21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 ARALIK 2008 CUMA 3 EGE’DEN SERDAR KIZIK ¦ Baştarafı 1. Sayfa’da MTK’de kriz çığlığı EMRE DÖKER Tekstilciler, çarşısındaki işyeri sahipleri, sıkıntıyı aşmak için işçi çıkarmaya başladılar Sitede son bir ayda yaklaşık 3 bin kişinin işten çıkarıldığı, çalışan sayısının 20 binden 17 bine indiği belirtiliyor. Dünyada ve Türkiye'de ekonomik kriz nedeniyle ardı ardına fabrikalar kapanırken, İzmir Manifatura Tuhafiye ve Konfeksiyon Toptancıları Sitesi'nde de (MTK) işletme sahipleri ayakta kalabilmek için işçi çıkarmaya başladılar. Manifaturacılar, tuhafiyeciler ve konfeksiyoncuların baş harflerinin oluşturduğu, 755 dükkanın bulunduğu MTK Tekstilciler Çarşısı ekonomik krizden etkilenmemek için çabalıyor. Sitede son bir ayda yaklaşık 3 bin kişinin işten çıkarıldığı, çalışan sayısının 20 binden 17 bine indiği belirtiliyor. Sitede elektrik kullanımının da giderek düştüğü vurgulanıyor. MTK Tekstilciler Çarşısı Yönetim Kurulu Başkanı, Pamuklar Tekstil Turizm firması sahibi İr MTK Teksilciler Çarşısı Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Pamuk, 'Artık tüm dünya kapitalizmin bittiğini gördü. Tek çıkar yol, Atatürk'ün uygulamaya çalıştığı sistem' diye konuşuyor. fan Pamuk,“Denizli’de şu anda kapanan fabrikalarla 5 bin kişi işsiz kaldı. Kriz tekstli etkiliyor. Artık tüm dünya kapitalizmin bittiğini gördü, komünizm de çökmüştü. Tek çıkar yol yarı devlet yarı özel sektörün olduğu sistemde. Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti için uygulamaya çalıştığı, bizimse şu an terk etmeye çalıştığımız sistem tüm dünya tarafından uygulanacak gibi görünüyor” dedi. Site Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Giyim Sanayileri Derneği (EGSD) Başkanı Nedim Örün de, işten çıkarılan 3 bin kişinin toplam istihdamın yüzde 15'ini oluşturduğunu belirterek, sıkıntının ülke genelinde yaşandığını söyledi. MTK Site Müdürü Sabahattin Özusta, işçi çıkarmaların önüne geçmek ve istihdam sayısını artırmak için SSK ve vergi primlerinin düşürülmesi gerektiğini belirtirken, Çarşıdaki firmalardan Damlateks Tekstil Ürünleri firması sahibi Bekir Kayabaşı da, iki yıldır krizin geldiğini gördüklerini ve bu nedenle tüm çevresini uyardığını söyledi. Kayabaşı, “Şu anda gelecek ayın maaşlarını nasıl yatıracağım diye düşünüyorum. Belki de devletin bana tanıdığı 2 aylık sigortasız ücretsiz izin hakkımızı kullanacağız” diye konuştu. ALİAĞA’YA DÖKÜM DE DERT ŞAHAP AVCI AL AĞA Aliağa Güzelhisar Köyü yakınlarında kurulması planlanan döküm organize sanayi bölgesine, yöre halkı karşı çıkıyor. Geçen günlerde köylülerin oluşturduğu çalışma grubu, Aliağa Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu ve Belediye Başkan Vekili Mustafa Özkurt’u ziyaret ederek, karardan vazgeçilmesini istediler. Güzelhisar, Çıtak, Samurlu, Uzunhasanlar, Karaköy ve çevre köylerle birlikte, zeytin ve hayvancılıkla uğraşan üreticiler, seslerini duyurmak için harekete geçti. Grup Sözcüsü Nurgül Uyar, Aliağa’da zaten yeterince kirlilik olduğunu anımsatarak, “Eğer döküm organize sanayi bölgesi kurulursa, Güzelhisar’daki ova yok olacak. Belediye ve kaymakamlık neden buna onay verdi anlamak mümkün değil” diye konuştu. Kaymakam Bulgurlu ve Belediye Başkan Vekili Özkurt, bölgeye döküm tesisleri kurulmasına izin verme yetkisinin sanayi ve ticaret il müdürlüğünde olduğunu belirterek, olayda sorumlulukları bulunmadığını savundular. Ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü’nün Güzelhisar Köyü Muhtarlığı’na yazdığı 06.08.2008 tarihli yazıda, Aliağa Belediye Başkanlığı’nın bölge için olumlu görüş verdiği bilgisi yer aldı. Bunun üzerine köylüler, “Başkan Tansu Kaya, bir cuma namazı sonrası köy kahvesinde yaptığı konuşmada ‘Köylülerden bir kişi bile istemez ise ben buna olur vermem’ demişti. Biz de inanmıştık. Biz bütün köylüler karşıyız. Şimdi ise bu yazıda olumlu görüş bildirmiş. Bu ne pehriz, bu ne lahana turşusu” dediler. Gemi sökümü, demir çelik tesisleri, yeniden gündeme getirilen termik santral gibi çevre sorunlarıyla boğuşan Aliağa'ya kurulmak istenen 'döküm organize sanayi bölgesi'ne karşı yurttaşlar harekete geçti. Kan, çocukların gözü ününde. Kan, hepimizin üstünde. Ne yönetenler, ne de toplumun büyük kesimi duyarlı bu konuda. Sorarsanız, dini vecibeler yerine getiriliyor. Anladık, yüzyıllar öncesi belki mecburiyetten. Ama insanlığın geldiği bu noktada ne demeli? Böyle sağlıksız, hijyen dışı kesimlere bir son vermeli artık. İnsanlığın yazgısını sömürüye, farklı kurbanlara, haksızlığa dayandıran batılı emperyalistlerin gözlemcilerini, kamera kayıtlarını, aldıkları notları kast etmiyoruz. Artık bu orta yerde, kan revan içindeki acımasızlık, bu manzaralar sona ermeli. Kan tutuyor çünkü bizi. Bu manzara, salt Müslümanların değil aslında. Anımsarım, Midilli’ye bir seyahette gözlemlediğim, kilise bahçesinde dini bir bayramda, çoluk çocuğun ortasında kurban edilen koca bir hayvanın debelenişini. Oysa insanlığın geldiği bu yerde, kansız bayramlar istiyoruz... ??? Siyaset de ısındıkça acımasızlık büyüyor. Bakıyorsunuz düne kadar yan yana, omuz omuza, birlikte olanlara. Devran dönmüş, köprülerin altından çok sular akmış. Yeni dengeler, yeni pozisyonlar. Şimdi veryansın birbirine. İzmir’de CHP’de dengeleri genel merkez ve büyükşehir belediye başkan adayı belirleyecek bir ölçüde. Aday adayları yüklenmeye başladı. Aziz Kocaoğlu, Yüksel Çakmur, Mehmet Ali Susam, Hakan Tartan, Sedat Uzunbay, Hüseyin Aslan ekipleri yarış içinde. Bir yandan İzmir kamuoyu şekillendirilmeye çalışılıyor, diğer yandan herkesin derdi Genel Başkan Deniz Baykal’a uzanmak. Ne demişti Kocaoğlu: “Adaylık Baykal’ın iki dudağının ucunda” Doğrudur! Tek secici! Ülke, her partinin tek seçicisiyle yönetiliyor. Genel başkandan sonra ikinci, üçüncü adam da belirleyici oluyor kimi zaman... Ne adına? Kendi takımını, ekibini, tayfasını makamlara, koltuklara yerleştirmek adına. Ne olacak sonra? Sen bana, ben sana.... ??? Oyunun adı, her parti için “demokrasi”. Batı tipi kapitalist demokrasi! Diyeceksiniz ki, ön seçim olsa ne değişiyor? Haklısınız, bu kez de delege ağaları sahnede. Birikimsiz, cahil, yetersiz delege ağaları. Hani tabansız, ama ön seçim sandığına delege taşıyan ağalar... Çıkar ilişkileri... Niçin belediye meclislerine seçilenlerin bir çoğu, imar komisyonunda görev almak için çırpınıyor? Emin olun, bu pazarlıklar daha şimdiden yapılıyor. Kent yararına, kamu çıkarınadır kuşkusuz! Bakmayın siz Buca’da, Çiğli’de, Gaziemir’de, Konak’ta ve diğer ilçelerde aday adaylığına soyunanların çokluğuna. Onların büyük bölümünün amacı, başkanlık değil, belediye meclis üyeliklerini kapmak, ardından imar komisyonu koltuklarına ulaşmak. Değişen bir şey yok, her parti için geçerli aynı durum. İmar komisyonları ayrıcalıklı çünkü. Hem siz milletvekilliği için 12 milyon dolar harcayanlara ne diyeceksiniz? Niçin harcıyorlar bu kadar parayı? Memleket aşkından olmalı! CHP İzmir’de ililçeyerel yönetim birbirine girmiş. Bayramlaşmada bile bir kapışma sahnede. Taraflardan bu kapışmayı, kavgayı sonlandırmak isteyen aklı selim niçin yok? Neden? Çıkarlar söz konusu çünkü. Bireysel ve ekip çıkarları... Farklı bir siyaset tarzı istiyoruz, adam gibi.... [email protected] C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear