Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TT Bir seçim gecesi •4 Q A C degil de, 1950 seçimlerinde en I * f " f Obüyük kuşku köy ve köylülerin üstündeydi. Bizde o yıllarda da, bugün de çözülemiyen bir köylü ve köylülük sorunu vardır. 1950 seçimlerinde bir kapalı kutu olan köylüler acaba nereye oylarını vereceklerdi? Şehirler aşağı yukarı belli idi, oylar o yana da, bu yana da ağıyordu. Bu ağmanın ölçeğini terazinin kefesi belli bir oranda belirliyordu. Ama ya köylüler ne yapacaktı? Halk Partisi seçimlere bir ölüm kalım gözüyle bakıyordu. Paşa çevresindekilere moral veriyordu: "Atatürk'ün ölümünden sonra baskıyla, zorla oluşturduğumuz otortteyl ya ulusun Isteğlyle kuracatyz, ya da bırakacağız. Seçlmlerin sonucu bu olacaktır." Bırakılmak istenenotoritenmsırtında, ekmeğin, basmanın, kefen bezinin karne ile verildiği, yol parası, jandarma dipçiği, varlık vergisi gibi bir yükün ağırlığı vardı. Köylüler ve kentler bunları kolay kolay unutabilirler miydi ? Seçim tartışmaları köşkte, özel toplantılarda bu çerçeve içinde oturtuluyordu. Köylerdeki Demokrat propagandasından gelen haberler şöyle özetleniyordu: "İnönü birfcaç top karşılığı ülkeyl Amerikalılara sattı. Bu birttaç top ba$kalanndan da alınablllrdl. Olkeyi savaşa sokmayarak mllletin erkekllğlni öldürmüşlerdi. Amerlkalılar ülkede ırz ve namus bırakmamışlardı. iktMar sahlplerlnln Amerikan bankaları Mustafa Ayverdi ve Faruk Erbil'le birlikte geçen hafta sonunda Cumhuriyet'in Ankara bürosundaydı. Belki bir tatil gününün çalışma havası belki Faruk Erbil'in gazeteci havası belki de parti başkanı Karatay'ın sıcak havası nedeniyle, ziyaret çok neşeli bir havada geçti. Konuklarımız sanki bir partinin yöneticileri değil de kırk yıllık dostlardı. Ziyaretin onuncu dakikası dolmadan büro kahkahalarla çınlamaya başlamıştı. Hani bazı giinler vardır, insan nedenli nedensiz güler. Gülecek hiçbir şey olmasa da güler ya.. O gün Ankara büromuz da öyle güleç bir havaya girdi. Arkadaşlar sık sık "iyi ki geldiniz beyefendi" diyorlardı. "Bazı şeyleri yalnızca kendi aramızda konuşup, birbirimizin gönlünü karartmaktan bıkmıştık. Oysa sizler taze bir hava getirip efkârımm dagıttınız." Ne var ki tiim bu gülücükler arasında YGP'lilerle Cumhuriyet'ciler çok ciddi konuşmalar yaptılar. Efendim neden Yüce Görev Partisi? Adınızın anlamını açıklar mısınız? Çok yüce bir görevi yerine getirmek için parli olarak ortaya çıklık. Kemalizmi iilkeye ve diinyaya tanıtmak, sevdirmek ve uygulamak gerekiyor, bu daha yapılmadı haziran perşembe günü Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile Kurucular Kurulu'ıuın il orgütlenmesi konujunda ayrı ayrı toplanmalarıydı. Erdal İnönü ve çekirdek kadrosu il orgütlenmesi konusunda belli ilke kararları almıştı. Bunların başında, Ankara, Izmir ve Istanbul il örgütünün belirlenmesi gcliyordu. Diğer illerde normal olarak yürütülı'cek örgütlenme çalışmaları Ankara, l/mir ve tstanbul için daha titiz sürdürülecekıi Diğer yandan, Merkez Karar ve Voıutim Kurulu, Genel Sekreter Ahmet Dıırakoglıı, Yigit Gülöksüz, Koral C.ovııuıı u' Türker Alkan'dan; oluşan küçük bir ko misyon oluşturdu. Komisyon il örgüdeıımesine ilişkin hazırlıkların yanısıra, şiııı diye dek yapılan seçimlerdeki ov oraıılanlannda mllyonlan yatıyordu. Çankaya'mn ardında bir uçak pisti var buradan kaçmaya hazırlanıyorlardı." Köylerden gelen haberlerin çoğunu Paşa'ya aktarmıyorlardı, Paşa üzülür. Oysa İsmet Paşa, anlatılanlardan çoğunu başka kaynaklardan öğreniyordu. Demokratlar iktidara gelirlerse, mısırı 5 kuruşa, basmayı 15 kuruşa,indireceklerini söylüyorlardı. Yozgat valisi İhsan Sabri'nin görüşü şöyleydi: "Köylü herkese, her kendlne başvurana bir mavi boncuk veriyor. Bakalım klme söyledikleri gerçek çıkacak? Köylü bir yanı aldatacaktır ama, klmi? Köylü zekasını işletlyor." Paşa, Karadeniz bölgesi ve Orta Anado: lu gezisinden dönen Faik Ahmet Barutçu ya Paşa sorar: "Köylü ne düşünüyor ?" "köylünün bir yana yalan söylediği keslndlr Paşam, ama ne yana?" Köylünün davranışında yalan arayanlar, kendi davranışlarında çok mu doğrucu ıdiler ? Burasını kendi aralarında bile tartışamıyorlardı. Zihinlerinde düğümlenen kendi gerçeklerini karşıt siyasetçilerin sözlerinden de doğrulamak istiyorlardı. Demokrat Parti'nin güvenilir adamı Üzeylr Avunduk, Kemal Satıra "Bir sürprlzle karşılaşacaksınız, şimdlden kendlnlzl alıştınn..." diyesi imiş. Sürpriz, yani iktidarın yitirilmesi, buna nasıl dayanacaklardı. İsmet Paşa efkarlandıbugüne kadar, biz yenne geurmeK amacındayız bu yüce görevi. İşte bunun için adımız Yüce Görev Partisi. Her şey derler efendim, inanmayın. Kemalisl Atıhnı Birligi'kl « • • nin (KAB) devamı diyorlar degil mi? Türkiye'nin tiim il ve ilçelerindeki KAB'nin tabelalarını tersine çevirecekler, olacak Yüce Görev Partisi dlyorlar değil mi? Yok efendim, yok böyle bir şey. Ben bunu değil, başka bir şeyi soracaktım ef... Bakın, partimizde KAB'den bazı arkadaşlar elbette vardır. Elbette başka katılanlar da olacaktır. Biz hiç kimseyi partimize katılması veya katılmaması için zorlamayız. Bu partiyi kurmadan önce ben başkanlıktar.istifa ettim. Bu bir şey anlatınaz mı? Örgütlenme çalışmalarınız... Herkes bilmeli ki, KAB örgülünden ayrı bir şekilde, tiim illerde ve ilçclerde, zaman içinde örgütümüzü kuracagız. Bunun için onay sürcmırin dolmasını bekliyoruz. nı da irdeledi. lllere göre sağ ve sol partilerin seçimlerdcki ağırlıklarını belirledi. Komisyon ayrıca Ulere yapılacak geziler sırasında İl örgütüne yardımcı olabilmck ve partiyi tanıtmak amacıyla program ve tüzük özetleri hazırladı. Büıüıı bu çalışmaların sonunda varılan ortak kanı. il örgütlenmesine, partinin 20 günlıik iııccleme süresinin bitmesinden sonra baslanması oldu. Yani SODEP büyük bir ola.sihk.la il orgütlenmesi çalışmalanna 26 lwirnndan sonra somut bir biçimde h.ısl.ıv.ıcak A ğında, "Ah şu Ankara beni bir seçmese... diyordu. Ankara'nın seçmiyeceği içine doğduğundan Malatya'dan da adaylığını koymuştu. Paşa'yı elli sonrasında demokrasi adına Malatya kurtardı. Tevfik Fikret Sılay, köylüden öcünü alırcasına suçladı. "Köydeki yaşam standardı düşüktür, bunu yükseltemedlk. Sade eğltlme yön vermeye çalıştık. Köye eğitim giderse komünizme gellr." Kendi doğurdukları enstitü çocuğunu kendileri boğmaya çalışıyorlardı. Mümtaz ökmen, ne olsa köylü sayılırdı, bir öğüt de o verdi: "Köylü iktidarın değl*miyeceğine inandınlmalıdır. Bu Inancı bir verebllsek, köyden korku yoktur, köy oylarını verir." Vakit yoktu ki, bu inancı nasıl verebilirierdi? Avrupa görmüşlerin, çok okumuşların kanısı değışikti. Köylü umacak ve korkacak. Başka seçenek yoktur." Seçimlerin sonu alınıncaya değin, köşkteki tartışmalar bu düzeyde geçti. Seçim yapıldı, oylar sayıldı, gelen haberler iktidann elden gittiğini gösteriyordu. Tartışmanın yönü değişmişti. "Altı ay dayanıriar," dedi. "Altı ay sonra blz onlara gösterirlz. Oturamazlar altı ay sonra Iktidan bize vermek zonındadırlar." Gece yarısından sonra köşk dahil, Halkçı evlerinde ışıklar karardı. demokratlar iktidara gelmışlerdı Altı ay bir gülücüktü, tez unutuldu. On yıl kaldı Demokratlar!.. # Baha Vefa Karatay, ortalama üç cümlede bir Kemalizm'den sözediyordu. Bir arkadaşımız, Kcmalizm'i nasıl tanımladığını sordu. Karatay'ın yanıtı kısa ve kesin oldu: "Kemalizm, insanlara güven ve emniyet içinde bir hayat sağlayan, insanları mutlu etmeyi amaçlayan bir sislemdir. Kemalizm, evrensel bir rejimin adıdır." Böyle bir rejimi uygulamanın, uzun ve zorlu bir çaba gerektirdigini, görevlerinin yüce oldugu kadar da zor oldugunu hatırlalan bir arkadaşımızı şöyle yanıtladı Karalay: "lşta bunun için bu göreve talip olduk." lçimizden biri getirdi gerisini: "Kolay iş herkesin harcıdır. Önemli olan böyle zor bir görevi, böylesine duyarlı bir zamanda yerine getirebilmektir." Karatay sürdürdü: Bakın arkadaşlar, bu konuda bir şeyi belirtmek istiyorıım. Kemalizm oylesine ince, kapsamlı ve evrensel bir rejimdir ki, şartlar yeterince olgunlasmadıgı için Atatürk zamanında bile geregince ııygulanamadı. Fikirler böyledir. Bir büyük adam koyar onlan ortaya. Sonra başkaları çıkar, onlar uygular. işte bunu biz yapacağız. Efendim, konuştuğumuz bazı kimseler politikayı karalayarak, onun kirli bir şey oldugunu söylüyorlar. Onlara göre halk politikadan, politikacıdan nefret ediyormuş. Oysa bakın politik yaşam başladığından beri herkes ne çok politika konuşuyor. Atatürk de politikanın mütelevvin bir şey oldugunu söylemiştir bir konuşmasında, ama kirli dememiştir. Onun dedigi gibi, politika mütelevvindir ama kirli degildir. Yani pek çok renge girebilir demek bu. Politika zaman zaman kirlenmişse, bu, kötü politikacılar yüzünden olmuştur. O sebeple katılmıyorum böyle bir iddiaya. öyle ya, katılsaydınız politikaya atılmazdınız değil mi? Güzel bir gün geçti Cumhuriyet'te geçen hafta sonunda. Ciddi yanlarını sizlere aktarmaya çalıştık. Hepimizi kahkahalara boğan o tatlı cümleleri ise tüm Ankara bürosu çalışanları olarak anılarımızda saklıyacağız. A Köylü bir tarafı aldataeaktı; ama hangi tarafı ? YGP, yüce bir göreve talip olduğu için adını Yüce Görev Partisi koymuş S iyasal parti yöneticilerinin Istanbul ve Ankara'da gazete bürolarını ziyaretleri sürüyor. Kimi yöneticiler kuruluştan hemen sonra yapıyorlar bu işi, kimileri de "onay süresinin" dolmasından sonraya bırakıyorlar. "Tezcanh" gruptan Yüce Partisi Başkanı Baha Vefa Karalay, yönetici arkadaş Partiniz için S akarya caddesinde bir lokantadayız. Ankara dışından geldikleri anlaşılan 56 kişi masanın tam ortasında oturan uzun boylu kişiyi can kulağı ile dinliyorlar: Çok liliz bir çalışma yapacağız, yeni bir anlayışla il örgütlenmesini gerçekleştirecegiz. Bunun gibi tek tek girişimlerin, sohbetlerin dışında Sosyal Demokrasi Partisi tüzel kişilik kazandıktan sonra durgun bir bekleyiş içine giriverdi. Sessiz, demeçsiz bir bekleyiş.Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Ekşi'nin gazete ve ajans bürolarına telefon edip Erdal lnönü'ye demeç için yapılan başvuruların bir süre ertelendiğini söylemesi, bu durgunluğun ilk göstergesi oldu. Aynı suskunluğa Kurucu kurul üyeleri de katılmıştı. Aralarında bir centilmenlik anlaşnıası imzalanmış gibi kurul üyeleri sorulan sorulara hemen hemen aynı yanıtlan veriyorlardı. SODEP'de en belirgin hareketlenme, 16 SODEP 44 inceiemeyi "bekliyor CUMHURİYET / SEÇlM 83 SAYFA 7