Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Eskiden olduğu gibi gizli kapaklı yaşamamaya başladı, insanlar bu aldatma hikayesini. Değil mi? Michel de biraz eski kafalı. Hala gizli kapaklı yaşamaya çalışıyor. İnsanların ilgisini çekiyordur tabi ki büyük şehirlerde yaşayan insanlar. Paris, Hong Kong, Tokyo gibi şehirlerde yaşayan insanlara komik geliyor bu hikaye. Zaten bu yazarın da başarısı aynı zamanda. Olayı komik aksettirmek başarısı. Çok spesifik, net repliklerle yazılmış bir oyun bu. Çok sofistike bir oyun. Çok milimetrik oynanması, milimetrik ezberinin yapılması gerekiyor. Öte yandan kendi içinde ki matematik çok çekici geliyordur. Bu, görece medeni ülkelerin halklarına. Ö.Ö: Çağımız tüketim, hız çağı.. Dolayısıyla ilişkiler de hızla geliyor, tüketiliyor ve bitiyor. oyun da tıpkı bu yeni yaşam biçimi gibi, hızla akıyor ve akarken tüm ilişki biçimlerini nasılda umarsızca tükettiğimizi anlatıyor bize. İnsanlar artık uygulamalar sayesinde iki kilometre ötede ki biri ile ilişki kurup 2 saat sonra evlerine dönebiliyorlar çağımızda. Fakat işin ilginç tarafı herkes kendi hikayesinin başrolü olduğundan sadece onun sırları var zannediyor ve karısını ya da kocasını nasıl da ustalıkla atlattığını düşünerek kendini çok zeki buluyor. Tek bir hesap hatası var burda! Sen akıllı geçinirken o iki saatlik dilimde senin arkandan ne çevriliyor bilmiyor oluşun ve diğer tarafın aklını küçümseme halin... Ahlak diye ahkam kesenlerin en büyük ahlaksızlar olduğunu, kadın ile erkeğin zeka oyununu ne kadar farklı oynadığını görüyoruz. Ama oyun en çok “gerçeği gerçekten tüm çıplaklığı ile bilmek ister miyiz?” diye soruyor bize. Oyunda birbirine sonuna kadar tüm çıplaklığıyla doğruyu söyleyen çift mi dejenere, yoksa gerçeği söylemek yerine erdemli takılan ve yalanlarla birbirini avutan çift mi daha dejenere biraz da bunu tartışıyoruz. K.T: Oyunu başarılı kılan şey hem neşeli olması hem sürprizli olması ama daha önemlisi vodvil gibi çok bilinen bir tarzın oldukça modern bir versiyonu ve iyi bir yazar tarafından kaleme alınmış. Bu da insanları mutlu etti. Hem alışık olduğumuz eski tiyatronun kodlarını içeren hem de yenilikler barındıran bir eser. Neşeli dinamik akıl dolu ve zarif bir eser. İnsanlar da beğeniyorlar. Oyun “gerçek” kavramı ile adeta dalga geçiyor, insana cehalet mutluluk mudur sorusunu sordurtuyor. Siz bu oyundan çıkanlar ne düşünsün istersiniz? Ö.Ö: Gerçek olduğunu sandığınız şeyin gerçekliğine asla güvenmeyin . Beynimizin yada psikolojimizin bize oynadığı oyunlarla, kurduğu tuzaklarla, ürettiği bahanelerle çarpıtılabilir bir hal de alabilir gerçek. Hayata bakış açınız bile gerçekliği görmek konusunda size yön verir aslında. Aynı hikayeyi ya da olayı iki farklı kişi başka bakış açıları ile süzebilir. Bizim oyunun başarısı ve komiği tam olarak burda gizli işte. Hayatınızı bir yabancı bile sizden daha iyi bilebilir, görebilir bazen dışardan... Burada önemli olan kendinizi ne kadar sevdiğiniz ve neye ihtiyacınız var onu bilmeniz. Gerçeği kurcalayıp onunla çarpışıp ceza kesecek kadar cesur musunuz, yoksa içini çok kurcalamadan kılıfını gördüğünüz kadarı ile mutlu musunuz? 19