18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 29 EKİM 2008 ÇARŞAMBA İstanbul’un acıklı durumu “Şişli’deki evimde yeni durumu düşünüyordum. İstanbul sokakları İtilaf devletlerinin süngülü askerleriyle dolmuştu. Boğaziçi, toplarını sağa sola çeviren düşman zırhlılarıyla, lacivert sularını göstermeyecek kadar örtülüydü. Herkes ancak pek zorunlu ihtiyaçları için evlerinden çıkabiliyor, sokaklarda akla ve hayale gelmeyen hakaretlere uğramamak için caddelerin duvar diplerinden büzülerek, eğilerek ve korkarak yürüyebiliyorlardı.” “İstanbul ufuklarından yükselen şeyler, yalnız düşman sesleri, düşman hareketleri, düşman bayrak ve süngüleriydi.” Mustafa Kemal’in İstanbul’da kaldığı bu 6 aylık dönem ve bu dönemdeki girişimlerini açıkça ortaya koyan, kendisinin söylediklerinden kimi özet bölümler aşağıda alıntılanmıştır İstanbul’da geçirdiği 6 ayda kurtuluşun planlarını yapan Mustafa Kemal, ölümüne dek ülkesinin gelişimi için çalıştı. hangi temaslara devam ettim.” Hazırlık Davul Zurna İle Olmaz “Bu geçirdiğim zamanın bir kısmını da hazırlıklara ayırdım. Tahmin edersiniz ki fikir hazırlıkları, seferberlikte asker toplamak için olduğu gibi davul zurna ile temin edilemez. Fikir hazırlıklarında alçakgönülle çalışmak, kendini silmek, karşısındakine içtenlikli bir kanı yaratmak lazımdır.” Yukarıdaki alıntılar, Mustafa Kemal’in İstanbul’da geçirdiği 6 ayın aşamalarını kendi söylemiyle ortaya koymaktadır. Ama ayrıntılar nasıl gerçekleşti? Sivil Kıyafetle Meclise Gidiş “Sadaret Konağı’nda verilen karardan sonra, her birimiz bir türlü çalışmaya başladık. İlk hedef kabineyi düşürmek olduğuna göre, ben derhal Meclisi Mebusan’la (Millet Meclisi) temas aradım. Öteden beri arkadaşım olan mebuslarla konuştum. Görüşlerimi onlara izah ettim ve beni daha büyük mebus kitleleriyle temasa getirmelerini kendilerinden rica ettim. Bu arkadaşların kılavuzluğuyla, ilk defa olarak sivil kıyafetle, Fındıklı’daki Meclisi Mebusan binasına gittim.” Neden Harbiye Bakanlığı Önemli bir nokta Mustafa Kemal’in “Harbiye Nazırı” (Savaş Bakanı) olmak isteyişidir. Birçok yazar bu isteği biraz da Atatürk’ün ihtirasına bağlamıştır. Oysa Atatürk Harbiye Bakanı olarak bütün orduyu yeniden düzenlemek istiyordu… İşin başında işgalcilere karşı gelmek istiyordu. Atatürk bu isteğinin nedenlerinden birisini de Yunus Nadi’ye 1920 yılı Nisan ayında anlattı. Mustafa Kemal Padişah’ı Anadolu’ya geçirip Milli Mücadeleyi Padişahla birlikte başlatmak istiyordu. Okuyucu için abartılmış bir iddia gibi gelebilir. Kimileri için de inanılmaz güç bir iddia olarak değerlendirilebilir. Ama konu 1919 ve 1920 yıllarında çok açık olarak tartışılmıştır. Anımsanacağı gibi, 1920 başlarında bütün vatan işgal altındadır. İstanbul İngiliz, Fransız ve İtalyanlar tarafından işgal edilmiş, son Osmanlı Meclisi dağıtılmıştır. Yunanlılar, Ege bölgesini İngiliz ve müttefiklerinin desteği ile işgal etmişlerdir. Antalya ve Muğla illeri İtalyanların elindedir. Adana, Gaziantep, Urfa Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Karadeniz’de Rumlar bir Pontus, Doğu Anadolu’da da Ermeniler bir Ermeni devleti kurmak peşindedirler. Ne Yapılabilir? “...Eski arkadaşlarımla konuşuyor ve birbirimize aynı şeyi soruyorduk: Ne yapılabilir? Temas ettiklerim arasında eski İttihatçılardan, yahut İtilafçılardan, işgal kuvvetleri ile beraber çalışanlardan birçok kimseler vardı. Her biri ile büsbütün başka türlü görüşüyordum.” kümet teşkil ederek daha azimli hareketlere başvurmak gibi.” İhtilal Komitesi “Bir gün dört müşterek arkadaşla birlikte, epeyce tartıştıktan sonra, ihtilalci bir komite kurmaya karar verdik ve ihtilalci önlemler düşünmeye başladık: Padişahı değiştirmek, kabineyi düşürmek, yeni bir hü Vahdettin’i Öldürmek, Hükümeti Düşürmek “Günler geldi geçti, Mustafa Kemal ve bazı arkadaşları şu kanıya vardılar ki: Öldürmekten, hükümeti düşürmekten esas lı bir sonuç almaya imkân yoktu. Nihayet yeni hükümdar ve yeni hükümet de düşman süngüleri karşısında bulunmak vaziyetinden kurtulmuş olmayacaklardı.” Uygun Fırsatta Anadolu İçine Girmek “Bununla beraber bu temaslarımda de vam ediyordum. İçlerinden bir kısmında katıksız bir vatanperverlik duygusunun coşkunluğundan başka, ne fikir ne de bir tedbir yeteneği vardı. Bir kısmının hâlâ alçak politikacılık menfaatlarından başka düşündükleri yoktu. Kendi kendime şu kararı verdim: Uygun bir zaman ve fırsatta İstanbul’dan kaybolmak, basit bir düzenle meyle Anadolu içine girmek, bir müddet isimsiz çalıştıktan sonra, bütün Türk milletine felaketi haber vermek!” Gizlenen Sır “İçimde çok dikkatle gizlediğim bu sırrı vakti gelmedikçe kimseye söylemedim. Böyle bir karar vermemişim gibi, her C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle