Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 SPOR GÜNDEMİ 9 EKİM 2009 CUMA Osmaniye’de manganez, Hisarönü’nde krom aranmak isteniyor Kim Kimi Kovuyor? NÜVİT TOKDEMİR Futbolda tribünlerden ilginç protestolara tanıklık ediyoruz son haftalarda. Bir grup takımını desteklerken, bir başka grup, takımı da, yönetimi de, teknik direktörü de protesto ediyor. Bu nasıl bir yandaşlık pskikolojisidir anlamak zor ama oluyor işte... Süper Lig ve diğer tüm ulusal liglerde durum aynı, kendilerini takımın her şeyi olarak gören belli grup ya da gruplar inanılmaz gösterileri gerçekleştiriyor ve kimseden ses çıkmıyor. Büyükküçük takım ayrımı yok burada. İstanbul'un üç büyüklerinin yaşadıkları neyse, Ege'de ve İzmir'de yaşananlar da aynı. Geçtiğimiz haftaya baktığımızda Manisa ve İzmir'de yaşananlar uslara takılıp kalıyor. Nedir olanlar? Manisaspor'un başarılı teknik direktörü Mesut Bakkal'a, Bursaspor maçı oynanırken yedek kulübesinin arkasına gelen bir grup sözüm ona takım yandaşı, anaavrat küfür ediyor, ağzına ne gelirse sayıyor güvenlik güçlerinin gözleri önünde... Altay Başkanı Niyazi Konuşmaz ve yönetimi, teknik direktör Fuat Yaman, Kocaelispor karşılaşmasında yandaşlarının sözlü saldırısına uğruyor 90 dakika boyunca ve istifaları isteniyor.. Akhisar'da önemli bir sınava çıkan Göztepe Teknik Direktörü Akif Başaran, meslektaşı Atilla Özcan küfür yiyor bir de istifaya çağrılıyor; yetmiyor aynı tepki Başaran'a önceki gün Konya Şeker maçında da gösteriliyor... Bakıyorsunuz bir gün sonra camialardan ses çıkacak mı diye. Beklenenin tersine kimse konuşmuyor. Herkes köşesine çekilmiş ve sanki, "Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın" der gibi. Küfür düzeyinin yüksek olduğu tepkilerde güvenlik güçlerinin sessizliği de ilginç elbette. Bir tek Mesut Bakkal çıktı Bursaspor maçı sonrası, "Ben ve futbolcularım bu kadar küfürü hak edecek ne yaptık? Burada işimizi yapmaya çalışıyoruz. Bu koşullar altında da çalışmamız uygun değil. İstifayı düşünüyorum" diyerek takımı bırakma noktasına geldiğini haykırdı. Diğerlerine bakıyoruz "çıt" yok. Takım yöneticileri içerisinden bir kaç "Bir avuç çapulcuya bakacak değiliz. Herkes işine baksın" türünden açıklama duyuldu, hepsi o kadar. Peki o tepki gösterenler, onurlu insanlara anaavrat küfür etme yetisini kendilerinde görenler "bir avuç çapulcu" iseler, tribünlere nasıl geliyor? Bu tür insanlar neden temizlenemiyor ki, gelecekte doğabilecek daha büyük olayların önüne geçilmiyor? "Herkes işine baksın" anlayışı tribün olaylarını çözer mi? Elbette ki çözmez. Ancak sorumlu olarak görülen yönetimlerin sessizliği, bilinmelidir ki, gelecekte tribünleri tümüyle ele geçirme olasılığı bulunan bu küçük grupların egemen olmalarına yolaçacaktır. Bugün kendilerine tepki gösterilmeyenler, yarın aynı cenderenin içine düşebileceklerdir. Bugün için yapılması gereken köklü geçmişe sahip kulüp camialarının biraraya gelerek sorunu çözecek adımları atmaları ve güvenlik güçleri ile işbirliği içinde "bir avuç çapulcu" dedikleri tiplerden ve gruplardan tribünleri arındırmalarıdır. "Tribünlerde yalnız kalıyoruz. Bizlere destek olması gerekenler sadece üç büyük takım İzmir'e geldiğinde VIP tribününe geliyor" düşüncesinin yanlışlığı da ortadadır. Altay Başkanı Niyazi Konuşmaz, tüm İzmir'i karşısına alacak bu tür açıklamalar yapmak yerine, yönetici olmanın sorumluluğu ile önce kendi tribünlerindeki olayları ve tepkileri değerlendirmek durumundadır. Kendisine, teknik direktörüne ve takımına karşı oluşan tepkilerin nedenlerini araştırarak,çözümü yolunda akılcı adımlar atmak, toparlayıcı, birlikberaberliği sağlayıcı rolünü oynamalıdır. Ve gelelim tribünlerde kendilerini bir takımın sahibi gibi bir görüntü çizerek, kendilerinde her türlü davranma, insanların onurları ile oynama ve onlara küfür etme özgürlüğü ile cesaretini kendilerinde görenlere... Futbolun bir oyun olduğu gerçeğini görerek eleştiriyi dozunda tutmayı öğrenmeleri gerektiğini bir gün mutlaka kabullenecekler. Yoksa tribünlere gelen sağduyulu futbol aşkıyla dolu kitlelerin de uzaklaşmasına neden olacaklar. Bu konuda futbolun tüm birliklerinin karşılarında olduğunu bilmek zorundalar. Gün gelecek o tribünlere giremeyecekler... Elbet bu sözler anlayana. Anlamayana davul zurna azdır!.. Marmaris’e madenci kuşatması M. EMİN BERBER MARMARİS Marmaris’e bağlı Osmaniye köyünde geçen yıl manganez madeni aranması nedeniyle başlayan tartışma, bu kez Hisarönü köyüne uzandı. Köy yakınlarında krom madeni aramak ve çıkarmak için yapılan başvuruya köylüler tepki gösterirken, frma sahibi ise, “Eğer size zarar verirsem, o gün bu işten vazgeçerim” dedi. Edinilen bilgiye göre maden şirketi sahibi Seyfettin Alpaslan, Hisarönü köyü Değirmenyanı mahallesi yakınlarında krom madeni aramak için geçen günlerde il çevre müdürlüğüne başvurdu. Girişime başta Hisarönü köylüleri olmak üzere yurttaşlar ve Marmaris Çevre Gönüllüleri tepki gösterdi. Marmaris Belediyesi Katı Atık Depolama tesislerinin hemen yanında 20 hektarlık alanda yapılması planlanan krom madeni arama çalışmalarının bölgeye zarar vereceğini öne süren köylüler ve çevreciler, “Biz arıcılıktan, hayvancılıktan, tarımdan ve turizmden geçimimizi sağlıyoruz. Buralarda maden işletmesi açılırsa patlama ve kimyasal atık hem doğaya hem de bizim geçim kaynaklarımıza zarar verecek. Biz madene karışıyız” dediler. Marmaris Çevre Gönülleri Başkanı Filiz Ersan, dinamitlerin patlamasıyla yer altı sularında büyük hareketlilik yaşanacağını dile getirirek, “Gökova Fay hattı zarar görür. Bölgenin makilik alan olduğu iddia ediliyor, halbuki genç ormanlarımız ve fidanlarımız tespitlerimiz sonucu açığa çıkarılmıştır Sevkiyatı Antalya’ya yapmayı düşünüyorlar. Yol bozulacak turizm yollarımız zarar görecek” dedi. Firma sahibi Alpaslan ise, “Şu ana kadar olumlu ya da olumsuz bir cevap gelmedi. Eğer olumlu cevap gelir ve bu işe başlarsak, iddia ettiğiniz gibi burada patlama yolu ile maden çıkarılmayacak. Çevreye zarar verecek herhangi bir işlem yapmayız. Endişelerinizi anlıyoruz ama, eğer size zarar verecek olursak o gün bu işi bırakırız” diye konuştu. ‘ARILAR KATİL OLAMAZ’ ÖZCAN ÖZGÜR akartepe’deki kazada ‘katil’ diye nitelendirilen MUĞLA Arılara arıların evlerini savundukları vurgulandı. “katil” nitelemesine tepki... Akyaka arıcıların kendi yörelerinden yakınlarındaki Sakartepe'de arı çıkışlarında mutlaka arı kovanı yüklü kamyonun kovanlarını sigorta yaptırmalarını devrilmesinin ardından basında istedi. Arıcıların, Tarım çıkan “katil arılar” haberlerine Sigortaları Havuz İşletmeleri tepki gösteren Muğla Arı (TARSİM) sigorta kapsamı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya dışında bulunmasının büyük bir Şahin, “Arıların doğaya sağladığı eksiklik olduğunu kaydeden katkıya saygı duymak gerekir. Şahin, “TARSİM içerisinde Her kim, evine sevdiklerine zarar arıcılık sektörünün olmaması, bal verilse, aynı tepkiyi gösterir. üreticilerinin oluşabilecek Arılar yuvalarının tahrip olması herhangi bir zarara karşı zor karşısında tepki vermiştir” dedi. duruma sokuyor. Tarımsal Sakartepe'deki kazada, arı üreticilerin hepsi TARSİM kovanı yüklü kamyondan çıkan kapsamında olmasına rağmen, arılar bir kişinin yaşamını arıcılar bu kapsamın dışında. yitirmesine neden olmuştu. Yaşadığımız acı olay sonrasında Sonbahar mevsiminde ılıman 350 kovanın zararını karşılayacak iklimi nedeniyle Muğla yöresine hiçbir kurum yok. Arıcılık Türkiye’nin birçok bölgesinden sektörü TARSİM kapsamı içine arıcı geldiğini belirten Şahin, alınmalıdır” dedi. S n.tokdemir@hotmail.com Mimarlar Odası Temsilciliği, bir süre önce satın aldığı evi restore ettirdi Hayvanseverler yaşanan olumsuzlara karşın örgütleniyorlar. Onların koruyucusu var METE KIZIK Hayvan hakları ve sevgisi Egelilerin duyarlı olduğu konuların başında geliyor. Öyleki AKP yerel seçimler öncesi İzmir'de köpek maması dağıtarak seçmenleri kandıracağını sanmıştı. Hayvan Hakları Haftası kapsamında geçen pazar günü onlarca hayvansever, Konak'da buluştu. Kimler yoktu ki aralarında. Türkiye'nin ilk ortodontisti 92 yaşındaki Dr. Ayşe Mayda, Menderes barınağındaki yaklaşık iki bin canlının annesi Nebiha Deprem, Güzelbahçedeki evinden hergün iki araç değiştirerek oradakilere yemek, su veren “Gazi Amca”, dur durak tanımayan Esin Hanım ve onlarcası. Yaşanan tüm olusuzlara karşın hayvanseverler, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) altında örgütleniyorlar. Yürürlükteki yasanın değiştirilmesi icin ilgili tüm bakanlıklara yeni yasa önerisi sunuyorlar. Hayvanların mülkiyete tabi varlıklardan öte, ekolojik sistemin bir parçası olduğu gerçeğini ön planda tutuyorlar. Doğayı, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği (DOHAYDER) Başkanı Nebiha Deprem, “Sevgi bir bütündür. İnsanları, hayvanları ve doğayı sevmek insanlaşmanın kıstası” yorumunu yapıyor. Hayvan Hakları Savunucusu Esin Önder de, bazı yöneticilerin duyarsızlıklarına isyan ederek, “Bazı belediye yöneticileri, 'hayvanlar bize oy mu veriyor? Üstelik onların bakımı, tedavisi, yemesi, içmesi ayrı bir külfet' mantığıyla hareket ediyor. Bu kabul edilemez bir durum” diyor. Milas’ta örnek koruma OLCAY AKDENİZ MİLASTMMOB Mimarlar Odası Milas Temsilciliği tarafından bir süre önce satın alınan tarihi Milas evi, odanın temsilcilik binası ve lokali olarak kullanılmak üzere restore ettirildi. Uygulamanın, tarihi Milas evlerinin korunması konusunda diğer meslek odalarına da örnek oluşturması isteniyor. Türk mimarlık tarihinde kendine özgü bir yeri ve önemi olmasına karşın çeşitli nedenlerle yıkılma ve yok olma aşamasına gelen Milas evlerinin kurtarılması konusunda Mimarlar Odası tarafından örnek bir adım atıldı. 2001 yılında oda temsilciliği tarafından satın alınan tarihi bir Milas evi, odanın temsilcilik binası ve lokali olarak kullanılmak üzere restore ettirildi. 200 bin liraya mal olan restorasyon sonrasında yıkılmaktan kurtarılarak yeniden yaşama döndürülen tarihi ev, şimdi konuklarını ağırlamaya hazırlanıyor. Mimarlar Odası Milas Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sinemci, “Biz aslında atamayla geçici olarak görevlendirilmiş bir yönetimiz. Buna karşın böylesine önemli bir karar alarak uygulamaya koyduk. 2001 yılında oda temsilciliğimiz tarafından satın alınan Hocabedrettin Mahallesi, l. Sakarya Sokaktaki Körpezliler Evi'nin restorasyonunu başlattık. Umarım bizim bu girişimimiz diğer meslek odalarına da örnek olur ve onlar da satın alacakları birer eski Milas evini yıkılmaktan kurtararak yaşama döndürürler” diye konuştu. C M Y B C MY B