19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 20 MART 2020 CUMA Haber LOKALİN ADI ANKETLE DEĞİŞTİ ODTÜ Bostan, 6 yıldır ODTÜ içindeki küçük bir alanda ekipbiçiyor Tarımı öğretiyorlar Mansur Yavaş Kadınların dediği oldu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 5 bin kadına yönelik düzenlenen anket sonucuna göre, Hanımlar Lokali isminin değiştirilmesi için konuyu başkanlık yazısıyla Büyükşehir Belediye Meclis gündemine taşıdı. Belediye meclisinde oybirliği ile kabul edilen karar doğrultusunda, Büyükşehir bünyesinde 21 noktada hizmet veren “Hanımlar Lokali”nin yeni ismi “Kadınlar Lokali” oldu. “Hanımlar Lokali’nin Etkin Kullanım İhtiyaç Analizi” adıyla yüz yüze ve elektronik ortamda anket çalışması yapılan 5 bin kadının Hanımlar Lokali’nin adının değiştirilmesi yönündeki isteğini dikkate alan Yavaş, konuyu başkanlık yazısı ile mart ayı büyükşehir belediye meclis toplantısına taşıdı. Belediye meclisinde oybirliği ile kabul edilen kararla “Hanımlar Lokali”nin ismi “Kadınlar Lokali” olarak değiştirildi. Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak 21 noktada hizmet veren, 40 bin 100 kadının yararlandığı Hanımlar Lokali bundan sonra Kadınlar Lokali adıyla hizmet verecek. Kadınlar Lokali, Ankara’da yaşayan kadınların sosyal, kültürel, eğitsel ve sportif faaliyetlerle zaman geçirdikleri, sosyalleşebilmelerine katkı sağlayan merkezler arasında yer alıyor. l ANKARA baraja yetersiz ödenek Fatih Türkel Adı var, inşaatı yok CEMİL CİĞERİM CHP Samsun İl Başkanı Fatih Türkel, Samsun’da geçen yıl yaşanan sel felaketlerinin ardından kurulması planlanan Salıpazarı Barajı’na yeterli ödenek ayrılmamasına tepki gösterdi. Türkel, “Barajın 158 milyon TL’ye mal olması planlanıyor. 2020 yılı için ise baraja 1 milyon TL ödenek ayrılmış. Ortada ne baraj var ne inşaat. Ayrılan bu ödenekle bırakın barajı, şantiyesi bile kurulamaz” dedi. CHP’li Türkel, açıklamasında, Salıpazarı Barajı’nın, geçen haziran ve ağustos aylarında Salıpazarı, Terme, Çarşamba ve Ayvacık’ta yaşanan sel felaketinin ardından 2019’un eylül ayında temelinin atıldığını anımsattı. Yaşanan selde büyük mal kayıplarının yanı sıra 2 yurttaşın da yaşamını yitirdiğini belirten Türkel, “Hükümetin Samsun’daki temsilcileri, bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için her türlü tedbirlerin alınacağını söylemişti. AKP Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan da, ‘Salıpazarı Barajı inşaatının devam etmesi için gerekli ödenek ayrılmıştır. İnşaat en kısa zamanda başlayacaktır’ müjdesini vermişti. Ayrılan bütçe 2019 yılı için 1 milyon TL, 2020 yılı için de 1 milyon TL. 2 milyon TL’ye bırakın barajı, barajın şantiyesi bile kurulamaz” dedi. Barajın, 158 milyon TL’ye mal olmasının planlandığını belirten Türkel, “Ortada ne baraj var, ne inşaat. Sel, yağmur gibi doğa olaylarına önlem alacak irade nerede? Çiftçimizin ve yöre halkının daha ne kadar bedel ödemesi lazım? Aynı kayıplar yaşanmasın diye sadece dua ediyoruz. Aksi takdirde yaşanacak kayıpların ihmallerinizden ötürü sorumlusu siz olacaksınız” ifadelerini kullandı. l SAMSUN Ankara’ın göbeğinde, ODTÜ’nün içinde bir araya gelen öğrenciler, kurdukları ODTÜ Bostan ile başkentlilerin ellerinin toprağa uzanmasını sağlıyor. Oluşturdukları arazi ile ekip biçmeyi anlatan, topraktan ürün yetiştirmeyi ve bu ürünleri işlemeyi öğreten ODTÜ Bostan’ın koordinatörü Ufuk Sarısaltık, atalık tohuma sahip çıkmak ve insanların toprakla arasında bağ kurmalarına yardımcı olmak istediklerini söylüyor. Sarısaltık, “Herkes bulduğu en küçük arazide eksin. Herkesin eli toprağa değsin” diyor. ODTÜ Bostan’ın koordinöterlerinden Sarısaltık, bostanın faaliyetlerini Cumhuriyet Anadolu’ya anlattı. Kendisinin de köyde büyüdüğünü ve ekip biçmeye merakı olduğunu söyleyen Sarısaltık, ODTÜ’de Yalıncak mevkisinde 40 metrekarelik bir alanda 67 arkadaş, köylerden tohum aldıklarını ve toprağı işlediklerini belirtti. Sarısaltık, “Kabak, salatalık, mısır, biber, domates, patlıcan ektik. Ağustos sonuna doğru ürünlerimizi aldık. Normalde Ankara toprağı çok da verimli değildir ancak iyi ürün aldık. Herkese bir ‘dilim’ de olsa düştü” dedi. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Tohumlar Kampuse” projesi kapsamında ODTÜ yönetimiyle görüştüklerini ve Yalıncak’taki araziden ayrılıp ODTÜ’nün içindeki arazide ekim yapmaya başladıklarını söyleyen Sarısaltık, “Okul bize 300 metrekarelik alan sağladı. Dernek de tohum desteğinde bulundu. Üretimi ise biz yapıyoruz” dedi. Bu alanda, şimdiye kadar çilek, nane, biber, domates, patlıcan, mısır, ayçiçeği, kabak, fasulye, buğday, karalahana ektiklerini, tamamından hasat yaptıklarını kaydeden Sarısaltık, “Toprağın organik madde oranından dolayı sadece küçük kalabiliyorlar, tam olgunlaşamıyorlar. Bunu gübreyle destekliyoruz. Kesinlikle kimyasal madde kullanmıyoruz. ‘Organik tarım, permakül’ falan da demiyoruz. Endüstriyel tarıma karşı çıkıyoruz. Doğal, geleneksel tarım yapıyoruz” dedi. ‘Amaç atalık tohumu’ Kullandıkları tohumların tamamının atalık tohum olduğunu söyleyen Sarısaltık, “Bostanın ilk amacı betonlaşmış şehirde yaşayan insanların toprakla bağ kurmasına aracı olmak, toprakla bağını güçlendirmek. İkinci amacı ise tehlike altında olan, dedelerimizden, ninelerimizden kalan, köylerden topladığımız atalık tohumları korumak, çoğaltmak ve paylaşmak” ifadelerini kullandı. Bostanın amaçlarından birinin de şehirde yaşadığı için topraktan uzaklaşan, toprağa bakışı değişen, unutan insanlara toprağı yeni den anımsatmak ve sevdirmek olduğunu vurgulayan Sarısaltık, “İstiyoruz ki her yerde ayçiçeği çıksın, domates yetişsin ve insanlar bunu paylaşsın. Hep birlikte üreteceğiz, emek vereceğiz, paylaşacağız ve tüketeceğiz” dedi. ‘Kırsala dönmek önemli’ Sarısaltık, bahçesinde ekim yapmak isteyenlerin de kendilerine ulaştığını, kimi zaman kendilerinden tohum isteyenlerin olduğunu kaydederken, tek şartla isteyenlere tohum verdiklerini belirtti. Sarısaltık, “Tohumu seneye geri vermeleri koşuluyla veriyoruz. Üretici, bir tohumdan yüzlerce tohum alabilir. Biz sadece birini istiyoruz. Bu da ürettiklerinin göstergesi oluyor” dedi. Şehirde yaşayan insanların, bir şekilde toprakta üretim yapmak istemelerinin kendileri için mutluluk verici olduğunu söyleyen Sarısaltık, “Günün koşulları köye yerleşmeye pek uygun değil. İnsanlar çalışıyorlar ama bulundukları yerde üretmeleri değerli. Kırsal yaşama dönmek çok önemli, biz bunun bir basamağını oluşturuyoruz” ifadelerini kullandı. ‘İklimler değişiyor’ Tohum ekim şenliği düzenlediklerini ve genelde mart ayının ikinci haftasında bardaklara tohum ekmeye başladıklarını aktaran Sarısaltık, “İçine gübreli toprak koyuyoruz. Bunlar, 34 hafta sonra fide haline geliyor. O sırada ‘camışkıran’ dediğimiz nisan soğuğu geliyor. Fideleri dikmek için o soğuğun geçmesini bekliyoruz” dedi. 2014’te üretime başladıklarında tohumu martın ilk haftasında ektiklerine, fideyi de nisanın üçüncü haftasında diktiklerine işaret eden Sarısaltık, “6 sene geçti. Artık daha geç tohum ekiyoruz. Geçen sene haziranın ikinci haftasına kadar fide diktik. İklim değişiyor, ayak uydurmak gerekiyor. Bunu da deneyimliyoruz” ifadelerini kullandı. İklimlerin değişmesine karşın “cemrenin aynı tarihte düştüğüne, soğuğun aynı tarihte geldiğine” dikkat çeken Sarısaltık, bu bilgilerin “kadim bilgi” olduğunu belirterek, köylere gittiklerinde bu gibi bilgileri öğrenmeye ve toplamaya çalıştıklarını ifade ediyor. Sarısaltık, bostanın çalışmalarına gelenlerin yüzde 70’inin öğrenci olduğunu söylerken “Dışarıdan gelmek isteyenler oluyor. Mesela emekliler gel mek istiyor. Çalışanlar gelemezlerse bire bir görüşüp tohum desteğinde bulunuyoruz. Bazen çocuklar geliyor. Onları da toprağa dokundurmaya çalışıyoruz” dedi. Bostan dışında da üretim yaptıklarını, atölyeler düzenlediklerini kaydeden Sarısaltık, “Okulda çok sa yıda elma ağacı var. Bir ağaçtan 700800 kilo elma çıkabiliyor. Her sene eylül ayında elmaları topluyoruz, kurutuyoruz, marmelat ve sirke yapıyoruz. Eğer ürünler soğuktan yeşil kalırsa da toplayıp turşu yapıyoruz” ifadelerini kullandı. 2020 için aralarında para toplayarak takvim hazırladıklarını söyleyen Sarısaltık, takvimde bostandan fotoğraflar kullandıklarını, her yıl yapılan et kinliklerin tarihlerini eklediklerini belirtti. Sarısaltık, “Takvime, soğukların geldiği günler, kuşların göç günleri gibi herkesi ilgilendiren bilgilerden ekledik. Mesela şu anki soğuklar ‘mart dokuzu’ diye geçiyor çiftçiler arasında. ‘April 5’ denilen soğuk tarihi var. Bu gibi bilgileri takvimde işaretledik” ifadelerini kullandı. Bostanda herhangi bir ticari amaç gütmediklerini, aldıkları ürünler karşılığında da herhangi bir maddi gelir beklemediklerini söyleyen Sarısaltık, şunları kaydetti: “Borularımız eskiyor, kazma küreklerimiz çalınıyor. Bunları yerine koymak için kermes düzenliyoruz. Bunları yaparken bostandan ürün kullanmıyoruz. Çünkü bunların para karşılığı yok. Bir tane domates satın almak isteseniz size kesinlikle fiyat veremem. İnsanların üretime dahil olması aslında çiftçilerimizin çok kıymetli bir iş yaptığını, bizleri beslemek için ne tür zorluklar çektiğini gösteriyor. Üniversitemizin bunu sahiplenmesi, desteklemesi gerekiyor. Bu üretim herkes için yaygılaştırılmalı. Herkes bulduğu en küçük arazide eksin. Herkesin eli toprağa değsin.” Koronavirüs vurdu Çiftçilerin ekonomik olarak zor durumda olduğuna ve devletin çiftçiyi desteklemesi gerektiğine dikkat çeken Sarısaltık, “Devlet çiftçiyi desteklemezse, çiftçi inanılmaz derecede pestisit kullanıyor. Çünkü ürünlerinin yetişmesi gerekiyor ki bir şey olur da ürünleri elinde kalırsa elindeki ürünlerden daha fazla para kazanabilsin. Bu da başta çiftçileri, sonra tüketicileri etkiliyor. Bu kimyasala karuz kalınca daha önce yaşanmayan olaylarda artış oluyor” dedi. Koronavirüsün kendilerini de etkilediğini, okulların kapanmasıyla çoğu kişinin evine döndüğünü belirten Sarısaltık, kalan 56 kişi olarak ekime devam edeceklerini söyledi. l ANKARA Termik santral, tarım üretimini durdurur Nallıhan Kuş Cenneti Bilirkişiden doğa dersi Ankara’nın Nallıhan ilçesine yapılması planlanan termik santralı davasında, bilirkişi raporu çıktı. Raporda, termik santralın şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığı belirtilerek, “Planlama alanı içindeki yoğun inşaat faaliyetleri sonucu bölgedeki derelerin korunmasına imkân yoktur. Aladağ Çayı’nı besleyen dereler kurursa bölgedeki tarım durur” ifadeleri yer aldı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Nallıhan Kuş Cenneti’nin yakınlarına kurulması planlanan Nallıhan Çayırhan B Termik Santralı’nın imar planının iptalini yargıya taşımıştı. Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde görülen davada, bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Raporda, “Çayırhan B Termik Santralı’na ilişkin hazırlanan imar planı; şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” denildi. Termik santral projesinin, “hassas bir bölgede” yer aldığı ifade edilen raporda; “santralın ekosisteme çok büyük zararlar vereceği, emsal yoğunluğu ile mevcut planlama alanında korunabilecek hiçbir değer (dereler, kuyular) kalmayacağı, Aladağ Çayı’nı bes leyen derelerin ortadan kalkmasının Aladağ Çayı’nı susuz bırakacağı” tespitleri yapıldı. Raporda dikkat çeken başlıklar ise şöyle: n Aladağ Çayı kuruyacak: Planlama alanı içinde Aladağ Çayı’nı besleyen birden fazla dere bulunmaktadır. Bu dereler mevsimliktir. Ancak ekosistemin döngüsü ile dereler belli aylarda su tutmakta ve Aladağ Çayı’nı beslemektedir. Planlama alanı içindeki yoğun inşaat faaliyetleri sonucu bu derelerin korunmasına imkân yoktur. Aladağ Çayı susuz kalınca etrafındaki çeltik tarlaları veya sulu tarım alanları da susuz kalacak, pirinç ve su tarım bitkileri üretimi duracak. Aladağ Çayı’nın susuz kalması çay içindeki balıkları ve diğer su canlılarını yok edecektir. n Kuş Cenneti korunamaz: Proje sahasının yakınında Davutoğlan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve Nallıhan Kuş Cenneti yer almaktadır. Plan yapılan alanın yakın çevresindeki alanların korunması ve sürdürebilirliği sadece proje/plan bölgesi içinde değil tüm Türkiye için önemlidir. Plan açıklama raporunda bundan hiç bahsedilmemesi, planlama ilkelerine uygun bulunmamıştır. n Deprem araştırması yok: Alanının plan açıklama raporunda, planlama alanı ve yakın çevresi için depremsellik konusunda da hiçbir araştırma yapılmamıştır. Raporun depremsellik başlığı altında kullanılan harita dahi Ankara il geneli deprem kuşakları haritasıdır. Raporda, faylar ve yaratacağı riskler konusunda hiçbir değerlendirme bulunmamaktadır. Araştırma yapılmasının önemi ve gereği dava konusu planlama sürecinde göz ardı edilmiştir. Proje alanı ve depremsellik ilişkisi, ekosistem ve termik santral ilişkisi gibi konuları da dava konusu plan hazırlık çalışmalarında değerlendirilmemiştir. n Uluköy, santrala çok yakın: 110 metre mesafesinde Uluköy Mahallesi olduğu, bir yerleşime bu kadar yakın bir mesafede termik santralın olmasının yaşam kalitesini azaltacağı açıktır. Santrala 110 metre uzaklıkta bir yerleşim olmasına karşın çözüm önerisi veya müdahale biçimi de plan açıklama raporlarında yer almamaktadır. n Çevresel riskler değerlendirilmemiş: Termik santralların kullandığı ve deşarj ettikleri su, normal derecesini aşarak farklı bir sıcaklık dengesi oluşturmaktadır. Bu durum canlılar üzerinde olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Ayrıca kömürün yanması sonucu kömürde bulunan bazı mineral maddeler yanmamakta ve uçucu kül olarak havaya salınması sonucu hava kirliliği oluşmaktadır. Santral alanı ve bölgesinde bulunan canlılar (su yüzeylerine yakın santrallarda balıklar, civarda bulunan bitki ve hayvanlar vb) santralın çevreye verdiği olumsuz etkilerden zarar görmektedir. Planda, çevresel değerler göz önüne alınmamış, plan açıklama raporunda gerekli araştırmalara yer verilmemiştir. Araştırma yapılmadığı için çevresel riskler de yeterince değerlendirilememiş, müdahale biçimleri üretilememiştir. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle