05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 HAZİRAN 2008 CUMA 5 D E N İ Z C İ Taş ocaklarıyla mücadele eden yurttaşlar ‘ÇED raporu gereksizdir’ diyen bakanlığın karanını iptal ettirdiler Yağcılar yine kazandı Yıllardır taş ocaklarıyla mücadele yürüten Yağcılar’da bir hukuk zaferi daha kazanıldı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yıllardır yörelerindeki taş ocaklarına karşı mücadele eden Urla’nın Yağcılar köylüleri, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın firmalara verdiği “ÇED gerekli değildir” kararının iptalini sağladılar. Karayolları bölge müdürlüğü de, ocakların İzmirÇeşme Otoyolu’nu tehdit ettiği yönünde rapor verdi. Mahkeme kararına karşın, taş ocağında çalışmaların sürdüğü, dinamitlerin patladığı belirtiliyor. Maviyi Karartmadan... ÜNAL BENLİALPER Türkiye'de deniz turizmi anlayışı, 1980'li yıllarda gelişmeye başlamıştır. İlk mavi tur filomuzun kuruluş yılları da bu zaman dilimi içinde olmuştur. Bu organizasyon, kısa sürede uluslararası turizm sektöründe üne kavuşmuş ve beklenenin üzerinde taleple karşılaşmıştır. Başlangıçta 1416 metrelik teknelerle yapılan mavi turlar, giderek gelişmiş, teknelerin boyları 3540 metreye ulaşmış, konforu da artmıştır. Ancak mavi turdan elde edilen gelir, hala istenen düzeyde değildir. Özellikle kayıt dışı gelirin, kontrol altına alınması gerekmektedir. Yat yatırımı belgeli işletmelerin sayısı 1990 yılında 79 ike, bu rakam giderek düşmüş ve 2005 yılında 8 olarak belirlenmiştir. 378 olan yat sayısı da 31'e gerilemiştir. Yat işletme belgeli kurumlardaki değişim de parlak değildir. 2000'de 100 olan yat işletme sayısı 2005'te 76'ya düşmüştür. 617 olan yat sayısı ise ancak 723'e çıkabilmiştir. Yat turizmi sektörünün, çevreci bir yapılanmayla geliştirilmesi ve kontrol altına alınması artık kaçınılmazdır. Yatların denizleri ve çevreyi kirleten yüzen canavarlar olarak algılanması elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Dünya uluslarına, doğanın eşsiz güzellerini sunma olanağını tanıyan bu görkemli, muhteşem mavi tur gezileri, son yıllarda ekonomik kayıplara uğramıştır. Marinalardaki fiyatların yüksek oluşu ve bağlama limanlarının yetersiz kalması bu sektörü olumsuz etkilemektedir. BodrumAntalya gibi uzun bir kıyı şeridinde sadece 3 bin yat kapasiteli bağlama limanları olması bunun göstergesidir. Oysa sezonda Akdeniz sularında en az 200 bin yat dolaşmaktadır. Bu nedenle yat turizminin gelişmesini istiyorsak bağlama limanlarının sayısını artırmak zorundayız. Bunun için de öncelikle denizciliğimizin önündeki caydırıcı ve yok edici bürokrasi illetinden kurtulmamız gerekir. Devletin tam desteği şarttır. Özendirici ve teşvik edici önlemlerin alınması da ayrı bir olumlu yaklaşımdır. 2002 yılında yat bağlama kapasitemiz 6 bin 700 iken, 2007 yılında bu sayı 8 bin 60'a ulaşmıştır. Aradan geçen süreye göre artış çok düşük kalmıştır. Yat turizminin geleceği için her yıl sosyal ve ekonomik değeri olan yeni projeler üretilmeli ve dünya yatçılık sektöründeki gelişmeler yakından izlenmelidir. Kara ve denizde görev yapan personelin mesleki eğitimleri konusunda duyarlı olunmalı ve kalitenin yükseltilmesi için uğraş verilmelidir. Konacak olan kurallar aynen uygulanmalıdır. Mavi turların rotasını karartmak istemiyorsak, denizlerimize ve doğaya daha çok saygılı ve sevgi dolu olmalıyız. Denizlerimiz bizim ve çocuklarımızın geleceğidir. Onlara bırakacağımız en güzel miras beyaz köpüklü, mavi tenli, berrak sular ile esen tertemiz rüzgarlardır. Denizleriniz temiz, rotanız açık olsun... MADEN YASASI Taş ocaklarının Urla’nın Yağcılar ve İçmeler bölgesinde 1983 yılında kurulmaya başlanmasının ardından, 1995 yılında alan 1. derece doğal ve arkeolojik SİT ilan edilmişti. Urla Belediyesi’nin açtığı dava sonucu SİT dereceleri düşürülmüş, bunun üzerine yöre halkı ve çevreciler yargıya başvurarak, geri adım atılmasını sağlamışlardı. Ancak AKP hükümetinin dayatmasıyla çıkarılan Maden Yasası’yla birlikte ocakların önü yeniden açıldı. Çevre ve Orman Ba kanlığı, 75 ve 95 hektar büyüklüğündeki iki alanı, yasada öngörülen “25 hektardan küçük yerler için çevresel etki değerlendirmesine gerek yoktur” maddesi kapsamında değerlendirdi ve firmalara ruhsat verildi. Bu uygulamanın da yargıdan dönmesinin ardından, alanlar ayrı ayrı sahalarmış gibi üçe dörde bölündü ve yeniden “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Yargı kararlarına karşın Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yasaların ardına dolanması üzerine yurttaşlar, geçen mayıs ayında geniş kapsamlı eylem yaptılar. Yöredeki üreticilerin de destek verdiği davul zurnalı eylemde, yargı karar larının uygulanması istendi. Yağcılar Köyü Muhtarlığı ve köy yurttaşlar İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne başvurarak, “ÇED gerekli değildir” kararlarının iptalini istediler. Mahkeme de istemi haklı bularak, çok büyük taş ocağı ve eleme kırma tesislerinin küçük bir saha gibi gösterilerek, yasanın ardına dolanıldığını kararlaştırdı. Mahkeme, ÇED süreciyle ilgili yürütmeyi durdurdu. Bu arada karayolları bölge müdürlüğü, Hakter şirketine verilen sahanın İzmirÇeşme otoyoluna yaklaşık 300 metre uzaklıkta olduğunu bildirerek, “Proje alanının otoyolumuzun her iki tarafında bulunması, otoyola bin metre mesafeden daha yakın olması, kurumumuzun genel yaklaşımına aykırılık oluşturmaktadır” görüşünü iletti. Yöre sakinlerinden ve köylülerin avukatları Şehrazat Mercan ve Hadi Genç, yargı kararlarına karşın taş ocaklarında çalışmaların sürdüğünü, dinamitlerin patladığını vurgulayarak, “Bakanlığın yargı kararını uygulamasını bekliyoruz. Bakalım bakanlık kararı ne kadar hızla uygulayacak. Yoksa, bizler yine yollara düşeceğiz. Bununla da kalmayıp, görevini yapmayan, görevini kötüye kullanan kamu görevlilerini şikayet ederek yargılanmalarını ve ceza almalarını izleyeceğiz” dedi. unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear