Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nihayet fotoğraflar çekiliyor. Ve: "... Beyaz salçalı tavuklu pilav da yenip, sıra dörtkardeş tatlısına gelince, Zfl(ı Ha/reti Padişahî tarafından verilcıı bir işaret uzerine Başkâtip Ccvad Bcy aşagıdaki padişahlık nutkunu okuyor: Mebusan Efcndiler; Ilak TeAlâ Hazretleri, sayısını, halindeki saadeti çoğallsın, bilcümle Osmanlı milletimin ve padişahlıgımın iebaasının vekllleriyle, yani tekmil milletimle bıı akşam birlikte yemek yediğimdea dolayı hakikalen ve ddden pek memnun oldum. Bu geceki şu lıâl lannedersem Yuce Devletimi/.in tarihindc ilk defa gorulmıiş uğurlu bir nlaydır. Tebrik ederim. Allah birçok benzerlerinin (ekrarıyle cumlemizi şereflendirsin. Bu mutlu toplantı, Kanunu Esasî'mizin devletimize, milletimize, vatanımıza bahşettigi bercketli eserlerin başlangıç ve delili olduğundan ululanmaya deger. Evvel Allah sonra Meclisi Mebusan Mebusan Efendiler; Şurası malumunuz olsun ki, saltanatın devlelin ve memleketin haklannı koruyan bekci, evvel Allah, sonra millet ve milletin Meclisi Mebıısan'ıdır. Bundan dolayı vazifeniz hem miihim ve hem de mukaddestir. Gayretli çabaların, niyel ve amaçlarınızın bu ehemmlyet ve kudsiyetle uyumlu olması, kat'iyen talebimdir. Işte bu mukaddes haklan namus ve şeref i üzerine alan Kanunu hsasf'miz hukumlerinin Allah'ın yardımıyla muhafazasına kendimi verdigimi ve bunun karşısında bulunacak her kim olursa olsun, onun en birind hasmı ve en birinci düşmanı halifeniz ve padişahınız sıfatiyle ben olacagımı temin ve teyid ederim. Allahu Teâlâ Hazretleri devlet ve milletimizin ve mukaddes vatanımızın saadet ve selameti emrindekl gayretli çabalarunıza yardımcı olsun, arka çıksın." Halk, birbirlerini aldatarak sadece devleti paylaşanların karanlıkta bir "31 Mart oyunu" gizlediklerini sezmişti... kanı Ahmet Rıza Bey, ayağa kalkarak "cevabî" bir konuşma yapıyor: "Geçmiştekileri geleceklere nakil ve hikftye eden dunya tarihi bizim siyasi hayatımıza ait olan hususlarda simdiye kadar böyle parlak bir vaka kaydetmemlştir. Çoktan beri blrbirine hasret çeken padişah ve millet bugün aynı sofrada aynı karavanadan yemek yiyor. Böyle bir uyusına ve birlik.olsa olsa peygamberimlzin mesut devrinde nasip olmuştur. On üç asırdan beriUogu, padişah ile millet arasındaki bu yekvücutluk hissinden mahnım idi. (...) Meclisi Mebusan bu gece nail oldukları ikram ve iltifattan dolayı bilhassa Zâtı Şflhflne'lerine saygı ve hürmetlerini sunar." Aynı şekilde, sürekli alkışlara boğulan bu konuşmadan sonra, padişah birara salonu terkedince, sigara içilmek üzere üst kata çıkılır. Orada, Sadrazam Kâmil Paşa, iltifat nöbetinin kendisine düştüğünü görerek, etrafını saran çeşitli mebuslarla, ftzelliklc Aydın ve Yemen mebuslarıyla uzun uzun konuşur. Bir aralık, Ahmet Rıza Bey, seksen yaşındaki bu ihtiyar Sadrazamın kulağına eğilir ve şöyle der: "Efendim, nasıl, hiirıiyetten memnun musunuz? Bakınız ne kadar güzel bir hal. Ecnebiler bile bu birlikten memnundur. Masallah si/ henuz gençsiniz. Yardım ve gayret ederseniz daha ziyade üerleriz. Tabii bu birlik fevkalâde bir kuvvettir." Senelerc Avrupa'da "ozgurluk" diye savaşıp duran bu tecrübesiz başta, özgürluğunün, bir zi yafet ile bu kadar kolay ve göstcrişle yeşerdığıni, tecrübeyle pişmiş bir sezginin gizlediği gülümsemesinin altından gören sadrazam, "Evet, fena değil", kılıklı kısa bir cevapla yetiniyor. HAREKET ORDUSU 31 Mart 1909da Istanbul'da kalabalık bir isyancılar kiclosi Mec işgal etmiş, sokaklan tutmuş, tltihalçılann bilinen isimlerini ev ev aramış, sehre lam anlaı la hakim olmuştu. (,'ogu lütanbul'dan kıyafet degiştirerek, herhangi bir şekilde gi/lencrck çan İttihatçılar Rumeli'de kuvvet toplayarak İstanbul'a gelmişler, Isyanı bastırmışlar, d Padişah, masalan kaldırıp iskemlelcr konmuş salona tekrar dönünce, btltün mesuslar ycniden halka oluyorlar. Yemeğin ve mızıkanın da tesiriyle coşan mcbuslar "Yaşasın hür milletin hiır padisahı, yaşaşın hür padişahın hür tebaası, yaşasın mebuslar" diye haykırıyorlar. Kastamonu mebusu ulenıâdan İsmail Mahir Efendi dayanamıyor, ayağa kalkıyor ve "millet namına mübarek elinizi öpecegim" diyerek padişahm eline sarıhyor. Onu Havran mebusu izliyor... Derken bütün sanklar anında harekete geçerek, çok geç kalmış ve ruhlarda yokluğu bir "ezâ" haline gelmiş bu "dalkavukluk vazifesini" büyük bir iştahla yerine getiriyorlar. Ahdülhamid'in otuzikı sene, yalnız boğulacak fikirleri, ezilecek altın basları, egilecek ve bükulecek şerefli vücutları işaret eden "mukaddes elleri" dudaktan dudağa devrediyor. ...Ve sahne bitiyor. Alkış tufanı Basıt ve ancak bir okul öğrencisinin sade mantığı ile çırpıştırılmış olan bu "nutuk", dakikalarca süren alkışlarla kesiliyor. "Padisahım çok yasa!" seslerine, heyecanlarından çılgınlaşan ayakların yere vurmaları bıle kanşıyor. Tanin'de belirtildiği gibi: "Mebusları en çok çıldırtan, kendilerinden geciren bolum, saltanalın, devletin ve memleketin haklannı bekleyen bekçinin evvel Allah, sonra millet ve milletin Meslisi Mebusanıdır, cümlesi oluyor." Salon alkış seslerinin sığamayacağı hale gdmiştir. Sabah gazetesinde bu sahne şöyle aktarılıyordu: "...Zâtı Şâhfine aralıksi7 devam eden şiddetli ve siırekli alkışlardan pek ziyade memnun ve sevinmiş olmakla beraber otuz bu kadar seneden beri na7arında hain, saldırgan, kabiliyetsiı gibi görunen milletin, hüktimdarlan hakkındaki işbu tentiz ve yuce duygulanna karşı kendini tutamayarak ağlamış ve mendiliyle gözyaslannı silmiştir." Bunun arka&ından da saray mızıkası.Samih Bey tarafından yazılıp Miralay Zati tarafından bestelenmiş olan Mebusanı Millî Marşı'nı çalınaya başlıyor. Herkes marşı ayakta dinliyor. Mızıkadan sonra, padişahm kısık bir sesle "ömriimde bu kadar mesut oldugum bir dakikayı hiç hatıriamıyonım" dedigini işitenlerin "leessıiru" büsbütün artıyor. "Dalkavukluk vazifesi" bize haklkl bir meşnıüyet idaresi temin c du. lstlbdad ile meşrutiyet arasında anl bir idare şekli vardı ki, milletle sallana mı, bu idare sekliyle tam arzu edildigi d birleşemezdi. Kanuna dayanan bir istll rası hakkı, saltanat makamında mevcı lsle Zâtı Hazreti Padisahî milletin line giden yol uzerindekl bu engeli de bla dırmışlardır. Otuz milyon Osmanlı dün ı disahın evinde davetli Idiler (...) Btayuk venle hUkümdarlarının huzumna saj sunmaya giden millet, bu agırlanmanın olarak, rusdunun (yeterliliginin) beratın miyetinin mezuniyet kflgıdını alıp dön padişah da o kadar memnun oluyor ki. ne zaman isterse canımı fedaya hazınm' tşte bu, Meclisi Mebusan'ın açddığı g lıs nutkunda o kadar aradıgımız yemlnd dan dolayı Osmanlı milleti muhterem p "Hürriyet Ziyafe(i"nin basındaki yankılan Ziyafet, basında bir başka pırıltı ve umutla Viktı. Hüseyin Cahit, Tanindc, "Nutku Hümayun vc Hakimiyeti Milliye" (Padışahın Nutku ve Ulusal Egemenlik) başlıklı başyazısında, meclisin açılmasındaki bütün sıkıntılarını atmış, kuruntularından sıynlmış olarak tatlı bir özgürluk ve birlik hayali ile coşkundu: "Osmanlı milleti ancak bu nutuktan sonra, ancak dun gcceki ziyafetten sonra rüştünü ispat etmiş, kendi kaderine sahip olmuş sayılacaktır. Çünkü simdiye kadar elimizdeki Xanunu Esasi Her i diyen dünyayı CUMh 2 Sıra Ahmet Rıza'da Nihayet Fırkai Mukaddese'nin serkârı (başı) ve Meclisi Mebusan'ın yilce ve mücahit baş ^