26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

9 EKİM 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ SİYAH GİYEN KIZLAR... 'Umudunu yitiren genç kızların yaşamlarının sönmesiyle, bu ülkedeki yoksulluğun, çaresizliğin nedenleri birbirine bağlıydı. Ama kimse sesini duyuramıyordu; kızların neden siyah giydiğini ve neden öldüğünü anlayamıyordu' ASUMAN ABACIOĞLU Siyahlar giymiş dört kız kardeşin cesetleri bulundu Kahramanmaraş’ta. İçlerinden ikisinin hiç okula gönderilmedikleri yazıldı gazetelerde. Ölümleri üzerindeki sır perdesi hala aralanmadı. Bundan bir süre önce de iki türbanlı genç kızın nedeni tam olarak anlaşılmayan ölümleri yer almıştı basında. Yarın ve diğer günler gazeteler başka ölümleri, başka şiddet olaylarını, aile içi cinnet sonucu işlenen cinayetleri, çocuklara yönelik tacizleri yazacaklar. Her bir ölüm, cinayet ve taciz üzerinde bir an durup, sonra unutup gideceğiz hep yaptığımız gibi. Giderek ivme kazanan şiddeti fark etmeyeceğiz. Kız kardeşlerin gazetede basılan fotoğraflarına dalıyor gözlerim. Dördünü de koymuşlar; kim bilir ne zaman çekilmiş... Onları ölüme götüren nedenlerin ne olabileceğini düşünüyorum; yarım kalan hayatlarını nasıl yaşadıklarını, ölmeden önce neler yaptıklarını, neler konuştuklarını... Siyahlar giyerek çevrelerindekilere ne söylemek istiyorlardı; konuşarak neyi anlatamamışlardı yakınlarına? İnsanlar birlikte ölmeye nasıl karar verir? Nasıl bir umutsuzluk, çaresizlik, baş edememe duygusudur daha hayatın başında hayattan vazgeçmeye sebep olan? Ne beklemişlerdi, ne istemişlerdi hayattan ve bulamayacaklarını nasıl bu kadar kesin olarak anlamışlardı, uğraşmaya bile değmeyeceğini düşünecek kadar? Nasıl bir ülkedir ki burası, genç insanlarına gelecekten umut duymak yerine çaresizlik duygusu aşılıyor? Öyle bir umutsuzluk ki bu, sebep olduğu şiddet ve yok etme duygusunu insan ya kendisine yöneltiyor ya da başkalarına; öncelikle en yakınlarındakine. Sanki toplum çaresizlik içinde kendi kendini tüketiyor. IMF ve Dünya Bankası’nı protesto eden göstericiler de, topluma bir şeyler anlatmak istiyorlardı. Yoksulluk ve yoksunluğun bir kader olmadığını, tercih edilen politikalar sonucunda halka dayatıldığını söyleyeceklerdi. Ama büyük bir şiddetle karşılaştılar. Onların söyleyeceklerinin duyulmasını istemiyorlardı. Söyledikleri her şey biber gazı bulutunun ardında yitip gitti. Bu ülkedeki genç insanların umutsuzluk girdabı içinde kaybolmalarına yol açan ekonomi politikalarının tek çözüm olmadığını söyleyeceklerdi. Başka yolların, başka çözümlerin bulunabileceğini anlatacaklardı. Ancak ertesi gün gazetelerde okuduğumuz tek şey, şiddet eylemleri içinde boğulan göstericilerin haberleriydi; bir de siyah giysileriyle ölen genç kızların sırrının hala çözülemediği. Oysa bir şekilde olan biten her şey birbiriyle bağlantılıydı. Umudunu yitiren genç kızların yaşamlarının sönmesiyle, bu ülkedeki yoksulluğun, çaresizliğin nedenleri birbirine bağlıydı. Ama kimse sesini duyuramıyordu; kimse kızların neden siyah giydiğini ve neden öldüğünü anlayamıyordu; ve biber gazıyla boğulmadan önce göstericilerin ne söylemeye çalıştıklarını. Denizlerde Teknoloji ÜNAL BENLİALPER Evrensel kimliğe sahip olan bilim kriterlerinin, denizcilik sektörümüze yansımalarında ortaya çıkacak ikilemlerin çözümü için, uluslararası uyum çerçevesi içinde bilgi ve teknoloji toplumunu yaratmalıyız. Denizcilik alanında sayısal ve içerik anlamında yeterli bilimsel eserlerin yayınlanmamış olması, sektör adına büyük bir kayıp olduğu gibi, yeri hemen doldurulması gereken önemli bir eksikliktir. Sürekli teknoloji ithal eden ülke konumunda olup bilimsel çalışmaların önünü tıkamak ve bu alanda dışa bağımlı olmak elbette ki çok üzücü bir gerçektir. Teknolojiyi yakından izleyerek yeni sektörel gelişmeleri denizciliğimize kazandırmalıyız. Dünya ülkelerinin dikkatini çekerek izlenen ulus konumunda olmalıyız. Teknolojik yeniliklerin denizcilik alanındaki kazanımları için uluslararası ilişkilerde etkin rol oynayarak, söz sahibi olabilmenin koşullarını belirleme gücüne erişmeliyiz. Denizcilik endüstrisinin alt yapısının oluşturulmasında araştırma, geliştirme ve ekonomik kaynakların doğru kullanılmasının belirleyici rol oynadığı bir gerçektir. Bilginin üretilmesi ve sektörde kullanılması kadar, zamanın çok iyi değerlendirilmesi de çağdaş kriterler arasındadır. Bilimsel değeri olan teknolojik bilgilerin, sektöre ilişkin farklı iş kollarına transferlerinin uzmanlarca yapılması daha uygun olacaktır. Çünkü, büyük fedakarlıklarla üretilen bilginin kullanılmaması kadar büyük kayıp yoktur. Türkiye, kendin deniz teknolojisini yaratarak ARGE çalışmalarında öncü ülkeler arasında yer almalıdır. Sahip olduğumuz coğrafyanın stratejik konumu, beyin gücü ve diğer bütün sosyal şartlar bunun gerçekleşmesi için uygundur. Yeter ki engellenip raflara kaldırılmasın ve bürokrasiye kurban gitmesin. [email protected] C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear