02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 2 OCAK 2005 PAZAR Irak’ta kan, gözyaşı dinmedi ış Haberler Servisi Bir süredir Washington yönetiminin en yetkili ağızlarının itiraf ettiği gibi, ABD’nin Irak’ı işgali Amerikan liderliği açısından ‘‘can sıkıcı’’ bir tablo oluşturmuş durumda. 2004, bu açıdan Washington’un Irak’la ilgili her başlıkta giderek inandırıcılığını yitirdiği, işgale karşı direnişin haklılığı ölçüsünde adım adım güçlendiği ve ABD açısından sürekli olumsuz bir görüntünün uluslararası alana yansıdığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. ABD Başkanı George Bush’un 1 Mayıs 2003’te Irak’ta zafer kazanıldığını ilan ettiği konuşmasından 8 ay sonra, 2004’ün ocak ayında Irak’ta ölen ABD askeri sayısının 500’ü aştığı açıklandı. 2004 sonunda ise ölen ABD askeri sayısı bini aştı. d Kürtler federasyon istedi Öte yandan, Başkan George Bush’un 15 Kasım’da yaptığı Londra ziyaretinde açıkladığı Irak için demokrasiye geçiş planı da Kürtlerin ve Şiilerin farklı nedenlerle itirazlarına neden oldu. Ocak ayı içinde Kuzey Irak’taki Kürt partileri ‘‘federasyon’’ istekleri konusunda seslerini yükseltirken, buna karşı çıkan Şiiler ise seçimlerin hemen yapılmasını savunuyorlardı. Oysa ABD, hem Türkiye’nin taleplerini gözeterek Kürtlerin federasyon isteklerine, hem de Iraklı Şiilerin seçimlerin hemen yapılması konusundaki taleplerine sıcak bakmıyordu. ABD’nin planı, haziranda yönetimi geçici bir Irak hükümetine bırakmak ve ancak Ocak 2005’te seçimlere gitmek üzerine kuruluydu. Şubat ayının ilk günü Erbil’de IKDP ve KYB bürolarını hedef alan intihar saldırıları 100’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Şiiler hedefte Mart ayının ikinci günü ise bu kez Bağdat ve Kerbela’da Şiileri hedef alan saldırılar düzenlendi. Saldırılarda 223 kişi öldü. 8 Mart’ta, Irak Geçici Anayasası imzalandı. Böylelikle daha önce Kürtlerin ve Şiilerin konuyla ilgili farklı yaklaşımları da giderilmiş oldu. Büyük saldırıların ardından ülkede ‘‘iç savaş’’ çıkacağı yönündeki kaygılar da yoğunlaşmaya başladı. Ancak ABD işgalinin 1. yıldönümü nedeniyle Bağdat’ta yapılan protesto eylemlerindeki tablo, iç savaş senaryolarına farklı bir yanıt getiriyordu. 19 Mart’ta, binlerce Şii ve Sünni Iraklı, Bağdat’ta cuma namazı çıkışında ‘‘Amerika’ya hayır. Saddam’a hayır. İslam’a evet’’ sloganlarıyla birleşti. Felluce’de intikam operasyonu Nisan ayı ise ABD güçlerinin iki cepheden Iraklılarla savaştığı bir ay oldu. ABD birlikleri, Şii lider Mukteda el Sadr yandaşlarıyla Bağdat ve güneydeki Şii kentlerde savaşırken Felluce’de de daha sonra geri çekilecekleri büyük bir operasyon başlattılar. El Sadr yandaşları, 8 Mart’ta yaşanan çatışmalarda 460 Iraklı ve 36 Amerikalının ölmesinden sonra, Necef ve Kut gibi kentlerde büyük gösteriler düzenleyerek bu bölgelerin denetimini ele geçirdiler. ABD için, bir süredir direnişçilerin kalesi olarak gördüğü Felluce’de ise bardağı taşıran son damla, 31 Mart’ta ABD’li bir güvenlik şirketinin 4 çalışanının direnişçiler tarafından öldürülmesi ve ikisinin cesetlerinin de kentte gezdirilmesi oldu. ABD’nin bir tür ‘‘intikam’’ operasyonu olarak başlattığı Felluce saldırısı da kısa bir süre sonra ABD birliklerinin kentten çekileceğini açıklamasıyla son buldu. Aylar boyunca, El Kaide’nin Irak’taki uzantısı Ürdünlü Ebu Musab El Zerkavi’ nin kentte bulunması gerekçe gösterilerek bombalanan Felluce için, direnişçilerden arındırma operasyonu kasım ayında bir kez daha gündeme geldi. 9 Kasım’da başlayan saldırı öncesinde kent neredeyse tamamen boşaltılırken bugün Fellucelilerin pek azı evine dönebildi. ABD bombardımanı sonucu kent yerle bir oldu. Ebu Garib’de işkence Nisanda, Bağdat’taki Ebu Garib Cezaevi’nde tutsaklara yapılan işkencenin açığa çıkması ABD’nin başını bir hayli ağrıttı. Başlangıçta, ABD’de bir televizyon kanalında yayımlanan işkence fotoğrafları, bir hafta içinde dünyanın gündemine oturdu ve kimilerince bu ‘‘ABD demokrasisinin bir başka göstergesi’’ olarak değerlendirildi. 17 Mayıs’ta Geçici Yönetim Konseyi dönem başkanı Abdüzzehra Osman Muhammed’in (İzzeddin Salim) bir intihar saldırısında öldürülmesinden sonra, haziranda egemenliğin yeni bir geçici yönetime devredileceği Irak’ta iktidar kavgası yoğunlaştı. ABD’nin devlet başkanlığı için önerdiği isimlerden Gazi El Yaver ve başbakanlık için önerdiği İyad Allavi uzun tartışmalar sonucunda göreve geldiler. Allavi’nin daha önce İngiliz gizli servisi ve CIA için çalıştığı iddiaları günlerce gündemden düşmedi. 24 Haziran günü, direnişçilerin birkaç yerde yerde eşzamanlı düzenlediği intihar saldırısı ve eylemlerde 69 kişi öldü, 270 kişi yaralandı. Yönetim Iraklılarda(!) 28 Haziran’da dünya liderleri NATO Zirvesi için İstanbul’da bir aradayken, Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’e Irak’taki yeni geçici yönetimin planlanandan 2 gün önce görevi devraldığı bilgisi ulaştı. Yeni düzenlemeyle ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir Irak Büyükelçiliği oluşturuldu ve başına sicili karanlık operasyonlarla dolu olan John Negroponte getirildi. Yeni yönetimin, ABD ordusundan yetkililerin de yer aldığı Milli Güvenlik Kurulu benzeri bir oluşum tarafından denetleneceği açıklandı. Irak’ın 13 Aralık 2002’de yakalanan devrik lideri Saddam Hüseyin, yeni yönetimin oluşturulmasından hemen sonra, 1 Temmuz’da yargıç karşısına çıkarıldı. Duruşmada Hüseyin, kendisinin Irak Devlet Başkanı olduğunu, ABD hukukunu ve yargılandığı mahkemeyi tanımadığını söyledi. 100 bin Iraklı öldü Yaz ayları boyunca Irak’ta çeşitli patlama ve çatışmalar devam etti, ağustosta özellikle El Sadr yandaşları ile Necef’in denetimi için yaşanan yoğun çatışmalarda yüzlerce Iraklı öldü. Eylül başında Irak’ta ölen ABD askerlerinin sayısı 1000’den fazla olarak açıklanırken 29 Ekim’de yayımlanan bir araştırmada, Irak savaşının başlangıcından bu güne dek 100 bin Iraklı sivilin öldüğü açıklandı. Sonbaharda, ocakta yapılacak seçimlerle ilgili etkinlikler yoğunlaştı. ABD ordusu, seçimlerin ‘‘sağlıklı’’ bir biçimde yapılabilmesi için direnişçilerin güçlü olduğu kimilerinde denetimi elinde tuttuğukentlerde büyük operasyonlar yapacağını duyurdu. Felluce, Ramadi, Samarra ve Musul, operasyon ve çatışmaların hedefi olan kentler arasında yer aldı. Son olarak 21 Aralık’ta Musul’da ABD için en büyük toplu kaybın yaşandığı intihar saldırısı (22 ölü), yönetimden yetkili isimlerin ‘‘Irak’ta tablo pek iyi değil’’ itiraflarının yoğunlaşmasına neden oldu. Necef ve Kerbela’da intihar saldırıları 19 Aralık’ta ise Şiilerin kutsal kentleri Necef ve Kerbela’da düzenlenen intihar saldırılarında toplam 60 kişi öldü. Irak’ta nisan ayı ortalarında Şii ve Sünni direnişlerinin yoğunlaştığı bir dönemde rehin alınan bir İtalyan güvenlik görevlisinin öldürülmesiyle başlayan yabancıların kaçırılması eylemleri, direnişçilerin yaptıklarının haklılığı üzerine yeni bir tartışma başlattı. Özellikle gazeteci ve yardım görevlilerinin de kaçırılanlar arasında olması, rehinelerin başlarının kesilerek öldürülmesi gibi gelişmeler, direnişçilere karşı bir tepki doğururken kimi kaynaklar, kaçırma eylemlerinin Irak güvenlik güçleri tarafından direnişçilere duyulan sempatinin azaltılması için yapıldığına dair iddialar ortaya attılar. Saddam Hüseyin 1 Temmuz’da yargıç önüne çıkarıldı. f ilistin halkı lidersiz kaldı Dış Haberler Servisi 2004 yılında dünyada gözlerin üzerinde olduğu bir başka bölge de Ortadoğu idi. İsrail’in bir süredir intihar saldırılarının sorumlusu olarak gösterdiği ve sürgüne gönderme kararı aldığı Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat, 29 Ekim’de sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine tedavi için Paris’e gitti. 4 Kasım’da öldüğü haberleri yayımlanan 75 yaşındaki Arafat’ın yapay solunum aygıtına bağlandığı ve sağlık durumunun iyi olmadığı açıklandı. Filistin Başbakanı Ahmed Kurey, 7 Kasım’da Filistin liderinin ağır hasta olduğunu bildirdi. 2 gün sonra Filistinli liderler Arafat’ı ziyaret etmek üzere Paris’e gittiler ve ölümünün yakınlaştığını açıkladılar. 11 Kasım’da ise, bütün yaşamını bağımsız Filistin devletinin kurulmasına adayan, Filistin direnişinin simgesi haline gelen efsanevi liderin ölüm haberi geldi. Naaşı Kahire’ye götürülen ve burada uluslararası temsilcilerin katıldığı bir cenaze töreni yapılan Arafat, daha sonra Ramallah’ta toprağa verildi. Arafat’ın karargâhında yapılan cenaze töreninde Filistin halkı büyük bir üzüntüyle liderlerini son yolculuğuna uğurladı. Filistin yönetimi seçimlerin 9 Ocak’ta gerçekleştirileceğini duyurdu. Arafat’ın bir türlü tanı konamayan rahatsızlığı ve ölümü, İsrail’in Filistin liderini zehirlediği iddialarını gündeme getirdi. Tedavi gördüğü Paris askeri hastanesi yetkilileri, Arafat’ın ölüm raporunu 10 gün kadar sonra eşi Süha Arafat’a ve yeğeni Nasır El Kidva’ya teslim ettiler. Süha Arafat konuyla ilgili bir açıklama yapmaz ve raporun kendisinden başka birine verilmesine karşı çıkarken aynı zamanda Filistin’in BM temsilcisi olan yeğen El Kidva, ‘‘ölüm nedenine ilişkin açık bir teşhis bulunmadığını’’ söyledi. El Kidva, Fransız doktorların zehirlenmeye yönelik bir bulgusunun olmadığını ancak ölüm nedenini de tam olarak ortaya koyamadıklarını açıkladı. 15 gün kadar önce ise, Arafat’ın danışmanlarından Ahmed Abdürrahman, Filistin liderinin İsrail tarafından zehirlendiğini ileri sürdü. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle