Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 75 TEMMUZ 1990
SHP'den Olumlu Bir Adım...
(Baştarafi I. Sayfada)
çevenin, çözüm açısından vazgeçilmezliği
özelükle belirtiliyor. Bu bakımdan şu satırla-
rın da altı çizilebilir:
"Ulusal sınıriar içinde yaşayan insanlanmı-
zın dil, din, mezhep ve etnik farklılıklar taşı-
ması, ulusal bütünlüğe engel değildir. Bu fark-
lıltklan kaldırma girişimleri bir devlet politika-
sı olamaz."
Yaşadığımız topraklara damgasını vuran
ve yüzyılların içinden gelen kültürel zengin-
lcğimtzin, ülke bütünlüğüne yönelik herhan-
gi bir engel oluşturamayacağına işaret edi-
len raporda şöyle deniliyor:
"Türkiye etnik köken açısından çoğulcu bir
yapıya sahiptir. Birbirinden farklı etnik grup-
lann, mezhep anlayışlannın, dil farklılıklarının
varlığı inkâr edilemeyecek bir sosyolojik ger-
çektir. Bunun içindir ki cumhuriyet, özünde
bir siyasal bHinç cumhuriyeti olarak kurulmuş-
tur."
SHP Merkez Yürütme Kurulu raporunun
33. sayfasında ise şu haklı görüşlere yer ve-
riliyor:
"• Kürt kimliğini kabul ederek, kendine
'Kört kökenliyim' diyen yurttaşlara,, bu kişilik-
lerini hayatın her alanında îstedikleri gibi ve
özgürce ifade etme hakkına sahip olmalan
olanağı sağlanacaktır.
• Bu çerçevede anadil yasağı ile ilgili her
türiü yasal düzenleme yürüriükten kaldınla-
cak; yurttaşların anadillerinde serbestçe ko-
nuşabilmesi, yazabilmesi, öğretebilmesi; bu
dillerde değişik kütturel faaJiyetterde bulunma-
sı güvence altına alınacaktır.
• Anadil üzerindeki yasağın kaldınlması,
özgürce anadilin yurttaşların yaşammda kul-
lanılması, bu dillerle serbestçe yayın yapılma-
sryia birlikte, Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti'nin
resmi dili olarak eğitim alanında kullanılma-
ya devam edüecektir. Toplumun ortak dili olan
Türkçenin vatandaşlara öğretilmesi için ge-
rekli düzenlemeler, etkili bir biçimde yapıla-
caktır.
• Toplumda var olan değişik kültür ve dil-
lerin, topluma, tarihe ve kültürlere saygı an-
layışı içerisinde akademik bir çalışma olarak
araştırılması, devlet eliyle düzenlenecek, bu
amaçla araştırma birimleri, enstitüler kurula-
caktır."
Ülke bütünlüğünü hedef alan ayrılıkçı te-
röre karşı mücadelenin önemi vurgulanırken,
yerinde bir noktaya daha raporda şöyle dik-
kat çekiHyor:
"Terör örgütünün silahlı mücadelesı ileri
sürülerek halka yapılan baskı haklı gösterile-
mez. Bu, silahlı terör örgütlerinin tuzağına
düşmektir."
Raporda yer alan bir başka doğru yakla-
şım da bölgenin ekonomik ve toplumsal ge-
riliğini yenebilmek için, devletin öncülük yap-
ması ve bu amaçla bir "bölgesel kalkınma
planı" hazırlanması yolundaki görüştür.
SHP raporundaki şu satıriar da yerinde sa-
yılmalıdır:
"Çağdaş Avrupa toplumunun bir parçası
olarak sorunlanmızın demokrasi içinde aşıla-
bileceğine inanıyoruz.Çağımız, bütün sorun-
ların demokrasi içinde çözüldüğü, geçmişten
gelen her tüıiü farklılığın hoşgörûyle karşılan-
dığı bir çağdır."
Dileğimizin, SHP raporunun demokratik
bir tartışma platformu oluşturması ve ülke-
mizin bu temel sorununun tabulardan arın-
mış bir biçimde ele alınmasıdır.
CUNEYT ARCAYUREK yaz.yof
İZMİR'tfen HJKMET ÇCTİNKAYA
(Baftarafi 1. Sayfada)
sıyla basladı. Önce yemek boy-
kotu, ardından yürûyüş ve vizite
eytemi getdi. Belediyede çalışan
memurlar İstanbul, Ankara ve Iz-
mir'de çeşitli protesto eylemleri-
ne giriştiler. Memurlar yüzde
25'lik zammı protesto ediyorlar-
dı.
Tüm bu gelişmeler karşısında
ANAP iktidarı ne yapıyor?
Yine aynı masallar anlatılıyor.
İşçiterin, memurlarm kışkırtıldtğı
öne sürülüyor Bakanlar peşi sı-
ra açıklama yapıyor:
— Memura enflasyonun üze-
rinde zam verdik. Herkes halin-
den memnun. Memuriarı kışkır-
tanlann kim olduğunu araştırmak
lazım.
Acaba herkes yaşamından
hoşnut mu?
Belli, kimilerı gününü gün edi-
yor Türkiye'de. Semra Hanım'ın
terzisi, Cumhurbaşkanı Özal'ın
özel uçağı GAP ile Dalaman'a
geliyor. Oradan askeri helikopte-
re binip Marmaris'in Okluk Ko-
yu'na iniyor.
Dalaman'da terzi Müberra'nın
fotoğraflannı çekmek isteyen ga-
zeteciler azarlanıyor. Hele Bod-
rum'da diskoda resim çeken ba-
yan gazetecinin başına gelenler.
Cumhurbaşkanı Özal'ın koruma-
ları sabaha dek bayan gazeteci-
yi arıyor.
Eh bu arada İstanbul, Ankara,
izmir'de memurlar yürüyüş yap-
sın kimin umurunda. Yüzde
25'lik zam onlara yeter de artar
bile. Terzi Müberra, özel uçakla
Dalaman'a gelsin, oradan heli-
kopterle Okluk Koyu'na uçsun.
Semra Hanım'ın elbiselerini dik-
sin.
Cumhurbaşkanı Özal'ı Mar-
maris'te izlemek zor. Okluk Ko-
yu'na gazeteciler yaklaştınlrnryor.
O nedenle, ne zaman nereye gi-
deceği bilinmiyor. Cuma günü
Fethiye'ye gitti, namaz kıldı. Ca-
miden çıkanlar alkışladı Özal'ı.
Tam bu sırada Mustafa Yılmaz
adlı bir yurttaş korumalartn sal-
dırısına uğradı. Bir güzel dövü-
lüp bir kenara itildi.
Suçu neydi yurttaşın?
Bunu kimse bilmiyor. Kimileri-
ne göre anahtar sailamış, kimi-
lerine göre el kol işareti yapmış.
Cumhurbaşkanı Özal'ın tatili
bir hayli eğlenceli geçiyor. Bod-
rum Aktur'da Kaya Erdem'le kar-
şılaşryor Özal. Ancak aralannda
sıcak bir ilişki olmadığı gözleni-
yor.
Evet, memurlar yürüyor, SSK
işçileri, Tuslog çalışanları eylem
yapıyor. Yürûyenler işçiler, me-
murlar. Hükümet izliyor salt olup
bitenleri. Ardından demecler ve-
riliyor:
— Kalkınıyoruz, büyüyoruz,
çağı yakalıyoruz...
Onun için işçi, memur yûrüyü-
şü, yemek boykotu, vizite eylemi
vız geliyor ANAP'a...
— Onlar iş yapamazlar. Halk
elim kırılsaydı da oy vermesey-
dim diyor...
Bir soru:
— Kime diyor?
Yanıt:
— Muhalif belediyelere mili-
tanları doldurdular Suları akıtmı-
yorlar, çöpleri toplamıyortar...
Şimdi elinizde fırsat var, onları
cezalandırın...
İşçiler, memurlar sokaklarda...
Yüzde 25'lik zammı protesto edi-
yor, 150 bin lira aylıkla çalışma-
yacaklarını söylüyorlar.
Kim kimi cezalandıracak şim-
di?
Muhalif belediyeleri mi yoksa
ANAP iktidarını mı?
Türkiye'nin önemi azalıyor
ANKARA (ANKA) — ABD'-
de yayımlanan haftalık Business
International dergisi Varşova
Paktı yönetimlerinin yikılmasuıın
Batı'da olduğu gibi Türkiye'de de
büyttk bir sürpriz ve şaşkınlık ya-
rattığmı belirterek bu gelişmeler-
den "Askeri ve stratejik önem
açısından en çok zaran görecek
Banlı iilke belki Tiirkiye olacak"
dedi. Business International,
Türkiye'nin ABD'nin öncelikler
listesinden kaymakta olduğunu
da öne sürdü.
Ülkelerin politik ve ekonomik
durumlan ile ilgili değerlendirme-
ler yapan Business International,
haziran 1990 tarihli Türkiye rapo-
runda merkezi Londra'da olan
Stratejik Etütler Enstitüsü'ne atıf-
ta bulunarak Türkiye'nin, Batı-
Doğu ilişkilerindeki stratejik öne-
minin azaldığı göriişüne yer ver-
di. Ancak NATO'nun ileri savun-
ma stratejisinin temel unsurlan-
nın hâlâ yerinde olduğu hatırla-
tılan raporda, ABD'nin Türkiye'-
ye sağladığı yardımda bazı kısın-
tılar yapmış olması ve iki küçük
tesisi kapatmasına karşın NA-
TO'nun Türk tesislerine yönelik
harcamalannda henüz kayda de-
ğer bir azalma olmadığına da dik-
kat çekildi.
Türk ordusunun daha küçük
profesyonel bir orduya dönüştü-
rülmesi fıkrinin giderek Türk Ge-
nelkurmayı'nda ağırlık kazandı-
ğı iddia edilen raporda, Konya'-
da alçak uçuş tesisinin yapımın-
dan vazgeçilmesinin, Türk hükü-
meti ve özellikle "kabine yıldm"
olarak nitelendirilen Devlet Baka-
nı Mehmet Keçeciler'in Türkiye'-
nin tslam merkezi olan Konya'-
ya geniş bir uluslararası toplulu-
ğun yerleştirilmesini istememele-
rinden kaynaklarunış olabileceği
öne sürüldü.
NATO'nun belirgin bir siyasi
niteliği kazanması halinde Tür-
kiye'nin teşkilattaki rolünün
önemli ölçüde azalacağı savunu-
lan raporda daha sonra şöyle de-
nildi:
"Varşova Paktı'nın yıkılması
ile Tiirkiye, güneyden gelebilecek
tecavüzlere karşı NATO'nun çı-
kariannı koroyabüır. Türidye'nm
bazı dost olmayan komşulan var
ve NATO, başta tslam dünyasm-
da olmak üzere militarist geliş-
mekte olan ülkelerin tecavuzleri-
ne karşı bir savunma bloku durn-
muna gelebUir."
Business International, Türk -
ABD ilişkilerini değerlendirirken
de ABD Başkanj George Bush'-
un Ermeni soykınm iddialannı
destekleyici a^klamasının Türki-
ye'de büyük bir üzüntü yarattığı-
nı, Ankara'nın ABD Kıbns Ko-
ordinatörü Nelson Ledsky'nin gi-
rişimlerini de olumlu karsılama-
dığını belirtiyor. Business Interna-
tional raponında aynca Türkiye'-
nin, ABD Dışişleri Bakanhğrnın
Kürt sorununa iliskin tutumun-
dan rahatsız olduğu ifade edili-
yor. Rapora göre ABD bağımsız
bir Kürt devletinin kurulmasuu
desteklemediğini bildirmekle bir-
likte Kürtlerin durumunun iyileş-
tirümesini istiyor. Business Inter-
national, dünyadaki hızlı değişim
sonucunda Türkiye'nin ABD'nin
öncelikler listesinden kaydığıru,
ancak geçid olarak kenara itilme-
sinin ülkenin tamamen gözden çı-
kanldıgı anlarruna gelmediğini de
öne sürüyor.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'-
ın döneminde tslam eğitimine ya-
pılan büyük yatırımlar sayesinde
lslami eğilimlerin canlandığını
öne süren Business International
raponında şu görüşlere de yer ve-
rildi. "Türkiye, kültür açısından
sanki 70 yıllık bir aradan sonra
yeniden Ortadogu'ya yöneliyor.
Bu biraz şaşırbcıdır. Çünkü Türk
orta tabakanın kentsei kültüru be-
lirgin bir biçimde Avrupalıdır."
Business International raporu-
nun bir bölümü de "özal haneda-
mna" ayrıldı.
VEUEFENDI HIPODROMiriNDAN FIKRETDACUOĞLL
Oıico'ya güveniyoruz
KEMAL AKYER
1. AYAK: Hayatının ilk yanşın-
da başarılı koşan Daisy's Boy,
iyi durumuyla en şanslı isim.
Dün sabah 400/23.5, 200/11.5
Ç yapan Atik, sert rakibidir.
Ekrem tarafından hazırlanan ve
dün sabah 400/23.5,200/11.5 Ç
yapan Maskot, yanşın sürpriz
atıdır.
2. AYAK: Cuma sabahı bu ya-
rış için yapmış olduğu galobu-
nu beğendiğım Şenbatur'a güve-
niyoruz. Demirbey, daha sonra
düşünülebilir. Tunçpınar ve Er-
demir'i sürprizde öneririm.
3. AYAK: Mümin'le güzel ga-
loplarla hanrlanan ve dün sabah
kenterini beğendiğimiz Chico,
yanşın en şanslı atıdır. Mislici-
ler, kuponlaruıa tek yazabilir.
Affanbey ve dün sabah
600/39.5, 400/25, 200/12.5 ko-
lay yapan Viva Zabata daha
sonra düşünülebilir. Zümrütha-
nım yanşın sürpriz atıdır.
4. AYAK: Cuma sabahı galobu-
nu beğendiğimiz ve dün sabah
kenterinde çok iyi görünen Yu-
sufçuk 1, formunu koruyan Va-
rol tzzet ve Sedam arasındaki
çetin mücadele, yanşın birinci-
sini belirleyecektir. Altıh Gan-
yan kuponlanna bu üç atın da
yazılmasında fayda vardır. Ban-
kobatur sürpriz yapabiür.
5. AYAK: Denk atların bir ara-
ya geldiği bu yanşta Koraytay,
uzunu eksik olmasına rağmen,
yanşın en şanslı atıdır. Dün sa-
bah 400/25, 200/12.5 kolay ya-
pan Sözlü ile Panter 2 de dere-
ce yapabüir. Sub Marine ve Eli-
fim'i sürprizde öneririm.
6. AYAK: tlk kez bu gnıpta
koşmasına rağmen, Varol 1, cu-
ma sabahı yaptığı 600/38.5
sprintiyle yanşın en şanslı atıdır.
Zehrahan, daha sonra düşünü-
lebilir. Mücahit ve Altay 4'ü
sürprizde öneririm.
m
İ
P
•fj-j
ip
•fj
1
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Oağlıoglu
K. Akyer
Orhan özsu
Naip Yılmaz
1-2
2-1-5
1-2
4-2-1-3
2-5-6
1-2-4-5
1-5-2-4
5-1-2-4
5-2
5
5-7
5
1-4-7 İ 5
1-4-7
1
7-4-1
8-10-5
5
10
4-2
4
4-6-2-7
4
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: Güçlühan (1), P:
Hats, Off (2), S: Karaduman
(4).
2. KOŞU: F: Daisy's Boy (2), P:
Atik (1), S: Maskot (5).
3. KOŞU: F: Şenbatur (2), PP:
Tunçpınar (1), P: Demirbey (4),
S: Erdemir (5).
4. KOŞU: F: Chico (5) PP: Af-
fanbey (2), P. Viva Zapata (3),
S: Zümrütharum (7).
5. KOŞU: F: Yusufçuk 1 (I),
PP: Varol tzzet (4), P.Sedam
(7), S.Bankobatur (5).
6. KOŞU: F: Koraytay (5), PP:
Sözlü (8), P: Panter (10), P: Sub
Marine (6), S: Elifim (4).
7. KOŞU: F: Varol 1 (4), PP:
Zehrahan (6), P: Mücahit (8), S:
Altay (2).
(Baftarafi 1. Sayfada)
yor. Daha önemlısi iktidar, hac
olayında Suudilerin kusurlarına
yeni örtüler ararken, Suudi elçi-
si Abdülaziz'in DYP liderine yap-
tığı ziyaretten TÖ koşutunda se-
vinerek ayrılmadığı anlaşılıyor.
Suudi elçisi hâlâ aynı plağı ça-
lıyor. Otayı "kazaya, kadere" bağ-
lıyor. Demirel önceki gün görüş-
tüğü elçiye kaderin, kazanın ya-
nı sıra olayın bir "sebebi" oldu-
ğunu araştırmak gereğini vurgu-
luyor.
Suudiler kendi ülkelerinde ol-
duğu gibi Türkiye'de de olayın
kaderle, kazayla geçiştirilmesini
istiyorlar. Oysa burası Riyat de-
ğil. Burada az buçuk bir demok-
rasi yasanıyor. Kuşkusuz olay tar-
tışılacak, kamuoyunu doyurucu
bilgiler açık seçik ortaya konul-
duktan sonra sonuçlara gidile-
cek.
Büyüketçi, iki muhaiefet parti-
sinin faciayı Meclis'e getirmesi-
ni yadırgamış olabilir. Elbette kral
hazretleri açık bir rejimde soru-
nun enine boyuna tartışılmasını
istemeyerek, "bu türden geliş-
melerin iki ülke arasında gergin-
liğeyol açacağını" duyurabilir.
TO, kral hazretlerinin başsağ-
lığı dilekleriyte yetinebilir. Ama
öteki partilerin kral hazretlerinin
isteği bu yoldadır diye -örneğin
DYP liderine de üzüntülerini,
başsağlığı dileklerini göndermiş-
sorunu kapatmalan beklenemez.
jktidarın Suudilere karşı kesin
ve sert girişimler yapmayışının
altında uluslararası bir eksenin
rol oynadığı yadsınabilir mi? Bu
eksen Suudi-ABD çizgisinde
oluşmuş, 1980'den bu yana, he-
le TÛ döneminde Türkiye'nin
gozü kapalı dostluğu ve destegi
sağlanmıştı. Oysa Türkiye'nin
dost saydığına düşman gözüyle
bakarak çıkarlarını koruması ge-
rekiyor.
Fakat nerede bu anlayış? Baş-
bakan Akbulut dün basına ABD
:
nin Yunanistan'a verdiği yazılı gü-
venceye geçenlerde başkente
teşrif eden Savunma Bakanı
Cheney'in bir kez daha sahip çık-
tığını söylüyor. Atina'ya ABD gü-
vencesi, Türkiye aleyhine değil-
miş.
Bizimkilerse herhangi bir yap-
tınm düşünemeyecek kadar şaş-
kın. Akbulut, bildiğimiz girişimleri
sürdüreceğimizden dem vuruyor.
Neymiş bunlar? Gazetelerde çı-
kan olumsuz yorumları VVashing-
ton'un dikkatine sunuyorrnuşuz,
Daha önceleri, olası güvence or-
taya çıktı çıkarken büyükelçimi-
zin tutumunu böyle anlatıyorlar.
Suudi Kralı, "taziyetlerini" bil-
dirdi mi, beş yüzü aşkın insanın
ölüsüne siyasal toprak atılıyor.
Amerikan Savunma Bakanı Yu-
nanistan'a güvencenin aleyhimi-
ze olmadığını söyledi mi, Anka-
ra'daki zehir zemberek yetkililer
soruna neredeyse kapanmış
gözüyle bakıyorlar.
Suudi-ABD eksenine karşı çık-
mayı akıllarından geçirmeyen ta-
til düşkünleri, iki ülkeyle çatışan
ikili yararlanmızda da yürekli
davranışlar sergileyemeyecek
kadar cesaretten yoksun.
Birinden iç politikada maddi ve
manevi destek. Ötekinden ulus-
lararasında peyk devlet olmanın
sağlayacağı yararlar Suudi ban-
kaları, gizli açık maddi destekler,
Suudi'den, oy desteğine sahip
olmayan iktidarın daha çapraşık
siyasal ikilemlere gitmesini önle-
mek için Washington'un, ANAP:
ın sürekli sırtını sıvazlaması.
NATO'ya girmenin bedelini Ko-
re'deki şehitlerle, bu iktidarı sür-
dürmenin faturasını Suudilerle iyi
geçinmenin yollannı tıkamadan
ödedik, ödüyoruz.
Dublin'de, Yediler kendi arala-
nnda, NATO'da önemli üç toplan-
tı yapılryor. Muhalefete bu arada
yeni bir görev düşmüyor mu?
Dünyadaki yerimiz dışımızda be-
lirienirken, son gelişmelerin ışı-
ğında "biz neyiz ve neredeyiz"
tartışmasının Millet Meclısı'nde
yapıiması gerekmivor mu?
Hacla ilgili olağanüstü Meclis
toplantısını uluslararası gelişme-
lerde yerimizi tartışacak ikinci bir
toplantı izlemeli. Her gün yeni bir
oldubitti ile karşılaşan Türk dış
politikası belki yeni bir hız, yeni
bir kişiiik kazanır.
Uluslararası sorunları tartışa-
cak ikinci bir olağanüstü toplan-
tıya dün siyasal kulislerde belli
belirsiz bir ışık yanıyordu.
Bakalım!
Gtineydoğu Raporu
Ankara belediyelerinde sözleşme
lııöııü, anlaşmada
arabuluculuk yaptı
Ankara belediyelerindeki toplu iş
sözleşmesinde SHP Genel Başkanı İnönü'nün
arabulucuğuyla anlaşma sağlandı. İşçilerin
ücretlerine ortalama yüzde 310 ile 441
arasında zam yapıldı.
ANKARA (Cumhoriyet Bflro-
SD) — Ankara'da ilçe belediyeleri
ile Belediye-tş Sendikası arasında
gergin bir ortamda sürdürülen
toplu iş sözleşmelerinde, SHP Ge-
nel Başkanı Erdal tnönü'nün ara-
buluculuğuyla anlaşma sağlandı.
Yapılan yüzde 310-441 arasında
ücret ârtışı ile yaklaşık olarak sü-
rekli işçilerin 1 milyon 59 bin, ge-
çici işçilerin ise 730 bin lira net üc-
ret alacakları öğrenildi. SHP Ge-
nel Başkam lnönü, demokrasi an-
layışı içinde çauşma barışının
önemli bir yer oluşturduğunu söy-
ledi.
tnönü'nün talimatı üzerine
SHP genel sekreter yarduncılann-
dan tstemihan Talay başkanlığın-
da dün 7 saatlik bir toplantı ya-
pan Belediye-lş Başkanı Fuat
Alan ve ilçe belediye başkanlan
arasında anlaşmaya varüdı. Top-
lantıda aynca Yüksek Hakem Ku-
nılu'na giden EGO sözleşmesinin
geri çekilerek görüşmelere devam
edilmesi ve bir iki gün içinde bu
sözkşmede de anlaşmaya gidilme-
si kararlaştınldı.
Anlaşma sağlanan ilçe beledi-
yelerinden Çankaya, Keçiören ve
Yenimahalle belediyelerinde daha
)nce oylama sonucu grev kararı
alınmıştı. SHP Genel Başkanı Er-
dal lnönü, "Anlaşmadan büyük
mutluluk duydngunn" belirterek
şöyle konuştu:
"Demokrasinin bütün kurum
ve kurallanyla Türkiye'de yerieş-
raesini isüyoruz. Böyle bir anla-
yış içinde, çalışma bansı, önde ge-
len bir yer tntuyor. Sendikalara
toplu iş sözleşmelerinde anlayışlı
davrandıklan için minnetlanm."
Vanlan anlaşma sonucu geçici
işçilerin yevmiyesi 24 bin 500 li-
raya, üç gruba aynlan daimi işçi-
lerin yevmiyeleri ise 32 ve 34 bin
lira olarak beürlendi. Buna göre
yaklaşık olarak sürekli işçiler 1
milyon 59 bin, geçici işçiler de 730
bin lira net aylık ücret alacaklar.
tkinci yılda da 1 Mart 1991 tari-
hinden itibaren işçilere enflasyo-
nun 10 puan üzerinde iyileştirme
zammı verilecek. Sosyal yardım-
larda da artış sağlandığı bildiril-
SHPPartî
Meclisi
toplanıyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
so) — SHP Parti Meclisi'nin bu-
gün Genel Başkan Erdal lnönü
başkantığmda yapacağı toplantı-
da, Güneydoğu raporu göruşüle-
cek, 19 ağustosta yapılacak bele-
diye başkanbğı seçimleri için
adaylar belirlenecek.
SHP Merkez Yürütme Kurulu
(MYK), dünkü toplantısında,
Parti Meclisi'ne götürülecek ko-
nular üzerinde son değerlendirme-
yi yaptı. 19 ağustos seçimleri için
aday belirlemek amacıyla yerel
örgütlerde yapılan "nabız yokla-
malan"nın sonuçlannın ele alın-
dığı toplantıda, bügün PM'ye gö-
türülecek aday listesi saptandı.
Parti Meclisi'nde bugün görü-
şülecek Güneydoğu raporunun
üyelere "yeterli süre içinde
incelemeleri" için önceden gönde-
rilmemesi sorun yaratjı. PM üyesi
Ertuğrul Günay. "Bu kadar
önemli bir raponın loplantıdan 48
saat önce bizlere ulaştınlmamış
olmasına bir anlam
veremiyorum" dedi.
Burası Adlîye arşivi!
(Baştarafi 1. Sayfada)
Mabkemelerce bunların tas-
fiyesinin yapıiması lazım. tş-
te burada gecikmeler var. Bun-
lan kovalıyoruz. Yazışnıalarımı-
zı sürdiirüyonız. Üzerinde o ka-
dar durmayın, bizi müşkül du-
rumda bırakmayın. Aslında çok
zor bir iş. Dûzenli bir arşivimiz
yok. Toplatılan kararlann dava-
lan yıllarca sürüyor! Irabası cihe-
tiae gidilemiyor. Arsiv, adliyenin
bir numaralı meselesi."
Yetkililer, İstanbul ve Ankara
adliyeleri başta olmak üzere Ada-
let Bakanlığı'nın Türkiye'de 25
adliyede "mikrofüm" çalışması
yapagını beürtiyorlar. Kentleşme,
sanayileşme ve nüfus artışına pa-
ralel olarak dava sayılanmn da
hızla arttığı, gerekli arşiv düzen-
lemesinin yetersiz kaldığı kayde-
düiyor.
Adalet Bakanhğı müfettişleri-
nin tstanbul Adliyesi'nde mikro-
fılm düzenine geçilmesi için çalış-
malar yaptığını söyleyen tstanbul
Güvenlik Savcısı Vasıf Ersoy,
"Mahzendcki dosya, fllm ve por-
nografık kitaplann çoğn SEKA'-
ya gönderildi. Mikrofilm esasına
dönüştüriilmesi için bayındırlık
keşfi yapılıyor. Mikro göriintüye
alınacak orası. Bir kutunun içine
gececek bepsi. SEKA'ya gidenle-
rin içinde iadesine karar verilmiş
kitap yok bir defa. Pornografik
yayınlann 'iadesine' denmiş, ama
sanipleri gelip almamışlar. Bizim
başımıza bela olup kalmış. Bütün
dosyalar gitti, hiçbir şey kalraa-
dı, kalmayacak" diyor.
Mahkemelerde görülen dava
dosyalannın lmha Yönetmeliği'-
nin 17. maddesine göre, 5 yıl bek-
letildikten sonra "yakılmak" üze-
re SEKA'ya gönderilmesi gerek-
tiğini belirtiyor yetkililer.. Ama şu
ana kadar bunun "ihmal" edildi-
ğini de "açıkça" söylüyorlar.
İstanbul Güvenlik Savcısı Va-
sıf Ersoy, tstanbul Adliyesi'nde
mikrofilm düzenine gecebilmek
için 6 ay öncesinin hesaplanna gö-
re 160 milyon lira gerektiğini söy-
lüyor ve tek çözümün
"mikrofilm" olduğunu ısrarla
vurguluyor.
İç Politika Servisi — Sosyalde-
mokrat Halkçı Parti'nin "Dogu ve
Güneydogu Sonınlanna Baktşı ve
Çözüm Önerileri" başlıkh rapor-
da, "Bölge halkı 12 yıldır sıiuyö-
netim ve olağanüstü hal uygula-
malan ile birlikte yaşıyor", "12
Eylül, bnnaümı derinleştirdi",
"Yurttaşlar resmi otoritelere kar-
şı tepki gösterme konumunda",
"Yöre halkı köyıerini boşaltmaya,
toplu göçlere yönelmektedir",
"Bölge insanına genellikle potan-
siyel suçlu olarak balulmakta",
"Sıkıyönetim kuraDan. sivil görii-
nüm albnda sürekli kılınmak is-
tenmektedir", "Bölgede okuryazar
olmayan nüfusun üç milyonu as-
ügı tahmin edlmektedir", 'Yogun
issizlik, aynlıkçı terör örgiitii için
önemli bir poUnsiyel oluştur-
maktadır" saptamalan yapıldı.
SHP Merkez Yürütme Kuru
lu'nca benimsenen 36 sayfalık ra-
porda, "Bugünkü Dnnım", "So-
nınlar", "Temel Tespitier, tlkder
ve Siyasal Tercihler", "Öneriler"
başlıkh bölümler yer aldı.
Raporun "Bugünkü Durnm"
bölümünde yer alan "giiven
bunalımı" ile ilgili değerlendirme
şöyle:
"Oiağanüstü yaşam koşnllan ve
yülardır süren uygulamalar böige-
de yaşa)"an insanlar için bir kim-
lik krizi dogurmuştur. Kriz, dev-
letin yurttaşlara bakışı ile Ugilidir.
Yanlış yönetim anlayışının yarat-
tığı tepki sonucu olarak yurttaş-
lar bir yabancılaşma içine sürük-
lenmektedir. Yörede ciddi bir gii-
ven bunalımı yaşanmaktadır."
Raporun "Sorunlar" bölümün-
de de olağanüstü hale ilişkin uy-
gulamalar şu biçimde anlatıldı:
"Aynlıkçı terör örgütünün faa-
liyetlerini etkisizleştinne, izleme ve
bilgi alma amacına donük girişim-
ler birçok yerieşim biriminde yurt-
taşlann siyasal haklanm kısıtlaya-
rak, bazen ortadan kaldırarak
baskıcı bir ortam yaratılraaktadır.
Birçok yerieşim biriminde olayla-
ra karışmayan valandaşlar, siyasi
düşüncelerinden dolayı ya da rid-
diyeti olmayan ihbarlar sonucu
gözaltına alınmakta ve yarttaşla-
nn özgürlükleri kısKİanmakUdır."
"Temel Tespitier, llkeler ve Si-
yasal Tercihler" başlıkiı üçüncü
bölümde de şu görüşler y-r aldı:
"Bölgede yaşandan sorunlara
çözüra arama yerine, olağanüstü
kurallar sürekli arttınlmış, konn-
nun sosyolojik, küllürel, toplum-
sal ve ekonomik boyuüan ihmal
edilmiştir. Daha önce de belirtil-
digi gibi anadil yasağı 12 yıldır
süren sıkıyönetim ve olağanüstü
yönetimler, insan baklan sorun-
İan, issizlik, derin toplumsal bu-
nalımlara yol açmıştır."
Raporun "Öneriler" bölümün-
de yer alan "demokratikleşme pa-
keti"nde ise "anadil yasağı ve öz-
güriüklere ilişkin düzenlemeler".
şöyle önerildi:
:
"Kürt kimliğini kabul ederek
kendine 'Kürt kökenliyim' diyen
yurttaşlara, bu kişiliklerini hayn*
ön her alanında istedikleri gibi ve,
özgürce ifade etme hakkına sahip
olmalan olanağı sağlanacaktır. Bu
çerçevede anadil yasağı ile ilgili
her türlü yasal düzenleme yürür-
lükten kaldınlacak, yurttaşlann
anadillerinde serbestçe konuşabil-
mesi, yazabilmesi, öğretebilmesi,
bu dillerde değişik kültürel faali-
yetlerde bulunması güvence altı-
na alınacaktır."
"SHP'nin Doğu ve Güneydoğu
Sonınlanna Bakışı ve Çözüm
önerileri" başbklı raporu aynen
şöyle:
— 1 —
Türkiye'nin temel sorunu; ana-
yasal ve yasal engellerin kaldırı-
larak demokrasinin, ülkenin tüm
coğrafyasında kurumlaştınlması,
sanayileşerek hızlı kalkınmamn
gerçekleştirilmesi ve adaletsizliğin
ortadan kaldınlarak kişüer ve böl-
geler arasında hakça dağıhmın
sağlanmasıdır.
Demokrasi ile ekonomik ve
toplumsal gelişme SHP'nin temel
hedefleridir. Hiçbir aşamada bi-
rini diğerinin önüne koymak, bi-
rine öncelik vermek düşünülemez.
Ülkenin sorunlan içinde Doğu
ve Güneydoğu sorunlan öncelik-
li bir yer tutmaktadır. İnsan hak-
lan ihlalleri, terör ve şiddet olay-
lan, ekonomik gerilik, yoksulluk,
yoğun issizlik, güvensizlik ve kim-
lik bunalımı bu sonınların başlı-
calannı oluşturmaktadır.
SHP Merkez Yürütme Kurulu,
ülke banşıru ve demokrasiyi çok
yakından ilgüendiren bu sorunlan
tüm boyutlan ile ele alıp değerlen-
dirmeyi, kapsamlı ve somut çö-
züm önerilerini kamuoyuna sun-
mayı, yakın geleceğin iktidan
olan bir partinin vazgeçilmez gö-
revi saymaktadır.
Topluma ve yöre halkına güven
vermenin, insanları karamsarhk
ve çözümsüzlük duygusundan,
yanlış arayışlardan kurtarmanın
temel yöntemi, sorunlan açıklık-
la ortaya koymak, tartışmak ve
yurttaşlanmızın güven duyacağı
çözüm önerilerini ortaya koyabil-
mektir. Merkez Yürütme Kurulu-
muz, Parti yetkilileri tarafından
değişik zamanlarda ve aşamalar-
da ortaya konulan, açıklanan gö-
rüşlerin ekonomik, toplumsal,
kültürel ve siyasal yönleri ile de-
ğerlendirilerek ve Parti Meclisi'-
nin onayı ahnarak, konunun bü-
tünlük içinde ve bir uygulama
programı halinde topluma sunul-
masmı yararlı ve gerekli görmüş-
tür.
Bu raporda, yörenin bir bölü-
münde yoğun olarak yaşanılan sı-
JAPON GULU
llhan Selçnk
4. bası 7000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli gonderilmez.
kıntılar, güncel sorunlar, ekono-
mik ve toplumsal durum, sosyo-
lojik gerçekler, temel siyasi tercih-
ler ve tespitlere ilişkin belirleme-
ler ile çözüm önerileri ortaya ko-
nulrnaktadır.
Böliim I: Bugünkü
Durum
1.19 ilden oluşan Doğu ve Gü-
neydoğu yöresinde 1985 yıb nü-
fus sayımınagöre 10.356.935 ki-
şi yaşamaktadır. Bu, Türkiye nü-
fusunun yaklaşık olarak yüzde
20'sini oluşturmaktadır. (1)
i) Bölgenin 8 ilinde halen ola-
ğanüstü hal yürürlüktedir. (2)
ii) Aynca mücavir sayüan üç il-
de de olağanüstü yönetim geçer-
liliğini sürdürmektedir. (3)
iii) Böylece 1985 yılı sayımına
göre 4 milyon 789 bin insan, on
iki yıldır sıkıyönetim ve olağanüs-
tü hal uygulamalan ile birlikte ya-
şamaktadır.
2. Türkiye'nin karşı karşıya bu-
lunduğu ekonomik ve toplumsal
sorunlar, Doğu ve Güneydoğu
bölgesinde daha yoğun ve ağır bir
biçimde yaşanmaktadır. Bu yöre-
de issizlik, gecim sıkıntısı, ekono-
mik gerilik, egium ve sağlık hiz-
metlerinin yetersizliği, gelir dağı-
lımındaki adaletsizlik, altyapı ye-
tersizliği konulannda ülke ortala-
masının çok gerisinde bulunma-
nın yanında, yıllardır demokrasi
ilkelerine, insan haklanna uyma-
yan davramşlann ıstırabı çekil-
mektedir.
3. Yörenin önemli bir bölü-
münde 1984 yüından bu yana ay-,
nlıkçı terör örgütleri silahlı eylem-
lerini sürdürmektedir. Bu dönem-
de resmi açıklamalara göre 615'i
güvenlik görevlileri, köy korucu-
ları ve vatandaş; 630'u terörist
olarak belirlenmiş olmak üzere
toplam 1245 kişi yaşamını yitir-
miştir. Bu olaylar tüm halkımız-
ca dikkat ve kaygı ile dünya ka-
muoyunca da ilgi ile izlenmekte-
dir.
4. Silahlı çatışmanm ulaştığı
boyut, sorunun önemini, büyük-
lüğünü ve ciddiyetini açıkça orta-
ya koymaktadır. Konunun öne-
minin kavranmadığı, soruna çe-
şitli yönleri ile yakiaşılmadığı sü-
rece, terör olayıru etkisiz hale ge-
tirmenin çok güç olduğunu yülar-
dır yasanan olaylar açıkça göster-
mektedir. Terör olaylannın de-
vam etmesi, yöre halkını güven-
lik sorunu ile karşı karşıya bırak-
maktadır. Yıllardır devam eden
silahlı çatışmanm ne zaman, ne
şekilde ve nasıl etkisiz hale geti-
rileceği, aşılacağı bilinmemekte-
dir.
5. Bunun yanında ülkenin
önemli bir bölümünde beş milyo-
na 3jakın yurttaşımız, 12 yıl gibi
insan yaşamı için çok önemli olan
bir süreyi hiçbir şekilde hak etme-
diği bir sistemle sıkıyönetim ve
olağanüstü yönetimle yaşamak
zorunda bırakılmıştır. Temel hak
ve özgürlüklerin önemli bir bölü-
münü kısıtlayan, askıya alan bu
yönetim şeklinin daha ne kadar
devam edeceği, sona erdirilip er-
dirihneyeceği sorusu hâlâ cevap-
sızdır.
•6. Yöredeki koşullar ve yasa-
nan olaylar, sorunun bir silahlı
çatışma ve ona karşı alınan ön-
lemler boyutunu aştığını, bunalı-
mın toplumun derinliğine doğru
yansıdığını göstermektedir. Ola-
ğanüstü yaşam koşullan ve yıllar-
dır süren uygulamalar. bölgede
yaşayan insanlar için bir kimlik
krizi doğurmuştur. Kriz, devletin
yurttaşlara bakışı ile Ugilidir.
Yanlış yönetim anlayışının yarat-
tığı tepki sonucu olarak yurttaş-
lar bir yabancılaşma içine sürük-
lenmektedir. Yörede ciddi bir gü-
ven bunalımı yaşanmaktadır.
Silahlı mücadelede doğrudan
taraf olmayan yurttaşlann, kitle-
sel soruşturmalarla, tutuklama-
larla karşı karşıya bırakılması,
haksızlıklarla birlikte yaşamaya
mahkûm edilmesi, yurttaşlan res-
mi otoritelere karşı tepki göster-
me konumuna getirmiş ise bir ta-
kım tahrikler ve zorlamalarla da
olsa kepenk kapatma ve başka di-
reniş eylemleri meydana geliyor-
sa, sorunlann topluca ve tüm
yönleri ile ele alınıp değerlendiril-
mesi gerekli olmaktadır.
Ülkenin beUi bir coğrafyasında
kimlik krizinin kaygı verici bir bo-
yuta ulaşması, Türkiye'de de-
mokrasinin askıya alındığı dö-
nemle çakışmaktadır. Üzerinde
önemle durulması gereken bu sap-
tama, bir rastlantı değildir. De-
mokrasinin askıya alındığı bu dö-
nemde sorunlar giderek büyümüş,
bunalım derinleşmiş, sorunlara
sürekli demokrasi dışı çözümler
aranarak, sorunlann varlığı, de-
mokrasi dışı yönetimlerin ve yön-
temlerin kalıcılığına gerekçe gös-
terilmek istenmiştir.
7. Bir yandan insan hak ve öz-
gürlüklerini hiçe sayan demokrasi
dışı baskıcı uygulamalar öte yan-
dan aynlıkçı terör örgütünün bas-
kılan ve ağırlaşarak bü>11yen eko-
nomik ve toplumsal sorunlar; yö-
re halkını yerieşim yerlerini terke,
köylerini boşaltmaya, toplu göç-
lere yöneltmektedir.
Böltim II: Sorunlar
A. Demokrasi - İnsan Haklan -
Güvenlik (Siyasal) Sorunlan:
8. 12 Eylül askeri rejimi gerek
getirmiş olduğu hukuksal düzen-
lemelerle gerek uygulamalan ile
yaşamın her alanını etkilemiş, te-
mel hak ve özgürlükleri kısıtlamış
ve bunlann bir bölümünü ortadan
kaldırmıştır. Bu d^nemde sorun-
lan nı tartışmayan .lgili kurumla-
ra aktarma olanağı bularnayan,
edilgen, suskun bir toplum oluş-
turma amaçlanmış, bu durum, iz-
leri uzun süre silinemeyecek derin
sıkıntılara yol açmış, kestirmeci
kolay yaklaşımlara başvurularak
toplumsal gelişmenin önü tıkan- '
mıştır.
9. 12 Eylül rejimi; askeri yöne-
timin alda'macalan ile demokra-
si dışı yöntemlerle ve sözde bir se-
çimle Anavatan iktidan ile uzaül-
mış, böylece dünyada önemli ge-
lişme ve değişikliklerin gerçekleş-
tiği bir dönem Türkiye için kayıp
ve geriye döniiş yıllan olarak ya-
şanmıştır.
Demokrasinin askıya alındığı
bu dönemde tüm ülkede sıkınt
lar sürerken ülkenin Doğu ve Gi.
neydoğu bölgesinde aşağıda özetle
sunulan önemli ek sıkıntüar da
yaşanmıştır.
1. Hukuksal Düzenlemeler:
i. 2932 Sayıh Yasa (AnadU Ya-
sagı)
10. Totaliter yöneümlerde bile
örneğine az rastlanan bir düzen-
leme ile Türkiye'de Türkçeden
farklı anadillere sahip vatandaş-
lara kendi ana dilkri ile konuşma,
yazma ve iletişim yasağı getiril-
miştir.
Türkiye'de isyanlann, ayaklan-
maların zaman zaman sürdüğu
tek parti döneminde bile uygulan-
mamış, dünyada faşizm rüzgârla-
nnın estiği 1930'lu yıllarda bile
düşünülmemiş anadil yasağının
1980'den sonra getirilmiş olması,
bu dönemdeki kestirmeci ilkel po-
litikalann başlıcalanndan biridir.
11. Hiç kimse biyolojik olarak
belirli bir dili konuşma yeteneği-
ne sahip olarak doğmaz. Ancak
her normal çocuk, herhangi bir
dili öğrenme yeteneğine sahip ola-
rak doğar. Hangi dili öğrenecegi
biyolojik ve fiziksel özelliklerine
göre değil içinde yetiştiği aile ya
da çevreye bağlıdır. Bu çevrenin
dili, insanın anadilidir. 2932 sa-
yıb yasa, bu çok basit ve sıradan
gerçeği bile kavramaktan uzak bir
anlayışla hazırlanmış, kaba ve et-
nik amaca dönük bir asimilasyon
aracı olarak düzenlenmiştir.
12. Ülkemizin ve çağımızın ger-
çeklerini yok sayan bu yasal dü-
zenleme, dünya uluslannın ve ül-
kemiz insanlarının resmi dilin dı-
şında, kendi anadilleri ile de k
nuştuklannı görmemezlikten ge-
lerek bağışlanamayacak bir ayıbı
hukuk sistemimize yerleştirmiştir.
13. Bu hukuksal düzenlemenin
ve politikaların yansıması olarak
yörede Kürtçe savunma yapan,
türkü söyleyen, yazı yazan, mü-
zik kaseti bulunduran birçok kişi
için soruşturma açılmakta, ceza-
landırma yoluna gidilmektedir.
Böylece insanın doğal yaşamının
bir parçası olan anadile yasak ge-
tirilerek insanlığa karşı bir suç iş-
lenmiştir. Bu çağdışı yasak, esin-
lendiği ideolojinin yansıması ola-
rak ülkedeki etnik çeşitliliği, farklı
kültür gerçeklerini yok sayarken,
bu yöndeki ilkel yaklaşımlann ne-
den olduğu haksızlıklar sonucun-
da birçok yurttaşımızan kendini
sistemden dışlanmış görmesine,
onları, yabancılaşma kimliğini
aramaya dönük derin bir krize sü-
rüklemektedir.
ii. Olağanüstü Hal Yasaa
14. 1983 yıbnda yürürlüğe ko-
nulan 2935 sayılı, "Olağanüstü
Hal Yasası" ile evrensel hukuk
sisteminde kabul edilmesi olana-
ğı bulunmayan birçok yasak, ta-
raf olduğumuz uluslararası anlaş-
malara da aykın olarak hukuk
mevzuatımıza getirilmiştir. Bu
çerçevede günlük yaşamı güçleş-
tiren düzenleraelerin yapıiması,
toplumda büyük sıkıntüann orta-
ya çıkmasına yol açmaktadır. Bu
düzenlemelerin başlıcalan şunl?
dır:
— Bölge sınırlan içerisinde tüm
haberleşme araç ve gereçlerine el
koymak,
— Sokağa çıkma yasağı getir-
mek,
— Belli yerlerde ya da belli sa-
atlerde kişilerin dolaşmalarım ve
toplanmalannı, araçlann seyirle-
rini yasaklamak,
— Kişilerin üstlerini ve araçla-
nnı aramak,
— Gazete, dergi, kitap, el ve
duvar ilanı ve benzerlerinin basıl-
masını, yayımlanmasını ve dağı-
tılmasını yasaklamak,
— Söz, yazı, resim, fılm, plak
ses ve görüntü bantlarını denetle-
mek, gerektiğinde yasaklamak.
— Kamu güvenini bozabilece-
ği kanısını uyandıran kişi ve top-
luluklann bölgeye girişini yasak-
lamak, olanlan bölge dışına çıkar-
mak,
— Toplantı ve gösteri yürüyüş-
lerini ertelemek, yasaklamak,
— Valilerin bu yasanın verdiği
yetkilerle yapacaklan idari işlem-
lere karşı açılacak davalarda yü-
rütmenin durdurulmasım geçersiz
saymak.
iii. Olağanüstü Hal Kararna-
meleri
15. Olağanüstü Hal Bölgesi'nde
yürürlüğe konulacak hukuksal
duzenlemelerle ilgili olarak 14
Temmuz 1987 tarihinde 285 sayüı
kararname yürürlüğe girmiştir.
Anayasanın 121. maddesinde, bu
tür kararnamelerin Resmi Gaze-
te'de yayımlandığı gün Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin onayına
sunulması açık hükme bağlandı-
ğı halde, temel hak ve özgürlük-
lerle ilgili birçok kısıtiama getiren
bu kararnamenin üç yıldır Türki
ye Büyük Millet Meclisi'nde gö-
rüşülmesi mümkün olmamıştır.
Böylece ülkemizin bir yöresinde
yaşayan milyonlarca yurttaşımı-
zm sorunlan ile parlamentonun il-
güenme şansı ortadan kaldırümıç
tır.
16. 285 sayılı kararnamenin
TBMM'de görüşülmesi beklenir-
ken nisan 1990 tarihinde Bakan-
lar Kurulu'nca yürürlüğe konulan
bir dizi yeni kararnameyle olağa-
nüstü Hal Bölgesi'nde demokra-
tik haklar daha da daraltılmış,
sansür, sürgün, yargı yetkisine
müdahale gibi demokrasi ile bağ-
daşmayan düzenlemeler, parla-
mento devre dışı bırakılarak uy-
gulamaya konulmuştur.
StHECKK