28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yazın Marmara Universitesi Güzel Sanatlar Fakühesi öğrencileri YAZIN adlı "aylık yazın ve ekin dergisi" çıkardılar. İlk sayısı 1 nisanda yayımlanan dergide Sabahattin Kudret Aksal'la yapılmış bir söyleşi ve jiirlerinden ömekler; Nâzını Hikmet, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday'ın yanı sıra genç şairlcrin birer şiiri; Pierrc Charles Baudclairc'in özyaşamı hakkında bilgi ve siirlerinden çeviriler yer alıyor. Birinci hamur kâğıda 8 sayfa olarak basılan derginin satı^ fiyatı 1000 TL. Dcrginin yayın kurulunda bulunan Ali Ekber Ataş, "Yazın Çiçek Açıyor" başlıklı yazısında, sanatın farklı dallarında öerenim gormüş, olmalarının, diger sanatlara ilgisiz kalmak anlamına gelmeyeceğini belirterek "Çünkü sanata bir bütün olarak bakıyoruz" diyor. Merak eden okuılarımız için adresi de belirtmeden geçmeyelim: Acıbadem Kadıköy Tel: 339 23 13 Marmara Universitesi Güzel Sanatlar Fakühesi. Başkaldıranı sevmek kolay Hüzünle^Bazı^Günler / Özcan Karabulut / Yazıt Yayınları / 78 s. İZZET KILIÇLI Şiire özgü söylemiyle Karabulut'un öyküleri: Hüzünle Bazı Günler/ 'AğlayanNar' Alcv Tekinay'ın Ağlayan Nar adlı kiubı Almanya'daki Suhrkamp Yayınları arasında çıktı. 1951 İzmir doğumlu olan Alev Tekinay, Almanca ürün veren bir yazar. Tekinay öyküleriyle tanınmasına rağmen yeni yapıu "Der vveinende Granatapfcl" (Ağlayan Nar) bir roman. Alman romantiklerini bilimsel bir yaklaşımla inceleyen, bu alanda doktor.ı ve doçentlik tezlerini hazırlayan Alev Tekinay gerek öykülerinde, gerekse yeni yazdığı romanında olunıluidcal bir TürkAlman bırlikteliğini sergilemesiyle dikkat çekiyor. Alev Tekinay'ın "Ağlayan Nar"ı Alman edebiyatındaki en yeni romantizm akımına koşut bir roman. Tekinay romanında bir Alman Türkoloğun Türkiye'de bir âşığın izinde yaptığı gizemlı yolculuğu anlatıyor. Dcr Wcincndc Granatapfcl / Alcv Tekiruy / Suhrkamp 148 b / Frjnkfurt, 1990. Doğru bir kent planlaması için v Karşı Öykülcr adlı ilk yapıtı ile 1983 Akademı Kitabeyi Öykü Mansiyon Ödülü'nü alan Ozcan Karabulut, yedi yıl aradan sonra Yazıt Yayınları arasmda çıkan Hüzünle Bazı Günlcr adlı ikinci kitabıyla öykü çızgisini başanyla sürdürüyor. Şiire özgü söylem, öykü metnine nasıl yedirilir? Bu sorunun yanıtını bulmak biraz da kiuptaki on öyküyü okumakla ejdeğer; metinlerden seçilerek bölüm bajlıklarına yerleştirilen ^u tümceler birer dize örneğin: "Başkaldıranları sevmek kolay', 'Ölüm onun üniversite yıllarından kalma eski bir yanlışı', 'Yazdıkça hayatın biraz daha içindeyim', 'Sen yoktun siluetlerimizi sürüklediğımiz kent kaldırımlarında...' Kitaptaki kimi öyküler Yazıt'ın değişik sayılarında yer almıştı. Derginin okurları anımsayacakİardır. Ülkemizde, ödül de alsa genç yazarın yapıtına, ticaridir, değildir manttğıyla yaklaşıldığı bir dönemde Yazıt Yayıncılık'ın, özgün, nitelikli, öyküsünde hem geleneği yaşatan hem de caedaş öyküye göndermeleri dısında şiirse! bir düzyazıyı da titizlikle barındıran Karabulut'u yayımlaması edebiyat dünyasında olması gereken ve bırçok genç yazarca özlenen eskiyeni dengesıni kurma konusunda cesaretle attığı bir adımdır. Toplumsal gerçekliğin genelde kaba gerçekçiliğe dönüştürülen yanlı&lığıyla olayin, diyalogların ağır bastığı öy külerle karsılajmıyorsunuz yapıtta. Bilincten <>uzıilerek gelen art arda çağnşımlı ve anıştırmalı tümceler öykülerin bütününü oluşturuyor: "Anımsanan her şey, herkes eeride kalıvor: Üniversite yollarında patlayan bombalar, grevler, sıkıyönetimler... Sen, güzel sekreter, tstanbul'un yolunu tutmak zorunda kalıyorsun. Ardında ve önünde bir bosluk, bir belirsizlik, bir fırtına. Gövdeni iliklerine dek ısiatan yağmurlar." Kitabın üçüncü öyküsünün "Meltem'in Ölüm Duyurusu' başlığını okurken 80 öncesi bir kanlı kurşuna kurban gıden genç bir kızımızın ölümünü anlatıyormu^ sanısı uyanıyor. Evet, o yılların atak, ele avuca sığmaz, cylemci bir üniversite öerencisidır; "Meltem denince, ilk bunları anımsardık. (...) Genç kızlar, saçlarını geriye toplayıp savaşıp ölenlerin türküsünü dinlerlcrdi." Şimdiyse akrabalarla uğraşan, onlarla uzun bir çöldeymış gibi hayatını kayınvalidesinin cocuk isteyen bakısjarının agırlığıyla ev ıçınde geçiren, yüksek okul mezunu, bir zamanların o atak kızı, kocası tarafından evinin hanım hanımcık tasra kadınlığına zorlanan bir 61ü... Öykü, Meltem'in o günlerin binlerce eylemci genç kızı gibi silinip gidisini, sonuçta ölüm duyurusu diye adlandırarak anlatıyor. Her kuşak belki benzer sonuca isteksizce, ama karşı da koyamayarak varmıştır. 70'li yılların gençliğinin Türkiye'nin sosyal ve politik tarihinde, edebiyatında ayrı bir yeri olacağı kuşku götürmez bir saptamadır. Şimdi Anadolu'dakı durgun yajamlarına değisik tepkilerle baskaldıran (ya da öyle yorumlanması gereken) bir zamanların hızlı Meltemlerine yanm, o günlerde kendisi de öğrenci olan yazarın ilk kitabı Karşı öyküler'den bir alıntıyla vermesi ise ilginç: "Hayat biraz da yaşamadıklarınız çocuklar." D K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M E Yayınları'mn Kent ve Çevre Sorunları Dizisi'nden Yücel Gürsel'iıı Denıokratikleşme Sürecinde Kent ve Insan adlı yapıu, yazarın son yıllarda çe^itli sernpozyum, konferans dergi ve gazetelcrdeki katkılarından oluşuyor. Bu katkılann temel kınıu.su "tstanbul kentinin nasıl bu hale gcldiğinin" ortaya konması... İstanbul'un yanlıs sosyoekonomık politikalara dayanan, halktan kopuk bir yönetimlc nasıl bozuldııgunu, son yıllardaki ımar etkinliklerinin tarihı kent dokusunu nasıl tahrıp ettiğini, İstanbul'un "büyük başkalaşım" içıne nasul auldığını büyük bir ubtalıkla dile getiriyor Gürsel... Bu kültür yozlaşmasına seyirci kalan bilim kurumlarına ve aydınlara da çatan Gürsel, sağlıklı bir kcntlc^menin ancak gerçek bir demokrasiyle sağlanabileceğini savunmakta, plansız bir gelismenin yanlışiığı üzerinde durmaktadır. Çesitli makalelerinde Dalan döneminde gerçeklcsen veya planlanan İstanbul'u bir Singapur, bir Beyrut yapmaya yönelik çalısmaları eleştiren yazar, geçmij yıllarda tüm aydmlan, tüm demokratik kuruluşları Dalan'ın izlediği imar politikalarını durdurtnıaya çağırıyor. Gerçekten, Gürsel, İstanbul'u kunarmayı kendisine birincil amac seçıni} ve bu yolda her türlü yasal savaşı vermiş bir kişi... Gürsel, ayrıca yapıtıyla Utanbul kentinin sorunlarının yarıında ulkenuzdeki konut üretimine katkıda bulunnıakta, kitlelerin yaratcı ve üretici gücünün nasıl harekcte geçirilebileceği konusunda bazı ip uçları vermektedir. Gürsel'iıı kitabı en azından İstanbul'u seven aydın tarafından okunmalı, golecckte utanbul'un planlanmasıyla ilgili kararların doğru verilmesinc yardımcı bir yapıt olarak değerlendirilmelidir. Prol. Dr. M«ts Tıpan Üemokratiklejme Sürecinde Kern ve İnsan / Yücel Gürsıel h Yayınlaıı / 104 •. / 5.000 TL / Kod No; 041.165 , "Sana evet demek. suç ışledığım yere gerı dönmek gıbı bir şey. İlk kez nerede oktıdum bu tumceyı' Huzunlu bir aşk romanında değıl Bir mektupta da okumadım Bir fılmı ızlerken gizemlı yuzuyle Merly Streep mı söylemışti, anımsamıyorum. Belkı bir kır kahvesınde sen mırıldandın, dudaklarını ısırarak " ("Adın Neydi" adlı öyküden) Cehennem duraklarında Tüzüne ülkenin sıı.ak ı,i7gılerı düşüyor. Siyahbey.ı/ bir hayatın ardında günlerır. görünnıeyen yüziine gönıülü luı/nün. O buruk tadı anımiatan ^arkılar ve bolgun bir guııc şin batışını çağrıştıran sözcüklerin. Pencerende ölümüıı ılı>lajlığı bir sokak. Sessız ve direnmeksizin günlerin b,ıiı>ı. Arkadaşlar; hep donuk, uyuşuk tükenmislikleriyle... Hep kırık, soluk çızgilerle güzel kızların yıkımı, Gazi yürüviışlerin. ü z.ım.ın dost gözleri yıkıntıya çevriliydi. ü zamanlar cehennem yakın bir adresti. Kaygan, uçurumlu yollarda birıleriyle buluşabılmek için kendine yol açarkcn; unululmaz bakıjlarıyla issizler, kederli serüvenleriylc oğrenciler yüreğindeki ıssızlığı, dü^lerindeki özgürlüğü f.ırk edemezlerdı. Dalgın gözlerlc geride bıraktığın. Kırık ask buluşmalarından sonra, Maltepe'de çıkılan bir ı.iukatında, dı$ dünyaya ,'çılan bir pencere yalan söylüyordu. İki bardak bira içilmiş bir meyhane, Tandoğan'a uzanan bulvar, neon lambalarının ışıkları hep yalan söylüyorlardı. Günler boyunca belleğinde taşıdığın ıki dı/enin ardındaki en hayati savaşları duysan, dısardaki k.ılabalıklarda bulurdun hayatın güzelliğini. Puslu bir sokağa bakarken pencerenden, ısteklerin küçük burujuvalara ftzgü değildi! Bu geee ağaçlı yollarda kinıse yok. Kentin koyu gölgesi hissctmez seni. Sevgilinin gülümseyişi donnıu^. llık heyecanın gecenin gizınde. Eğer ardında bıraktıkların bırer ıssı? anıysa, bu gece senı kanatlarına alacak bılincin dc yok. Demek meyhanelerin büyülü havası da vfkmiyor seni. Islak gözlerle geride bıraktığın otobüs durakları. Şimdi her şeyın bittiğini söyleme, odona tasıyabılecek bir ^eylerin olmadığını söyleme. Bu kentte küiredeceğin bin türlü bela var. Ah, acılı çocuk, bu alacakaranlık devam etmeli mi? C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 10 SAYFA 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear