27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 NİSAN 2021 2 JAPONYA’DA BAKANLIKLARDAKI PERSONEL YETERSIZLIĞI VE ÇAĞDIŞI ÇALIŞMA YÖNTEMLERI Memurların mücadelesi Uykudan ve aile hayatından mahrum kalan pek çok bakanlık çalışanı depresyona giriyor. “Kanyros” adı verilen ve Japon elit sınıfının en üst tabakasındaki bakanlık memurlarının çalışma sürelerine hiçbir sınırlama getirilmiyor. Keio Üniversitesi profesörlerinden Iwamoto Takashi’nin 2018’de yaptığı bir araştırmaya göre, aylık fazla mesailerinin ortalaması yüz saati bulmakta. Üstelik Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği ve ötesine geçildiğinde hastalanma riskinin arttığı belirtilen “karoshi line” yani “aşırı çalışma nedeniyle ölüm” eşiğinin de çok üstünde. Ayrıca, yasaların idari bütçenin çerçevesini kalın çizgilerle belirlemesi nedeniyle çoğunlukla bu fazla mesailer için ödeme yapılmıyor. YUTA YAGISHITA* Baştarafı 1. sayfada K imliğinin gizli kalmasını talep ederek konuşmayı kabul eden eski memurlardan M.K.L., “Kasumigaseki’de gençlerin canları pahasına çalışmaları alışıldık bir durum. Ben bazen ayda iki yüz saati geçen fazla mesai yapıyordum” diyor. Dediğine göre, kendisi de bir bakanlıkta görevliyken evine, taksiyle ancak “sabah iki ile beş arasında” dönüyor, “sekizde işe gitmek için” tekrar yola çıkıyormuş. “Eşim için sanki hiç yoktum, bir tür hayalet gibiydim” diyor acı bir tespit yaparcasına. Uykudan ve aile hayatından mahrum kalan pek çoğu depresyona giriyor. Devlet Memurları Sendikası tarafından 2019’da yayınlanan verilere göre (2) Kasumigaseki’de fikrine başvurulan kişilerin yüzde 32.4’ü “sağlıksız”, “ilaç kullanıyor” ya da “hastanede tedavi görüyor” durumda; yüzde 28’i ise geçmişte ya da şimdi “aşırı çalışmaktan ölme korkusu”na sahip. Iwamoto’nun araştırmasına göre, intihar oranı ise 100 bin kişi için yüzde 16.7 ile özel sektördeki oranın iki katı. Devlete ait şirketlerde işe alım ve maaş yönetiminden sorumlu Ulusal Personel Ajansı verilerine göre, 2019’da ülkedeki 187 karoshi vakasının altısı devlet memurları arasında görülmüş (3). Bu durum öncelikle meclis oturumlarının yapılış düzeni ve ülkenin siyasi ve idari özellikleri ile açıklanabilir. 2012’den beri Diet’i (ulusal meclis) oluşturan her iki mecliste de Liberal Demokrat Parti (LDP, sağ) ve koalisyon ortağı Komeito (merkez sağ) mutlak çoğunluğu elinde tutuyor. Meclis oturumunun sonlanması ile metinler üzerindeki görüşmeler de sona erdiği için, iktidarın yasa tasarılarını engellemek isteyen sayıca az sol partililer oturumları uzatmak veya komisyonları sürdürmek için ellerinden geleni yapıyor. Üst düzey memurlar da bu organlardaki tartışmaların bel kemiğini oluşturuyorlar. Yoğun iş yükü Buna ek olarak yasama ve yürütme yetkileri arasındaki sınırlar muğlak olduğundan, söz konusu memurların yasa tasarılarını, onları meclise sunacak iktidar partileri vekillerinin yerine hazırlamaları gerekiyor. Milletvekilleriyle yakın bir şekilde çalışmak, partiler arasında toplantılar ve vekiller yasa tasarılarını meclise gelmeden önce onaylasınlar diye müzakereler düzenlemek gibi birçok işle uğraşıyorlar. Meclis tarafından bakanlara yöneltilen sorulara verilen yanıtları da yine üst düzey memurlar hazırlıyor. Bu nedenle meclisteki yasa tasarılarının ve tartışmaların düzenlenmesi onların sorumluluğunda. Üstelik hem hassas meseleler söz konusu hem de kendilerine verilen zaman kısa. Komisyon tarihleri bir gün öncesinden belirlendiği için genelde memurların (kanyrosların) soruları incelemek için bir geceleri oluyor. “Sorular bize çoğunlukla akşam 9 ya da 10 gibi ulaşır. Ertesi sabah meclisin açılma zamanı olan saat 9’a hazır olmak gerekir. Cevapları kaleme almak, hükümetin duruşu ile bir uyuşmazlık ya da herhangi bir hata olmaması için bakanlığın her bölümünden teyit almak ve soruları yanıtlayacak olan bakana özet geçmek nereden baksanız altı yedi saat alır. Sonrasında ya taksiyle ya da sabahın ilk treniyle eve döneriz” diye iç geçiriyor M.K.L. Bakanlık kadrolarında kısıntıya gidildi Öte yandan arka arkaya gelen neoliberal hükümetler, 2020’de gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 250’sine ulaşan ülke borcunu gerekLE MONDE diplomatique lemondediplomatique@cumhuriyet.com.tr 5 NİSAN 2021 SAYI: 15 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Dış Haberler Müdürü Mine Esen Sorumlu Müdür Olcay Büyüktaş Akça Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Paris TemsilcisiYayın Koordinasyon Süleyman Tosunoğlu Sayfa Tasarım Ece Kurtuluş Dursun Yayın Kurulu Ali Sirmen, Aykut Küçükkaya, Mine Kırıkkanat, Mine Esen Édité par la SA Le Monde diplomatique Actionnaires: Société éditrice du Monde, Association Gunter Holzmann, Les Amis du Monde diplomatique 1, avenue StephenPichon, 75013 Paris Tél.: 0153949601. Télécopieur: 0153949626 www.mondediplomatique.fr Yönetim Kurulu Başkan ve Genel Yayın Yönetmeni SERGE HALIMI Üyeler Vincent Caron, Bruno Lombard, Pierre Rimbert, AnneCécile Robert Dış İlişkiler ve Baskılar Müdürü AnneCécile Robert Yazı İşleri Müdürü Benoit Breville Yazı İşleri Müdür Yardımcıları Martine Bulard, Renaud Lambert Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. çe göstererek devlet idaresinde personel sayısını istikrarlı bir şekilde azaltma yoluna gitti. Hem yürütülen bu politika hem de belirli kurumların özelleştirilmesi 2004 ile 2020 arasında memur sayısında yüzde 10 azalma yaratarak her alanda eksiklik yarattı (4). Tokyo Üniversitesi’nde kamu yönetimi uzmanı olan Izuru Makihara, “Siyasi liderler, her şeyin küçük ekipler halinde yürütüldüğü Google örneğini göstererek bakanlıkların da her şeyi küçük bir kadroyla yönetmesi gerektiği fikrini öne sürdüler” diyor. Makihara, “Bakanlıklar arasında koordinasyon gerektiren iklim kriziyle mücadele veya TransPasifik Serbest Ticaret Anlaşması gibi konuların çoğalması ise durumu daha da zorlaştırıyor” diye de ekliyor. Tüm bunların üzerine bir de çağdışı çalışma yöntemleri söz konusu. Belgelerin dijital ortama aktarılması hükümet tarafından teşvik edilse de henüz hayata geçirilmiş değil. Memurlarla milletvekilleri arasındaki birçok yazışma hâlâ faks yoluyla yapılıyor. Milletvekilleriyle herhangi bir tasarı üzerinde çalışmak için telekonferans kullanımı “nezaketsizlik” olarak görülüyor ve bu yönteme pek başvurulmuyor. Bu nedenle, iktidardaki koalisyon partilerinin bir tasarının içeriğini açıklamak ve milletvekillerinin mutabakatını elde etmek için düzenlediği toplantılarda kamu görevlilerinin yüzlerce sayfadan oluşan, yüzlerce belgeyi yazdırmak için saatler harcadıkları olağandışı sahneler görülmekte. Salgınla ağırlaşan tablo Söz konusu sorunlar tüm bakanlıkların organlarında görülse de özellikle Sağlık ve Çalışma Bakanlığı çalışanlarının hali içler acısı. 1998 yılında Çalışma Bakanlığı ile Sosyal İşler Bakanlığı’nın birleşmesinden doğan bu bakanlığın görev alanı emeklilik ve sosyal güvenliğin yönetiminden özel sektörde çalışma koşullarının iyileştirilmesine, erken çocukluk politikalarından yabancı işçilerin haklarının korunmasına kadar geniş bir alana yayılıyor. Nüfusun hızla yaşlanması ile yüzleşen Japonya’da bu meseleler siyasi olarak da hassas bir çizgideler. Bakanlık sekreterliğinin eski çalışanlarından Kume Hayato, “1980’lerden beri devlet memurlarının sayısı sürekli azaldı. O zamanlar, sosyal korumaya yönelik yıllık harcama 25 trilyon Yen’di (195 milyar Avro’nun biraz üzerinde). Kırk yılda bu rakam dört katına çıktı!” diyor ve iş yükünün de kaçınılmaz olarak arttığını belirtiyor. Durumun umutsuzluğu karşısında kendileriyle dalga geçen bazı çalışanlar kurumun adı koseirodosho’yu (“Sağlık, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı”) ironik bir şekilde kyoseirodosho’ya (“Zorla Çalıştırma Bakanlığı”) çevirerek şakalaşıyor... 2020 baharında Covid19 salgınının ilk dalgasında bakanlık kırılma noktasına geldi. Çeşitli bölümlerin çalışanlarından yüzlerce kişilik bir koronavirüsle mücadele birimi oluşturuldu ve bu durum rutin hizmetlerde boşluğa yol açtı. Bakanlıktan yetmiş memurla görüşen danışmanlık firması WorkLife Balance’ın (5) raporuna göre, 2020’nin mart ve mayıs ayları arasında on üç kişi ayda iki yüz saati aşkın fazla mesai yapmış. Görüştükleri kişilerden dördü ise üç yüz saati aşmış durumda... Kimliğini açıklamak istemeyen genç bir kadın, “O zamanlar sekiz aylık hamileydim. Ancak personel yetersizliğinden dolayı haftada yirmi dört saate kadar fazla mesai yapmak zorundaydım. Bazen sabah ikiye kadar kalıyordum” diyor. Mart ayı ortasında kötü bir hisse kapılıp hastaneye gidiyor ve doktor ona erken doğum riski olduğunu belirtiyor. Derhal hastaneye kaldırılıyor. Neyse ki ilk çocuğunun doğumunu mayıs ayında sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriyor. Peki, “ya doktora gitmeseydim?”... Gençlerin ilgisi azalıyor Bu akıl almaz mesai saatlerine daha fazla dayanamayıp Kasumigaseki’den ayrılan gençlerin sayısı giderek artıyor. Kamu yönetimi reformundan sorumlu Bakan Taro Kono’ya göre, 2029 yaşları arasındaki memurlar arasında “kişisel nedenlerle” verilen istifa sayısı altı yıl önce sadece yirmi iken 2019’da seksen yedi (6). Bu kaçış eğilimi, seçkin üniversitelerden mezun bakanlık memurlarının çok daha iyi maaşlar alabildiği özel sektörün çalışma koşulları iyileştikçe de hızlanıyor. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu meslek giderek daha az öğrenciyi çekiyor. 1996’da memurluk sınavına girenlerin sayısı 45 bin iken bu sayı 2018’de 22 bin 559 (7). Kume endişesini, “Bu sorun çözülmeli, aksi takdirde her şey daha da kötüye gidecek. Bakanlıkların işleyişi daha da yavaşlayacak ve daha büyük idari hatalar yapılacak. Sonunda zarar gören vatandaşlarımız olacak” sözleriyle dile getiriyor. Şeffaflık eleştirisi Tüm vahametine rağmen şimdiye kadar durumla kimse ilgilenmiyordu. 1990’larda takımadalar ülkesini sarsan yolsuzluk skandallarını halen unutmayan Japon vatandaşları devlet memurlarına pek iyi gözle bakmıyor. Araştırma kurumu Central Research Service tarafından 2018’de yapılan bir ankete göre, kendilerine duyulan güven 1’den (“hiç güvenilir değil”) 5’e (“tamamen güvenilir”) kadar değişen bir ölçekte yalnızca 2.6’ya ulaşıyor (8). Anketi yanıtlayanların yüzde 46’sı devlet idaresinin “şeffaflıktan yoksun” olduğunu düşünüyor. Siyasi liderler de bu konuda fazla adım atmıyor. Kasumigaseki’deki çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çalışan LDP’nin eski sağlık bakanı Yasuhisa Shiozaki’ye göre, ne oy ne de para getiren bu meseleye partisinin vekilleri ilgi göstermiyor. Ancak Eylül 2020’de kurulan Suga Yoshihide hükümeti bu konuda bir şeyler değiştirebilir. Salgın, uzaktan çalışma, belgelerin dijital ortama aktarılması, telekonferans gibi yeni çalışma yöntemlerinin aciliyetini gösterdi. Ayrıca eski dışişleri bakanı ve LDP’nin önde gelenlerinden Kono Taro ise İdare Reformu Bakanı olarak atandı. Göreve başlar başlamaz, idari belgeleri imzalamak ve ofise giriş çıkışları onaylamak için kullanılan mühürlerin (hanko) kullanımına son verildiğini duyurdu. Japon usulü çalışma yöntemlerinin verimsizliğinin sembolü olan mührün kaldırılması belgelerin dijitalleştirilmesini de kolaylaştıracaktır. Ayrıca fazla mesai saatleri ile ilgili bir araştırma başlatıldı. Son olarak, yirmi yıl sonra ilk kez bu yıl Sağlık Bakanlığı bünyesine 2020’ye göre yüzde 2’lik bir artışla 582 personel ekleniyor (9). Bakan, geçen aralık ayında yaptığı açıklamada ise “Kasumigaseki’nin durumu kritik. Bitmek bilmeyen fazla mesai yüzünden cesareti kırılan yetkin devlet memurları kariyerlerinden vazgeçiyor. Bu, vatandaşlarımız için de büyük bir sorundur. Bu kısırdöngü sona erdirilmelidir” diyerek durumun altını kalın harflerle çizdi (10). (*) Gazeteci, Tokyo. Çeviri: Okan Urun (1) Iwamoto Takashi, “Kasumigaseki’deki çalışma metodunda reforma gidiliyor. Uzun çalışma saatleri sona ererken bilişim ve iletişim teknolojileri sayesinde verimlilik artıyor” PR Times, 6 Haziran 2018 (Japonca), https://prtimes.jp (2) “Bakanlık memurlarının fazla mesaileri üzerine araştırma”, Kasumigaseki devlet memurları sendikaları mücadele komitesi, 31 Temmuz 2019 (Japonca), http://tkkokko.or (3) “Aşırı çalışma sonucu ölüm üzerine Beyaz Kitap”, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 30 Ekim 2020 (Japonca). (4) “Devlet kurumlarının işgücündeki değişim”, Kabine Ofisi, 16 Haziran 2020 (Japonca), www.cao.go.jp (5) “Covid19 salgını sırasında bakanlıklardaki çalışma koşulları üzerine anket çalışması”, WorkLife Balance, Tokyo, 3 Ağustos 2020 (Japonca), https///worklifeb.co.jp (6) “Bakanlık kaygılı: Giderek daha fazla genç bürokrat ayrılıyor”, The Mainichi, Tokyo, 20 Kasım 2020. (7) “Kamu hizmeti beyaz kitabı 2018”, Japonya Ulusal Personel İdaresi, Tokyo, 1 Haziran 2018, www.jinji.go.jp (8) “Japonların milletvekillerine, memurlara, büyük şirketlere ve polise duyduğu güveni değerlendirme anketi”, Central Research Services, Tokyo, Mart 2018 (Japonca). (9) “Bakanlık personeli işgücünün 2021 idari yılı sunumu”, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 21 Aralık 2020 (Japonca), www.mhlw.go.jp (10) Taro Kono, “Kasumigaseki’deki çalışma koşullarının iyileştirilmesi için kampanya sunumu”, WorkLife Balance, 25 Aralık 2020 (Japonca).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle