Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 K O N U K 20 HAZİRAN 2008 CUMA Bir Düş Müydü O İzmir NESLİHAN PERŞEMBE Mahallede herkes çok sevmektedir Osman’ı. Sünnetinde herkes işbirliği yapar. Koca tepsi böreğiyle Cazibe Teyze, bir damacana dolusu demirhindi şerbeti ve üç büyük kalıp buzuyla bahçeli kahvehanenin sahipleri, bir sürü kavun karpuzla yapı ustası Mümin Amcalar, bir kese kâğıdı çerezle Erzincanlı Bedriye nine, kalburabasma tatlısıyla Emin bakkalın hanımı ve daha nice komşuları... Kınalar yakarak, gramofon çalarak, harmandalı oynayarak, türküler söyleyerek, armağanlar getirerek Osman’ın sünnetine katkıda bulunurlar, bu töreni güzelleştirirler, bir şenliğe dönüştürürler. Bu şenliğin en büyük sebebi Osman’ın sünnetinden öte, her güzel ve acı olayda mahallelinin birlikte olmasıdır, tıpkı oğlu Coşkun Kore’de şehit olacak Erzincanlı Bedriye ninenin, Güldem’in acısında birlikte olmaları gibi. Trenci babası Mustafa, annesi Nazife’yle birlikte Kadifekale’nin hemen altında Topaltı mahallesinde yaşar Osman. İzmir Radyo’suna alınmamasını hakkının yenmesi olarak düşünen, iki yıl İkiçeşmelik Halkevi’nde musiki dersleri alan Perizat’ın annesi Güldem abla en yakın komşularıdır. Osman Perizat’ı çok sever, kardeşi gibi görür. Mahallelerine bir gün kocaman, kuyruklu, pırıl pırıl bir kırmızı otomobil gelip durur. Babasını soran beyaz saçlı, gözlüklü, yaşlı amca, Osman’ın Efe dedesidir. Osman, annesinin sekiz yıldır görüşmediği dedesini ilk defa o gün görür. Babası Mustafa, annesi Nazife’ye, Germencik’e gidip her şeyi tatlıya bağlamak istediğini söyler, ancak annesi karşıdır bu duruma. Sünnet töreninde Osman’ı en çok etkileyen yastığının altına konulmuş yaldızlı kurdele sarılı küçük paketten çıkan altın saatin altında yer alan küçük kâğıtta yazılanlardır: “Sevgili Osman’ım, inşallah doktor olursun, ya da büyük bir memur. Seni çok sevdim. Efe Deden.” Osman bu mutlulukla annesi gibi dua eder: “Allahım, inşallah; Bilal yedi numaralı Altaylı Bayram’ın resmini bulsun... Güldem abla şarkıcılık sınavını kazansın... Perizat, geçen kış benek benek hastalanmıştı ya hani, bir daha hiç öyle kızamık olmasın...” Annesiyle dedesi arasındaki soğukluk bir gizdir Osman için. Germencik’e gidip dedesini ziyaret etmeleri için annesini ikna etmeye çalışır ama başaramaz. Babası, Osman’ı dedesine götürür. Ama dedesini Germencik’te değil, yaşadıkları şehirde, İzmir’de hiç ummadığı bir yerde görür. Mahallelerinde çadır kuran, gözleri bağlı ip üzerinde yürüyen, takla atan cambazlar... Kıyı boyunca güzel dükkanları, pastaneleri, lokantaları, atlı tramvayları, faytonları, bakımlı insanları, otomobilleri içinde süslü teyzeleriyle Karşıyaka ve en önemlisi hâlâ başına eski adı konularak anılan İzmir’in bir semti... Oyuncu, yönetmen, yazar Dinçer Sümer, hoşgörülü, sevecen, yardımsever insanların oluşturduğu mahalleli kavramını, kendisinin de doğduğu eski İzmir fonunda bir çocuğun gözünden anlatmış. Kitapta yaşananlar güzel bir düş gibi. Bu yüzden olsa gerek yazar da o günlere özlemle bakarak, kurguladığı kitabının ismini “Bir Düş Müydü O İzmir” koymuş. Mahalleli olma durumu sanırım ileride bir nostaljiye dönüşecek. Bir otel gibi yaşam olanağı sunan rezidansların hayatımıza girdiği bir döneme daha tanık oluyoruz. Gerçi şimdilik bu rezidanslarda yaşayanlar zengin bir azınlık, ancak popülerliği genele yayıldığında, artan nüfusa bir çare olarak düşünüldüğünde her gelir düzeyine yönelik artacağının sinyallerini veriyor. Annemden bildiğim üzere, özellikle İzmir’de 1930’lu yılların sonunda doğanların kendilerinden çok şey bulacağı, çocukluk günlerinin adeta bir sinema şeridi gibi gözlerinin önünden geçeceği Bilgi Yayınevi'nce yayımlanmış “Bir Düş Müydü O İzmir”i özellikle genç İzmirlilerin okuması gerektiği inancındayım. Ve inanıyorum ki bu kitabı okuyunca, o güzel değerlerimiz yeniden canlanacak, İzmirliler, yaşadıkları bu kente ve çevrelerindeki kişilere daha güzel bir pencereden bakacak. Gökçek’e ‘sosyal’ yanıt İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yurttaşlara sağlıksız Kızılırmak suyu içirdiği üniversite raporlarıyla kanıtlanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in diline doladığı İzmir’in, Ankara ve İstanbul’un da aralarında olduğu bir çok büyük kente göre daha ucuz ulaşım ve su hizmeti verdiği vurgulandı. Melih Gökçek’in diline doladığı İzmir’in suyu diğer büyük şehirlere oranla kentliye daha ucuz ulaştırılıyor İZMİRLİYE DESTEK Büyükşehir belediyesinden verilen bilgiye göre İzmir, toplu ulaşım ve su ücretlendirmelerinde enflasyona kafa tutuyor. 2005 – 2008 yılları arasında Türkiye’deki motorin fiyatları yüzde 52.38 oranında artarken, İzmir Büyükşehir Belediyesi toplu ulaşımda indirime gitti. Büyük kentler arasında da en ucuz içme suyu yine İzmir'de yer alıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Giderek zorlaşan ve ağırlaşan yaşam koşullarında yurttaşlarımızı elimizden geldiğince desteklemek bizim görevimizdir. Zamlara gücümüzün yettiği kadar direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi “sosyal belediyecilik” anlayışı gereği 2 yıldır suya zam yapmıyor. İstanbul, Ankara, Adana ve Bursa’yla karşılatırıldığında, İzmirli İçme suyu konusunda Ankaraİzmir kapışması yaşanırken, İzmir’deki su ve ulaşım ücretlerinin diğer büyük kentlere göre daha ucuz olduğu kaydediliyor. Belediyeden yapılan açıklamada, İzmir'in farklı noktalarından alınan su örneklerinde, arsenik oranının limit değerlerin altında olduğu kaydedildi. ler suyu daha ucuza içiyor. Üstelik, 013 metreküp su tüketen yurttaşlar suyu indirimli olarak kullanıyor. Diğer kentlerde su fiyatları 10 metreküpten sonra katlanırken, İzmir’de ikinci kademe su 14 metreküpten başlıyor. İzmirliler, 013 metreküp arasında su tükettiklerinde metrekübüne KDV dahil 1.19 YTL, 14 – 20 metreküp arasında su tükettiklerinde de, 3.09 YTL ödüyor. İstanbul’da 0 – 10 metreküp arası su tüken yurttaşlar, metrekübüne 2.20, 10 – 20 metreküp ara sı su tükenlerler de 3.30 YTL ödüyor. Ankara, 0 – 10 metreküp su tükenlerler 1.45 YTL, 11 – 30 metreküp su tükentenler de 3.69 YTL ödüyor. ULAŞIMDA ZAM YOK 2005 ile 2008 yılları arasında Türkiye’deki motorin fiyatları yüzde 52.38 oranında artarken, İzmir Büyükşehir Belediyesi toplu ulaşımda yer yer indirim yaptı. 4 yılda öğrenci ve öğretmen biletleri yüzde 11.44 oranında ucuzladı. Tam bi letlerdeki artış ise yüzde 5.96 ile sınırlı kaldı. “Önceliğimiz ulaşım” diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Koşullar ne olursa olsun ulaşımı sübvanse etmekten vazgeçmeyeceğiz. Giderek zorlaşan ve ağırlaşan yaşam şartlarında evine ekmek götürme derdinde olan İzmirli hemşehrilerimizi mümkün olduğunca, elimizden geldiğince desteklemek bizim görevimizdir. Zamlara gücümüzün yettiği kadar direnmeye devam edeceğiz” dedi. C M Y B C MY B