02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AKBANK GALALARI FESTİVALİN ONUR ÖDÜLLERİ stanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 419 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 34. İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülleri sahipleri belirlendi. İstanbul Film Festivali tarafından her yıl sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri sahipleri belirlendi. 34. İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülleri yönetmen ve yapımcı Yılmaz Atadeniz, müzisyen Cahit Berkay, oyuncu Nebahat Çehre, senarist ve yönetmen Safa Önal ve oyuncu Süleyman Turan’a takdim edilecek. İstanbul Film Festivali’nin Sinema Onur Ödülleri, 3 Nisan Cuma gecesi Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek 34. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek. 60 yılı aşan kariyerine kurgucu olarak başlayan Yılmaz Atadeniz, sinemanın çeşitli disiplinlerinde çalıştı. Yedi Kocalı Hürmüz filmiyle yönetmenliğe başlayan Atadeniz, 1967 yılında kendi yapım şirketini kurdu. Amerikan maceraları türünde düşük bütçeli filmlerin yapımını üstlendi. Anadolu rock tarzının yaratıcıların Cahit Berkay, Karacaoğlan, Pir Sultan ve Yunus Emre’den gelen geleneği özgün yaklaşımıyla sürdürdü. Türkiye’nin en önemli rock, Anadolu rock, folklorik rock gruplarından Moğollar’ın kurucusu olarak, aynı zamanda Barış Manço’dan Cem Karaca’ya, Berkay’dan Derya Petek’e işbirlikleri ve solo çalışmalarıyla 1962’den bu yana unutulmaz yapıtlar üretiyor. 180’den fazla film ve ATİLLA DORSAY u bölümde hep olduğu gibi en ‘çekici’ gözüken 14 film var. Öncelikle son Berlin Festivalinin en gözdelerinden ikisi. Altın Ayı’yı alan Cafer Panahi filmi “Taksi”, içinde bizzat yönetmenin de bulunduğu bir taksiye inip binenler aracılığıyla günümüz İran’ına müthiş bir ışık tutuyor. Dahiyane!.. Zıt uçtaki İngiliz filmi, Andrew Haigh imzalı “45 Yıl” ise bir oyun uyarlaması. Karıkoca ikilisinin kimi zaman nasıl bir cehennem yaşayabileceğini ustaca gösteren film, Berlin’de Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’a oyuncu ödüllerini getirmişti. ABD’den “A Most Violent Year”, kendi adıma en merakla beklediğim filmlerden. J. C. Chandor’un filmi Amerika’ın ezeli göçmen sorununa ödünsüz bir bakış getiriyor. Jessica Chastain, Oscar İsaac, David Oyelowo’nun oyunlarıyla... Hep yaratıcı olmuş Paul Thomas Anderson, yeni filmi “İnherent ViceGizli Kusur”da kapkara bir polisiye imzalıyor. Bol ödüllü filmde Benicio del Toro, Joaquin Poenix, Reese Witherspoon gibi ünlüler var. Kendine özgü oyuncu Tommy Lee Jones’un yeni yönetmenlik denemesi “The HomesmanYolcu”, yine western kılığı altında yaman bir toplum eleştirisi. Jones’a eşlik edenler arasında Meryl Streep, Hillary Swank, Miranda Otto vb. adlar var... Bağımsız takılan yetenekli Noah Baumbach ise son filmi “While We’re Young”da NewYorklu iki çiftin öyküsünü anlatıyor. Ben Stiller, Naomi Watts, Amanda Seyfried gibi oyuncularla... İngiltere’den gelen “OnurPride”, 1984’te yaşanmış bir büyük grevi tüm siyasal boyutlarıya, sanki Ken Loach’a yakışır biçimde ele alıyor. Matthew Warchus’un bol ödüllü filminde Bill Nighy, İmelda Stanton, Dominic West var... Filmleri hep çok sevilmiş Stephen Daldry ise Brezilya’yla bir ortakyapım imzalamış: “TrashÇöplük”. Ve kamerasını ülkenin en yoksul kesimine çevirirken, Brezilyalı veletlerin yanı sıra Martin Sheen, Rooney Mara gibi ünlüleri de konuk oyuncu olarak almış. B Cafer Panahi’nin ‘Taksi’si, içinde bizzat yönetmenin de bulunduğu bir taksiye inip binenler aracılığıyla günümüz İran’ına müthiş bir ışık tutuyor. Dâhiyane! Wim Wenders usta ‘Her Şey Güzel Olacak’ta çok dramatik bir öyküyü 3 boyut teknolojisi ve zengin bir kadroyla anlatıyor. Keşfe değer! Meksika’dan gelen “Tanrılar’la Konuşmalar”, tam 9 ünlü yönetmenin skeçlerinden oluşan ‘inanç ve inançsızlık üzerine bir zihin egzersizi”. Arriaga’tan Kusturica’ya, Mira Nair’den Hector Babenco’ya, Amos Gitai’den Bahman Ghobadi’ye o adlar filmin görülmesini de zorunlu kılıyor. Fransa’dan Bertrand Bonello’nun “Saint Laurent”i özgürce kurulmuş bir Yves Saint Laurent biyografisi. Ünlü modacıyı canlandıran Gaspard Ulliel ve Helmut Berger (gençlik ve yaşlılığı) ise çok beğenildi... Yine Fransa’dan kadın yönetmen Anne Fontaine’in “Gemma BoveryAşkın Dili”, ünlü “Madame Bovary”ye çok farklı bir yorum getiren bir çizgiromandan uyarlanmış serbest vezin bir deneme. Başrolde Gemma Arterton’u da bir anda üne kavuşturan... Deneyimli François Ozon ise “Yeni Kız Arkadaşım”da İngiliz polisiye kıraliçesi Ruth Rendell’in bir romanına çok Fransız bir yorum getiriyor. Ve iki Alman filmi. Wim Wenders usta “Her Şey Güzel Olacak”ta çok dramatik bir öyküyü 3 boyut teknolojisi ve çok zengin bir kadroyla anlatıyor. Keşfe değer... Oliver Hirschbiegel ise “Hitler’e Suikast”te, “Düşüş”ten sonra yine Nazizme ve dünyanın gidişini değiştiren bir suikaste eğiliyor. Yakın tarihi sevenler kaçırmamalı. ‘Gizli Kusur’ Sinemaya emek verenler Pastanın kaymağı İ 70’ten fazla dizi müziği, sayısız reklam müziği besteleyen Berkay, bu alanda da ödüller kazandı. Türk sinemasının unutulmaz filmleri Selvi Boylum Al Yazmalım’dan, Gizli Yüz’e, Fırat’ın Cinleri ve Kırık Bir Aşk Hikayesi gibi sayısız filme, bestelediği unutulmaz melodileriyle imza attı. Cahit Berkay’ın ilk toplama film müzikleri albümü 1997’de yayımlandı. Bu albümün 1999 ve 2001’de devamı geldi. Berkay aynı zamanda birçok dizi ve sinema filminde de rol aldı. Yeşilçam emekçisi olarak sayısız filmde rol olan Nebahat Çehre, 60’lı yılların başında başladığı oyunculuk kariyerine günümüzde de sürdürmeye devam ediyor. 1961 yılında Yaban Gülüm filmi ile beyazperdeye adım attı. Acı Hayat, Eşrefpaşalı, Seyyit Han, Kamalı Zeybek gibi filmlerde rol aldıktan kısa bir süre sonra sinemanın önemli yüzlerinden biri oldu. 53 yıllık kariyeriyle Yeşilçam’ın saygın isimlerinden biri olan Safa Önal, kaleme aldığı 60’tan fazla fotoroman, 500 bölümden fazla dizi senaryosu, yönettiği 40’a yakın filmle Türkiye’nin en üretken sinemacılarından. Önal, filme çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabına girmiş bir rekortmen. Süleyman Turan’ın 1963 yılında başlayan sinema serüveni 51. yılında. Küçük yaşlarda başlayan resim tutkusunu, yıllar içerisinde çizgi romandan karikatür bantlara, afiş ve kitap kapaklarına uzanan bir yelpaze içerisinde profesyonel bir çizer olarak sürdürdü. 1963 yılında “Ses” dergisinin düzenlediği yarışmaya katıldı ve Osman Seden’in Sayın Bayan filminde rol alarak sinema kariyerini başlattı. ‘Çöplük’ 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle