01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 75 TEMMUZ 1990 SHP'den Olumlu Bir Adım... (Baştarafi I. Sayfada) çevenin, çözüm açısından vazgeçilmezliği özelükle belirtiliyor. Bu bakımdan şu satırla- rın da altı çizilebilir: "Ulusal sınıriar içinde yaşayan insanlanmı- zın dil, din, mezhep ve etnik farklılıklar taşı- ması, ulusal bütünlüğe engel değildir. Bu fark- lıltklan kaldırma girişimleri bir devlet politika- sı olamaz." Yaşadığımız topraklara damgasını vuran ve yüzyılların içinden gelen kültürel zengin- lcğimtzin, ülke bütünlüğüne yönelik herhan- gi bir engel oluşturamayacağına işaret edi- len raporda şöyle deniliyor: "Türkiye etnik köken açısından çoğulcu bir yapıya sahiptir. Birbirinden farklı etnik grup- lann, mezhep anlayışlannın, dil farklılıklarının varlığı inkâr edilemeyecek bir sosyolojik ger- çektir. Bunun içindir ki cumhuriyet, özünde bir siyasal bHinç cumhuriyeti olarak kurulmuş- tur." SHP Merkez Yürütme Kurulu raporunun 33. sayfasında ise şu haklı görüşlere yer ve- riliyor: "• Kürt kimliğini kabul ederek, kendine 'Kört kökenliyim' diyen yurttaşlara,, bu kişilik- lerini hayatın her alanında îstedikleri gibi ve özgürce ifade etme hakkına sahip olmalan olanağı sağlanacaktır. • Bu çerçevede anadil yasağı ile ilgili her türiü yasal düzenleme yürüriükten kaldınla- cak; yurttaşların anadillerinde serbestçe ko- nuşabilmesi, yazabilmesi, öğretebilmesi; bu dillerde değişik kütturel faaJiyetterde bulunma- sı güvence altına alınacaktır. • Anadil üzerindeki yasağın kaldınlması, özgürce anadilin yurttaşların yaşammda kul- lanılması, bu dillerle serbestçe yayın yapılma- sryia birlikte, Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili olarak eğitim alanında kullanılma- ya devam edüecektir. Toplumun ortak dili olan Türkçenin vatandaşlara öğretilmesi için ge- rekli düzenlemeler, etkili bir biçimde yapıla- caktır. • Toplumda var olan değişik kültür ve dil- lerin, topluma, tarihe ve kültürlere saygı an- layışı içerisinde akademik bir çalışma olarak araştırılması, devlet eliyle düzenlenecek, bu amaçla araştırma birimleri, enstitüler kurula- caktır." Ülke bütünlüğünü hedef alan ayrılıkçı te- röre karşı mücadelenin önemi vurgulanırken, yerinde bir noktaya daha raporda şöyle dik- kat çekiHyor: "Terör örgütünün silahlı mücadelesı ileri sürülerek halka yapılan baskı haklı gösterile- mez. Bu, silahlı terör örgütlerinin tuzağına düşmektir." Raporda yer alan bir başka doğru yakla- şım da bölgenin ekonomik ve toplumsal ge- riliğini yenebilmek için, devletin öncülük yap- ması ve bu amaçla bir "bölgesel kalkınma planı" hazırlanması yolundaki görüştür. SHP raporundaki şu satıriar da yerinde sa- yılmalıdır: "Çağdaş Avrupa toplumunun bir parçası olarak sorunlanmızın demokrasi içinde aşıla- bileceğine inanıyoruz.Çağımız, bütün sorun- ların demokrasi içinde çözüldüğü, geçmişten gelen her tüıiü farklılığın hoşgörûyle karşılan- dığı bir çağdır." Dileğimizin, SHP raporunun demokratik bir tartışma platformu oluşturması ve ülke- mizin bu temel sorununun tabulardan arın- mış bir biçimde ele alınmasıdır. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yof İZMİR'tfen HJKMET ÇCTİNKAYA (Baftarafi 1. Sayfada) sıyla basladı. Önce yemek boy- kotu, ardından yürûyüş ve vizite eytemi getdi. Belediyede çalışan memurlar İstanbul, Ankara ve Iz- mir'de çeşitli protesto eylemleri- ne giriştiler. Memurlar yüzde 25'lik zammı protesto ediyorlar- dı. Tüm bu gelişmeler karşısında ANAP iktidarı ne yapıyor? Yine aynı masallar anlatılıyor. İşçiterin, memurlarm kışkırtıldtğı öne sürülüyor Bakanlar peşi sı- ra açıklama yapıyor: — Memura enflasyonun üze- rinde zam verdik. Herkes halin- den memnun. Memuriarı kışkır- tanlann kim olduğunu araştırmak lazım. Acaba herkes yaşamından hoşnut mu? Belli, kimilerı gününü gün edi- yor Türkiye'de. Semra Hanım'ın terzisi, Cumhurbaşkanı Özal'ın özel uçağı GAP ile Dalaman'a geliyor. Oradan askeri helikopte- re binip Marmaris'in Okluk Ko- yu'na iniyor. Dalaman'da terzi Müberra'nın fotoğraflannı çekmek isteyen ga- zeteciler azarlanıyor. Hele Bod- rum'da diskoda resim çeken ba- yan gazetecinin başına gelenler. Cumhurbaşkanı Özal'ın koruma- ları sabaha dek bayan gazeteci- yi arıyor. Eh bu arada İstanbul, Ankara, izmir'de memurlar yürüyüş yap- sın kimin umurunda. Yüzde 25'lik zam onlara yeter de artar bile. Terzi Müberra, özel uçakla Dalaman'a gelsin, oradan heli- kopterle Okluk Koyu'na uçsun. Semra Hanım'ın elbiselerini dik- sin. Cumhurbaşkanı Özal'ı Mar- maris'te izlemek zor. Okluk Ko- yu'na gazeteciler yaklaştınlrnryor. O nedenle, ne zaman nereye gi- deceği bilinmiyor. Cuma günü Fethiye'ye gitti, namaz kıldı. Ca- miden çıkanlar alkışladı Özal'ı. Tam bu sırada Mustafa Yılmaz adlı bir yurttaş korumalartn sal- dırısına uğradı. Bir güzel dövü- lüp bir kenara itildi. Suçu neydi yurttaşın? Bunu kimse bilmiyor. Kimileri- ne göre anahtar sailamış, kimi- lerine göre el kol işareti yapmış. Cumhurbaşkanı Özal'ın tatili bir hayli eğlenceli geçiyor. Bod- rum Aktur'da Kaya Erdem'le kar- şılaşryor Özal. Ancak aralannda sıcak bir ilişki olmadığı gözleni- yor. Evet, memurlar yürüyor, SSK işçileri, Tuslog çalışanları eylem yapıyor. Yürûyenler işçiler, me- murlar. Hükümet izliyor salt olup bitenleri. Ardından demecler ve- riliyor: — Kalkınıyoruz, büyüyoruz, çağı yakalıyoruz... Onun için işçi, memur yûrüyü- şü, yemek boykotu, vizite eylemi vız geliyor ANAP'a... — Onlar iş yapamazlar. Halk elim kırılsaydı da oy vermesey- dim diyor... Bir soru: — Kime diyor? Yanıt: — Muhalif belediyelere mili- tanları doldurdular Suları akıtmı- yorlar, çöpleri toplamıyortar... Şimdi elinizde fırsat var, onları cezalandırın... İşçiler, memurlar sokaklarda... Yüzde 25'lik zammı protesto edi- yor, 150 bin lira aylıkla çalışma- yacaklarını söylüyorlar. Kim kimi cezalandıracak şim- di? Muhalif belediyeleri mi yoksa ANAP iktidarını mı? Türkiye'nin önemi azalıyor ANKARA (ANKA) — ABD'- de yayımlanan haftalık Business International dergisi Varşova Paktı yönetimlerinin yikılmasuıın Batı'da olduğu gibi Türkiye'de de büyttk bir sürpriz ve şaşkınlık ya- rattığmı belirterek bu gelişmeler- den "Askeri ve stratejik önem açısından en çok zaran görecek Banlı iilke belki Tiirkiye olacak" dedi. Business International, Türkiye'nin ABD'nin öncelikler listesinden kaymakta olduğunu da öne sürdü. Ülkelerin politik ve ekonomik durumlan ile ilgili değerlendirme- ler yapan Business International, haziran 1990 tarihli Türkiye rapo- runda merkezi Londra'da olan Stratejik Etütler Enstitüsü'ne atıf- ta bulunarak Türkiye'nin, Batı- Doğu ilişkilerindeki stratejik öne- minin azaldığı göriişüne yer ver- di. Ancak NATO'nun ileri savun- ma stratejisinin temel unsurlan- nın hâlâ yerinde olduğu hatırla- tılan raporda, ABD'nin Türkiye'- ye sağladığı yardımda bazı kısın- tılar yapmış olması ve iki küçük tesisi kapatmasına karşın NA- TO'nun Türk tesislerine yönelik harcamalannda henüz kayda de- ğer bir azalma olmadığına da dik- kat çekildi. Türk ordusunun daha küçük profesyonel bir orduya dönüştü- rülmesi fıkrinin giderek Türk Ge- nelkurmayı'nda ağırlık kazandı- ğı iddia edilen raporda, Konya'- da alçak uçuş tesisinin yapımın- dan vazgeçilmesinin, Türk hükü- meti ve özellikle "kabine yıldm" olarak nitelendirilen Devlet Baka- nı Mehmet Keçeciler'in Türkiye'- nin tslam merkezi olan Konya'- ya geniş bir uluslararası toplulu- ğun yerleştirilmesini istememele- rinden kaynaklarunış olabileceği öne sürüldü. NATO'nun belirgin bir siyasi niteliği kazanması halinde Tür- kiye'nin teşkilattaki rolünün önemli ölçüde azalacağı savunu- lan raporda daha sonra şöyle de- nildi: "Varşova Paktı'nın yıkılması ile Tiirkiye, güneyden gelebilecek tecavüzlere karşı NATO'nun çı- kariannı koroyabüır. Türidye'nm bazı dost olmayan komşulan var ve NATO, başta tslam dünyasm- da olmak üzere militarist geliş- mekte olan ülkelerin tecavuzleri- ne karşı bir savunma bloku durn- muna gelebUir." Business International, Türk - ABD ilişkilerini değerlendirirken de ABD Başkanj George Bush'- un Ermeni soykınm iddialannı destekleyici a^klamasının Türki- ye'de büyük bir üzüntü yarattığı- nı, Ankara'nın ABD Kıbns Ko- ordinatörü Nelson Ledsky'nin gi- rişimlerini de olumlu karsılama- dığını belirtiyor. Business Interna- tional raponında aynca Türkiye'- nin, ABD Dışişleri Bakanhğrnın Kürt sorununa iliskin tutumun- dan rahatsız olduğu ifade edili- yor. Rapora göre ABD bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasuu desteklemediğini bildirmekle bir- likte Kürtlerin durumunun iyileş- tirümesini istiyor. Business Inter- national, dünyadaki hızlı değişim sonucunda Türkiye'nin ABD'nin öncelikler listesinden kaydığıru, ancak geçid olarak kenara itilme- sinin ülkenin tamamen gözden çı- kanldıgı anlarruna gelmediğini de öne sürüyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'- ın döneminde tslam eğitimine ya- pılan büyük yatırımlar sayesinde lslami eğilimlerin canlandığını öne süren Business International raponında şu görüşlere de yer ve- rildi. "Türkiye, kültür açısından sanki 70 yıllık bir aradan sonra yeniden Ortadogu'ya yöneliyor. Bu biraz şaşırbcıdır. Çünkü Türk orta tabakanın kentsei kültüru be- lirgin bir biçimde Avrupalıdır." Business International raporu- nun bir bölümü de "özal haneda- mna" ayrıldı. VEUEFENDI HIPODROMiriNDAN FIKRETDACUOĞLL Oıico'ya güveniyoruz KEMAL AKYER 1. AYAK: Hayatının ilk yanşın- da başarılı koşan Daisy's Boy, iyi durumuyla en şanslı isim. Dün sabah 400/23.5, 200/11.5 Ç yapan Atik, sert rakibidir. Ekrem tarafından hazırlanan ve dün sabah 400/23.5,200/11.5 Ç yapan Maskot, yanşın sürpriz atıdır. 2. AYAK: Cuma sabahı bu ya- rış için yapmış olduğu galobu- nu beğendiğım Şenbatur'a güve- niyoruz. Demirbey, daha sonra düşünülebilir. Tunçpınar ve Er- demir'i sürprizde öneririm. 3. AYAK: Mümin'le güzel ga- loplarla hanrlanan ve dün sabah kenterini beğendiğimiz Chico, yanşın en şanslı atıdır. Mislici- ler, kuponlaruıa tek yazabilir. Affanbey ve dün sabah 600/39.5, 400/25, 200/12.5 ko- lay yapan Viva Zabata daha sonra düşünülebilir. Zümrütha- nım yanşın sürpriz atıdır. 4. AYAK: Cuma sabahı galobu- nu beğendiğimiz ve dün sabah kenterinde çok iyi görünen Yu- sufçuk 1, formunu koruyan Va- rol tzzet ve Sedam arasındaki çetin mücadele, yanşın birinci- sini belirleyecektir. Altıh Gan- yan kuponlanna bu üç atın da yazılmasında fayda vardır. Ban- kobatur sürpriz yapabiür. 5. AYAK: Denk atların bir ara- ya geldiği bu yanşta Koraytay, uzunu eksik olmasına rağmen, yanşın en şanslı atıdır. Dün sa- bah 400/25, 200/12.5 kolay ya- pan Sözlü ile Panter 2 de dere- ce yapabüir. Sub Marine ve Eli- fim'i sürprizde öneririm. 6. AYAK: tlk kez bu gnıpta koşmasına rağmen, Varol 1, cu- ma sabahı yaptığı 600/38.5 sprintiyle yanşın en şanslı atıdır. Zehrahan, daha sonra düşünü- lebilir. Mücahit ve Altay 4'ü sürprizde öneririm. m İ P •fj-j ip •fj 1 OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Oağlıoglu K. Akyer Orhan özsu Naip Yılmaz 1-2 2-1-5 1-2 4-2-1-3 2-5-6 1-2-4-5 1-5-2-4 5-1-2-4 5-2 5 5-7 5 1-4-7 İ 5 1-4-7 1 7-4-1 8-10-5 5 10 4-2 4 4-6-2-7 4 TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Güçlühan (1), P: Hats, Off (2), S: Karaduman (4). 2. KOŞU: F: Daisy's Boy (2), P: Atik (1), S: Maskot (5). 3. KOŞU: F: Şenbatur (2), PP: Tunçpınar (1), P: Demirbey (4), S: Erdemir (5). 4. KOŞU: F: Chico (5) PP: Af- fanbey (2), P. Viva Zapata (3), S: Zümrütharum (7). 5. KOŞU: F: Yusufçuk 1 (I), PP: Varol tzzet (4), P.Sedam (7), S.Bankobatur (5). 6. KOŞU: F: Koraytay (5), PP: Sözlü (8), P: Panter (10), P: Sub Marine (6), S: Elifim (4). 7. KOŞU: F: Varol 1 (4), PP: Zehrahan (6), P: Mücahit (8), S: Altay (2). (Baftarafi 1. Sayfada) yor. Daha önemlısi iktidar, hac olayında Suudilerin kusurlarına yeni örtüler ararken, Suudi elçi- si Abdülaziz'in DYP liderine yap- tığı ziyaretten TÖ koşutunda se- vinerek ayrılmadığı anlaşılıyor. Suudi elçisi hâlâ aynı plağı ça- lıyor. Otayı "kazaya, kadere" bağ- lıyor. Demirel önceki gün görüş- tüğü elçiye kaderin, kazanın ya- nı sıra olayın bir "sebebi" oldu- ğunu araştırmak gereğini vurgu- luyor. Suudiler kendi ülkelerinde ol- duğu gibi Türkiye'de de olayın kaderle, kazayla geçiştirilmesini istiyorlar. Oysa burası Riyat de- ğil. Burada az buçuk bir demok- rasi yasanıyor. Kuşkusuz olay tar- tışılacak, kamuoyunu doyurucu bilgiler açık seçik ortaya konul- duktan sonra sonuçlara gidile- cek. Büyüketçi, iki muhaiefet parti- sinin faciayı Meclis'e getirmesi- ni yadırgamış olabilir. Elbette kral hazretleri açık bir rejimde soru- nun enine boyuna tartışılmasını istemeyerek, "bu türden geliş- melerin iki ülke arasında gergin- liğeyol açacağını" duyurabilir. TO, kral hazretlerinin başsağ- lığı dilekleriyte yetinebilir. Ama öteki partilerin kral hazretlerinin isteği bu yoldadır diye -örneğin DYP liderine de üzüntülerini, başsağlığı dileklerini göndermiş- sorunu kapatmalan beklenemez. jktidarın Suudilere karşı kesin ve sert girişimler yapmayışının altında uluslararası bir eksenin rol oynadığı yadsınabilir mi? Bu eksen Suudi-ABD çizgisinde oluşmuş, 1980'den bu yana, he- le TÛ döneminde Türkiye'nin gozü kapalı dostluğu ve destegi sağlanmıştı. Oysa Türkiye'nin dost saydığına düşman gözüyle bakarak çıkarlarını koruması ge- rekiyor. Fakat nerede bu anlayış? Baş- bakan Akbulut dün basına ABD : nin Yunanistan'a verdiği yazılı gü- venceye geçenlerde başkente teşrif eden Savunma Bakanı Cheney'in bir kez daha sahip çık- tığını söylüyor. Atina'ya ABD gü- vencesi, Türkiye aleyhine değil- miş. Bizimkilerse herhangi bir yap- tınm düşünemeyecek kadar şaş- kın. Akbulut, bildiğimiz girişimleri sürdüreceğimizden dem vuruyor. Neymiş bunlar? Gazetelerde çı- kan olumsuz yorumları VVashing- ton'un dikkatine sunuyorrnuşuz, Daha önceleri, olası güvence or- taya çıktı çıkarken büyükelçimi- zin tutumunu böyle anlatıyorlar. Suudi Kralı, "taziyetlerini" bil- dirdi mi, beş yüzü aşkın insanın ölüsüne siyasal toprak atılıyor. Amerikan Savunma Bakanı Yu- nanistan'a güvencenin aleyhimi- ze olmadığını söyledi mi, Anka- ra'daki zehir zemberek yetkililer soruna neredeyse kapanmış gözüyle bakıyorlar. Suudi-ABD eksenine karşı çık- mayı akıllarından geçirmeyen ta- til düşkünleri, iki ülkeyle çatışan ikili yararlanmızda da yürekli davranışlar sergileyemeyecek kadar cesaretten yoksun. Birinden iç politikada maddi ve manevi destek. Ötekinden ulus- lararasında peyk devlet olmanın sağlayacağı yararlar Suudi ban- kaları, gizli açık maddi destekler, Suudi'den, oy desteğine sahip olmayan iktidarın daha çapraşık siyasal ikilemlere gitmesini önle- mek için Washington'un, ANAP: ın sürekli sırtını sıvazlaması. NATO'ya girmenin bedelini Ko- re'deki şehitlerle, bu iktidarı sür- dürmenin faturasını Suudilerle iyi geçinmenin yollannı tıkamadan ödedik, ödüyoruz. Dublin'de, Yediler kendi arala- nnda, NATO'da önemli üç toplan- tı yapılryor. Muhalefete bu arada yeni bir görev düşmüyor mu? Dünyadaki yerimiz dışımızda be- lirienirken, son gelişmelerin ışı- ğında "biz neyiz ve neredeyiz" tartışmasının Millet Meclısı'nde yapıiması gerekmivor mu? Hacla ilgili olağanüstü Meclis toplantısını uluslararası gelişme- lerde yerimizi tartışacak ikinci bir toplantı izlemeli. Her gün yeni bir oldubitti ile karşılaşan Türk dış politikası belki yeni bir hız, yeni bir kişiiik kazanır. Uluslararası sorunları tartışa- cak ikinci bir olağanüstü toplan- tıya dün siyasal kulislerde belli belirsiz bir ışık yanıyordu. Bakalım! Gtineydoğu Raporu Ankara belediyelerinde sözleşme lııöııü, anlaşmada arabuluculuk yaptı Ankara belediyelerindeki toplu iş sözleşmesinde SHP Genel Başkanı İnönü'nün arabulucuğuyla anlaşma sağlandı. İşçilerin ücretlerine ortalama yüzde 310 ile 441 arasında zam yapıldı. ANKARA (Cumhoriyet Bflro- SD) — Ankara'da ilçe belediyeleri ile Belediye-tş Sendikası arasında gergin bir ortamda sürdürülen toplu iş sözleşmelerinde, SHP Ge- nel Başkanı Erdal tnönü'nün ara- buluculuğuyla anlaşma sağlandı. Yapılan yüzde 310-441 arasında ücret ârtışı ile yaklaşık olarak sü- rekli işçilerin 1 milyon 59 bin, ge- çici işçilerin ise 730 bin lira net üc- ret alacakları öğrenildi. SHP Ge- nel Başkam lnönü, demokrasi an- layışı içinde çauşma barışının önemli bir yer oluşturduğunu söy- ledi. tnönü'nün talimatı üzerine SHP genel sekreter yarduncılann- dan tstemihan Talay başkanlığın- da dün 7 saatlik bir toplantı ya- pan Belediye-lş Başkanı Fuat Alan ve ilçe belediye başkanlan arasında anlaşmaya varüdı. Top- lantıda aynca Yüksek Hakem Ku- nılu'na giden EGO sözleşmesinin geri çekilerek görüşmelere devam edilmesi ve bir iki gün içinde bu sözkşmede de anlaşmaya gidilme- si kararlaştınldı. Anlaşma sağlanan ilçe beledi- yelerinden Çankaya, Keçiören ve Yenimahalle belediyelerinde daha )nce oylama sonucu grev kararı alınmıştı. SHP Genel Başkanı Er- dal lnönü, "Anlaşmadan büyük mutluluk duydngunn" belirterek şöyle konuştu: "Demokrasinin bütün kurum ve kurallanyla Türkiye'de yerieş- raesini isüyoruz. Böyle bir anla- yış içinde, çalışma bansı, önde ge- len bir yer tntuyor. Sendikalara toplu iş sözleşmelerinde anlayışlı davrandıklan için minnetlanm." Vanlan anlaşma sonucu geçici işçilerin yevmiyesi 24 bin 500 li- raya, üç gruba aynlan daimi işçi- lerin yevmiyeleri ise 32 ve 34 bin lira olarak beürlendi. Buna göre yaklaşık olarak sürekli işçiler 1 milyon 59 bin, geçici işçiler de 730 bin lira net aylık ücret alacaklar. tkinci yılda da 1 Mart 1991 tari- hinden itibaren işçilere enflasyo- nun 10 puan üzerinde iyileştirme zammı verilecek. Sosyal yardım- larda da artış sağlandığı bildiril- SHPPartî Meclisi toplanıyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- so) — SHP Parti Meclisi'nin bu- gün Genel Başkan Erdal lnönü başkantığmda yapacağı toplantı- da, Güneydoğu raporu göruşüle- cek, 19 ağustosta yapılacak bele- diye başkanbğı seçimleri için adaylar belirlenecek. SHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), dünkü toplantısında, Parti Meclisi'ne götürülecek ko- nular üzerinde son değerlendirme- yi yaptı. 19 ağustos seçimleri için aday belirlemek amacıyla yerel örgütlerde yapılan "nabız yokla- malan"nın sonuçlannın ele alın- dığı toplantıda, bügün PM'ye gö- türülecek aday listesi saptandı. Parti Meclisi'nde bugün görü- şülecek Güneydoğu raporunun üyelere "yeterli süre içinde incelemeleri" için önceden gönde- rilmemesi sorun yaratjı. PM üyesi Ertuğrul Günay. "Bu kadar önemli bir raponın loplantıdan 48 saat önce bizlere ulaştınlmamış olmasına bir anlam veremiyorum" dedi. Burası Adlîye arşivi! (Baştarafi 1. Sayfada) Mabkemelerce bunların tas- fiyesinin yapıiması lazım. tş- te burada gecikmeler var. Bun- lan kovalıyoruz. Yazışnıalarımı- zı sürdiirüyonız. Üzerinde o ka- dar durmayın, bizi müşkül du- rumda bırakmayın. Aslında çok zor bir iş. Dûzenli bir arşivimiz yok. Toplatılan kararlann dava- lan yıllarca sürüyor! Irabası cihe- tiae gidilemiyor. Arsiv, adliyenin bir numaralı meselesi." Yetkililer, İstanbul ve Ankara adliyeleri başta olmak üzere Ada- let Bakanlığı'nın Türkiye'de 25 adliyede "mikrofüm" çalışması yapagını beürtiyorlar. Kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışına pa- ralel olarak dava sayılanmn da hızla arttığı, gerekli arşiv düzen- lemesinin yetersiz kaldığı kayde- düiyor. Adalet Bakanhğı müfettişleri- nin tstanbul Adliyesi'nde mikro- fılm düzenine geçilmesi için çalış- malar yaptığını söyleyen tstanbul Güvenlik Savcısı Vasıf Ersoy, "Mahzendcki dosya, fllm ve por- nografık kitaplann çoğn SEKA'- ya gönderildi. Mikrofilm esasına dönüştüriilmesi için bayındırlık keşfi yapılıyor. Mikro göriintüye alınacak orası. Bir kutunun içine gececek bepsi. SEKA'ya gidenle- rin içinde iadesine karar verilmiş kitap yok bir defa. Pornografik yayınlann 'iadesine' denmiş, ama sanipleri gelip almamışlar. Bizim başımıza bela olup kalmış. Bütün dosyalar gitti, hiçbir şey kalraa- dı, kalmayacak" diyor. Mahkemelerde görülen dava dosyalannın lmha Yönetmeliği'- nin 17. maddesine göre, 5 yıl bek- letildikten sonra "yakılmak" üze- re SEKA'ya gönderilmesi gerek- tiğini belirtiyor yetkililer.. Ama şu ana kadar bunun "ihmal" edildi- ğini de "açıkça" söylüyorlar. İstanbul Güvenlik Savcısı Va- sıf Ersoy, tstanbul Adliyesi'nde mikrofilm düzenine gecebilmek için 6 ay öncesinin hesaplanna gö- re 160 milyon lira gerektiğini söy- lüyor ve tek çözümün "mikrofilm" olduğunu ısrarla vurguluyor. İç Politika Servisi — Sosyalde- mokrat Halkçı Parti'nin "Dogu ve Güneydogu Sonınlanna Baktşı ve Çözüm Önerileri" başlıkh rapor- da, "Bölge halkı 12 yıldır sıiuyö- netim ve olağanüstü hal uygula- malan ile birlikte yaşıyor", "12 Eylül, bnnaümı derinleştirdi", "Yurttaşlar resmi otoritelere kar- şı tepki gösterme konumunda", "Yöre halkı köyıerini boşaltmaya, toplu göçlere yönelmektedir", "Bölge insanına genellikle potan- siyel suçlu olarak balulmakta", "Sıkıyönetim kuraDan. sivil görii- nüm albnda sürekli kılınmak is- tenmektedir", "Bölgede okuryazar olmayan nüfusun üç milyonu as- ügı tahmin edlmektedir", 'Yogun issizlik, aynlıkçı terör örgiitii için önemli bir poUnsiyel oluştur- maktadır" saptamalan yapıldı. SHP Merkez Yürütme Kuru lu'nca benimsenen 36 sayfalık ra- porda, "Bugünkü Dnnım", "So- nınlar", "Temel Tespitier, tlkder ve Siyasal Tercihler", "Öneriler" başlıkh bölümler yer aldı. Raporun "Bugünkü Durnm" bölümünde yer alan "giiven bunalımı" ile ilgili değerlendirme şöyle: "Oiağanüstü yaşam koşnllan ve yülardır süren uygulamalar böige- de yaşa)"an insanlar için bir kim- lik krizi dogurmuştur. Kriz, dev- letin yurttaşlara bakışı ile Ugilidir. Yanlış yönetim anlayışının yarat- tığı tepki sonucu olarak yurttaş- lar bir yabancılaşma içine sürük- lenmektedir. Yörede ciddi bir gii- ven bunalımı yaşanmaktadır." Raporun "Sorunlar" bölümün- de de olağanüstü hale ilişkin uy- gulamalar şu biçimde anlatıldı: "Aynlıkçı terör örgütünün faa- liyetlerini etkisizleştinne, izleme ve bilgi alma amacına donük girişim- ler birçok yerieşim biriminde yurt- taşlann siyasal haklanm kısıtlaya- rak, bazen ortadan kaldırarak baskıcı bir ortam yaratılraaktadır. Birçok yerieşim biriminde olayla- ra karışmayan valandaşlar, siyasi düşüncelerinden dolayı ya da rid- diyeti olmayan ihbarlar sonucu gözaltına alınmakta ve yarttaşla- nn özgürlükleri kısKİanmakUdır." "Temel Tespitier, llkeler ve Si- yasal Tercihler" başlıkiı üçüncü bölümde de şu görüşler y-r aldı: "Bölgede yaşandan sorunlara çözüra arama yerine, olağanüstü kurallar sürekli arttınlmış, konn- nun sosyolojik, küllürel, toplum- sal ve ekonomik boyuüan ihmal edilmiştir. Daha önce de belirtil- digi gibi anadil yasağı 12 yıldır süren sıkıyönetim ve olağanüstü yönetimler, insan baklan sorun- İan, issizlik, derin toplumsal bu- nalımlara yol açmıştır." Raporun "Öneriler" bölümün- de yer alan "demokratikleşme pa- keti"nde ise "anadil yasağı ve öz- güriüklere ilişkin düzenlemeler". şöyle önerildi: : "Kürt kimliğini kabul ederek kendine 'Kürt kökenliyim' diyen yurttaşlara, bu kişiliklerini hayn* ön her alanında istedikleri gibi ve, özgürce ifade etme hakkına sahip olmalan olanağı sağlanacaktır. Bu çerçevede anadil yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürür- lükten kaldınlacak, yurttaşlann anadillerinde serbestçe konuşabil- mesi, yazabilmesi, öğretebilmesi, bu dillerde değişik kültürel faali- yetlerde bulunması güvence altı- na alınacaktır." "SHP'nin Doğu ve Güneydoğu Sonınlanna Bakışı ve Çözüm önerileri" başbklı raporu aynen şöyle: — 1 — Türkiye'nin temel sorunu; ana- yasal ve yasal engellerin kaldırı- larak demokrasinin, ülkenin tüm coğrafyasında kurumlaştınlması, sanayileşerek hızlı kalkınmamn gerçekleştirilmesi ve adaletsizliğin ortadan kaldınlarak kişüer ve böl- geler arasında hakça dağıhmın sağlanmasıdır. Demokrasi ile ekonomik ve toplumsal gelişme SHP'nin temel hedefleridir. Hiçbir aşamada bi- rini diğerinin önüne koymak, bi- rine öncelik vermek düşünülemez. Ülkenin sorunlan içinde Doğu ve Güneydoğu sorunlan öncelik- li bir yer tutmaktadır. İnsan hak- lan ihlalleri, terör ve şiddet olay- lan, ekonomik gerilik, yoksulluk, yoğun issizlik, güvensizlik ve kim- lik bunalımı bu sonınların başlı- calannı oluşturmaktadır. SHP Merkez Yürütme Kurulu, ülke banşıru ve demokrasiyi çok yakından ilgüendiren bu sorunlan tüm boyutlan ile ele alıp değerlen- dirmeyi, kapsamlı ve somut çö- züm önerilerini kamuoyuna sun- mayı, yakın geleceğin iktidan olan bir partinin vazgeçilmez gö- revi saymaktadır. Topluma ve yöre halkına güven vermenin, insanları karamsarhk ve çözümsüzlük duygusundan, yanlış arayışlardan kurtarmanın temel yöntemi, sorunlan açıklık- la ortaya koymak, tartışmak ve yurttaşlanmızın güven duyacağı çözüm önerilerini ortaya koyabil- mektir. Merkez Yürütme Kurulu- muz, Parti yetkilileri tarafından değişik zamanlarda ve aşamalar- da ortaya konulan, açıklanan gö- rüşlerin ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal yönleri ile de- ğerlendirilerek ve Parti Meclisi'- nin onayı ahnarak, konunun bü- tünlük içinde ve bir uygulama programı halinde topluma sunul- masmı yararlı ve gerekli görmüş- tür. Bu raporda, yörenin bir bölü- münde yoğun olarak yaşanılan sı- JAPON GULU llhan Selçnk 4. bası 7000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gonderilmez. kıntılar, güncel sorunlar, ekono- mik ve toplumsal durum, sosyo- lojik gerçekler, temel siyasi tercih- ler ve tespitlere ilişkin belirleme- ler ile çözüm önerileri ortaya ko- nulrnaktadır. Böliim I: Bugünkü Durum 1.19 ilden oluşan Doğu ve Gü- neydoğu yöresinde 1985 yıb nü- fus sayımınagöre 10.356.935 ki- şi yaşamaktadır. Bu, Türkiye nü- fusunun yaklaşık olarak yüzde 20'sini oluşturmaktadır. (1) i) Bölgenin 8 ilinde halen ola- ğanüstü hal yürürlüktedir. (2) ii) Aynca mücavir sayüan üç il- de de olağanüstü yönetim geçer- liliğini sürdürmektedir. (3) iii) Böylece 1985 yılı sayımına göre 4 milyon 789 bin insan, on iki yıldır sıkıyönetim ve olağanüs- tü hal uygulamalan ile birlikte ya- şamaktadır. 2. Türkiye'nin karşı karşıya bu- lunduğu ekonomik ve toplumsal sorunlar, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde daha yoğun ve ağır bir biçimde yaşanmaktadır. Bu yöre- de issizlik, gecim sıkıntısı, ekono- mik gerilik, egium ve sağlık hiz- metlerinin yetersizliği, gelir dağı- lımındaki adaletsizlik, altyapı ye- tersizliği konulannda ülke ortala- masının çok gerisinde bulunma- nın yanında, yıllardır demokrasi ilkelerine, insan haklanna uyma- yan davramşlann ıstırabı çekil- mektedir. 3. Yörenin önemli bir bölü- münde 1984 yüından bu yana ay-, nlıkçı terör örgütleri silahlı eylem- lerini sürdürmektedir. Bu dönem- de resmi açıklamalara göre 615'i güvenlik görevlileri, köy korucu- ları ve vatandaş; 630'u terörist olarak belirlenmiş olmak üzere toplam 1245 kişi yaşamını yitir- miştir. Bu olaylar tüm halkımız- ca dikkat ve kaygı ile dünya ka- muoyunca da ilgi ile izlenmekte- dir. 4. Silahlı çatışmanm ulaştığı boyut, sorunun önemini, büyük- lüğünü ve ciddiyetini açıkça orta- ya koymaktadır. Konunun öne- minin kavranmadığı, soruna çe- şitli yönleri ile yakiaşılmadığı sü- rece, terör olayıru etkisiz hale ge- tirmenin çok güç olduğunu yülar- dır yasanan olaylar açıkça göster- mektedir. Terör olaylannın de- vam etmesi, yöre halkını güven- lik sorunu ile karşı karşıya bırak- maktadır. Yıllardır devam eden silahlı çatışmanm ne zaman, ne şekilde ve nasıl etkisiz hale geti- rileceği, aşılacağı bilinmemekte- dir. 5. Bunun yanında ülkenin önemli bir bölümünde beş milyo- na 3jakın yurttaşımız, 12 yıl gibi insan yaşamı için çok önemli olan bir süreyi hiçbir şekilde hak etme- diği bir sistemle sıkıyönetim ve olağanüstü yönetimle yaşamak zorunda bırakılmıştır. Temel hak ve özgürlüklerin önemli bir bölü- münü kısıtlayan, askıya alan bu yönetim şeklinin daha ne kadar devam edeceği, sona erdirilip er- dirihneyeceği sorusu hâlâ cevap- sızdır. •6. Yöredeki koşullar ve yasa- nan olaylar, sorunun bir silahlı çatışma ve ona karşı alınan ön- lemler boyutunu aştığını, bunalı- mın toplumun derinliğine doğru yansıdığını göstermektedir. Ola- ğanüstü yaşam koşullan ve yıllar- dır süren uygulamalar. bölgede yaşayan insanlar için bir kimlik krizi doğurmuştur. Kriz, devletin yurttaşlara bakışı ile Ugilidir. Yanlış yönetim anlayışının yarat- tığı tepki sonucu olarak yurttaş- lar bir yabancılaşma içine sürük- lenmektedir. Yörede ciddi bir gü- ven bunalımı yaşanmaktadır. Silahlı mücadelede doğrudan taraf olmayan yurttaşlann, kitle- sel soruşturmalarla, tutuklama- larla karşı karşıya bırakılması, haksızlıklarla birlikte yaşamaya mahkûm edilmesi, yurttaşlan res- mi otoritelere karşı tepki göster- me konumuna getirmiş ise bir ta- kım tahrikler ve zorlamalarla da olsa kepenk kapatma ve başka di- reniş eylemleri meydana geliyor- sa, sorunlann topluca ve tüm yönleri ile ele alınıp değerlendiril- mesi gerekli olmaktadır. Ülkenin beUi bir coğrafyasında kimlik krizinin kaygı verici bir bo- yuta ulaşması, Türkiye'de de- mokrasinin askıya alındığı dö- nemle çakışmaktadır. Üzerinde önemle durulması gereken bu sap- tama, bir rastlantı değildir. De- mokrasinin askıya alındığı bu dö- nemde sorunlar giderek büyümüş, bunalım derinleşmiş, sorunlara sürekli demokrasi dışı çözümler aranarak, sorunlann varlığı, de- mokrasi dışı yönetimlerin ve yön- temlerin kalıcılığına gerekçe gös- terilmek istenmiştir. 7. Bir yandan insan hak ve öz- gürlüklerini hiçe sayan demokrasi dışı baskıcı uygulamalar öte yan- dan aynlıkçı terör örgütünün bas- kılan ve ağırlaşarak bü>11yen eko- nomik ve toplumsal sorunlar; yö- re halkını yerieşim yerlerini terke, köylerini boşaltmaya, toplu göç- lere yöneltmektedir. Böltim II: Sorunlar A. Demokrasi - İnsan Haklan - Güvenlik (Siyasal) Sorunlan: 8. 12 Eylül askeri rejimi gerek getirmiş olduğu hukuksal düzen- lemelerle gerek uygulamalan ile yaşamın her alanını etkilemiş, te- mel hak ve özgürlükleri kısıtlamış ve bunlann bir bölümünü ortadan kaldırmıştır. Bu d^nemde sorun- lan nı tartışmayan .lgili kurumla- ra aktarma olanağı bularnayan, edilgen, suskun bir toplum oluş- turma amaçlanmış, bu durum, iz- leri uzun süre silinemeyecek derin sıkıntılara yol açmış, kestirmeci kolay yaklaşımlara başvurularak toplumsal gelişmenin önü tıkan- ' mıştır. 9. 12 Eylül rejimi; askeri yöne- timin alda'macalan ile demokra- si dışı yöntemlerle ve sözde bir se- çimle Anavatan iktidan ile uzaül- mış, böylece dünyada önemli ge- lişme ve değişikliklerin gerçekleş- tiği bir dönem Türkiye için kayıp ve geriye döniiş yıllan olarak ya- şanmıştır. Demokrasinin askıya alındığı bu dönemde tüm ülkede sıkınt lar sürerken ülkenin Doğu ve Gi. neydoğu bölgesinde aşağıda özetle sunulan önemli ek sıkıntüar da yaşanmıştır. 1. Hukuksal Düzenlemeler: i. 2932 Sayıh Yasa (AnadU Ya- sagı) 10. Totaliter yöneümlerde bile örneğine az rastlanan bir düzen- leme ile Türkiye'de Türkçeden farklı anadillere sahip vatandaş- lara kendi ana dilkri ile konuşma, yazma ve iletişim yasağı getiril- miştir. Türkiye'de isyanlann, ayaklan- maların zaman zaman sürdüğu tek parti döneminde bile uygulan- mamış, dünyada faşizm rüzgârla- nnın estiği 1930'lu yıllarda bile düşünülmemiş anadil yasağının 1980'den sonra getirilmiş olması, bu dönemdeki kestirmeci ilkel po- litikalann başlıcalanndan biridir. 11. Hiç kimse biyolojik olarak belirli bir dili konuşma yeteneği- ne sahip olarak doğmaz. Ancak her normal çocuk, herhangi bir dili öğrenme yeteneğine sahip ola- rak doğar. Hangi dili öğrenecegi biyolojik ve fiziksel özelliklerine göre değil içinde yetiştiği aile ya da çevreye bağlıdır. Bu çevrenin dili, insanın anadilidir. 2932 sa- yıb yasa, bu çok basit ve sıradan gerçeği bile kavramaktan uzak bir anlayışla hazırlanmış, kaba ve et- nik amaca dönük bir asimilasyon aracı olarak düzenlenmiştir. 12. Ülkemizin ve çağımızın ger- çeklerini yok sayan bu yasal dü- zenleme, dünya uluslannın ve ül- kemiz insanlarının resmi dilin dı- şında, kendi anadilleri ile de k nuştuklannı görmemezlikten ge- lerek bağışlanamayacak bir ayıbı hukuk sistemimize yerleştirmiştir. 13. Bu hukuksal düzenlemenin ve politikaların yansıması olarak yörede Kürtçe savunma yapan, türkü söyleyen, yazı yazan, mü- zik kaseti bulunduran birçok kişi için soruşturma açılmakta, ceza- landırma yoluna gidilmektedir. Böylece insanın doğal yaşamının bir parçası olan anadile yasak ge- tirilerek insanlığa karşı bir suç iş- lenmiştir. Bu çağdışı yasak, esin- lendiği ideolojinin yansıması ola- rak ülkedeki etnik çeşitliliği, farklı kültür gerçeklerini yok sayarken, bu yöndeki ilkel yaklaşımlann ne- den olduğu haksızlıklar sonucun- da birçok yurttaşımızan kendini sistemden dışlanmış görmesine, onları, yabancılaşma kimliğini aramaya dönük derin bir krize sü- rüklemektedir. ii. Olağanüstü Hal Yasaa 14. 1983 yıbnda yürürlüğe ko- nulan 2935 sayılı, "Olağanüstü Hal Yasası" ile evrensel hukuk sisteminde kabul edilmesi olana- ğı bulunmayan birçok yasak, ta- raf olduğumuz uluslararası anlaş- malara da aykın olarak hukuk mevzuatımıza getirilmiştir. Bu çerçevede günlük yaşamı güçleş- tiren düzenleraelerin yapıiması, toplumda büyük sıkıntüann orta- ya çıkmasına yol açmaktadır. Bu düzenlemelerin başlıcalan şunl? dır: — Bölge sınırlan içerisinde tüm haberleşme araç ve gereçlerine el koymak, — Sokağa çıkma yasağı getir- mek, — Belli yerlerde ya da belli sa- atlerde kişilerin dolaşmalarım ve toplanmalannı, araçlann seyirle- rini yasaklamak, — Kişilerin üstlerini ve araçla- nnı aramak, — Gazete, dergi, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basıl- masını, yayımlanmasını ve dağı- tılmasını yasaklamak, — Söz, yazı, resim, fılm, plak ses ve görüntü bantlarını denetle- mek, gerektiğinde yasaklamak. — Kamu güvenini bozabilece- ği kanısını uyandıran kişi ve top- luluklann bölgeye girişini yasak- lamak, olanlan bölge dışına çıkar- mak, — Toplantı ve gösteri yürüyüş- lerini ertelemek, yasaklamak, — Valilerin bu yasanın verdiği yetkilerle yapacaklan idari işlem- lere karşı açılacak davalarda yü- rütmenin durdurulmasım geçersiz saymak. iii. Olağanüstü Hal Kararna- meleri 15. Olağanüstü Hal Bölgesi'nde yürürlüğe konulacak hukuksal duzenlemelerle ilgili olarak 14 Temmuz 1987 tarihinde 285 sayüı kararname yürürlüğe girmiştir. Anayasanın 121. maddesinde, bu tür kararnamelerin Resmi Gaze- te'de yayımlandığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına sunulması açık hükme bağlandı- ğı halde, temel hak ve özgürlük- lerle ilgili birçok kısıtiama getiren bu kararnamenin üç yıldır Türki ye Büyük Millet Meclisi'nde gö- rüşülmesi mümkün olmamıştır. Böylece ülkemizin bir yöresinde yaşayan milyonlarca yurttaşımı- zm sorunlan ile parlamentonun il- güenme şansı ortadan kaldırümıç tır. 16. 285 sayılı kararnamenin TBMM'de görüşülmesi beklenir- ken nisan 1990 tarihinde Bakan- lar Kurulu'nca yürürlüğe konulan bir dizi yeni kararnameyle olağa- nüstü Hal Bölgesi'nde demokra- tik haklar daha da daraltılmış, sansür, sürgün, yargı yetkisine müdahale gibi demokrasi ile bağ- daşmayan düzenlemeler, parla- mento devre dışı bırakılarak uy- gulamaya konulmuştur. StHECKK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle