Özay, siyanürlü yöntemle işletilen madenlere karşı ilk hukuki kazanımı 1997 yılında elde ettiklerini belirterek, “O tarihten bu yana Danıştay’ın siyanürlü yöntemle işletilen iptaliyle buralardaki işletmelerin yasadışı konuma düştüğü vurgulanıyor. madenler hakkında verdiği tüm kararlar, aynı hukuki kavram içerisinde değerlendiriliyor. Danıştay 8. Dairesi’nin son kararı, 12 yıl önce verilen kararın tescilidir” dedi. Danıştay'ın, verdiği kararların ardından, hükümetin, doğayı tahrip edecek nitelikteki maden işletmelerine yeni izinler vermesinin yüksek mahkeme tarafından kabul edilemez bulunduğunu söyleyen Özay, “Dosya şimdi Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu’nun önüne gelecek. Orası da bizim lehimizde karar verirse, ‘Türkiye’nin en yüksek mahkemesinin içtihatına dönüştü. Danıştay’daki genel kurul da, hukukun arkasına dolanıldığını tespit etti’ diyeceğiz” yorumunu yaptı. Danıştay 8. Dairesi’nin kararı sonrası bilim insanlarının Bergama başta olmak üzere doğanın tahrip edildiği maden alanlarında incelemelere başlaması gerektiğini de söyleyen Özay, “Mademki yönetmelikler iptal edildi, yasal dayanaklar ortada kalmadı, o halde, bu izinlerle çalışan tüm madenlerin kapısına kilit vurulmalıdır. Bu alanlarda acil olarak rehabilitasyon yapılmalıdır. Toprak, sular, hava kalitesi mercek altına alınmalı, iyileştirme çalışmalarına gidilmelidir” diye konuştu. Avukat Arif Ali Cangı da, Bergama Ovacık Altın Madeni’yle başlayan süreç sonunda Maden Yasası’nda değişikliğe gidildiğine dikkat Orman alanlarında madenciliğe izin veren yönetmeliğin çekerek, “Bu değişiklik maden lobisinin isteği doğrultusunda yapıldı. Ancak gelinen noktada yargı bizim dile getirdiklerimizi söylemeye başladı. Yargı kararlarını bertaraf etmenin mümkün olmadığı yargıçlar tarafından sık biçimde karara dökülüyor” dedi. AYGILARIMIZ VAR’ Maden lobisinin yeni yasal düzenlemeler çıkartma peşinde olduğuna dikkat çeken Cangı, “Bu aşamada kaygılarımız var. Hazırlanan yeni yasa taslağında eskiyi aratacak düzenlemeler var. Gayrı sıhhi müessese izin yetkisi yerel yönetimlerden alınarak, Ankara’ya, merkeze taşınmak isteniyor. ‘Gayri sıhli müessese izinlerini, Maden İşleri Genel Müdürlüğü versin’ deniliyor. Yereldeki direnci, kıramadıkları için bu yola başvurmak istiyorlar” diye konuştu. YÜKSEK YARGI ‘K Pazarda sağlık var! AYDIN (Cumhuriyet) Aydın Belediyesi, semt pazarlarında sağlık hizmeti vermeye başladı. Semt pazarlarında oluşturulan standlardaki 2 hemşire tansiyon ölçümü yaparken, diğer 2 uzman da Aydın Belediyesi Hizmet Ağı hakkında yurttaşları bilgilendiriyor. İlk olarak Sosyete Pazarı’nda başlatılan uygulama, Salı Pazarı'nda da yaşama geçirildi. Pazarları ziyaret eden Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, yurttaşların teşekkür mesajlarıyla karşılaştı. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear