Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
THE DUWALA MALAMBO PROJECT / RAÚL MİDÓNRICHARD BONA / 11 TEMMUZ PAZARTESİ 21.00 / ARKEOLOJİ MÜZESİ BAHÇESİ PAUL SIMON / 19 TEMMUZ SAAT: 21.00 / CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA SAHNESİ Afrika ritimleriyle Politik Pop arasında; Paul Simon . Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin en önemli kalemlerinden biri yine caz dışı kategoriden bir isim; Paul Simon. Önemi biraz da ülkemize ilk kez geliyor oluşunda. Ozan şarkıcı geleneğinin altmışlıyetmişli yıllardaki temsilcilerinden Paul Simon, 19 Temmuz Salı akşamı saat 21.00’de Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde olacak. Aslında seksenli yılların ortalarına kadar ırkçılık karşıtı hareketlerle hiçbiri ilgisi yoktu Paul Simon’ın. Sadece ortağıyla birlikte Simon & Garfunkel olarak, sempatik şarkılarla pop dinleyicisinin gönlüne taht kuran şarkıcılardan birisiydi. Hatta politik olarak bırakın solculuğu, tam bir ortalama liberal demokrat olarak tanınıyordu. Her şey onun bu dönemde dinlediği Gumboots Accordion Jive adlı bir Afrika müziği kaydından sonra değişti. Bu sesleri kendi 18 müziğinde kullanmaya ve bunun üzerinden ticari bir açılım yapmaya karar verdi; yoksa öyle Afrika’da açların yararına politik bir gündem ve kamuoyu oluşturmak türünden bir niyeti yoktu. Nihayetinde ortaya seksenli yıllara damgasını vuran albümlerden biri, “Graceland” çıktı. Bu ırkçılık karşıtı bir politik söylem tutturmak adını hiçbir şey, ama müzik sektörü için ağız suyu akıtacak bir başarı yolunun ilk adımıydı. Albüm gerçekte Simon’a hatırı sayılır bir servet kazandırmasının ötesinde, politik mücadeleye zerrece katkıda bulunmuyordu. Samimiyetsizlikle ve Afrika halklarının kültürünü çalmakla suçlandı Simon, ırkçılıkla mücadele yürüten örgütler ve sanatçılar tarafından. Bunun üzerine benzer şeyler yaşamış Hugh Masekela’dan akıl alma ihtiyacı duydu Simon. Başvuru kabul görünce, görüşmeden Miriam Makeba ile yapılması planlanan bir Güney Afrika turnesi fikir doğdu. Bu da işe yaramadı ve kendine duyulan öfkenin daha da artmasına neden oldu. Turne dönüşünde, Londra’da verecekleri bir konser öncesinde, Paul Weller, Billy Bragg, Benjamin Zephaniah ve Jerry Dammers imzalı bir eleştiri mektubu aldı. “Graceland” turnesi bitmiş, Simon sıradaki işin planları için köşesine çekildi. Graceland’den sonraki 25 yıl içinde sadece beş albüm yaptı. 2006 yılında “Surprise” albümüyle birlikte, albümün adı gibi bir sürprizle karşılaştı; Time dergisi tarafından “dünyayı yönlendiren 100 kişi” listesine alındı. Son olarak beş yılın ardından ritmik ve dans duygusunun ağır bastığı bir albümle döndü Simon. Burada modern dünyaya karşı algısının açık, politik gelişmelerden haberdar bir görüntü çizmeye özen gösteriyor. Aslında bundan anlaşılıyor ki, Simon “Graceland” albümünden sonra, hep onun gibisini yapmaya çalışıyor. Yeni solo albümü “So Beautiful or So What” ile Avrupa turnesine çıkan Simon, şüphesiz birçok kuşaktan müzik dinleyicisi tarafından ilgi görecek. muratbeser@muratbeser.com 4 . S A Y FA Richard Bona rkeoloji Müzesi’nin bahçesi 11 Temmuz Pazartesi akşamı, yetenek ve tutku dolu iki müzisyeni ağırlayacak. Prematüre doğum sonucu konulduğu küvözde gözleri korunmadığı için bebekliğinde kör olan New Mexico’lu besteci, şarkıcı ve gitarist Raúl Midòn ile Kamerunlu basçı ve ses sanatçısı Richard Bona çok özel bir projeyle karşımıza çıkacaklar... The Duwala Malambo Project adı Richard Bona’nın anadilinin ve kabilesinin adı “Douala” ile Raúl Midòn’un babasının memleketi Arjantin’de folklorik bir ritim ve dans olan “Malambo”dan bir araya getirilerek yaratılmış. Bu proje kapsamında Midòn ve Bona’ya davul ve perküsyonda Lionel Cordew, klavyede ise Etienne Stadwijk eşlik edecek. Midòn ve Bona’nın beraberliğinin oluşturduğu muhteşem ses yelpazesi, doğaçlama vokaller, farklı müzik sentezleri ve enstrümanlarındaki hâkimiyetleri İstanbullu müzikseverleri şüphesiz kendilerine hayran bırakacak, çünkü onlar bir orkestranın müzikalitesini sesleri ve enstrümanlarıyla yaratabilen iki muazzam müzisyen. Raúl Midòn 2005 yılında Manhattan Records’dan Arif Mardin ve oğlu Joe’nun prodüktörlüğünde piyasaya çıkan albümü “State of Mind” ile kayda A Caz müzisyenleri bir arada AVRUPA CAZ KULÜBÜ İki kişilik ‘dev orkestra’ değer bir çıkışta bulunmuş ve Herbie Hancock’un 2006’da piyasaya çıkan karma albümü “Possibilities”de yer almıştı. 2007 ve 2009’da da iki albüm (“A World Within a World” ve “Synthesis”) üreten sanatçı her albümünde caz, blues, R&B ve folk müziğin sıradışı sentezlerini tanımlamak açısından oldukça kuvvetli bir örnek. Kuşağının en iyi bas gitaristlerinden biri olarak kabul edilen Richard Bona’nın müzik dünyasındaki başarısı da aynı ölçüde paha biçilmez bir yere sahip. Müzisyen bir ailenin çocuğu olarak Kamerun’da dünyaya gelen Richard Bona müzik hayatına 4 yaşında balafon çalarak başlamış, sonralar da flüt ve gitar olmak üzere kendi enstrümanlarını kendisi yapmaya başlamış. 22 yaşında Düsseldorf’ta müzik okumak için Almanya’ya giden Bona kısa süre sonra Fransa’ya yerleşip Manu Dibango ve Didier Lockwood gibi ünlü adlarla çalma olanağını elde etmiş, 1995’te ise New York’a yerleşmiş. 2002’de Pat Metheny Group’la perküsyonist ve vokalist olarak dünya turnesine çıkan Bona, 1999’dan bu yana geniş beğeni toplayan 8 albüm çıkarmış olmakla birlikte New York Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapıyor. hande.eagle@gmail.com ürkiye ve Avrupa’dan caz müzisyenlerini bir araya getiren Avrupa Caz Kulübü, farklı kültürler, yaratıcı fikirler ve yetenekleri buluşturmaya bu yıl da devam ediyor. 2007’den bu yana Türk caz müzisyenlerinin Avrupalı saygın meslektaşlarıyla aynı sahneyi paylaştıkları bu konserler dizisi, Türkiye ve Avrupa arasındaki karşılıklı anlayış, diyalog ve etkileşim platformunun güçlenmesini sağlayan eşsiz bir fırsat sunuyor. 123 FEAT. ARVE HENRIKSEN / 4 Temmuz Pazartesi, saat 22.30, Salon 2004 yılında kurulan 123, son yıllarda ismini duyuran en özgün gruplardan biri olarak öne çıkıyor. Grup, “arve” adlı albümlerinde onlara albüme adını veren parçada eşlik eden Norveçli ünlü trompetçi Arve Henriksen’le bu konserde yeniden bir araya geliyor. FERIT ODMAN QUARTET FEAT. STEFANO DI BATTISTA / 5 Temmuz Salı, saat 22.30, Salon European Jazz Club konserinde Ferit Odman Quintet, İtalyan saksofoncu Stefano di Battista eşliğinde sahneye çıkacak. SERDAR BARÇIN FEAT IBRAHIM MAALOUF / 6 Temmuz Çarşamba, saat 22.30, Salon Daha önce İstanbul Caz Festivali’ne İstanbul Superband ile üç kez, bir kez de Kamil Erdem ile katılan Serdar Barçın’ın bu konserde sahneyi paylaşacağı isim ünlü trompetçi, besteci ve aranjör Ibrahim Maalouf. ALP ERSÖNMEZ “CEREYANLI” FEAT. BUGGE WESSELTOFT / 7 Temmuz Perşembe, saat 23.00, Salon Türkiye’nin önde gelen basçılarından biri olarak kabul edilen besteci ve aranjör Alp Ersönmez, Norveçli ünlü piyanist, besteci ve prodüktör Busse Wesseltoft ile aynı sahneyi paylaşacak. T SELEN GÜLÜN TRIO (WITH PATRICK ZAMBONIN, JÖRG MIKULA) / 11 Temmuz Pazartesi, saat 22.30. Salon Türkiye caz sahnesinin önemli bestecilerinden biri olan piyanist Selen Gülün, “Answers” adını taşıyan son albümünü geçen yıl yayımladı. ÇAĞRI SERTEL TRIO FEAT. WOLFGANG MUTHSPIEL / 14 Temmuz Perşembe, saat 22.30, Salon Çağrı Sertel Trio ünlü gitarist ve besteci Avusturyalı Wolfgang Muthspiel’le European Jazz Club’da bir araya geliyor.