Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
USTALAR Bu ustalarda hâlâ iş var! SUNGU ÇAPAN Festivalin geleneksel bölümlerinden Ustalar’da ilk bakışta gözüme çarpan, İtalyan sinemasının belgeselden yetişip hala en saygın yönetmenlerinden biri olagelen Ermanno Olmi’nin 84. yaşında çektiği, savaş karşıtı son filmi “Heryer Yeniden Yeşerecek” oldu benim için. Yıllar önce gördüğüm “İş”(1960), “Nalın Ağacı”(1978), “Cammina Cammina” gibi iz bırakan filmleriyle, Yeni Gerçekçilik mirasına sahip çıkan, yalın ve içten sinemasıyla anımsadığım Olmi bu kez 1.Dünya Savaşı‘na katılıp savaşın bütün dehşetini yaşamış babasının kendisine anlattıklarından yola çıkarak Federico De Roberto’nun kitabından uyarladığı, bir gece boyunca cephedeki siperlerde geçen “Heryer Yeniden Yeşerecek”te, üzerinden bir yüzyıl geçmiş ilk büyük dünya savaşının korkunçluğuna çevirmiş kamerasını. Ünlü İngiliz ressam, yönetmen, düşünür ve öncü sanatçı Peter Greenaway’in son Berlinale’de yarışan son yapıtı “Ayzenştayn Meksika’da” da kuşkusuz meraklısının festivalde merakla bekle Ermanno Olmi, Peter Greenaway, Andrey Konçalovski, Muhsen Makmalbaf, Michael Winterbottom’ın filmleri, bu bölümün kaçırılmaması gerekenleri arasında. diği bir başka usta işi film. Greenaway, ötedenberi hayranı olduğu Ayzenştayn’a değişik bir açıdan bakarak yazıp yönettiği bu filmde büyük yönetmenin aşk, cinsellik ve ölüm karşısındaki tutum ve tavırlarını ele alıyor . 1920’lerden itibaren sessiz dönemindeki sinemanın anlatım olanaklarını geliştiren, montaj üstüne kafa yoran, kuramcı, dahi yönetmen Sergey M. Ayzenştayn’ın 193032 arasında, “Potemkin Zırhlısı” başyapıtının dünya çapındaki başarısının ardından gittiği Meksika’da çektiği ama tamamlanamamış (ve çekilen negatiflerinin de sonradan yağmalandığı) “Que Viva Mexico” sürecinde yaşadığı aşk, ar ‘Charlie’nin Ülkesi’ zu, korku ve sıkıntılara odaklanan “Ayzenştayn Meksika’da”yı seyretmemek ne mümkün? Eski Sovyetler Birliği, şimdiki Rus sinemasının son 3540 yılına damgasını vurmuş yaratıcı yönetmenlerinden, emektar Andrey Konçalovski’ye Venedik’te en iyi yönetmen ödülünü kazandıran son filmi “Postacının Beyaz Geceleri” de, kuşkusuz Ustalar bölümünün kaçırmayacağım filmlerinden bir başkası. Ancak bir gölden geçilerek varılan, dünyanın bir ucundaki ücra bir köyde yaşayan ve köy sakinlerinin dış dünyayla biricik bağlantısını oluşturan postacı Aleksey Tryapitsyna’nın (Aleksey Tryapitsyna) yaşamını anlatan filmde, tüm köylü kahramanlar bizzat ilk kez kamera karşısına geçen gerçek köylüler tarafından canlandırılıyor. Ne var ki postacının sevdalandığı kadın (İrina Ermolova) köyden gidip kasabaya taşınınca, üstelik postacının teknesinin motoru da çalınınca, köydeki alışılagelmiş sakin, dingin taşra hayatının da sonu geliyor. Yılların İranlı usta yönetmeni Muhsen Makmalbaf’ın, Gürcistan’da çektiği ve zorba bir Ortadoğu diktatörüyle lüks, konfor içinde yaşayan ailesini konu edindiği, bize de çok tanıdık gelen bir hikayeyi anlatan “Başkan”, her yeni filminde farklı bir türe yönelen İngiliz yönetmen Michael Winterbottom’un bu kez seks, gizem, dehşet dolu, ürkünç bir cinayet hikayesine daldığı, psikolojik gerilim denemesi “Meleğin Yüzü” de kuşkusuz bu bölümü tamamlayan, ilginç ve seyre değer öteki ‘usta’ filmleri. Haiti’li yönetmen Raoul Peck’in “Haiti’de Cinayet”iyle Avustralyalı Rolf De Heer’in, Aborijin dilinde çektiği “Charlie’nin Ülkesi” de var ayrıca. GECEYARISI ÇILGINLIĞI Kışkırtıcı geceyarısı... yarıcı, sarsıcı, kışkırtıcı filmleri uykuya tercih edenlerin dört gözle beklediği geleneksel geceyarısı sineması geç saatlere meydan okuyor. Festival boyunca cuma ve cumartesi geceleri saat 24.00’te birer film sizi huzursuz edip uykunuzu kaçıracak. Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilen “Peşimdeki Şeytan”ın yönetmeni David Robert Mitchell. Maika Monroe, Keir Gilchrist, Daniel Zovatto, Jake Weary, Olivia Luccardi, Lili Sepet’in rol aldığı ‘Peşimdeki Şeytan’ film, 411 ve 18 Nisan’da saat 24.00’te Atlas,’ta gösterilecek. Yönetmenliğini ve senaristleğini Tommy Wirkola’nın üstlendiği “Ölü Kar 2: Kızıllar Ölülere Karşı” 1017 Nisan’da saat 24.00’te Beyoğlu sineması’nda sinemaseverlerle buluşacak. U ‘Ölü Kar 2: Kızıllar Ölülere Karşı’ 7 ‘Esensteinen Meksika’da’