Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 NİSAN 2021 Sicilya’daki Cosa Nostra veya Napolili Camorra’dan daha az bilinse de Calabria’daki ‘Ndrangheta, en tehlikeli mafya örgütlerinden biri. Ekonomi ve politika üzerinde nüfuzunu kullanarak büyük bölgeleri kontrolü altına alan örgüt, bugün tarihi bir davanın merkezinde. Fakat bu örgütlü suçun kökleriyle mücadele edilmezse, onu baskı altına almak tek başına yeterli olmayacaktır. 6 355 sanık, 438 suçlama gerekçesi, 600 avukat, 30 sivil taraf; bağlantılı ve güvenlikli bir mahkemeye dönüştürülen 3300 metrekarelik devasa bir çağrı merkezinde, tüm dünyadan gazeteciler dört dönüp duruyorlar. CALABRIA’DA UZUN SÜREÇLI ‘NDRANGHETA DAVASI Mafyanın kök salışının nedenleri G I IOVANNI ERARDI * G eçen 13 Ocak tarihinde, İtalya’nın en yoksul bölgesi Calabria’nın Catanzaro kentine bağlı Lamezia Terme’deki korunaklı mahkeme binasında başlayan “maksidava”, mafya ve onun farklı bileşenleri Calabria mafyası ‘Ndrangheta’nın yanı sıra Cosa Nostra (Sicilya), Camorra (Napoli) ve Sacra Corona Unita (Puglia) üzerine düşünmeye davet ediyor. Görkemli bir sahne düzeni kurulmuş: 355 sanık, 438 suçlama gerekçesi, 600 avukat, 30 sivil taraf; bağlantılı ve güvenlikli bir mahkemeye dönüştürülen 3 bin 300 metrekarelik devasa bir çağrı merkezinde, tüm dünyadan gazeteciler dört dönüp duruyorlar. Savcı Nicola Gratteri’nin şahsında temsil edilen iddia makamı, işte bu devasa tiyatroda, ‘Ndrangheta örgütüyle politika dünyası, Masonlar (yerel seçkinlerle bağlantı kurmak için aracılık ettikleri düşünülüyor) ve iş dünyası arasındaki ilişkileri gün yüzüne çıkarmayı istiyor. İddianamede çok sayıda suç maddesi var: Suç örgütü, cinayet, haraç, tefecilik, para aklama, kamu malını zimmete geçirme... Güçlendirilmiş bir koruma altında yaşayan savcıya ölüm tehditleriyle dolu dört yıl boyunca sürdürülen bir soruşturmanın ardından açılan bu davaya “RinascitaScott” adı verildi bölgenin mafyadan kurtulabilmesi umuduyla rinascita, yani “yeniden doğuş” ve savcı Gratteri’nin Kolombiyalı uyuşturucu kartelleriyle ‘Ndrangheta arasındaki bağları çözmesini sağlayan 2015’te ölen FBI ajanı Sieben William Scott anısına “Scott”. 13 Ocak günü savcı erkenciydi. Sabah 08.30’da kameraların önüne geçen Gratteri, (özellikle de zamanaşımını önlemek için) hızlı hareket etmenin gerekliliğine dikkat çekerek kamuoyunu yargıçları ve kolluk kuvvetlerini “güvenilebilir kişiler” olarak görmeye davet etti. Fakat savcı bu açıklamaları yaparken akıllara bir sürü görüntü geliyordu. Sayısız karanlık ve karmaşık işler, istatistikler, parlamento raporları (mafya ile ilgili ilki 1876’da hazırlanmıştı), birçok önemli şahsiyet, kahramanlar, suçlular, yargıçlar; bir o kadar da İtalya tarihinden kırıntılar (bu ülkede 1962’den beri parlamentoda mafyayla mücadele komisyonu var ve bu olguya ayrılmış Pavia ve Roma üniversitelerinde olduğu gibipek çok kürsü bulunuyor). Yargıca suikast düzenlenmişti Zihinlerdeki bir başka “maksidava” görüntüleri ise 19861987 tarihli Palermo’daki Cosa Nostra davasından. Devletin müdahale etme konusundaki gerçek istekliliğini gösteren türünün ilk örneği bu dava, çok ağır mahkumiyetlerle sonuçlanmıştı (toplamda 2 bin 665 yıllık hapis cezaları). Aynı davaya mafyanın verdiği cevabın kâbus dolu görüntüleri de belleklerde: 23 Mayıs 1992’de, Sicilya’daki otoyolun bir kısmını havaya uçuran 500 kiloluk patlayıcı ile düzenlenen suikastta yargıç Giovanni Falcone, eşi ve üç koruması hayatını kaybetmişti. Bu trajedi, İtalya’nın tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu suikasttan sonra devlet, mafyayla mücadelesini önemli ölçüde güçlendirdi. Cosa Nostra kademeli olarak büyük ses getiren aşırışiddet stratejisine son verip Salvatore “Toto” Riina’nın halefi yeni “boss” Bernardo Provenzano (19952006) yönetiminde, dipsiz kuyu stratejisini başlattı: Suyun altına batarak derinliklerde hareket etme. Bu davaların olağandışı görünümü devletin kudretini ve baskılayıcı araçlarını kullanmaktaki kararlılığını ortaya koymakla beraber birçok soruyu da gündeme getiriyor: RinascitaScott davası nasıl ve ne zaman bitecek? (Palermo davası yaklaşık beş yıl sürmüştü.) Dava sonunda kaç sanık mahkum olacak ve ne cezalar verilecek? Bu davanın ekonomik ve politik sonuçları ne olacak? Ama daha da önemlisi: Mafya nedir? ‘Devletin içinde doğan sistem...’ Giuseppe Pitrè için “bu sözcüğün kazandığı nihai anlamı tanımlamak neredeyse imkânsız” (1). Sicilya halk gelenekleri alanında uzman olan Pitrè, “bir mafya duyarlılığından” bahsediyor, yani bir çeşit dünya görüşü, davranış kuralları, adaleti yasalar ve devletin dışında sağlama. Yazar Leonardo Sciascia, 1960 yılında Baykuşun Günü kitabında Cosa Nostra’yı şöyle tanımlamıştı: (…) Burjuvazi olarak tanımlayabileceğimiz bir sınıfın iktidar çıkarlarını yöneten bir sistem; devletin boşluğunda değil, devletin içinde doğan ve gelişen bir sistem. Sonuç olarak mafya asalak bir burjuvaziden başka bir şey değildir, girişimci olmayan ama sömüren bir burjuvazi” kitabın başka yerinde “mafya duyarlılığı” olarak adlandırdığı şeyi belirtmekteydi (2). “Mafya bir dışkı dağıdır!” Birçok kez haykırılan veya şehir duvarlarına yazılan bu cümle, haklı bir lanetlemeyi dile getiriyor. Ne var ki bu olgunun doğasını anlamak ve böylece onunla mücadele etmek için lanetlemek tek başına yeterli değil. Mafya eğer bir dağsa, bu her şeyden önce, özellikle şiddet ve yolsuzlukla temin etmeyi becerdiği bir ticari mal dağıdır sigara, sahte ürünler, uyuşturucu, silah, para... İdare etmeyi, örgütlemeyi, biriktirmeyi bilen son derece ehil “girişimci bir mafya” (3) uzun zamandır gelişmektedir ve buradaki herkesin yeri bellidir. Yöneticipatronlar, gözetmenler, elçiler, ortaklar, müttefikler, üreticiler, tedarikçiler, müşteriler, tüketiciler. Mafya yasalar çıkarıp dikte ediyor, uzlaşmalarda bulunuyor, müzakerelere giriyor, arabuluculuk yapıyor. Devletin noksanlıklarında doğan ve büyüyen ikinci bir devlet gibi. ‘Güney sorunu’ Öyleyse “mafyanın nedenlerini” anlamak gerekmektedir (4). Bazen hoşgörülü olarak algılanan bu ifade insanları kızdırmaktadır. Oysa bir suç örgütüyle etkili biçimde mücadele etmek, örgütün mevcudiyetinin derininde yatan nedenleri, değerlerini, simgesel dünyasını, içinde bulunduğu hukuki düzeni, kısacası kültürünü bilmeyi gerektirir. 1861’de gerçekleşen İtalyan Birliği sancılı ve zorlu “Güney sorununu” yüzeye çıkardı. Ülkenin güneyinin (il Mezzogiorno) azgelişmişliği onu yeni devlet içerisinde fiili olarak aşağı bir konuma yerleştirdi. Bu ilk çatlak birliğin başlangıç dönemlerinden itibaren çok geniş bir çelişkiye, genç ulusun ekonomik, politik ve sivil gelişim sürecinde bir yol ayrımına dönüştü. Sanki iki organizmanın her biri kendi evrimini geçiriyor gibiydi. Sınır ülkelerle temas ederek ekonomilerini geliştiren bölgedevletlerin yer aldığı Kuzey’deki burjuvazi çok hızlı biçimde üstün konuma geldi. Ekonominin ve altyapının zorda olduğu güneydeki zengin sınıf ise “arazi sahipleriydi” ve nüfuzunun köylü isyanları ve ayaklanmalarıyla tehdit edilmesinden korkuyordu. Bu nedenle, doğal olarak, topraklarını korumak ve hâkimiyetini sağlama almak için çok sayıda silahlı çete şeklinde örgütlenmiş olan mafyaya başvurdu. Bu suç grupları zaten daha önce de İtalyan “vatanının babası” olan Giuseppe Garibaldi’ye ve arazilerin köylülere yeniden dağıtımı vaadine karşı da mücadele etmişlerdi: Mafya o dönemde latifundialara (büyük tarım arazileri sahipleri) silahlı güç olarak hizmet ederek yeniden toprak dağıtımına engel olmuştu. İtalyan Birliği zamanında, güney bir yanda latifundiacılar ve mafya, diğer yanda ise köylüler ve küçük toprak sahipleri arasında bölünmüştü. Yeni kurulan devlet hem vergi koyarak hem de yoksul aileleri tarla işleri için değerli olan kol gücünden mahrum bırakan askeri hizmeti mecbur kılarak hoşnutsuzluk yaratmıştı. Yeni ayrıcalıklarını öne süren devlet, karşı çıkanları yerel kültüre yabancı bir birlik olan jandarmaları (carabinieri) yollayarak ikna etmeye çalıştı. Tüm bunlar mafyanın güçlenmesine ve halkın bir bölümü nezdinde meşrulaşmasına katkı sağladı. Uluslararası suç holdingi!.. Suç örgütüne yeni bir üyenin kabul töreninde çeşitli özelliklerin öne çıkarıldığı belli bir ülkünün varlığı görülür. Yiğitlik, mükemmeliyet, liyakat, cesaret, ahlaki erdem, saygınlık, onur (5). Mafya kültürü, ülkenin güneyinde benimsenen, geleneksel ve halka ait değerlere benzer olan ve geçmişi çok eskilere dayanan ilkeleri referans alır. Bu değerleri eğip bükerek, kendi gerçeğine ve nihai amacına uyarlayarak kullanır. Çok eski topraklarda kök salmış olan ‘Ndrangheta, on yıllar süresince, diğer birçok kültür ve altkültür gibi sürekli olarak değişimlere maruz kaldı. Aspromonte dağlık bölgesindeki sıkı maki örtüsünün oluşturduğu bir labirentle korunan örgüt, 1980’li yıllara kadar haraç ve adam kaçırma eylemlerinde bulunuyordu. Örgüt uyuşturucu ticaretiyle uluslararası bir suç ve kokain trafiği holdingine dönüşürken kurallarını ve değerlerini değiştirmedi. Böylece ‘Ndrangheta arkaizm ile modernliğin, gelenekle yenilikçiliğin, ilkel törenlerle şirket kültürünün bir arada var olduğu bir karışım olarak ortaya çıktı. Örgüte katılma törenleri (mekânın arındırılması, neredeyse ezoterik kalıp sözler, kan kardeşliği) değişmeden yerinde dururken örgüt çalışanlarıysa “modern” oldular. İnternet üzerinden eylemlerinin meyvelerini dolaşıma sokmak için en son dijital teknolojiyi yakından takip ediyorlar (6). Mafya kültüründe hapishane, merkezi ve stratejik bir rol oynar. Bir sınanma yeri olan hapishane, aynı zamanda “yumrukların, bıçakların ve sopaların” öğrenildiği, komuta rütbelerini ele geçirmeyi sağlayacak unvanların alındığı bir eğitim yeridir de. “Ndrangheta” (veya “Ndranghita”) sözcüğü Yunanca anér agathos’u işaret ediyor. Örgüt kendini, ‘ndrine bölgesini (“klanlar” veya “aileler”) birbirine bağlayan “mükemmel adamların” birliği olarak görüyor. Öte yandan adına kadar maço kültürle yüklü Calabria’lı örgütün tüm çelişkisi şurada: Aileyi, klanı, ‘ndrina’yı birbirine bağlayan bir unsur olarak simgesel anne figürü örgüt içinde merkezi bir rol oynamakta. Klan şefi “il mamma santissima”, yani “pek aziz anne” diye çağrılıyor ve grubu birbirine kaynaştıran da o. Cosa Nostra veya Camorra’nın aksine, ‘Ndrangheta içerisinden çok az sayıda “adalet işbirlikçisi” ya da itirafçı çıkıyor. Üstelik güneyden art arda çıkan, kent ve köylerdeki erkek nüfusun büyük bölümünü boşaltan Calabria’da yüksek oranlardaki göç dalgaları, babaların ve devletin çifte yokluğunda, fiili olarak kadınlara sosyal alanı düzenleme yetkisini veriyor. ‘Ndrangheta örgütünün köklerinin derinliğini ve uzantılarının karmaşıklığını anlamanın bir anahtarı da burada. Bu gerçeği kavramak için basmakalıp ve indirgemeci imgeleri terk etmek gerekir: Mafya suçla ilgilidir; sadece polis yargı mekanizma eylemlerini gerektirir. Mafya, kitlelerin isteklerine tamamen yabancı bir olgudur; çünkü, eleştiri duygusuna pek katkı sağlamayan belli bir neoromantik yaklaşıma göre halk iyidir; mafya bir hastalıktır, yani kaçınılmaz bir kaderdir, ona karşı hiçbir şey yapılamaz vb. (7) Mafyanın üstesinden gelinecek mi? Asıl soru mafyanın ortadan kalkıp kalkmayacağını bilmekle ilgili değildir, çünkü yargıç Falcone’nin de ünlü bir demecinde belirttiği gibi, “Mafya insani bir olgudur; tüm insani olgular gibi bir başlangıcı, gelişimi ve nihayetinde bir sonu vardır”. Ancak ne zaman ve nasıl? Ne kadar gerekli ve faydalı olsalar dahi, davalar ve ses getiren tutuklamalar yoluyla kökünün kurutulacağını düşünmek aldatıcı olacaktır. Falcone, sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Mafya ile etkili biçimde mücadele etmek istiyorsak, onun bir canavara dönüştürülmemesi gerekiyor. O ne bir ahtapot ne de bir kanser. Mafyanın bize benzediğini kabullenmemiz gerekiyor.” Mücadele özellikle onun alan kazanmasını engellemekten ibarettir. Bu açıdan bakıldığında, eğitim önemli bir rol oynayabilir; okul “direnişi” örgütlemek için ideal bir yerdir. Savcı Gratteri’ye göre her şeyden önce mafya olmamak “arzusunu” oluşturmak ve mafya “değerlerine” mutlak bir olumsuzluk atfetmek gerekir. 1992’de suikasta uğrayan bir başka Sicilyalı yargıç Paolo Borselino, “Gençlik mafya değerlerini inkâr etmeye başlarsa, her şeye kadir ve gizemli mafya bir kâbus gibi silinir gider” demişti. Elbette bu güçlü ve kusursuz bir devlet, vatandaşlarına daha yakın koruyucu bir devlet gerektirir; çünkü mafya hapiste olan veya zorda olan üyelerinin ailelerine mali de olmak üzere yardım ediyor ve destek sağlıyor. Calabria’daki yüzde 20.1 (İtalya’da yüzde 9.2) işsizlik oranı (8) nedeniyle devlete düşen görev, devasa büyüklükte görünüyor. Sıraya girmeyi öğrenmek... Bir öğrenci, Saverio Strati’ye “Sizce mafya ile nasıl mücadele edilebilir” diye sorunca Calabria’lı yazarın cevabı şöyle olmuştu: “Beni de ilgilendiren bir gözlemde bulunmak istiyorum. Bana göre biz Güneyli insanlar olarak hepimizde mafya tarzı bir anlayış var; çünkü herkes sadece kendi küçük işleriyle, kendi klanı, kendi ailesiyle ilgileniyor. Hepimiz bir kurumdan, bir tüccardan herhangi bir şey talep ettiğimizde, derhal yerine getirilmesini istiyoruz. Bizler henüz sıraya girmeyi bile öğrenebilmiş değiliz. Bu kadar basit ve uygar bir uygulamayı dahi benimseyemedik. Bu bir ayrıntı gibi görünüyor değil mi, ama biz sıraya girmeyi öğrenmedikçe mafya da büyümeye devam edecektir.” (9) (*) Calabria Raffaele Lombardi Satriani Folklor ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nde Alto Crotonese Bölümü Başkanı, Eski Petilia Policastro (Calabria) Belediye Başkanı. Çeviri: Zeynep Peker (1) Giuseppe Pitrè, Mafya ve Omerta, Edizioni Brancato, Catania, 2007. (2) Leonardo Sciascia, Baykuşun Günü, Flammarion, Paris, 2015. (3) Pino Arlacchi, “Girişimci Mafya. Mafya Etiği ve Kapitalizm Ruhu”, Il Mulino Contemporanea, Bolonya, 1983. (4) Kolektif, “Mafyanın Nedenleri”, Jaca Book, Milano, 1983. (5) Kabul törenleri üzerine referans okuma. Enzo Ciconte, “Suç Hikâyesi” Rubbettino, Soveria Mannelli (Catanzaro), 2008. (6) Referans okuma. Nicola Gratteri ve Antonio Nicaso, “Kan Kardeşleri”, Luigi Pellegrini Editore, Cosenza, 2006. (7) Luigi M. Lombardi Satriani, “Utandırmanın Zaferi” ve Francesco Tassone, “Mafya Okumaları” kitabında “Ayrı Okumalar”, Qualecultura Jaca Book, Vibo Valentia Milano, 1989. (8) Ulusal İstatistik Bürosu (ISTAT), Roma, 2020. (9) Kolektif, “Petilia’daki Katmanlar”, Stampa Due L., Mesoraca, 2014.