18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 27 Kasım 2016 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 ‘Kendi idam sehpamızı hazırlıyoruz’ TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları, AKP içinde sıkıntıya yol açtı EMİNE KAPLAN 15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidar ve muhalefet partilerinin ortak önergesiyle kurulan Darbe Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları, AKP içinde rahatsızlık yarattı. Komisyon çalışmaları sırasında dinlenen kişilerin sürekli AKP hükümetlerini suçlamasının parti yıprattığını düşünen bazı AKP’liler, “Ken di idam sehpamızı hazırlıyoruz” görüşünü dile getiriyor. Darbeci askerlerin dinlenmesinin komisyonun AKP’li üyelerince reddedilmesinde, “Bunlar her türlü iftirayı atabilir. Ya bunlardan biri emri Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan aldık derse ne olacak” kaygısının yattığı öğrenildi. TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nda, bugüne kadar dinlenen pek çok isim AKP hükümetlerini suçlayarak, zama nında uyarılara rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı eleştirisini getirdi. Komisyon çalışmaları sırasında oluşan bu hava, parti içinde rahatsızlık yarattı. Bazı partililer, “Komisyona gelen bizi suçluyor. Oluşturulan hava partiye zarar veriyor. Kendi idam sehpamızı hazırlıyoruz” diyerek duruma tepki gösteriyor. Parti içinde yapılan değerlendirmelerde, komisyonun, FETÖ’nün devlet içindeki örgütlenmesinin 40 yıl önce başladığı, sorunun AKP’den değil önceki iktidarlardan kaynaklandığına vurgu yapan bir çalışma yapması gerektiği üzerinde duruluyor. Parti içinde yaşanan tartışmalar ve çalışmaların partiye zarar vermemesi için komisyonun yol haritası, AKP’li üyeler tarafından titizlikle belirleniyor. Komisyona kimlerin çağrılacağı ve kimlerin dinleneceğine buna göre karar veriliyor. ‘Hans’a bakmam’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde yine idam tartışması vardı Cumhurbaşkanı Erdoğan, idam tartışmalarına ilişkin görüşlerini yinleyerek, “Ben Hans’ın ağzına, George’un ağzına bakarak karar vermem, ben halka göre karar veririm. Halkım idam mı diyor, parlamentoya gelir. Parlamento da idam diyorsa bana gelir. Ben de bu kararı onarım” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Erdoğan konuşmasında, AP’nin “müzakereler dondurulsun” kararının ardından “Türkiye gibi topraklarında neredeyse her gün terör eylemi yapılan bir ülkeye ‘terörle mücadele etme’ demek aslında ‘dükkânı kapatıp git’ demektir. Çünkü terörle mücadele etmemek, terör örgütlerine teslim olmaktır” dedi. AP’ye tepki AP’yi terör örgütlerine ‘çanak tutmak’la eleştiren Erdoğan, OHAL’in uzatılabileceğini söyledi: “Fransa üç ay, üç ay, altı ay uzattı. Siz Fransa ile böyle bir karar aldınız mı? Fransa seçimleri sebebiyle yeniden uzatmayı düşünüyorlar. Türkiye, yaşadığı darbe girişimine ve terör eylemlerine rağmen OHAL’in henüz üçüncü ayında. Belki üç ay, belki üstüne üç ay daha uzatacağız.” Konuşmasında idam tartışmalarına da değinen Erdoğan, “Ben Hans’ın, George’un ağzına bakarak karar vermem. Ben Hakk’a ve halka yönelerek cevabımı veririm. Şimdi AB’deki birileri, ‘niye işte siz idam istiyorsunuz?’ Sana ne? Milli irade bunu istiyorsa, milli irade vekillerine bunu emrediyorsa vekiller de bunu istiyorsa yasalarda bunun geleceği yer neresi?” dedi. Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak ise Erdoğan, “İktidar partisi ve MHP ortaklaşa bir çalışmayı sürdürüyorlar. Ana muhalefetin içinden de destek gelirse parlamento içinde hallolur” diye konuştu. Gazetemiz eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın yurtdışında yaptığı görüşmeleri sert bir dille eleştiren Erdoğan şunları söyledi: “İşte bir tane terörist, köşe yazarı müsveddesi, 5 yıl 10 aya mahkum oluyor, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor, kaçarak Almanya’ya gidiyor. Almanya da bunu ağırlıyor. Çıkmış İngiltere televizyonlarında, Fransa televizyonlarında Türkiye’yi açık hava hapishanesine benzetiyor, ya bu nasıl hapishane ki sen bu kadar kolay kaçıp gittin ya.” Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin son 26 saatte ikinci kez telefonda görüştü. Kremlin’den yapılan açıklamada, en iki liderin Suriye’deki son gelişmeler ve Halep’teki duruma yönelik çabalar hakkında görüştükleri belirtildi. l İSTANBUL Can Dündar’dan Erdoğan’a yanıt Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isim vermeden “Bir terörist köşe yazarı. Köşe yazarı müsveddesi” sözleriyle hedef aldığı gazeteci Can Dündar, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Suçumuz, ülkemizi yangın yerine çeviren bir suçu deşifre etmekti. Hiç kimse, yaptığımız haberi yalanlayamadı. Hapiste olduğu gibi bugün de cesaretle konuşmaya, yazmaya, kimlerin gerçek ‘gazeteci’, kimlerin ‘terörist’ olduğunu anlatmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Binali Yıldırım yine AB’ye yüklendi Başbakan Binali Yıldırım, AP’nin Türkiye kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İki gün önce milletvekilleri toplandılar, Türkiye’yle müzakerelerin durdurulmasına karar verdiler. Bu kararın bizim için hiç kıymeti harbiyesi yoktur. Aziz milletimiz ne karar alırsa ona boynumuz kıldan incedir, onun dışındaki kararların bizim için hiç ama hiç önemi yoktur” dedi. Başbakan Yıldırım, İstanbul Sağlık Fuarı kapanış programında konuştu. “Milletimizin AB’ye zaten azalmakta olan güven duygusunu daha da zedelemiştir” diyen Yıldırım, “Birlik, bu kararını siyasi basiretten, iyi niyetten uzak bir şekilde almıştır. Öncelikle AB, Türkiye ile mi yoksa Avrupa’da kol gezen terör örgütleriyle mi iş birliği içinde olacak, bunun kararını vermelidir. Unutulmamalıdır ki Suriye ve Irak’ta yaşanan insanlık tra jedisinden memleketlerini, yurtlarını, canlarını kurtarmak için terk eden milyonlarca vatandaşa, mülteciye kucak açan ülke, onları bağrına basan ülke Türkiye’dir. Macaristan’a, Avusturya’ya 35 tane mülteci gitti, milletin gözü önünde tekmelediniz, yerden yere vurdunuz. İnsanlık Türkiye’de, insanlığın ölmediği ülke Türkiye’dir” diye konuştu. Dolar kuruyla ilgili de konuşan Yıldırım, “Bir dalgalanma yaşıyoruz. Dolayısıyla bunu sadece Türkiye’ye mahsus ve kalıcı bir dalgalanma olarak görmek büyük hatadır. Temeli sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzu bütün vatandaşlarımızın bilmesini istiyorum. Piyasaların, yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın ufak da olsa tedirginliklerini gidermek bizim görevimiz. Hemen tedbirleri aldık” şeklinde konuştu. OHAL’le ilgili de konuşan Yıldırım, OHAL’in 2017’den itibaren kaldırılacağını belirterek “2017’den itibaren yatırıma daha fazla kaynak ayıracağız” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘AP kararı etki yaratır’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu’nun mü zakereler durdurulsun kararına karşı AB’yi sınır ları açmakla tehdit et mesi Brüksel’de yankı buldu. Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker Juncker, Le Libre Belgique gazetesine verdiği demeçte, AP kararının bağla yıcılığı olmadığı için küçümsenmeme si gerektiği uyarısı yaptı. Kararın “AB başkentlerinde etki yaratacağına” işa ret etti. Erdoğan’ın başbakanlığı dö neminde demokratik ilerlemeler sağ ladığını ancak son 2 yılda Avrupa’nın değerlerinden uzaklaştığını dile geti ren Juncker, “Erdoğan müzakerelerin başarısızlığından, AB ve Komisyonu sorumlu tutmaktansa, kendine Türk lerin Avrupa’da serbest dolaşım hak kı olmamasında sorumluluğu bulunup bulunmadığını sorması daha iyi baş langıç olur” dedi. Euronews kanalına da konuşan Juncker, Türkiye’nin sığın macılar konusunda AB’den daha fazla sını yaptığını belirterek AB üyelerinin eleştirilerinde makul olmasını istedi. ‘Ankara’nın şantajına boyun eğmeyeceğiz’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AP kararına karşı yaptığı sert açıklamaların yankıları sürüyor. Avrupa Parlamentosu’nun bağımsız bir şekilde reaksiyon Türkiye ile AB arasında gösterecek durumda olmaları yürütülen tam üyelik müzake gerektiğini söyledi. Türkiye’nin relerinin dondurulmasını ön AB’ye üye olamayacağını da be gören kararına tepki gösteren lirten Weber, ancak şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’ye yönelik yardımların böyle giderse sığınmacılara sı kesilmesi ya da ekonomik yap nırların açılacağını belirten söz tırım uygulanmasına da karşı lerine Avrupa’dan açıklamalar olduğunu, diyaloğun kesilme yapılmaya devam ediyor. Ne mesi gerektiğini kaydetti. ue Osnabrücker Zeitung’a ko Hıristiyan Sosyal Birlik nuşan AP’deki en büyük grup Partisi’nin (CSU) Genel Başka olan muhafazakâr Avrupa Halk nı ve Bavyera Başbakanı Horst Partisi’nin (EVP) Grup Başkanı Seehofer de Neue Presse gaze Manfred Weber, Türkiye’nin AB tesine Avrupa’nın demokrasi, üyeliğine tamamen kapıyı ka insan hakları ve özgürlüğü sa patan ifadeler kullandı. Weber, vunması gerektiğini söyleyerek şantaja boyun eğmeyecekleri bu durumda sınırların daha iyi ni, en kötü durumda sığınma korunmasının zorunlu olduğu cı krizinde Türk hükümetinden nu belirtti. l Haber Merkezi Hey Fidel... Sabah televizyonu açtığımda ekranda altyazı geçiyordu: “Küba’nın eski Devlet Başkanı Fidel Castro 90 yaşında öldü...” Yıllardır hastaydı, devlet başkanlığını kardeşine vermişti. De Gaulle’ün Elysee Sarayı’na girdiği 8 Ocak 1959 günü, dünyanın bir başka yerinde eğlence ve kumar adası küçük Küba’da, faşist lider Batista’yı deviren Fidel Castro Havana’ya giriyor, dünyanın başka bir devinin uzun süren iktidar dönemi başlıyordu. Castro’nun iktidar dönemi 2008 yılına dek sürdü... 50 yıllık bir süreci burada anlatmak oldukça zor... 28 Temmuz 1953’te Fidel’in 125 arkadaşıyla birlikte Batista güçlerinin Santiago’daki Moncada yaptığı başarısız baskını, kentin mahkemesinde yaptığı savunma ilginçtir: “Tarih beni aklayacaktır.” 16 Ekim 1953 savunması ve ardından Küba’ya kaçması, kardeşi Raul’ün ve yakın arkadaşı Ernesto Che Guevara’yla Maestra Dağları’na çıkıp bu kez başarıya ulaşan direniş, ardından halkın kahramanı oluşu... ABD bu direnişi içine sindiremedi. Ambargo uyguladı küçük adaya. Kübalı göçmenler ve CIA, Domuzlar Körfezi çıkarmasını yaptı. Başarı sağlayamadı. ABD, küçük adayı ekonomik kıskaca aldı. Sovyetler Birliği dağılana dek oradan yardım görmeseydi, ayakta durmaları çok zordu. Kendisini yok etmek isteyen Amerikan emperyalizmine boyun eğmedi. Halkın desteği olmasaydı bunu başaramazdı. HHH Fidel Castro’nun “devrim” diye nitelendirdiği iktidar gücü gerçekte “devlet” gücüdür. Küba’da diktatör Batista devrilmiş, yerine Castro geçmiş ve devlet gücünü eline geçirmiştir. Aklınıza haklı olarak şu soru gelebilir: “Bu gücü elinde tutan Castro iktidarı, kendisine ters düşen ya da her alanda kendisi gibi düşünmeyen sanatçılara, aydınlara, bilim insanlarına karşı nasıl davranacaktır?” Bu soru dünyanın pek çok yerinde sanatçıları, yazarları, düşünürleri, aydınları, bilim insanlarını ilgilendirmiş; sıcak tartış malara neden olmuştur. Tartışmanın bugün bile sürdü ğü bilinen bir gerçektir. Ancak Fidel Castro, sorunu şöyle çözümlemiştir: “Devrimin aydınlara, sanatçı lara, bilim insanlarına, yazarlara karşı bir politikası olmalıdır. Devrim, gerçek durumu kavramalı ve devrimci olmayan bütün sanatçı, yazar, aydın, bilim insanlarını devrimde çalışacakları ve yaratacakları bir yer; devrimci olmamalarına karşın yaratıcı ruhlarını ortaya koyacak fırsat ve özgürlük bulmalarına olanak tanınmalıdır.” Küba, Türkiye’den çok uzak bir yer... Küçük bir ada... Castro’nun bu konuşması sanırım çok uzun yıllar önce oldu. Bu konu belki duyarlı aydın, sanatçı, bilim insanı ve yazarlarımızı yakından ilgilendirir. Bugün Türkiye’de gündemde olan konulardan en önemlisi devrim değil, laiklik, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerdir. Bugün devlet farklı görüşlerde olan sanatçılara, aydınlara, yazarlara, bilim insanlarına yaratıcılıklarını ortaya koymak için özgürlük alanı açıyor mu? Fidel’in Küba’da çok sevilmesi, “Hey Fidel” diye seslenilmesi, devlete olan güvenden ötürü evlerinin kapılarının sürekli açık olması, kahraman olarak görülmesi, mücadeleci ve insancıl tutumundan ötürüdür. HHH Fidel, Küba halkının sosyal durumunu düzeltmek, özgür bir toplum yaratmak için çok çalıştı... Yüreğinde insan sevgisi vardı. Yıllar önce Meksika’dan kalkıp Küba’ya gelmişlerdi. Yanlarında arkadaşları, sırtlarında devrimi geçiriyorlardı. Gerillalar köylü, köylüler gerilla olacaklardı. Vuruşa vuruşa 12 kişi kalmışlardı. Tüm dünyaya devrimin nasıl yapıldığını kanıtladılar. Bu serüven Che Guevara’nın “Gerilla Günlüğü”nde sade bir dille anlatılır. Fidel, 1995’in Haziran ayında Türkiye’ye geldi. HABİTAT toplantısında yaptığı konuşmadan bir tümce verip yazıma noktayı koyayım: “... Gezegeni mahvedenler, havayı, denizleri, nehirleri, toprakları kirletenler, şimdi insan soyunu kurtarmak için çok az kaygı duyuyorlar...” Referandum, kongreyi erteletti EMİNE KAPLAN Anayasa değişikliği için MHP ile AKP arasındaki görüşmeler sürerken; AKP yönetimi nisan ayında olası bir referandum için hazırlıklara başladı. Parti, ocak ayında başlatılması öngörülen kongre sürecini referandum sonrasına erteledi. Ertelemede, teşkilatların referandum sürecinde kendi iç sorunlarıyla uğraşması durumunda başkanlık propagandasının aksayacağı endişeleri etkili oldu. MHP ile uzlaşma sağlanması durumunda anayasa değişikliği önerisini gelecek haftalarda TBMM Başkanlığı’na sunmayı planlayan AKP, mart sonu nisan başı da referanduma gidilebileceği hesabı yapıyor. AKP’de, anayasa değişikliğinde MHP ile Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin partiyle bağının devam etmesi, genel başkan olması düzenlemesi üzerinde uzlaşabilirse olağan kongrenin tarihinin buna göre değişebileceği dile getiriliyor. Erdoğan’ın 2019’da yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda partinin olağanüstü kongreye gitme yerine Eylül 2018’de yapılması gereken kongrenin Ağustos 2019’a ötelenebileceği dile getiriliyor. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle