Katalog

DOĞU AFRİKA 11 GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı [email protected] KUŞLAR YİNE GELİYOR 2006’yı etkileyen kuş gribi dönemi yaklaşıyor. Göçmen kuşlar yine ülkemizin üzerinden geçecek, yine “grip” olasılıkları var. O halde Türkiye yine kümes hayvanlarını yaratıcı yok etme yöntemlerinin gösterildiği büyük “habercilik örneği”yle Avrupa basınında yer alma şansına sahip. Acaba bu yıl da bu şansı kullanacak mıyız? Yoksa ders aldık mı? İnsan dışındaki canlılar “şartlanma” yöntemiyle zarar gördükleri davranışı tekrarlamamayı, insanlar da akıllarını kullanma yöntemiyle zarar veren davranıştan kaçınmayı öğrenirler. Bu durumda hayvansal hastalığın tekrarlanabileceğini, ayrıca bilinçsiz bir kesimin ki özellikle çocuklarımızın ve açık alanlarda kümes hayvanı yetiştiren köylülerimizin bulunabileceğini de hesaba katarak, yazılı ve görsel medya desteğiyle bilinçlendirme kampanyası başlatılması gerekirdi. Toplumun tüm kesimine yönelik devlet otoritesi ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle çalışmalar yapılmalıydı. Konu insani boyutuyla Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlığını, ekonomik boyutuyla da Kültür ve Turizm ile Maliye Bakanlığını ilgilendiriyor. Yalnızca Antalya’nın geçen yıla göre turist kaybı 1 milyon kişi, milyarlarca dolardır. Vergisel çözümler ve kesintilerle kaynak yaratmaya çalışmaktansa, turizm gelirlerinin eksilmemesini sağlamak daha fazla kazanç getirir. Turizmciler konuyu Kültür ve Turizm Bakanı’nın Antalya toplantısında dile getirdi. Ancak soru yanıtsız kaldı. Anladık ki kuş gribi konusunda Kültür ve Turizm Bakanı, kabinede girişimde bulunmamış ve çalışma başlatılmamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Antalya toplantısında, yurtdışı tanıtımlarının vazgeçilmez unsuru olan PR ajansının, bakanlıkça henüz belirlenmemiş olması da dile getirildi. Oysa 2007 satışları Kasım’da başladı. PR ajansları, iletişim çalışmaları ve pozitif haber aktarımlarıyla imajının yükseltilmesi, reklam ve tanıtımlarda kullanılacak sloganların belirlenmesine yardımı açısından önemli. Araştırmalara göre Almanya’da rezervasyonların yüzde 40’ı mart, yüzde 70’i mayıs sonunda tamamlanıyor. Bu yüzdelerin rakamsal turist sayısına etkisi ise PR ajansının yapacağı çalışmaların başarısıyla ilgilidir. İstanbul tanıtımı için öngörülen “iki yaka, tek yürek” sloganının İstanbul’u ne kadar cazip kıldığı, veya en klişeleşmiş ifade olan “welcome home” sloganının Türkiye’yi diğer ülkelerden ne kadar ayırdığı konusunda fazlaca düşünmemizi gerektirmemektedir. Ülkemizin maddi kaynaklarının bakanlık çalışmalarına yeterince bütçe sağlayamadığını biliyoruz. Bu nedenle yapılan veya yapılmayan her çalışmaya sektörün hassasiyeti yüksek. İslamabat ve Johannesburg’da yeni kültür ve turizm müşavirlikleri açıyormuşuz. THY’nin bile uçmadığı bu iki kentteki müşavirliklere harcanacak bütçeyi, öncelikli pazarlara, kaybettiğimiz pazarlara harcasak daha akılcı olmaz mıydı? Johannesburg ve İslamabat’tan kaç kişilik turist artışı olacağını veya oralarda Türk kültürünü yaymak için nelerin yapılmış olduğunu sektör takip edecektir. Kaynakların doğru kullanılmasında hepimiz çok hassasız. İçimden gelerek ve birazcık da endişe ile hepimize gripsiz yeni bir turizm yılı diliyorum. ki yer, gök, yıldızlarla donatılmıştı ve biz de uzay boşluğundaydık. Nihayet günün ilk ışıklarında zirve görünmüştü, sabahın parlak güneşi ile birlikte zirveye varmıştık. Afrika kıtasının 5 bin 958 metrelik en yüksek noktasındaydık. Evet, gördük ki, kitaplara ve filmlere konu olmuş Kilmanjaro’nun karları artık erimeye başlamıştı. Ama bir yandan karları erimiş alanlar, bir yandan 30 ile 50 metreyi bulan yükseklikte buz ve kar kütleleri, okyanusta yüzen buz katmanında olduğumuzu sanabilirdik. Ayrılma zamanı geldiğinde, “Kilimanjaro Tırmanışı Sertifikası” töreninde, bize yerliler, atalarının Kilimanjaro için söylediği şarkıyı söylediler. Biz de onlara, “Evreşe yolları”yla karşılık verdik.