Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 BOLU TEMBEL YAYLASI Yazı ve fotoğraflar Osman Soysal olu Beyi’ne selam söyleyip yiB ne dağlara yaslanma zamanı. Devasa göknar ve karaçamların arasından geçen toprak yolda ilerlerken, hazırlıksız yakalandığım bol rüzgârlı ve sağanaklı bir fırtına ertesinde, Kartalkaya zirvesinden beş kilometre sonra şirin küçük ahşap evlerden oluşan Tembel Yaylası’na varıyorum. Evlerin kapıları kapalı, bacalardan duman çıkmıyor ve ortalık çok sessiz. Önceki gece, Beşpınarlar ve İzcilik Kampı tarafından ulaştığım Kartalkaya zirvesine yakın bir yamaç ta kamp yaptım. Oldukça yorgunum ve yağmurun hızını azaltmış olmasına rağmen her yer ıslak olduğundan çadırımı açık havada kurmak yerine, kapısı iple tutturulmuş boş bir ahşap yayla evinin içinde kuruyorum. Yağmurun çinko çatıda çıkardığı sesle birlikte, bir süre sonra uzaktan gittikçe yaklaşan zil sesleri duyuluyor. On dakika sonra, zil seslerine koyunların birbirini iteleyen melemeleri karışıyor: Aziz sürüsüyle yaylaya geri dönüyor! İki iri çoban köpeği sürüyü çekip çeviriyor. Hayalet yaylanın bacasından duman çıkmaya başlayan tek evinde, teneke sobanın hızla yaydığı sıcaklıkta giysilerimi ku rutuyorum; çaydanlığın fısıltısı, arasıra mum olarak kullanılan bir çıranın soluk yarı aydınlığında, tenekenin üzerinde ısıttığımız peynirli yağlı ekmeklerimizi yiyoruz. Tembel Yaylası, Bolu’nun Kıbrısçık ilçesi Karacaören köylülerinin 2 bin 63 metre yükseklikteki çok şirin küçük bir yaylası. Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, burada da hayvancılığın bilinçli olarak geriletilmesine karşın, geleneğe sadık kalan birkaç sürü sahibi dışında, yaylaya göç geleneği artık terk edilmeye başlanmış. Tembel Yaylası temiz havası, sadeliği ve sükunetinin yanısıra, Aladağlar’ın en yüksek doruğu olan 2 bin 399 metre yükseklikteki Köroğlu Tepesi’ne tırmanmak isteyenler için de en uygun yaklaşım noktalarından biridir. Zirve, yaylanın güney batısında, buradan dört kilometre uzaklıkta bulunuyor. Başlangıçtaki üç kilometrelik kısımda, sık sık yamaçtan aşağıya vadiye doğru süzülen küçük çayların üstünden geçerek ilerleyen ve hafif eğimle yükselen belirgin patika izlenerek, zirvenin kendini gösterdiği yamaca zorluk olmadan kolayca ulaşılıyor. Buradan itibaren karşıda duran dik tepeye kendimi çok yormadan, dinlene dinlene, soluk aralarında fotoğraf çekerek ya da bir şeyler atıştırarak tırmanıyorum. Yarım saat sonra ulaş