22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 21 ŞUBAT 2020 CUMA haber GÖRÜNÜM A. CELAL BİNZET ‘Bir Arada’ Sanat niçin önemlidir denildiğinde yığınla seçenek oluşur karşımızda. Temel hedeflerinin başında toplumun beğeni düzeyini yüceltmek geldiği belli. Bu, yalnızca bir düzey işi olmanın çok ötesinde, düşünce yollarını çoğaltmak, yaşama ilişkin farklı seçenekler üretmektir de.. Hedefin daha iyi bir dünya, daha yaşanılası bir toplum olduğu açık. Üreterek yaratmanın coşkusunu kitlelere aktarıp birliktelik duygusunu vurgulamak gibi amaçlar esastır. Prof. T. Emre Feyzoğlu ile emekli Prof. Ayşegül Türedi Özen’in proje sorumluluğu altında düzenlenen “Bir Arada” etkinliği değinilen anlayıştan yola çıkarak hazırlanmış. Onur konuklarıyla birlikte toplam 240 cam ve seramik akademisyen sanatçısı yer alıyor bu projede. Serginin ana temasını oluşturan seramik ile cam, doğanın temel iki maddesi. Oradan alınarak sanatçı eliyle biçimlenmesi zorlu bir süreci içerir. Bu açıdan bakıldığında sanat tarihinin en eski uğraş alanlarından biri olduğunu unutmamalıyız. Günümüzün çağdaş anlayışı altında yeni biçimlemelerle zenginleşen bir gelenek olduğunu belirtmekte sakınca yok. Sanatsal yönünü elde tutmak kaydıyla, söz konusu projenin bir başka yönü daha var ki ona vurgu yapmadan geçmek konuyu eksik bırakacaktır. Katılımcı tüm sanatçılar, bu sergiden elde edilecek gelirin acil gereksinim durumundaki 76 seramik ve cam sanatı öğrencisine bırakılmasını kararlaştırmış. Öncelik sırası ise beslenme sorununda. Vurgulanan sorunun asıl çözümünün devlette olması gerekmez mi? Sanat olsun, başka alanlar olsun devletin temel görevleri arasında yeni yetişen kuşaklarını beden ve tinsel bakımdan hazırlamak olduğu gerçeği bilinmez mi! Hele bu kuşaklar yükseköğrenim öğrencisiyse geleceğin Türkiyesi’nde görev alacak demektir. “Sen ağa, ben ağa” felsefesiyle yatıp kalkanlar için anlaşılır bir görüş değil söylenenler. İçine zorla itildiğimiz bilgisizlik kuyusunun birilerinin işini kolaylaştırdığı da gerçek. O karanlığı yırtıp çağdaş uygarlık yarışında yer alabilmemiz ancak ve ancak Atatürk’ün gösterdiği “alnında ışığı ilk hisseden” sanatçıları yetiştirmekle gerçekleşecektir. 1924 Şubat 2020 tarihleri arasında Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açık olan karma cam ve seramik sergisini bu gözle gezmekte sonsuz yarar var. Böylesi anlamlı bir projeyle bir araya gelen tüm sanatçıları, düşünceleri ve yaptıklarından ötürü kutlamak gerek. ‘Çanakkale Müzesi’ne Sinop’ta büyük ilgi Sinop’ta açılan ve Çanakkale Savaşı’na ait bine yakın malzemenin sergilendiği “1915 Savaş Malzemeleri 105. Yıl Etkinlikleri Müzesi” ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Anadolu turunda olan seyyar müzenin bu haftaki durağı Sinop oldu. Döneme ait objelerin yer aldığı müzede bine yakın malzeme bulunuyor. Konu ile ilgili açıklamada bulunan Çanakkale Müzesi Genel Koordinatörü Cengiz Yürükaslan, “Çanakkale Müzemiz 10 yıldan bu yana Türkiye’yi dolaşıyor. Amaç, Çanakkale’ye gidemeyen, oraları görme imkânı olmayan öğrencilerimizin Çanakkale’yi ayağına getirmek ve tanıtmak” dedi. l SİNOP Hem eğlendiren hem öğreten müze: Cin Ali Müzesi Çocukluk arkadaşımız Eğitimci Rasim Kaygusuz, çocukların hem kolay bir şekilde okumayı öğrenmesini sağlamak hem de derslerinden zevk almasını sağlamak için 1969 yılında “Cin Ali” adlı karakteri yarattı. Yıllar içinde tanınırlığı artan Cin Ali, koca bir nesle çocukluk arkadaşlığı yaptı. Kaygusuz’dan Cin Ali’nin mirasını devralan Nesrin ve Nevin Kaygusuz da bu eşsiz karakteri “daha unutulmaz bir hale getirmek, anıları canlı tutmak ve yeni nesle Cin Ali’yle beraber okuma sevgisini kazandırmak için Cin Ali Müzesi’ni kurdu. Müze sorumluları Selda Dölek ve Demet Er, hem müzenin hem de Cin Ali’nin öyküsünü Cumhuriyet Anadolu’ya anlattı. ‘O ailemizin bir ferdi’ Eğitim sisteminin 2005 yılında değiştiğini ve tümdengelim yönteminden tümevarım yöntemine geçildiğini anımsatan Dölek, “Bu değişiklik yapılırken de ‘Cin Ali tarih oluyor’ şeklinde bir söylem kullanıldı. Ancak bu söyleme ‘Cin Ali bizimdir’ şeklinde karşı bir söylem çıktı. Böylece bizim Cin Ali’ye olan hatıralarımız canlandı ve aynı zamanda ona olan merakımız arttı. Onu kim yazmıştı, arkasında neler vardı merak etmeye başladık” dedi. Cin Ali’yle ilgili araştırmaya başladıktan sonra onunla yazın, tiyatro, edebiyat, resimde ve daha pek çok alanda karşılaştıklarını aktaran Dölek, “Cin Ali’yi tanıyınca ona bir vefa borcumuz olduğunu hissettik. O bizim ailemizin bir ferdi. Cin Ali böylece bir mirasa dönüştü” ifadelerini kullandı. ‘Cin Ali matbaaya dönüyor’ Cin Ali’nin bir “miras” haline gelmesi sürecinde birçok insanın kendilerine ulaşıp katkı sağlamak istediğini belirten Dölek, “Mesela, Sabiha Susuz 2011’de bize ulaştı ve ‘Cin Ali’ye vefa borcum var, bunu ödemek istiyorum. Ben Cin Ali resimleri yapacağım’ dedi” ifadelerini kullandı. Çizilen Cin Ali resimleri ile sergi açmaya karar verdiklerini belirten Dölek, serginin davetiyelerini de “nostaljik Cin Ali kitabı” şeklinde hazırladıklarını dile getirdi. Davetiyelerin çok beğenilmesi üzerine Cin Ali kitaplarının “özlendiğini” fark ettiklerini aktaran Dölek, “Böyle olunca Kaygusuz ailesi Cin Ali’nin yayın haklarını 2013’te tekrar aldı ve Cin Ali matbaaya girerek öz haliyle tekrar yayımlandı” dedi. ‘En iyi müzede anlatılır’ Cin Ali’nin tekrar basılmasıyla ailenin bir vakıf kurmaya karar verdiğini aktaran Dölek, “2016 yılında vakfımız kuruldu. Cin Ali’ye ilgili araştırma süreci uzayınca öncelikle bir kütüphane açıldı. Bu kütüphane, hem çocuklar için hem de eğitim araştırmaları amacıyla yapıldı. Fakat Cin Ali ile ilgili merak edilenler bitmedi. Kaygusuz ailesi, ‘Cin Ali’yi en iyi biçimde müzede anlatabiliriz’ diyerek müzeyi kurdu” dedi. Doğum fotoğrafı Müzenin odalarını tek tek tanıtan Dölek, girişte yer alan “aile odası”ndaki Kaygusuz ailesinin fotoğrafını göstererek “Bu odada Cin Ali’nin doğum fotoğrafı yer alıyor. 1968’de doğduğunda 4 kişilik bir ailesi vardı. Rasim ve Nevziye Kaygusuz, annesi ve babası. Nevin ve Nesrin Kaygusuz da kitaptaki Cin Ali’nin kardeşleri Suna ve Selma. Cin Ali kitaplarında anlatılan hikâyeler de hep onların yaşadığı hikâyeler” ifadelerini kullandı. Rasim ve Nevziye çiftinin Köy Enstitüsü mezunu iki öğ retmen olduğunun altını çizen Dölek, “Ayaş’ta tanışıyorlar. 1952 yılında ise Ankara dönemleri başlıyor. Cin Ali de Bahçelievler’de doğuyor. Bu odada eğitim tarihi ile Cin Ali’nin tarihinin kesiştiği noktaları göstermek istedik” dedi. Müzenin “Sınıf” bölümünü tanıtan Dö Cin Ali’nin ilk, ikinci ve üçüncü basım kitaplarının yer aldığı bölümden müzenin son bölümü “Sirk” bölümüne geçiliyor. Bu bölümü tanıtan Er, “Ankara’ya 1970’li yıllarda Medrano Sirki geliyor. Kaygusuz ailesi de orada fille tanışıyor. Ardından Rasim Kaygusuz burada gördüklerini ‘Cin Ali ve Berber Fil’ kitabın da yazıyor” ifadelerini kullandı. lek, “Cin Ali hep birinci sınıfı okutacak, o hiç büyümeyecek. Bu bölümde gerçek okul sıralarımız ve tahtalarımız var. Ziyaretçiler burada önlük giyebiliyor, tahtada tebeşirle oynayabiliyor, zil çalıyorlar. Tıpkı gerçek bir sınıfta gibi vakit geçirebiliyorlar” ifadelerini kullandı. Bu bölümde yer alan ve görme engelli çocuklar için özel olarak hazırlanan kitaplardan söz eden Dölek, şunları aktardı: “Rasim Kaygusuz, 1952 yılında Ankara’ya geldiğinde körler okuluna atanmış. Bu okulda 9 yıl eğitim vermiş. Biz de bu anıyı canlandıracak bir Avrupa Birliği projesi yürütüyoruz. Bu proje kapsamında Braille baskı Cin Ali kitapları hazırladık. Çocuklarımızın şimdiye kadar kendilerine ait bu boy kitapları hiç olmamıştı. Ayrıca kitapta kabartmalarla betimlenen resimler de var. Çocuklar bu resimleri dokunarak görebiliyor. Türkiye’de görme engelliler için yapılan 17 okula bu malzemelerimiz ulaştı.” 40 bin okula mektup Müzenin “Mektup” bölümünü de tanıtan Dölek, “Burada Cin Ali’ye mektup yazıyoruz ve posta kutusuna atıyoruz. Mektuplar Cin Ali için çok önemli. 1972’ye kadar Cin Ali Yayınları kurulmuyor ve bütün çaba Kaygusuz ailesinin Bahçelievler’deki evinden devam ediyor. Rasim Kaygusuz, Cin Ali’yi tanıtmak için 40 bin okula mektup yolluyor. Oralardan geri dönüşler alıyor ve istenilen kadar kitabı okullara ulaştırıyor” dedi. Fiş defterleri Kaygusuz’un okumayı kolaylaştıran icatlarının yer aldığı “oyun ve okuma alanı” bölümüne ilişkin bilgi veren Er ise “Resimli matematikli fişler ve güzel yazı defterleri bu bölümde yer alıyor. Özellikle ziyaretçilerimiz fiş defterine ilgi duyuyor. Herkes ‘Benim de vardı’ sözleriyle geçmişi yad ediyor” dedi. ‘Mucit öğretmen’ Dönemin koşullarında kalem, silgi, defter gibi malzemelerin zor bulunduğuna dikkat çeken Er, “Olanı da iyi kullanmak gerekiyor. Rasim Hoca da yazmayan kalemleri ‘alıştırma aleti’ olarak kullanıyor. Öğrenciler, yazmayan kalemlerle hem el hareketlerini öğreniyor hem kasları alışıyor. Bunu yapan çocuklarda bir yazma alışkanlığı oluşuyor. O dönemde kullanılan kalemleri de ziyaretçilere sunuyoruz” dedi. Bu bölümde ayrıca Kaygusuz’a ait bir müfettiş raporunun sergilendiğini söyleyen Er, “Müfettiş raporunda Rasim öğretmen için ‘mucit öğretmen’ yazıyor” dedi. l ANKARA SERGİ ANKARA 4 Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, “Sippoyaki ve Dekoratif Sanatlar” sergisi 25 Şubat 3 Mart arasında gezilebilecek. (0 312 468 21 05) 4 Nurol Sanat Galerisi’nde, “Uğur Çalışkan Resim ve Heykel Sergisi”, 13 Mart’a dek görülebilecek. (0 312 468 86 70) 4 Galeri Siyah Beyaz’da, Metehan Törer’in “Transobje” adlı sergisi 17 Şubat’a dek görülebilecek. (0 312 428 26 41) 4 Sevgi Sanat Galerisi’nde, “Muharrem Pire Resim Sergisi” 7 Mart’a dek görülebilecek. (0 312 441 26 34) 4 Cermodern’de, “Enki Bilal & Moebius” adlı sergi 19 Nisan’a dek görülebilecek. (0 312 310 00 00) 4 Kuğulu Sanat Galerisi’nde, “Muteber Burunsuz Resim ve Desen Sergisi” bugün son kez görülebilecek. (0 312 466 05 40) 4 Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde, Aysel Atakurt’un “Geceyle Ağlaşan Sabahla Gülüşen Kadınlar ve Kediler” sergisi, 23 Şubat’a dek görülebilecek. (0 312 439 22 02) ESKİŞEHİR 4 Odunpazarı Modern Müzesi’nde, “Vuslat” adlı sergi 28 Mart’a dek görülebilecek. (0 222 221 27 37) TİYATRO ANKARA 4 Büyük Tiyatro’da, “Re is Bey” adlı oyun 16 Şubat’ta saat 20.00’de, 23 Şubat’ta saat 15.00’te, 25 Şubat’ta saat kültür sanat çizelgesi 20.00’de. (0 312 324 22 10) 4 Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde, “Lüküs Ha yat” adlı oyun bugün ve yarın saat 20.00’de. “Kapan” adlı oyun 2628 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 240 00 91) 4 Şinasi Sahnesi’nde, “Gidionun Düğümü” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Temiz Ev” adlı oyun 2628 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 467 17 44) 4 Küçük Tiyatro’da, “Maskeliler” adlı oyun bugün saat 20.00’de yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını” adlı oyun 2528 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 324 22 10) 4 Akün Sahnesi’nde, “Terörist” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Açık Denizde” adlı oyun 2628 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 427 19 71) 4 Altındağ Tiyatrosu’nda, “İkinci Bölüm” adlı oyun adlı oyun bugün saat 20.00’de yarın saat 15.00’te ve 20.00’de, 2528 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 316 59 02) 4 İrfan Şahinbaş Sahnesi’nde, “Açık Denizde” adlı oyun yarın saat 15.00’te. “Siyahlı Kadın” adlı oyun 2628 Şubat’ta saat 20.00’de. (0 312 397 30 24) 4 Stüdyo Sahne’de, “Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye” adlı oyun bugün saat 20.00’de, 23 Şubat’ta saat 15.00’te. “Terörist” adlı oyun 25 Şubat’ta saat 20.00’de. (0 312 397 30 24) 4 Oda Tiyatrosu’nda, “Satranç” adlı oyun bugün ve yarın saat 18.30’da. “Vatan Yahut Namık Kemal” adlı oyun 2628 Şubat tarihleri arasında saat 18.30’da. (0 312 311 11 69) 4 Ziraat Sahnesi’nde, “Eyvah Nadir” adlı oyun bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de. “Satranç” adlı oyun 2628 Şubat arasında saat 20.00’de. (0 312 311 75 53) 4 75. Yıl Sahnesi’nde, “Mavi Pullu Balık” adlı oyun bugün ve yarın saat 11.00’de. “Papağan Kaçtı” adlı oyun 2628 Şubat arasında 11.00’de. (0 312 432 27 46) 4 Cermodern Sahnesi’nde, “Kontrabas” adlı oyun bu akşam saat 20.00’de, yarın saat 15.00’te ve 20.00’de, 23 Şubat’ta saat 15.00’te. (0 312 310 00 00) KONSER ANKARA 4 CSO Konser Salonu’nda, Şef Victor Aviat yönetiminde Bethooven’in “7. Senfonisi” konseri, bugün saat 20.00’de. (0 312 309 13 43) 4 CSO Konser Salonu’nda, Aziz Shokhakimov şefliğindeki Tekfen Filarmoni konseri, 27 Şubat’ta saat 20’de 4 Opera Sahnesi’nde, “Napoli Gecesi Konseri” 23 Şubat’ta saat 20.00’de. “The Fun Time of The Opera” konseri 24 Şubat’ta saat 20.00’de. (0 312 229 76 25) 4 Satranç Müzesi’nde, “Fransız Ezgileri” konseri yarın saat 18.00’de. (0 312 312 13 0405) 4 Cumhuriyet Müzesi’nde, “Müze Konseri” 25 Şubat’ta saat 14.00’te. OPERA VE BALE ANKARA 4 Opera Sahnesi’nde, “MDT Gangster” balesi yarın saat 20.00’de. “Ayşe Opereti” adlı opera 26 Şubat’ta saat 20.00’de. (0 312 229 76 25) SAMSUN 4 Aydın Gün Salonu’nda, “1001 Gece Masalları ve Nesimi” adlı bale 2224 Şubat’ta saat 20.00’de. BİLKENT MÜZİK GÜNLERİ 4 29 Şubat tarihindeki konser Bilkent Üniversitesi’nin kurucusu İhsan Doğramacı anısına düzenlenecek. “Hoca Bey’e Saygı” başlıklı konserde Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası’nı Işın Metin yönetecek. Konserde Beethoven’in Leonore Uvertürü No.3 ile Mozart’ın “Haffner” başlıklı 35. Senfonisi seslendirilecek. Konserin solisti seçmeleri kazanan Bilkent Üniversitesi Müzik Bölümü öğrencilerinden belirlenecek. KONFERANS ANKARA 4 UMAG Toplantı Salonu’nda, 22 Şubat saat 20.00’de “Aykut Göker Anısına” konferansında Oğuz Türkyılmaz konuşmacı olacak. 4 Şiddetsiz Toplum Derneği’nde “Sevgi, Dostluk, Hoşgörü Toplumu” söyleşisi, 27 Şubat’ta saat 18.00’de. Beşir Göğüş Ödülü Mehmet Saydur’un Eğitimci Beşir Göğüş’ün dil devrimine, Türkçenin eğitim ve öğretimine verdiği emeği unutturmamak için düzenlenen “Beşir Göğüş Türk Dilini ve Çocuk Edebiyatını Geliştirme Ödülü”, “Göl 1938” adlı yapıtıyla Mehmet Saydur’a verildi. Eğitimci Beşir Göğüş’ün anısına verilen ödül törenine Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Beşir Göğüş’ün kızı Dilek Göğüş ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya katıldı. Açılışta konuşan Dil Derneği Başkanı Özel, “Daha aydınlık günlere ulaşmak için umarım hep birlikte, omuz omuza yürür ve işte o zaman Beşir Göğüş öğretmenlerin anısını geleceğe aktarabiliriz” dedi. Beşir Göğüş’ün kızı Dilek Göğüş Ülgüray ise “Babam, Atatürk ve İsmet İnönü’nün eğitimle ilgili ilkelerini benimsemiş Cumhuriyet dönemi idealist öğretmenlerindendi” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Cahit Kavcar, Prof. Dr. Ahmet Kocaman, Prof. Dr. Ali Demir ve Zekeriya Kaya’dan oluşan seçici kurul, bu yıl ödülü oybirliğiyle Mehmet Saydur’un Cumhuriyet döneminde bir eğitmen kursunun kuruluş destanı olan “Göl 1938” adlı yapıtına verilmesini kararlaştırdı. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle